8

6.2K 472 40
                                    









"Biz o gece o ihtişamlı ay ve yıldızların altında birbirimizin öpüşlerinde kaybolmuştuk.

Ve ben ilk kez gerçek anlamda yaşıyor gibi hisettmiştim. Aldığım hiç bir nefes onun göğsünde soluklandığım gibi hissettirmemişti."














Hepimiz okulun çıkış kapısında dikilmiş
jungkooku bekliyorduk. Beyefendimiz ne mi yapıyordu? Bugün okula yeni gelmiş çocukla konuşuyordu. Çocuk gelir gelmez bütün dikkatleri üzerine çekmişti. Fazlasıyla yakışıklıydı aynı zamanda başarılı da. Gün içinde direkt basketbol takımına girmeyi başarmıştı.

Jungkook da basketbol takımının başkanıydı. Onun hakkında konuşuyorlardı ama kıskanmadan edemiyordum. Tüm gün yanyanalardı zaten üstelik çıkış saatini on dakika geçmiş olmasına rağmen hâlâ konuşuyorlardı. Günler çuvala girmemişti ya? Başka zamanda konuşabilirlerdi gayet

Jungkook o güzel gülümsemesini sunduğunda içli bir nefes bırakıp gözlerimi onlardan ayırdım. "Gidiyorum ben sohbetleri bitmeyecek gibi" omzumdan düşmek üzere olan çantayı düzeltip arkamı dönerek yürümeye başladım. Jimin peşime takılıp koluma girdiğinde namjoonun jungkooka seslendiğini duyduğumda adımlarımı hızlandırdırdım.

Kendime engel olamayarak arkamı döndüğümde yan yana yürüyen ikiliyi gördüğümde göz devirmemek için zor tuttum kendimi. O an gözlerim onunla buluştu. Yüzünde alaylı bir gülümseme vardı. Yüzüne çarpan güneşle gözlerini kıstı. Bu görüntü kalbimde hareketlenmelere neden oldu.

O kadar nefes kesici duruyordu ki güzelliği karşısında hep savunmasız kalıyordum. Yine o anlardan birindeydim. Yürümeyi bırakmış usul usul yanıma gelmesini bekliyordum. Onun da adımları önüme geldiğinde duraksadı.

"Ne oldu" dercesine göz kırptığında omuz silkerek kolunun altına girdim. Uzaklaşıp kendi kendimi yiyip bitirmek istemiyordum hem kıskanacağım bir ilişkileri de yoktu. Seon bize gülümseyip bizim bir kaç adım önümüze geçtiğinde jungkook kolumu daha sıkı sarmıştı. Elimi beline sararak yürümeye başladım.

"Noldu birden kedi gibi yanıma sokuldun?"

"Bir neden mi olması lazım?" Dedim kaşlarımı kaldırıp alttan ona bakarak.

"Yok da..." Dedi eli saçlarımın arasına karıştığında. "Seonu kıskandın gibi geldi bana"

"Niye aranızda kıskanacağım bir ilişki mi var?"

"Hayır"

"O zaman" dedim önemsiz olduğunu belirtmek amacıyla omuz silkerek. Jungkook şaşkınlıkla gözlerime baktı. Benden bu tepkiyi beklemediğini biliyordum. Beklediği trip atmamdı büyük olasılıkla ama artık öyle olamayacaktı. Yani, deneyecektim en azından.

"Her neyse" kolunun altından çıkarak elinden kavradım. "Çok acıktım hızlı ol" Elini çekiştirerek arkamdan yürütmeye başladım onu. Bir kaç adımı sendelese de sonrasında toparlayıp benimle yürümeye başladı.

***

Dolu dolu yediğimiz yemeğin ardından sıkça uğradığımız gece kulübüne gelmiştik. 

Jeon jungkook her zaman olduğu gibi yine parlıyordu. Üzerinde kol kaslarını belli eden beyaz bir tişört ve üzerinde deri ceket vardı. Altında ise bacaklarını saran siyah bir pantolon ve hiç bir zaman ayağından esksik olmayan kaba botları. Bu kadar basitken bile kusursuz görünmesi haksızlıktı.

Elindeki içkiyi kafasında götürdüğünde bakışlarım hareket eden adem elmasına döndü. Orayı öpme isteğiyle yanıp tutuştum.

Gözlerim yeniden yüzüne tırmandı. Yüzüne vuran mavi ışık daha bir yakışıklı gösteriyordu onu. Yan durduğu için keskin çene hattı ilgimi çekiyordu. Oraya da bir kaç öpücük kondurmak istiyordum.

just friend? | tkWhere stories live. Discover now