Su etrafımdan kayıp giderken tek dileğim su ile bütünleşebilmekti. Küçükken anneme cennetin nasıl bir yer olduğunu sorduğumda bana cennette çiçekli bahçeler, güzel kokular olduğunu ve oraya gittiğimizde içimizi huzur ve neşenin dolduracağını söylerdi.
Şimdi anlıyorum ki annem çok fena yanılıyordu çünkü benim için cennet, su ile bütünleştiğim nadir zamanlardı. Yani şu andı.
Ben cennetteydim.
" Hey! Shanna baban kahvaltıda senin de masada olmanı istedi. Eğer burada yakalanmak istemiyorsan . Hemen yukarı çıksan iyi olur. "
Ve cennetten çok hızlı bir şekilde düşerek yere çakılmıştım.
Konuşan üvey ablam Serra'ydı.
" Babama birazdan masada olacağımı söyle. " dedim havuzdan çıkarak.
" Merak etme Philip'e burada olduğunu söylemem. " dedi ve saçını savurarak arkasını dönüp gitti.
Arkasından duyamayacağı mesafeye geldiğinde ' ne kadar büyük bir iyilik yaptın bilemezsin ' diyerek ağzını taklit ettim.
Bu kızın konuşma şekline gıcık oluyordum.
Bir havluya sarındım ve giyinmek için evdeki çalışanlara yakalanmadan gizlice kendi odama geçtim.
Çalışanlardan gizleniyordum çünkü babam onları da casusu olarak kullanıyordu. Benim yüzmemden neden hoşlanmadığını bir türlü anlamıyordum.
Babama göre bu tür aktiviteler insanı meşgul eder beynini köreltirdi. Yani onun için boş işler.
Babam için hiçbir zaman boş vakit diye birşey yoktur. Onun için sadece şirketi için çalışmak vardır. Benden de yapmamı istediği yegane şey.
Babamı gururlandırabilmek ve Aınsworth genlerinin getiririlerini sağlayabilmek için çok çalışıp babamın istediği gibi Stanford'u kazanmıştım. Fakat babam Üniversitenin sadece onun gibi olabilmem için bir araç olduğunu söyleyip beni kendi yanından özel bir okula yazdırmıştı.
Fakat benim ne istediğimi sormamıştı. Benim isteğim ise Profosyonel bir yüzücü olmaktı. Bana yüzmeyi yedi yaşımdayken annemin kocası Matt öğretmişti. İlk suya girişim ve yüzmeyi öğrenmemden beri hiçbir zaman su ile bağımı koparamadım. Matt milli bir yüzücüydü ve kendi takımı vardı. Sürekli yarışları olurdu. Bizde annemle izlemeye giderdik. Eğer o günkü yarışı Matt'in takımı kazanırsa arkadaşları ile kutlama yapardık. Matt kupayı saklamam için bana verirdi.. Çünkü bir gün benimde kendisi gibi muhteşem bir yüzücü olacağıma inanırdı.O anki duygularımı hiç unutmam. Kupa elimdeyken kendimi orada yarışı kazanmış olarak kendimi o karelere yerleştirerek hayaller kurardım.
" Babanız aşağıda gitmek için sizi bekliyor bayan Aınsworth. "
Paul'un seslenişi ile şimdiye döndüm.
" Tamam. Hemen giyinip geleceğimi söylersin babama Paul. "
" Tabiki Efendim. "
Paul çıkar çıkmaz dolabıma geçtim. Dolaptan kot ve tişört çıkartarak hemen giyindim.
Aynanın karşısına geçerek saçlarımı iyice kuruttum ve uzun kahverengi saçlarımı sıkı bir at kuruğu yaptım. Babam saçlarımın uzunluğundan nefret ederdi. Ona kalsa saçlarımı kısacık kestirirdi.
Aşağı indiğimde Paul arabanın yanında beni bekliyordu. Bir ümit babamın beni beklemeden gitmiş olmasını ummuştum ama anlaşılan öyle olmamıştı. Kesin kahvaltıya inmediğim için bir posta azar işitecektim.
Chris siyah Audi'nin yolcu kapısını açtı ve ben babamın yanına tırmandım.
Olamaz yine surat asıyordu.
O başlamadan ben bir şeyler söylesem iyi olurdu.
" Masada olamadığım için özür dilerim baba. Bir daha olmaz. " dedim yapmacık bir mahcubiyetle. Babam anlamazdı çünkü ben çok iyi oyuncuydum.
" Bende öyle umuyorum. Beni biliyorsun Shanna tembellikten hoşlanmam. " babam yine despot CIO sesiyle konuşmuştu.
İçimden " Evet hiç bilmez olurmuyum babacım " diyerek dışarıyı seyretmeye başladım.
" Bu akşam bir iş yemeği var. Ortağım Wesland, oğlunun da geleceğini söyledi. Bu yüzden yemekte senin de benimle olman gerekiyor. "
Dikkatimi dışarıdan babama çevirdim.
" Neden benim gelmem gerekiyor. Serra seninle gidebilir. Bilirsin kendisi bu işlere çok meraklıdır ."
" Ama sende çok iyi bilirsin ki benim kızım sensin. O değil. " dedi şefkatla yüzüme bakarak.
Ah Tanrım !!
Bu bakışları yüzünden her şeyi kabul etmeye hazır oluyordum .Beni sevdiğini ve iyiliğimi istediğini biliyordum. Bu bakış bana babamı gururlandırma, ona onun kızı olduğumu gösterme isteği veriyordu.
Lanet olsun ! az sonra ağzımdan çıkacakları tahmin edebiliyordum.
" Tabiki de senin kızın benim baba. Merak etme akşam senin yanında olacağım. "
ve korktuğum, hiç istenmesem de babama kendimi göstermek için kabullendiğim konuşma ağzımdan çıkmıştı.
" Saat sekizde Paul seni istediğin yerden alır Shanna " dedi babam yine ciddiyete bürünerek.
Çaresizce onaylayarak kafamı salladım.