15

250 16 1
                                    

"Hayır Demir. Yemin ederim düşündüğün gibi değil" dememle histerik bir kahkaha atmıştı.

"Bu sefer hangi yalanı söyleyeceksin Melis" diyerek konuşup yüzüme baktı."Beni hangi yalanla kandırmayı planlıyorsun bu sefer"

"Demir ben düşüdü-"

"Beni kandırdın!" Diyerek birden bağırmıştı Demir. Bir adım gerileyerek dişlerimi sıktım. Cevap veremedim ona. Haklıydı.

"Söyleyecektim" diyerek dolu olan gözlerimle konuştum. "Lütfen Demir"

"Kardeşime çarpıp kaçtıktan sonra yüzümüze bakarkende mi utanmadın Melis" diyerek bir adım yaklaşmıştı.

"Bak bir dinlesen. Gerçekten düşündüğün gibi değil" diyerek konuştum. En azından Melis olmadığımı bilmesi gerekiyordu.

"Sadece ben değil, Savaş'ında ne halde olduğunu biliyor musun?" Diyerek konuştu."Sadece sen değil o Caner şerefsizide onu kandırdı. En güvendiği iki arkadaşı."

"Demir lütfen otur bir konuşalım. Daha sonra istediğin gibi suçlayabilirsin. Ama lütfen önce beni bir dinlemen lazım" diyerek kolunu tuttum.

"Dinleyecek bir şey yok. Bundan sonra kardeşimdende bendende uzak durun. Merak etme seni şikayet falanda etmeyeceğiz Melis. Bizden uzak durun yeter" diyerek tuttuğum kolunu geri çekip geriye doğru gitmişti.

Daha sonra ise cevap dahi vermemi beklemeden uzaklaşmıştı.

Yere çömelip ağlamaya başladım. Bunun olacağını biliyordum fakat kalbimi bu kadar acıtmasını beklemiyordum.

"Deren! Kızım neden kapınının önünde çömelmiş ağlıyorsun?" Diyerek yanıma gelip çömelerek yüzümü tutan anneme baktım.

"Bitti anne" diyerek zorlukla konuştum."Ne Demir nede Savaş bundan sonra yüzüme dahi bakmayacaklar" diyerek konuşmaya devam ettim.

"Sakin ol güzel kızım." Diyerek bana sarılmasıyla aynı şekilde karşılık verip ağlamaya devam ettim.

"Hadi gel elini yüzünü yıkayalım" demesiyle zorlukla ayağa kalkıp lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım

Karar vermiştim. Demir'in evine gidip ona her şeyi baştan sona anlatacaktım. Belki beni yine affetmeyecekti ama en azından tüm gerçekleri öğrenmiş olacaktı.

"Olmaz diyorum baba! Benden bunu bekleme!"  Yukarıdan duyduğum Melis'in sesiyle göz devirdim.

"Gerizekalı ikizim" diyerek söylenerek onun odasına doğru yürüdüm.

Odadan içeri girdiğimde annem,babam ve Melis'e baktım.

"Anne lütfen babama bir şey söyle" diyerek bu sefer anneme bakarak konuştu Melis

"Lütfen anne, eğer benden şikayetçi olurlarsa ne olur biliyor musun?" Diyerek üzgünce anneme baktı bu sefer.

"Üzgünüm Melis baban haklı" diyerek ilk defa babamı onaylarcasına konuştu annem.

"Ama ben yapa-"

"Yarın gidip özür dileyeceksin Melis. Konu burada kapanmıştır!" Diyerek konuşmayı sonlandıran babama baktım.

Yarın Melis'ten önce gidip herşeyi Savaş ve Demir'e önden anlatmam gerekliydi. En azından Deren olduğumu söylemeliydim.

"Şimdi aşşağı inip yemek yiyoruz. Ayrıntıları yemekte konuşuruz. Sende elini yüzünü yıka ve gel" diyerek konuşup odadan çıkmak için arkasını döndüğünde benimle karşılaşan babama baktım.

"Deren burada kardeşini bekle. Beraber aşşağı inin" diyerek benimle konuşmasıyla olumlu anlamda kafamı salladım.

Annem ve babam aşşağı indiğinde yatağın kenarına oturup oflayarak "Deren ben çok korkuyorum" diyerek konuştu Melis.

"Korkacak bir şey yok" diyerek onun yanına oturup yeri inceledim." Hapise girmemek için intihar ettin değil mi?" Diyerek konuşmaya devam etmemle suçluluk psikolojisiyle dudaklarını ısırdı.

"Ben gerçekten o yere gitmek istemiyorum. Yemin ederim bilmeden oldu" diyerek ağlamaklı konuşarak cevapladı beni.

"Biliyor musun senin haberini duyunca kimin yüzünden intihar ettiğini bulmak için, senmiş gibi davranarak okuluna gittim" diyerek konuştum.

"Evet annem bahsetti. Daha sonra ise Tuna sana benim çarptığımı kendisinin ise buna dayanamayıp gidip özür dilediğini anlatmış" demesiyle olumlu anlamda kafamı salladım.

"Deren ben gerçekten çok pişmanım. Babamla konuşup ikna etsen" demesiyle kaşlarımı çatıp yerimden doğrularak Melis'e baktım.

"Yaptığın şeylerde doğru olan hiçbir şey yok Melis. Sadece bu olay değil okulda da gerek seçtiğin arkadaşların gerekse yaptıkların zorbalıklar ne kadar ayıp sen farkındamısın!" diyerek sertçe konuştum.

"Sende babam gibi düşünüyorsun" diyerek oflayarak konuşmasıyla ona baktım. Gerçektende bu kadar kolaymıydı onun için herşey.

"Tabikide onun gibi düşünüyorum. Doğru olan bu çünkü" diyerek sinirle konuştum.

"Lanet olsun!" Diyerek sinirle söylenip odadan çıkmasıyla sakin olmak için derin bir nefes alıp arkasından çıktım.

Sofraya oturduğumuzda kimse ses çıkarmadan yemeğini yemeye başlamıştı.

"Ben biraz dışarda hava almaya çıkabilirmiyim?" Diyerek konuşan Melis'e baktık hepimiz.

"Tabi Deren çıkabilirsin sanada iyi olur" diyen anneme baktım. Melis ve beni her zamanki gibi karıştırmıştı.

"Anne Deren benim. Bari üzerimdeki kıyafetlerden anla. Bak sabahkiyle aynı" diyerek konuştum. İkiz olduğumuz için elbetteki karıştırabilirlerdi. Ama annem hiç dikkat etmeyi bile denemiyordu. Tuna bile farklı olduğumuzu fark etmişti.

"Ah afedersin Deren" diyerek konuşan anneme bakıp olumsuz anlamda kafamı salladım.

"Deren'de seninle gelsin Melis. Tek başına çıkma. Yeni iyileştin" diyen babama bakıp 'tamam' diyerek konuştuk aynı anda.

"Ben doydum hadi Deren gidelim" diyerek heyecanla  konuşan Melis'e tamam anlamında kafamı sallayıp ayağa kalktım.

Beraber dışarı çıktığımızda derin bir nefes alıp gülümsemişti Melis.

"Biliyor musun Deren. Yaşamak aslında çok güzel. İnsan bunu ölmek üzereyken anlıyor"

"O yüzden bir daha saçma sapan şeyler yapıp intihar etmeye kalkışma" diyerek cevapladım onu.

"Birdaha asla böyle bir şey yapacağımı zannetmiyorum zaten" diyerek gülümseyip yürümeye başlamasıyla onunla beraber hareket ettim.

"Nereye gidiyoruz?" Diyerek merakla sordum. Geldiğimiz yer oldukça ıssız bir yere benziyordu.

"Eskiden sürekli geldiğim bir yere" diyerek konuşup yürümeye devam etmesiyle kaşlarımı çatıp etrafı inceledim. Burası gerçektende ıssız ve korkutucu duruyordu.

"Melis eve geri mi dönsek acaba." diyerek konuşup etrafı incelemeye devam ettim.

"Bu depoda görmem gereken bir şey var Deren hadi gel. Sonra hemen gideceğiz söz" diyerek konuşmasıyla ne kadar girmek istemezsemde peşinden giderek depoya girdim.

"Ee bişey yok burada Melis" diyerek kaşlarımı çattım.

Birden boynumda hissettiğim acıyla etrafın kararmaya başladığını hissediyordum.

"Melis" diyerek zorlukla konuşup yere yığıldım.

"Üzgünüm Deren. Ben hapise giremem lütfen anla beni" diyerek konuşan Melis'e baktım. Onun bunu yaptığına inanmıyordum.

Ona ne kadar cevap vermek istesemde ağırlaşan göz kapaklarım ve boynumdaki müthiş ağrı buna izin vermiyordu.

Yavaş yavaş gözlerimin kapanmaya başladığını hissediyordum. Artık dayanamayarak gözlerimi kapattım.

ZIT İKİZLERWhere stories live. Discover now