Olmasını istediğimiz bazı hayallerimiz ve dileklerimiz vardır.
Ve bu hayallerin önünde de ufak tefek engeller..
Karşımıza çıkan bu engeller için hiçbir zaman şikayet etmeyiz. Çünkü amaçlarımızı ve hayallerimizi gerçekleştirebilmek uğruna bazı şeylerden vazgeçmemiz gerektiğini, fedakarlık yapmamız gerektiğini biliriz.
Shanna'nın hayatında ise istediği hiçbir şey bu kadar basit gerçekleşmemişti. Çünkü onun engelleri hiçbir zaman ufak tefek olmamıştı.
Shanna'nın şimdiye kadar tek ve güçlü bir engeli vardı. Ailesi.
Onun asla normal bir ailesi olmamıştı.
Küçükken, annesi ile birlikte kapıyı çarpıp evden çıkmış ve bir daha geri dönmemişlerdi. Babası ise yokluklarını ancak haftalar sonra başını işinden kaldırdığı zaman farketmişti.
Annesi sonunda kendisini seven biriyle evlenip mutluluğu onda bulmuştu.
Babası ise şirketten çalışanı olan bir kadınla evlenmişti. Ve kadının da bir kızı vardı. O da yeni ailesi ile çok mutluydu.
Shanna hariç herkes mutluydu.
Lisenin son senelerinde Shanna da babasının bu mutlu(!) ailesine katılmıştı. Sınavlara hazırlanıyordu.
Babasının istediği yeri de kazanmıştı. Zaten Üniversite de fazla kalacağını da sanmıyordu. Çünkü bu okul sadece babasının yerini alabilmesi için bir araçtı.
Bunlar babasının onun için hayalleri ve istekleriydi.
Shanna'nın değildi.
Onun ise tek isteği sadece ve sadece yüzmekti.
Bir tarafta karşı gelemeyeceği babası diğer tarafta ise kendi hayalleri vardı.
Hayalinizde olduğunuz ve gerçekte olmanızın istendiği kişi siz değilseniz ne yapardınız ?
Peki kimin isteği onun için önemliydi ? Babası mı ? kendisi mi ?
Ya da neden bir seçim yapsın ki ?
Shanna hem kendisinin hem de babasının hayalini gerçekleştirebileceği bir yol bulmuştu. Ama bu defa ailesinden daha büyük bir engeli vardı.
Bu engeli çok zordu. Çünkü bu engel kalbinin de sahibiydi..