veinte (el final, part1)

3.7K 274 186
                                    

Bu bölümde yaşanan olaylar tamamen hayâl ürününden ibarettir. Bazı şiddet unsurları, intihar girişimi, kan ve psikolojik baskı içermekle birlikte sorun teşkil edecek davranışlar da bulunmaktadır. Tetiklenecek olanlara okumamaları önerilmektedir. Dikkate alarak okuyunuz.

Yazım yanlışım varsa affedin. Gözümden kaçmış olabilir veya düzenlerken dikkat etmemiş de olabilirim. Kusura bakmayın.

Yazar ve eser ismi belirttiğim alıntılar dışında tüm sözler ve yazılar şahsıma aittir.

Medya:
-Ghostly Kisses, Where Do Lovers Go?
-Taylor Swift, imgonnagetyouback
-Cigarettes After Sex, You're All I Want
-Loreen, My Heart Is Refusing Me
-woest, surrond me

Keyifli okumalar!

...
__________

Bekleyen her şey bir gün solar ve ölür. Bu bir papatya da olabilir veyahut bir umut da.

-Sırça Köşk, Sabahattin Ali
__________

...

Yazardan, Taehyung

Duyduğu ses yüzünden korkuyla çarpan kalbi göğsüne sertçe vuruyordu. Yutkundu. Özür dilerim mesajı şimdi daha anlamlıydı.

Ayaklanır gibi oldu Taehyung. Gözlerinde yaş, kalbinde kocaman bir ağrı. "Yapmamış olsun," Avuç içlerini yatağa yaslayıp kalktı çöktüğü soğuk zeminden. "Bir şey düşürmüş olsun."

Karşılaşacağı şeyi düşünmek aklında hasarlar bırakacaktı. Bunu bile bile yürüdü sevdiği adamla girdiği kapıya doğru. Elinde Jungkook'un telefonu, üzerinde yine Jungkook'un uzun bol tişörtü ve pijaması. Dış kapının kolunu eliyle indirdi ve açtı tedirginlikle. Karşı dairenin kapısına korku dolu bakışlarını attı ancak o korku bir anda aklında bir şeytan gibi sızdı. "Ölüyor," dedi tüm zalimliğiyle. "Sizin yüzünüzden." Telefon zemine sertçe düştü. Çıplak ayaklarıyla binanın soğuğunu umursamadan yerlere basa basa karşı dairenin kapısının önüne geldi. Yutkunarak elini kaldırdı. İki kez tıklattı açılmayacağını adı gibi bildiği kapıyı. Ses gelmedi. Yeniden tıklattı ama gerçek yüzüne şeytanın bir tokadıyla yeniden çarptı. "Can çekişiyor. Ölecek."

Ardından adım sesleri duydu. Adım sesleri o kadar şiddetliydi ki birinin koştuğunu anlamamak imkânsızdı. Bakışlarını merdivene çevirdi. Rowoon ter içinde kalmış bir şekilde Taehyung'un yanından geçip umursamadan kapıya vurmaya başladı. Ağzından tek bir isim çıkıyordu. "Isa! Aç kapıyı ne olur! Isa!"

İkiside kapının açılmayacağını bildiği hâlde umutlarına oynuyorlardı. Hayır, umutları onlarla oynuyordu. "Belki," dedi umut çaresizce dikilen bedenlere. "Belki yapmamıştır?"

Rowoon Taehyung'u omzundan ittirip geri gitmesini istediğinde Taehyung dalgalanan kirpiklerinin ardında kalan yaşlarla savaşıyordu. İçini kaplayan hüznün Jungkook'u unutturduğunun farkında değildi. Kalbinde büyük bir yer açtığı, deliler gibi sevdiği adam aklından uçup gitmişti.

Rowoon bir iki adım geri çekildi. Sağ omzunu dikleştirdi ve bir hışımla kapıya doğru koşup kırmaya çalıştı. Yapamayınca her yaptığı adımı defalarca tekrarladı. Durmadan devam etti. Son bir vuruş daha yaptığında kapı zorla da olsa açılmıştı. Burunlarını sızlatan bir koku karşıladı onları; keskin, kırmızı kanın kokusu. Hiç beklemeden içeri girdi Rowoon ancak Taehyung onun kadar cesaretli değildi. Göreceği şeyden haberdardı ve böylesi bir görüntü zihninde şekilden şekle girip göğsünü sıkıştırırken gerçeği ile baş edemeyeceğinin farkındaydı. Ölümden korkuyordu.

toy boy | taekookWhere stories live. Discover now