2

77 11 27
                                    


"Ne demek onu alamam?"

Giyuu, Shinobu'yla konuşmasının ardından hemen Ruh Konağı'na gelmişti ama ne Shinobu ne de Hwa Tomris'i kabul etmemişti. "Ben evimde her gün ayin yapıyorum, ben ve Fukuro dışında başka hiçbir canlı yok burada!" (Bilmeyenler için Fukuro Hwa'nın baykuşu)

"Olsun işte fena mı?"

"Kıza travma yaşatmamı istiyorsun resmen benden. Hem sen neden almıyorsun onu Su Konağı'na? Senin yardımcın daha yeni emekli olmamış mıydı?"

Tomris'in Japonca olarak bildiği tek kelime konichiwa idi ki onun da Japonca olup olmadığından emin değildi. Öyle olunca onların ne konuştuğunu hiç anlamıyor, sadece izliyordu. Bay Tomioka herhalde onunla ilgilenmesi için eşini ikna etmeye çalışıyordu, yoksa niye bu kadar yakın dursunlardı ki? Kız da ne kadar güzeldi... Gerçi onu ilgilendirmezdi.

Giyuu, Yunanca olarak Tomris'le konuştu. "Bildiğin başka bir dil var mı?"

"Ana dilim Türkçe dışında gerçekten iyi konuşabildiğim tek dil Yunanca lakin rüştiyede öğrendiğim kadar Fransızcam ve ondan da beter İngilizcem de var, efendim."

Giyuu, Osmanlı'da bir kızın okuma yazma bilmesi bile çok nadirken Tomris'in ortaokulu da okumasına şaşırsa da belli etmemeye çalıştı. Sonra tekrardan Japonca olarak Hwa'ya döndü. "Fransızca biliyormuş, anlaşabilir misiniz?"

"Sorun onunla anlaşıp anlaşamamamız değil Giyuu, gerekirse ona Japonca bile öğretirim. Ara sıra sana uğrar onunla ilgilenirim, sen yokken başının çaresine bakmasına yardımcı olurum ama yine de sende kalması gerek çünkü dediğim gibi, Ruh Konağı'nda benimle kalırsa kafayı sıyırır."

Giyuu ellerini beline koyup sinirli bir anne misali ayağındaki pofuduk terliği yere vurmaya başladı. "Onu kendi evime götürmemi söylüyorsun yani?"

Hwa da onun yaptığı hareketi taklit etti. "Aynen öyle diyorum. Ama önce kızı bana ver."

Giyuu, kısa bir an durup tek kaşını kaldırdı. "Ne?"

"Kızın üstünde hala dansöz kıyafeti var, salak! İzin ver de düzgün bir şeyler giydireyim üstüne." Hwa ona sanki düşünme yetisi olmayan birine bakar gibi baktı. "Bu civarda düşündüğünden daha fazla dedikoducu var. Gelir gelmez orospu diye adı mı çıksın kızın?"

"Tamam ya ne kızdın..."

Giyuu, Tomris'e Hwa ile gitmesini söyleyip salondaki minderlerden birine oturdu. Daha sonra Hwa, Tomris'i bileğinden sürüklerken Fransızca konuştu. "Kaç yaşındasın?"

"21."

"Nasıl yani?" Dedi Hwa odasının kapısının önünde duraksarken. O Tomris'in henüz bir ergen olduğunu, Muichiro ile yaşıt olduğunu falan sanmıştı, ne kadar cılız ve küçük görünüyordu! "Sen şimdi benden 2 yaş büyük müsün?"

"Eğer 19 yaşındaysanız sizden yaklaşık 2 yaş büyük olmalıyım efendim." Dedi Tomris. "Tam doğum günümü bilmiyorum yani kusuruma bakmayın lütfen."

"Senin değil benim saygı ifadeleri kullanmam gerekiyor Bahadırova." Tomris'i yatağının üzerine oturtup dolabından ona uyacak bir kimono aramaya koyuldu. "İsmin Tomris Bahadırova, değil mi?"

"Sadece Tomris demenizi tercih ederim efendim."

"Doğru, ben de bana Hitoro kızı Hwa denmesini istemezdim." Bulabildiği en kısa kimonoyu -ki o bile Tomris için fazla uzundu- çıkarıp yatağın üstüne, kızın yanına bıraktı. Daha sonra dolabın yarısını kaplayan birbirinin aynısı haorilerden birini de Tomris'e verdi. Kız merakını tutamayıp sordu.

I Need My Samurai - Giyuu TomiokaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin