12

14.9K 1.2K 2.2K
                                    

Yatağımın üstüne oturmuş, dehşetle hakkımda yazılan haberleri okuyordum. Ama ben haberlere tıkladıkça gözlerim daha da büyüyordu. Beni kardeş yapan vardı, belalı eski sevgili yapan vardı, içlerinden hepsiyle sevgili yapan vardı...Ulan biri fotoğrafı net çekemeyince sırıtmasın diye hala yapmış beni!

Ben dudaklarımı birbirine bastırmış fıldır fıldır haberleri okumaya devam ederken oda arkadaşım Nil tuvaletten çıkıp yatağımın ucuna, yanıma oturmuştu. "Tüm yurt, daha doğrusu tüm Türkiye seni konuşuyor. Bir açıklama yapmayacak mısın?"  Nil konuşurken ben daha da yatağın içine giriyor, kaybolmak istiyordum.

Nil, 'aptal aptal davranmayı kes' dermiş gibi bakış atarken ben kaderini kabullenmiş kurbanlık koyun gibi hüzünlü ama masum bir şekilde yatakta oturuyordum. Nil, elindeki tarağı bana atarak ayağa kalktı. "Hadi hazırlan, senin sınav var bu gün." Aklıma sınav olduğu gelince bu sefer gerçekten ağlamaya başladım. "Nil...Harbi bittim ben, öldüm!"

Nil, masasında oturmuş makyajını yaparken bana aynadan bakıp göz devirdi. "Kızım sen salaksın, senin yerinde bir başkası olsa çıkarır instagramı gizliden, daha sonra grupla bir daha hiç görüşmese bile o takipçi sayısıyla alır başını gider!" 

Nil, beni en geç beş dakika sonra odadan çıkmamla ilgili tehditlerini savurdu ve dışarıya çıktı. Ben ise okul yüzü görmek istemiyordum, biliyordum ki okuldaki herkes bana bakıp fısıldaşacak, doğru yanlış şeyler söyleyeceklerdi. Yani, temennim en azından olaylar durulana kadar odamdan çıkmamaktı. Tabii ne kadar mümkünse.

İki dakikalık bir düşünme sonrasında mümkün olmadığı kanısına varmıştım. Bütünlemeye hayatta kalamazdım. Hızlıca kalkıp dolabımdan beyaz pileli bir şort etek kaptım. Dolabımın yarısından fazlası şort eteklerle doluydu ve hepsi o kadar güzellerdi ki, her alışımda yeni çocuğum olmuş gibi seviniyordum. Üstüme de hızlıca yine beyaz bir body geçirdim. 

Aynaya baktığımda aman aman olmasa da düzgün bir kombin olduğuna karar verip zamanla yarışırcasına yurttan çıktım ve Nil'le beraber toplu taşımaya bindik. Bu, hayatımda verdiğim en kötü kararların ilk onundaydı...

Toplu taşımadaki herkes bana bakıp konuşurken ben şimdiden gerginlikten arabanın camından aşağı atlayacaktım fakat böyle daha fazla konuşulacağımı bildiğim için yapamıyordum. Hatta biri canlı yayın açmıştı. Kısık bir sesle Nil'e fısıldadım, aslında kendisi çıtı pıtı bir kız olsa da konu değer verdiklerine geldi mi iş değişiyordu.

Adama sert bir şekilde telefonunu kapatmasını söyledi, zaten bir kaç durak sonra da ben indim, o kedi üniversitesi için yoluna devam etti. Günün geriye kalan kısımlarında sınavımı verdim, şaşırtıcı bir şekilde gayet iyi geçti. Sonrasında ise, üniversitenin ilk yılı anısına arkadaş grubumuzla Antalya gezisi düzenledik. Zaten çok kişi değildik, onlar liseden tanışan bir grupmuş zaten. İlk yıldan da gayet iyi arkadaş olmuştuk, bizi hemen aralarına almışlardı.

Tabii Nil ile kendimi ayrı tutuyorum, biz de yıllardır arkadaşız. Hatta Nil, bahsettiğim arkadaş grubuyla aynı üniversitede değiller. Benim sayemde tanıştılar, sonra hep beraber takılmaya başladık. Geziye Demir'in arabasıyla gidecektik. İlk sebebi, yedi kişiyi rahatça alabilecek tek araba onunki. İkincisi ise, adam gibi araba sürmeyi bilen tek kişi de o.

Gezinin detaylarını konuşmak için bir kafede buluşmuştuk; Demir, Batu, Buğra, Büşra, Elif ve ben. Nil, bu gün gelmeyecekti, direkt yurda geçmesi gerekiyormuş. Tabii, Büşra ve Elif beni bir anda sıkıştırdılar. "Ne iş? Cidden mi kızım ünlü oldun? Ee, hangisiyle çıkıyorsun? Kız bunlar senin gibisini nasıl bulmuş? Doğru söyle, büyücüye falan mı gittin? Ayy, bana da Ege'yi ayarlasana Melo!" Sordukları sorular bittikten sonra toplu bir cevap verdim. "Hayır."

Tamam, bazı sorulara uymuyor olabilir ama tümden hayır. Her şeye.

"Çocuklar, hiç biriyle sevgili falan değilim. Sadece o gün zor durumdaydım, yani yolda kalmıştım. Onlar da bana yardım ettiler, o kadar." Benim açıklamamdan sonra kızların suratı düşse de erkekler hâlâ stabildi. İlk ağzını aralayan Batu'ydu. "Ne yani, sen şimdi dört tanımadığın erkekle aynı evde mi uyudun?" Abartılı bir şekilde seslendirdiği sorusuna göz devirdim. "Hayır, tanıdığım bir adet erkekle."

"Evet, röportajlardan ve magazin dergilerinden tanıyoruz hepimiz." Batu'nun dedikleriyle sıfırlarda dolaşan enerjim eksilere inmişti. Bu sefer moral bozma sırası Demir'deydi. "Beni niye aramadın Melodi, ya başına bir şey gelseydi? Yaptığın ne kadar normal ve doğru sence?" Fark ettirmemeye çalıştığım sinirle burnumdan nefes verdim. "Arkadaşlar, sakin olun. Ölmedim ve gayet sağlıklıyım. Bitti gitti şu konuyu kapatır mısınız?"

"Pek bitti gittiye benzemiyor ama." Betül'ün söyledikleriyle baktığı yere döndüm, yan masaya. Kadının elinde telefon beni çekiyordu, hızlıca kadına arkamı döndüm. O sırada Elif ayaklarını yere vurarak konuşmaya başladı. "Senin Kerem işi de yaş çıkmış kuzum, demiştik ama biz Büşbüş'le sana. O çocuktan olsa olsa abi olur demiştik." Dediği şeyler, moralimi artık mutlak değer içinde bile negatif gösterecek bir duruma gelmişti. 

"Sen şimdi onu bunu bırak da, Uzay Kaan'ın numarası var mı sende?" Betül'ün hevesle sorduğu soruya bir anda olumsuz anlamda kafamı salladım. Betül ve Elif mızmızlanırken ben niye böyle bir şey yaptığımı düşünüyordum. Çocuğu toplasan adam akıllı bir aydır tanıyorum. 

Numarasının yayılmasını engellemek istedim. Evet, evet! Numarası yayılıp da yeni hat almasına gerek kalmasın diye yaptım. Yine iyisin Uzay, bu da sana son kıyağım olsun.

...

Öncelikle, bir istisna oldu, bölümü sınır baya bı aşağıdayken paylaştım, çünkü biraz fazla mesaj almış olabilirim bu konuda. Ama artık sınır dolduğunda bölümü atacağım🤍

Selamlar, nasılsınız? Bölüm nasıldı?

instagram ve tiktok: gizlibirinek, takip ettiklerimden parodilerimizi de takip edebilirsiniz<3

Sınır: bir önceki bölümle aynı :)







Gitarcı Galerim| YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now