'9'

6.7K 262 27
                                    

Sabah zil sesi ile kalktım. Yavaş adımlarla kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda üniformalı askerler duruyordu.

Ne!

Bir dakika!

Bu..

Bu.. Kaya değil mi?

Peki diğerleri kim?

Hızlıca kapıyı geri kapattım. Odama gidip hızlıca üstümü değiştirdim ve türbent taktım.

 Odama gidip hızlıca üstümü değiştirdim ve türbent taktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Sweetim renginde türbent takmış gibi düşünün.)

Ben bunları yaparken telefonuma bildirim gelmişti. Gözlerim telefona kayarken şokla dudaklarımı araladım..

Komutan: Kapıyı suratımıza kapatmak ayıp olmadı mı?

Hızlıca solana gittim ve yastıkları düzelttim. Kapıya koşup kapıyı açtım.

Kaya inoformanın içinde tüm yakışıklılığı ile duruyordu. Yanında ki arkadaşları tim arkadaşları olduğunu düşündüm. Hafif kenara çekildim.

Alin: Hoşgeldiniz

Hepsi bir ağızdan hoşbulduk diye bağırınca hafif ürkmüştüm. Sırayla botlarını çıkartıp içeri geçtiklerin de Kaya bana sırıtıyordu.

Botlarını çıkartıp yavaşça içeriye adım attı. Biraz ilerlediğin de kapıyı kapattım. Arkamdan iki çift kol belime sarıldığında ürpermiştim.

Kaya: Çok güzel kokuyorsun..

Hafifçe arkamı dönüp ona gülümsedim.

Alin: Sizde çok güzel kokuyorsunuz komutanım.

"Komutanım!!"

İçeriden gelen sesle ayrılmıştık birbirimizden. Komutan da arkadaşlarının yanına gittiğin de bende mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladım..

***

"Eee yenge, öğretmenlik nasıl gidiyor?"

Karşımda ki çocuğun sırıtarak kurduğu cümle ile boğazımı temizledim.

Alin: Gayet iyi gidiyor.

Kaya: Ben sana bunları anlatmıştım. Kendinizi tanıtsanıza.

"Emredersiniz Komutanım!!"

Hepsi bir ağızdan bağırınca, ürpermiştim.

Mehmet: Ben Mehmet yenge. Nişancıyım.Memo diyorlar bana.

Salih: Ben Salih yenge. En küçükleriyim. Bu yüzden bana çırak diyorlar.

Mert: Ben Mert yenge.

Kayra: Bende Kayra. Aşçı derler bana. Komutanım taktı lakabımı

Ahmet: Ben Ahmet yenge. Yemek yemeyi çok severim komutan bana obur der o yüzden. Bu arada yemekler çok güzel olmuş.

Serkan: Bende Serkan yenge. Teğmenim bende. Tabi dün girdiğimiz sınavlarda sonra üsteğmen oldum.

Alin: Hepinizle memnun oldum. Ayrıca afiyet olsun Ahmet. Seni de tebrik ederim Serkan.

Serkan: Sağol yenge.

Alin: Yenge demenize gerek yok.

Kaya: Sebep?

Ani bir şekilde kafamı ona çevirdim. Ağzına zeytin atmış, ağzında döndürüyordu. Bir yandan da bana bakıyordu.

Alin: Yengeleri değilim çünkü?

Salih: A-a-aa yengem sen bizim yengemizsin tabi. Komutanımızın daha doğrusu Yüzbaşımızın görevdeyken hep konuştuğu kadınsın sen.

Alin: Ne?

Kaya: Biraz daha konuşursan seni kendi ellerim ile Uzun Göl'e atıcam çırak.

Salih: Sustum komutanım.

Alin: Beni mi düşünüyordun?

Kaya: Evet. Seni düşünüyordum.

Alin: Peki..

Alin: Yüzbaşı mı oldun?

Kaya: Evet

Alin: Anladım..

Herkes kahvaltıyı bitirince, masayı topladım. Balkona davet ettim ve kahve yaptım onlara. Uzun Göl'ün mükemmel manzarasını izlerken bahçe de çiçekleri sulayan Zehra teyzeyi gördüm..

Alin: Zehra teyze!

Kafasını yukarı kaldırdı ve gülümsedi.

Zehra: Kizum. Napaysun?

Alin: Misafirlerim var da onlarla oturuyorum.

Zehra: İyu iyu, haydi dikkat et kendune.

Alin: Tamam Zehra teyze. İhtiyacın olursa ara beni!

Zehra: Tamam kizum

***

Yeni bölüm yarınn

Görüşürüzzz

Komutan'ım [ Yarı Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin