01

16.9K 1.3K 423
                                    

Merhabaaa, nasılsınız umarım iyisinizdir.

Açıkçası ben çok iyi değilim çünkü biraz hastayım:(

Neyse böyle bi fic başladım umarım beğenirsiniz
Beğenirseniz oy verin bende bilebileyim.

Umarım okurken sıkılmazsınız.

size iyi okumalar♡

¤¤¤¤

20 yaşındaki o çocuk çok heyecanlıydı. Neden mi? Yarın dolunay vardı ve o hangi kurda sahip olduğunu merak ediyordu. Merakı yüzünden içi içine sığmıyorken Jungkook, kurdu ne olursa olsun onu kabul edeceğini biliyordu.

Bundan tedirgin olması için herhangi bir sebep yoktu. Yaşadığı çevrede hiçbir tür bir birini zayıflıklarından dolayı aşaģılamazdı. Bununla birlikte ailesi de hangi kurt olursa olsun onu desteklerdi. İşte bu yüzden içi rahattı.

Genç çocuk kendisinin bir alfa olmasını beklemiyordu. Beta ya da omega olabileceğini düşünüyordu çünkü o kadar baskın ve sert biri olmaması bir yana dış görünüşü bile buna uygun değildi.

Jungkook; beyaz  pürüzsüz teni, ince beli, ince bacakları, dolgun kalçaları, kırmızı dudakları, parlak gözleri ve siyah yumuşak saçları ile çok güzel bi çocuktu. Kalbide yüzü gibi güzeldi.

Ailesi ile hiçbir sorunu yoktu. Ailesi onun bütün kararlarında yanında olmuştu ve bu onu çok mutlu ve şanslı hissettiriyordu. Beyaz tenli çocuğun birde Yoongi adında üvey bir abisi vardı. Gerçi üvey demek ne kadar doğru olurdu bilinmiyor çünkü ikili hiçbir zaman bunu önemsememiş ve hissettirmemişlerdi.

Jungkook'un ebeveynleri çocuklarının olamayacağı düşüncesiyle Yoongi'yi evlat edinmişler ve Yoongi'nin gelişinden birkaç yıl sonra da Jungkook dünyaya gelmişti. Ailesi Yoongi öz olmadığı için ayrımcılık yapmıyorlar, ikisini de eşit seviyorlardı.

Jungkook yine kendince bir gün geçiriken, bu günleri diğerlerinden ayıracak olan şey fazla heyecandı. İçindeki bu duygu yoğunluğu ile gününe devam etse de hep aklının bir köşesinde idi yarın olacaklar.

Sabah uyandıklarında annesi, Jungkook'u ekmek alması için göndermiş, Jungkook, her ne kadar bu sefer abim gitsin dese bile yine en küçük o olduğu için o gönderilmişti. Üstündeki kırmızı beyaz çizgili pijamaları ile evin biraz ilerisinde olan markete gitmek için hazırlanmıştı.

Ellerini havanın soğukluğu nedeni ile siyah montunun ceplerine sıkıştırmış bir vaziyette markete geldiğinde annesinin istediği ekmek ve kendine de çikolata ile muzlu süt aldıktan sonra kasaya doğru giderken, bir yandan da başını eğmiş, kaşlarını çatarak çok önemli bir şey yapıyormuş gibi sütün son kullanma tarihine bakıyordu.

Hızla dar reyonlar arasından geçerek kasaya ulaşmak isterken bir yandan içinden bu son kullanma tarihlerini bu kadar küçük yazan kişilere lanet edip bütün dikkatini elindeki süte veren beyaz tenli, sert birşeye çarpınca tekleyen nefesi ile duraksayıp anlını ovarak başını kaldırmıştı.

Çarptığı şeyin sertliğinden dolayı bir raf olmasını beklerken insan göğüsü ile bakışınca utanmış bir şekilde hızla birkaç defa eğilip özür dilemiş ve adamın yüzüne bakmadan ordan ayrılmıştı.

Eğer baksaydı bile karşısındaki kişinin bir delta olduğunu anlayamazdı. Sebebi ise henüz bir kurda sahip olmaması  ve yarı kurt yarı insan olanların alabildiği feremon kokusunu alamamasıydı.

Arkasında kalan delta ise göğüsüne çarpan küçük kafa ile önce kaşlarını çatmış, onun ile temasından sonra neden garip hissettiğini anlamaya çalışmış,  hiçbir sonuca varamayınca orada dikilmeye ve bunları düşünmeye son verip, alacağı şeyi aramaya devam etmişti.

Full Moon Night Where stories live. Discover now