1. BÖLÜM - BERÇEM

252 12 5
                                    

18 yaşına girip özgür olma hissi çok tuhaf hissettiriyordu.

Darağacında sallanıyor gibi hissediyordum kendimi. İçimi gittikçe büyüyen bir acı bulutu kaplıyordu. Bu dünyaya geliş amacımın ''üst düzeyde açı çekmek'' olduğunu düşünüyordum. Doğduğumdan beri nereye adımımı atsam orayı kara bir bulut kaplardı. Bu kara bulutlar bana annemden miras kaldı. Çünkü, annemin huzura kavuştuğu gün, benim karanlık bir çıkmaza girdiğim gündü. Annem beni doğururken ölerek, hayatın bana afilli bir gol atmasını sağlamıştı.

Annemin yokluğu yüzünden mi, yoksa babamın sanki yokmuşum gibi beni tanımıyormuş gibi, hiç görmemiş gibi, hiç saçımdan öpmemiş gibi vicdansızca çocuk esirgeme yurduna verdiğinden midir bilmem, içimde bir boşluk vardı ve bu boşluk kabuk bile bağlayamayan yaralarla doluydu. Hepsi ilk gün ki gibi tazeliğini koruyordu. Kendime doğduğum günden beri bir yararım olmamıştı. Ne yapsam zararıma oluyordu, tüm kararlarım çıkmaza çıkıyordu. Boğuluyordum. Artık yaşamak boğuyordu beni. Hiçbir işte dikiş tutturamamaktan, insanların acıyan bakışlarına mağruz kalmaktan, karşıdan karşıya geçerken bile tereddüt yaşamaktan çok yorulmuştum. Ne severim, neye ilgi duyarım hiçbir fikrim yoktu. Sadece sesimin güzel olduğunun farkındaydım. Onu da tesadüfi bir şekilde öğrenmiştim.

Güneşli bir yaz gününde, güneş gibi saçları olan 4 yaşlarındaki Berçem'in aramıza katılmasıyla başladı her şey. Ben daha 14 yaşındaydım o zamanlar. Ergenliğimin zirve yaptığı günlerdi ama mızmızlanacağım kimse olmadığından içimde patlamaya hazır bir yanar dağ vardı. Bunu kimseye belli etmemeye çalışıyordum. Gerçi, belli etsemde kimsenin beni takacağını sanmıyordum. Buradaki tüm çocuklar sorunluydu. Kimisi kollarını yoluyor parça pinçik ediyordu, kimisi tırnaklarını yiyordu hem de öyle böyle değil bildiğiniz kökünden, kimisi sürekli kusuyordu, kimisi ağlıyordu, kimisi içten içe ölüyordu.. Bende susuyordum işte. Ağzımdan kerpetenle bile laf alamazdınız. Aklımca dünyaya tavır yapıyordum, ona küsüyordum. Anlayacağınız üzere kendi sesime hasret kalmıştım. Nasıl bir şey olduğunu dahi hatırlamıyordum. Konuşmaya değer bir şey de bulamıyordum ki, şu küçücük hayatımda. Ama Berçem, kaderi suya yazılmış olan bu kız odaya adımını atar atmaz benim yatağımın yanına geldi ve her şeyim değişti. Önce ne olduğunu anlayamadım. Okuduğum kitabı irkilerek, sayfasını ayıramadan kapattım. Bomboş gözlerle karşımda duran güneş saçlı kıza bakıyordum. O da bana bakıyordu. Sonra etrafıma göz gezdirdim. Birinin bu kızı yanımdan alıp gitmesini bekliyordum. Kurtarıcım olduğunu sandığım görevli yanımdaki boş yatağa bu kıza ait olduğunu düşündüğüm eşyaları koydu. Sonra gitti. Koskoca odada bir sürü kız çocuğu vardı ama sanki yok gibiydi. Bir ikimiz vardık, bir ikimiz nefes alıp veriyorduk. Yatağımın üzerine çıktı ve elinde sımsıkı tuttuğu bir fotoğrafı gösterdi. Resimdeki kişi siyah uzun saçlara, kara gözlere ve Tanrı tarafından özenle çizilmiş bir burna sahipti.

'' Annem. Çok özledim. '' dedi. Konuşması tam oturmamıştı. Ç harfi Ş gibi, Z harfi J gibi çıkıyordu ağzından. Uzun zamandır konuşmak için aralamadığım dudaklarımı araladım.

'' Bende annemi çok özledim. '' dedim ve ona sarıldım. Daha tanışalı dakikalar olmasına rağmen, bu çocuğa karşı büyük bir şefkat ve merhamet duygusu oluşmuştu yüreğimde. İsmini bile bilmiyordum ama ne önemi vardı? Acılarımız aynıydı. Başını göğsüme yaslamış, uzun siyah saçlarımla oynuyordu.

''Ninni söylesene. '' dedi hıçkırıklarının arasından. Hayatım boyunca kimse bana ninni söylememişti. Ama ne olduğunu biliyordum çünkü buradaki çoğu kız anne olma hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Her oyun molasında hepsi,oyuncak bebeklerden birini kapmak için yarışırlardı. Sayılı bebek olduğundan kimisi bebekle oynayamazdı. Çoğu zaman kavga ederlerdi. Bende onları büyük bir keyifle izlerdim. Ama onların cıvık cıvık evcilik oyunlarından, oyuncak bebekleri dizlerine koyarak ninni söylemelerinden zerre keyif almıyordum. Oysa, onların saçma ninnilerine o an çok ihtiyacım olmuştu. Hafızamı zorlayarak aklımda kalan bir tanesini söylemeye başladım.

ÖLÜ KALPLERWhere stories live. Discover now