21. Bölüm

7.5K 420 21
                                    

Sınıfa girdiğimde Aram hızlıca bana sarılmış, Karan onu çekip sarılmış en son da Mine hepsini kovup kendisi sarılmıştı.

Onlara karşılık verip gülmüş ve yerime oturmuştum.

Daha dersin başlamasına yirmi dakika olduğu için sohbet ediyorduk .

Sonra sınıfa Yusuf ve Arif girdi . Hızlıca yanıma geldiler . Ben ayağa kalktığımda Yusuf sıkıca bana sarılıp sağa sola doğru salladı.

Uzun olduğu için ayaklarım yere değmiyordu ve yakında nefes alamayabilirdim .

Arif halimi görünce Yusuf'un kafasına bir tane yapıştırıp geri çekmişti. Daha sonra aynı şekilde kendisi sarılınca gülmeye başlamıştık .

Bize birkaç şey dedikten sonra onlar gitmişti ve biz de sohbet etmeye devam etmiştik .

Gün bu şekilde devam ederken sonunda dersler bitmişti.

Herkesle vedalaştıktan sonra bahçede abimi beklemeye başlamıştım.

Abim gelmemişti ama büyük ihtimalle trafik vardı.

Yarım saat geçtikten sonra hala abim gelmemişti.

Sonunda aradığımda telefonu açmamıştı . Bir şey yoktur diye kendimi avuturken yarım saat daha geçmişti.

Abimin telefonuna ulaşılamıyordu ve ben telaşlanmaya başlamıştım.

Babamı da birkaç kez aramıştım ama o da açmamıştı. Giderek daha da telaş yaparken Dicle ablayı aramıştım.

Ne şans ki o da açmamıştı.

Artık ağlamaya yakın bir haldeyken Asaf'ı aramıştım.

Asaf: Alo buyurun

Balın: Asaf

Sesim çok ağlamaklı çıkmıştı ve sanırım ağlıyordum.

Asaf: Balın! Ne oldu ?!

Balın: Asaf abim bir saat oldu beni almadı , babam ve Dicle abla da telefonu açmıyor çok korkuyorum ben

Asaf: Tamam bekle okulda mısın sen hala ?

Balın: Evet bahçede bekliyorum

Asaf: Tamam geliyorum bir yere ayrılma sakın

Onu onayladıktan sonra banklardan birine oturmuş ve gözlerimi silmeye başlamıştım.

İstemsiz bir şekilde ağlıyordum ve abimlere bir şey olmasından çok korkuyordum .

On dakika sonra bahçeye hızla bir araba girdiğinde Asaf'ın olduğunu anlamıştım.

Asaf arabayı durdurup hızlıca yanıma doğru gelmeye başlamıştı.

Ben de sonunda birini görmenin sevinci ile hızlıca gidip ona sarılmıştım.

Şuan hıçkıra hıçkıra ağlıyordum ve Asaf sıkıca bana sarılıyordu .

Birkaç dakika sonra ben biraz sakinleşince Asaf beni kucağına almıştı.

Beni ön koltuğa oturttuğunda hemen o da yerine geçmişti.

Balın: Bir şey mi oldu ? Benden saklamıyorsun değil mi ?

Asaf: Hayır tabii ki benim bir şeyden haberim yok . Annem toplantıda sadece onu biliyorum. Zahir abi de toplantıda olabilir mi ?

Balın: Sanmıyorum olsa bile babam cevap vermese bile mesaj atardı . Ayrıca telefonları hiç çalmadı bile

Asaf: Belki şarjı bitmiştir gidelim de bakalım

Balın: Babam neyse de abim beni almaya gelecekti . Ama ne almaya geldi ne de telefona cevap verdi .

Asaf: İlk önce eve gidip abine bakalım sonra da şirkete geçeriz

Onu onayladıktan sonra suyumu çıkarıp içmiştim.

Gözlerim acımaya başlamıştı ama gene de iyi hissettirmişti .

Eve geldiğimizde hızlıca arabadan inmiş ve eve girmiştim.

Abime seslenerek katları dolaşırken Asaf yavaş olmamı söylüyordu.

Akın ve Pars ise olayı anlamaya çalışıyordu .

Bütün katlara baktığımda abime dair hiçbir şey görememiştim .

Son olarak odama baktığımda abimin bavulunun ve benim fotoğrafım olan peluşun ortalıkta olmadığını gördüm .

Aşağı indiğimde Asaf hızlıca yanıma gelmişti.

Balın: Bavulu yok , gitti mi ?

Gözlerim dolmaya başlamıştı ve Asaf hiçbir şey demiyordu

Balın: Şirkete gidelim

Ben arabaya doğru giderken Asaf arkamdan gelmişti.

Hızlıca şirkete gittiğimizde bu sefer daha yavaş bir şekilde girmiştim.

Abimin haber vermeden gitme düşüncesi beni üzmüştü ama illaki bir nedeni vardır demekten duramıyordum .

Şirketteki asistandan babamın iki saat önce şirketten çıktığını öğrenmiştik.

Kamera kayıtlarına baktığımızda abim şirkete geliyor sonra ikisi hızlıca şirketten gidiyordu .

Kesin bir şey oldu diyerek daha da telaş yapmaya başlamıştım ve sanırım Asaf anlamıştı.

Balın: Asaf ya onlara bir şey olduysa

Asaf: Kötü düşünme bir nedenleri vardır . Abin seni habersiz bırakacak bir tip değil .

Balın: Değil dimi ?

Şuan Asaf ne derse inanacak durumdaydım.

Asaf: Değil merak etme

Biz tekrar arabaya bindiğimizde çoktan üç saat geçtiğini görmüştüm. Hava yavaştan kararmaya başlamıştı ve hala ses seda yoktu.

Asaf: Aç mısın kaç saattir koşturuyorsun ?

Balın: Hayır değilim

Asaf: Ne zaman yedin en son ?

Balın: Şuan bunu düşünecek halde değilim.

Asaf: Sen düşünmesen bile benim seni düşünmem gerekiyor ama




Üvey Mutluluğum /Abilerim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin