#17

1.7K 202 41
                                    

Bi kaç bölüme final olcak...























Minho tarafından:

"Sonunda..." Binanin çıkış kapısına bakıp kendi kendine mırıldandığında ona döndüm. Binaya bakıyordu ama odağı orada değildi. Bir şeyleri düşünüyormuş gibi duruyordu.

Bavulumu sürükleyerek yavaş adımlarla yanına gittim. Iki eli ile tuttuğu bavulunun yanına bıraktım.
Bir elim hala bavulu tutarken belinden çekip boşta kalan elimi ona sardım.

Anında bovulunu bırakıp kollarını boynuma dolamıştı. "Sonunda kurtulduk." Dedi mırıldanarak. Buna o da inanamıyormuş gibi duruyordu.

Tuhaf bir şekilde birden bir toplantı olmuştu ve kuruluşun kapandığını, üç gün sonra eve dönebileceğimizi söylemişlerdi. Bunu o an kimse sorgulamadı. Hepimiz buradan çıkmanın mutluluğunu yaşıyorduk. Ama şimdi düşününce, tuhaf gelmişti bu.

Evimize gelince, Jisung ile şehirden biraz uzak küçük ama şirin bir yer tutmuştuk. Bundan sonra beraber yaşama kararı almıştık. Çünkü ne kalacak bir evimiz, ya da ailemiz vardı.

Biz birbirimizin evi, ve ailesiydik.

"Gel hadi. Arabaya binelim." Dedim saçını okşarken. Başını sallayıp benden ayrıldı. Bavulunu aldığında boşta kalan ellerimizi birleştirip bizi bekleyen arabaya ilerledim.

Görevliler hepimizi bırakacaktı. Bu bana hiç güven vermese de, başka şansımız yoktu.

Jisung'tu arabaya bindirip kemerini taktım. O da beni izliyordu. Geri çekilirken yanağından öpüp kapıyı kapattım. Bavulları garaja koymalarına yardım ettikten sonra bende yanına oturmuştum.

Başını omzuma koyup iyice sokuldu bana. Kolumu ona dolayıp iyice kendime çekip sarıldım ve elini tuttum. Sonunda eve gidiyorduk.

☆☆☆

Yol sorunsuz geçmişti. Görevlinin dikiz aynasından sürekli bana bakması dışında tabi.

Onlara güvenmediğim için uyumamıştım. Ama jisung uyuyordu.
Bakışlarımı ondan çekip görevliye diktim. Dikiz aynasından göz göze gelince kaşlarımı çattım.

"Bir şey mi oldu?" Daha fazla dayanamayarak sorduğum soruya başını salladı virajı dönerken. "Oldu,"
Dedi. Istemsizce kucağımda ki bedene daha fazla sokulup onu dinlemeye başladım.

"Babanız tutuklandı."

"Ne?" Gözlerim şokla açılırken bunu duymayı beklemiyordum. Gerçekten tutuklanmış mıydı?

"Annenizi öldürdüğüne ve sizi takip ettiğine dair kanıt bulunmuş." 'Anne' adını duyunca kalbim sıkışsa da burukca gülümsedim.

Bakışları jisung'u bulduğunda bir süre düşünüyormuş gibi oldu. "Biliyor mu?"

"Neyi?"

"Ilk görevde gördüğü adamın babanız olduğunu." Kaşlarım çatılırken hızla jisung'a dönüp uyuyup uyumadığına baktım. Uyuyor gibi gözüküyordu.

"O adamı birine anlatma gereği duymadım hiç bir zaman." Dedim görevliye dönerken. "anlatılmasını da gerekli bulmadım." istemsizce sert çıkmıştı sesim. Yaptığım imayi anlayıp başını salladı ve yola tekrar odaklandı.

Ondan sonra bir daha konuşmamıştık zaten. Yaklaşık iki saatlik yolculuk bu şekilde geçmişti.

☆☆☆

Jisung tarafından:

"Ya Minho!" Boya kovasını alıp koşmaya başladığında bende peşinden gitmiştim. Verandadan bahçeye indi ve deli gibi koşmaya başladı.

Evi boyama kararı almıştık. Ama ikimizde boyamak istediğimiz için bir kaç dakikadır didişiyorduk.

"Ama bende boyamak istiyorum!" Çocuk gibi mızmızlandığında güldüm. "Mutfağı sen boyarsın o zaman. Olur mu?" Bana dönüp düşünüyormuş gibi yaptı. Bende yanına gitmiştim zaten.

"Anlaştık." Dedi gülümseyerek. Yanağımdan makas alıp elimi tuttu ve eve yürümeye başladı.

Şimdi, hiç olmadığım kadar huzurluydum.























Aslında kitabı ilk yazdığımda daha da farklı yapacaktım. Ama düz yazım yetmedi buna, bende degistirdim. Sonlara doğru konudan sapmış olabilir bu yüzden.

Ben olsam bu fici direkt okumazdım zaten düz yazım korkuncc

Partner // MinsungWhere stories live. Discover now