on altı

1.3K 142 7
                                    

Üzerimdeki elbiseyi aynadan süzerken vücuduma güzelce oturuşu keyfimin yerine gelmesine sebep olmuştu. Gülümseyerek Ela'nın yanına geçtim. "Oha," Elini ağzına kapatıp üzerimi süzdüğünde kıkırdayarak kendi etrafımda döndüm. "God is a woman, derken senden bahsetmişler Turna!"

"Yok artık, sağ ol bebeğim. Senin yanına yakışayım istedim." Gülümsedi. "Bitti benim saç makyaj, sen ne yapacaksın?"

"Makyajımı tamamlayayım çıkarız."

"Olur, ay bugün tabloyu tamamlayamadım biliyor musun? Diğer sınıflar doluştu atölyeye, biri yardım edeyim derken yanlış yeri boyadı falan. Kriz geçirmeden çıktım ben de," Telefonumun çalması sessizleşmesine sebep olduğunda aramayı açıp hoparlöre aldım. Mete arıyordu.

"Efendim?"

"Niye mesajlara bakmıyorsun?" Aynadan arkamda duran Ela'yı kontrol ettiğimde dudaklarını dişlediğini görmüştüm. Mete'yi duymayı beklemiyor olmalıydı.

"İşim vardı Mete, noldu?"

"Dışarı mı çıkıyorsun? Öğrendi Soykan, kafayı yiyor." Oflayarak Ela'ya baktım. "Ben bir şey demedim, story attım sadece! Ama takipleşmiyoruz ki, nasıl görmüş?"

"Ne attın?" O telefonunu çıkarırken Mete konuştu. "Sen Ela'yla mı arkadaşsın?" Ela gibi ben de duraksadığımda Mete devam ediyordu. "Ela'nın sesi değil mi o? Onuncu sınıflardan, Sosyal Bilimler'den geldi?"

"O, evet de, hayırdır? Ne iş?" Ela omzuma hafifçe vurduğunda gülerek uzattığı telefondaki hikayeye baktım. Ben aynanın önünde takılarımı takarken çekmişti, aslında tamamen gözükmüyordum ama Soykan beni saçımın telinden dahi tanırdı.

"Yok bir iş, nereye gidiyorsunuz?" Kimseye hesap verecek ve uğraşacak tahammülüm olmadığından aramayı sonlandırıp Ela'ya baktım. "Of, çok karizmatik sesi var ya! Beni de sesimden tanıdı, günlerce bunu düşüneceğim. Turna, tanıdı resmen! Ah, aşkım benim ya... Şimdi sıkıntılı sıkıntılı ofluyordur, yerim onu!"

"Iy," Yüzümü buruşturarak gözlerimi ondan çektiğimde bana göz devirdiğini hissediyordum. "Aman, iğrenene bak! Soykan'a karşı aynı şeyleri düşünmüyorsun sanki,"

"Canım ben yerim onu demiyorum,"

"Aynen, siz direkt yiyorsunuz birbirinizi." Dil çıkarttım arsızca. Yerdik canım, kime neydi? Ela başka bir konudan konuşurken ben de bir çırpıda makyajımı bitirmiştim. Eşyalarımızı alıp çağırdığımız taksiye bindik. Tek dileğim gecemizin sorunsuz sonlanmasıydı.

Tatlı, beklediğimden daha küçük bir mekanın önünde durduğumuzda parayı Ela'yla tartışarak vermiş ve inmiştik. O henüz 10. sınıf bir bebekti gözümde ama bildiği mekana bakılırsa pek de masum sayılmazdı. "Eloş!" Kalın bir sesle başımı o tarafa çevirdiğimde sarışın bir çocukla, muhtemelen aynı yaştaydık, göz göze geldik. Ela koşar adım onun yanına gidip sıkıca sarıldığından ben de peşinden gitmek durumunda kalmıştım.

"Unuttun bizi bücürük, hiç abini aramak sormak yok."

"Ne abisi ya? Sus Furkan, bu gece ben ve biricik arkadaşım Turna kafa dağıtmaya geldik. Sadece şarkı söylerken sesini duymak istiyorum, mümkünse." Furkan Ela'nın saçlarını karıştırıp elini bana doğru uzattı. "Hoş geldin,"

"Hoş buldum." Tanışmayı çok uzun tutmadan elimi çekip Ela'ya baktım. "Ben bizim masaya geçiyorum, bize güzel şeyler ayarlarsın."

"Bende o iş." Furkan'a tekrar memnun olduğumu söyleyip Ela'nın peşinden ilerledim. "Nasıl, sevdin mi mekanı?"

"Tatlıymış, çok kalabalık da değil, beğendim."

"Şimdi üniversitelilerin yurtları sıkılaşmış diye duydum, ondan önce hep öğrencilerle dolu olurdu geceleri. Ama daha iyi böyle az oluşu, samimi oluyor. Ay! Meteler gelir mi acaba?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 03 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

kalpsiz | yarıtextingWhere stories live. Discover now