6

1.1K 48 8
                                    

Siyah Jeep'ine doğru ilerledik. Zaten ben hayır desem de sonunu bildiğim için ısrar etmemeye karar verdim. Biraz önce söyledikleri de cidden kulağa hiç korkunç gelmiyordu.

Arabasının kapısını binmem için açtı. Ben de yine hayır demeden oturdum. O da hızlıca şöfor koltuğuna geçti. Kendi kamyonetimden sonra bu arabaya binmek biraz garip gelmişti.

Yavaşça gidiyorduk. Evime sadece yemini ettiğim gece gelmişti. Büyük ihtimalle yolu hatırlamıyordur diye önümüzdeki sapağı gösterdim ve,

" Şuradan döneceksin." dedim. Gözlerini bana çevirerek,

" Zaten biliyorum. " dedi.

"Sadece bir kere geldin. Nasıl hatırlayabilirsin ki?" Sırıtmaya başladı.

"Neden sırıtıyorsun?! " diye bağırdım.

"Emin ol yolu ezberleyecek kadar evine geldim. İlk başlarda bulmak biraz zor oluyordu ama artık yolu kendi evimden iyi biliyorum. " Ve bir sırıtış daha.

Yok daha neler! Bu çocuk ne zamandır bizi gözetliyordu? İçimden 'kötü düşünmemeye çalış Bethany' diyerek kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Belki de sadece... Sadece nee?!? Bizim eve neden geliyordu ki?

"Neden evimizi gözetliyorsun? Tamam şu lanet olası yemini tutmak zorundayım. Bunu zaten biliyorum. Ne yapacaksın? Yemini tutmazsam beni orada öldürecek misin? Onun için mi hep yanımda nöbet tutuyorsun?" Sesime hakim olamamaya başlamıştım.

"Seni öldürmek isteseydim o gece ailem seni ve anneni öldürecekken karışmazdım."

Haklıydı ama o zaman neden peşimde dolaşıyordu ki? Tamam belki ailesinden birisi okuldayken çevremde olmalı diye düşünmüşlerdi ama ben evdeyken kimse tarafından gözetlenmeme gerek yoktu.

"Bir daha evime gelmene gerek yok. Sözümü tutacağım. Evde duvarlara bağıracak halim yok!"

Sadece gülümsemekle yetindî.

Bu çok sinirlerimi bozuyordu. Sadece gülümsüyordu ve böylece konuşmaktan kaçıyordu. Konuyu daha çok uzatmadım daha doğrusu uzatamadım. Çünkü evimin önüne gelmiştik bile.

Ben kapımı açamadan o benim kapımı açmıştı bile. Ailesine göre çok daha kibardı. Nasıl vampire dönüştüğünü merak etmiştim ama sorumu kendime sakladım. Kapıya doğru ilerledim.

"Teşekkür ederim"

"Önemsiz"

Anahtarımla kapıyı açmıştım bile. Kapının önünde dikiliyordu. Tamam, teşekkür ettim işte. Ne diye bekliyordu ki.

"İçeri davet etmeyecek misin?"

"Hayır"

Belkide biraz kaba olmuştum ama yapacak şeylerim vardı.

"İşlerim var" dedim.

"Ne gibi işler?"

"Ödevlerimi bitirip dizi izleyeceğim de , bence bu seni pek ilgilendirmez" Cidden çok kaba olmaya başlamıştım. Normalde böyle biri değilimdir. Sanırım sadece şu sıralar yaşadığım olaylar beni dengesizleştirdi.

"Birlikte izleyebiliriz , uzun zamandır bir insanla bu kadar vakit geçirmemiştim ve isterdim." Çok gizemli konuşuyordu. Pek bir şey anladığım söylenemezdi.

"Bak eğer beni davet edersen nedenini anlatacağım."

"Peki"

Tam olarak ne anlatacağını bile anlamamama rağmen kabul etmiştim. Çünkü merak ediyordum. Vampirlerle ilgili herşeyi en küçük ayrıntısına kadar merak ediyordum .

İçeri girdi. Salonda ne zaman vakit geçirsem ilk tercihim olan mavi renkli koltuğa geçti. Orası benim yerimdi diye geçirdim içimden. Odama çıkıp hızlıca üzerimi değiştirdim.

Aşağı indiğimde bilgisayarım elindeydi ve dizileri izlediğim siteye girmişti ve kaldığım bölümü başlatmıştı bile.

"Ödevlerini sonra yaparsın"

Bölüm bittiğinde hızlıca "Bana bir şey anlatacaktın" dedim.

"Evet, sana neden insanlarla vakit geçirmek istediğimi ve neden insan kanı içmediğimi anlatacaktım." İşte bu beni meraklandırmıştı. Boynunu ve parmaklarını çıtırdattı ve başladı,

" Yemin ettiğin gün benim yanımda duran sarışınla senin arkanda duran kızı hatırlıyor musun?" Aaah! O günü nasıl unutabilirdim?

" Kızın adı Angie'ydi değil mi?"

" Doğru bildin. O sarışın züppenin de ismi Collin. Biz kardeş değiliz aslında. Üçümüz de değiliz. Xavier bizi güçlü olduğumuz için seçti. Aileye avda yardım etmek için ama ben etmiyorum tabiki."

" Senin güçlü olduğunu nereden anlıyor ki?" Gözlerimi koluna götürdüm. Tamam belki de anlaması kolaydır...

" Evet, kaslarım var ama önemli olan işe yaramaları değil mi? Xavier dönüştükten sonra deneme amaçlı üzerine saldırıyor. Eğer onu yendiğine inanırsa aileye hoşgeldin ki emin ol pek hoş değil. Eğer yenemessen Xavier seninle ziyafet çeker. Eğer kaçmayı başarırsan yine seninle ziyafet çeker. Yani çıkmaz sokakta oluyorsun güzelim." Güzelim mi? Sahiplenme takısını lütfen çıkaralım oradan.

" Neden kaçınca yine seni yiyor? Niye kurtulamıyorsun?"

" Çünkü bir vampir tek başına yaşayamaz. Avlanması gerekir. Avlanması için de ne kadar çok vampir o kadar iyi. Ama düşünsene daha yeni dönüşmüş ne olduğunu bile bilmiyor. Kısaca en sonunda ölüyorsun. Ölünce de seni bulup yiyor işte."

"Peki sen nasıl böyle bir yaratığa dönüştün?" dediğim anda ağzımı kapattım. Ağzımdan yanlışlıkla kaçmıştı 'yaratık' kelimesi. Onu küçümsediğimi düşünüp üzüldüm. Bana acıyla karışık gülümsedi ve,

" Önemli değil. Sonuçta sen de bir yaratık değil misin? dedi.

" Hı evet." dedim hafiften gülümseyerek.

" Evet nerede kalmıştık? Heh anlatacaktım. Bir gece yarısı ailemle bir festivalden kalanları temizliyorduk. Her şey çok güzel gitmişti. Enfes yemekler, muhteşem şaraplar ve harika müzik vardı. Ayrıca gökyüzünde yıldızlar inci gibi parlıyordu.

Kahkahalar, şakalar ve şarkılar eşliğinde herkes evine dönerken birinin tiz çığlığı çadırlardan duyuldu. Babam festivali organize edenlerdendi bu yüzden kendisinin gidip bakması uygun görüldü.

Ben de yanında gittim.

Kontrol ettiğimizde çok iğrenç bir sahneyle karşılaşmıştık. Kadının bedeni parçalanmış halde minderlere dağılmışken kafası da bira fıçısının içindeydi.

Babam bana çadırı iyice yoklamamı söyledi. Kendisinin de dışarı bakacağını."

Nefesimi tutmuş pür dikkat onu dinlediğimi gören Nathan, konuşmasını yarıda kesti ve bana yaklaşarak,

" Ne oldu? Çok mu güzel?" dedi fısıldayarak.

KöleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin