Sen Benim Nefesimsin 3. Bölüm

48.9K 2K 126
                                    



İki gün sonra da Emre'nin öldüğünü öğrendik. Yıkımda o zaman geldi. O gün ablam sevdiği adamı, bende ablamı kaybetmiştim. Ondan sonra kendini bir türlü toplayamadı. Acısı o kadar büyüktü ki karnında ki bebeği tamamen unutmuştuk. Bebeği hatırladığımızda artık ondan kurtulmak için çok geçti. Ne yaparsam yapayım Sevgi'yi bir daha yaşama döndüremedim. Tek bir şey için nefes alıyor gibiydi. Sanki bebeği doğuracak ve buradan gidecekti. Bebeği doğurmayı beklediğini anlamıştım. Benim için bile yaşamaya gayret etmiyordu. Artık hamileliğini tüm mahalle öğrenmiş ve hakkımızda ileri geri konuşmalar başlamıştı. Neredeyse bende onunla birlikte evden dışarı çıkmadan yaşıyordum. Hiçbir şey yemiyor ben zorlamasam hiçbir şey yapmadan öylece oturuyor ve hiç konuşmuyordu. Ona bakarak asla hiç kimseyi bu kadar sevmeyeceğime yemin etmiştim. Emre'nin ölümü onun içindeki yaşama sevincini yok etmişti.

Bu arada üniversite sınavlarına girdim. Aklım evdeki ablamda kalsa bile elimden geleni yapacak ve gerçektende eğer kazanırsam bu evi satıp onu bu dedikoducu çevreden uzaklaştıracaktım.

Sonra bir gün eve hiç tanımadığım bir adam geldi. Adının Fuat olduğunu öğrenmiştim. Hem Emre'nin arkadaşıydı hem de ablamın bir zamanlar çalıştığı otelde müdürdü. Onunla konuşması için onları bir süre yalnız bıraktım. O adam ablama ne söylemişse o günden sonra sanki biraz daha mücadele etmeye gayret etmişti. Sevgi ise aylardır yaşadığı üzüntü ve stresle, birde hamileliğinin son aylarında yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kendini bir türlü toplayamadı. Doğum anı geldiğinde benimle konuşmak istedi. Tüm söyledikleri bugün bile kelimesi kelimesine aklımdaydı.

Her akşam olduğu gibi o akşamda hiç konuşmadan her ikimizde kendi düşüncelerimize dalmış şekilde oturuyorduk. Son zamanlarda ona hissettirmeden sürekli onu izliyordum. Sağlıksız görünüşü beni iyice tedirgin ediyordu. Böyle giderse o bebeği nasıl doğuracağını düşünüyordum. Başını kaldırıp bana baktı.

"Evde doğuracağım Cansu," dedi.

Şaşkınlıkla ona bakmıştım.

"Olur mu öyle şey abla, hastaneye gideriz. Evde doğurmakta nedir?"

"Beni dinle," diyerek oturduğu yerden kalkıp yanıma oturdu. Ellerimi tuttu.

"Hiç iyi değilim Cansu eğer hastanede doğum yaparsam ve bana bir şey olursa bu bebeği sana bırakmazlar."

"Ben onun teyzesiyim hiç kimse onu benden alamaz ve sana da hiçbir şey olmayacak. Onu birlikte büyüteceğiz."

"Daha on sekiz yaşındasın, sana vermezler. Onun için evde doğum yapacağım ve eğer," dedi sustu. Ona baktım ne diyeceğini biliyordum. Dememesi için içimden dua etmeye başladım. Bunu kaldıramazdım. Kendi de demişti daha on sekiz yaşındaydım ve bir bebekle yalnız başıma kalamazdım. Elimi tutarak bir süre yüzüme baktı. Sonra da kısık sesle konuştu.

"Eğer bana bir şey olursa bebeğime bakmanı istiyorum Cansu. Onu sakın hiç kimselere verme. Seni büyüttüğüm gibi sende onu büyüt. Annesi seni bilsin."

Ağlamaya başlamıştım. Tüm bunlar olmayacaktı. Hamileliğinin verdiği sıkıntı ve stresle böyle konuşuyordu ama konuşmasını istemiyordum. Böyle şeyleri dillendirmek uğursuzluktu. Ona bir şey olmayacaktı. Buna izin vermeyecektim.

"Yapamam, seni hastaneye götüreceğim," dedim ağlayarak.

"Beni dinle, lütfen Cansu belki de bu senden son istediğim şey. Hatırlıyor musun annem babam öldüğünde seni benden almak istemişlerdi."

SEN BENİM NEFESİMSİN  *Raflarda*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin