12. Bölüm - Birtakım oyunlar!

8.5K 676 10.3K
                                    

"İyi akşamlar, hoş geldiniz," diyen erkeksi sert sesi duymamla dalıp gittiğim düşüncelerden yavaşça sıyrıldım.

Güray Amca, gururlu bir ifadeyle gülümsedi. "Bizim oğlan da geldi işte."

Uzun boylu, gür siyah saçlı esmer çocuk yavaş adımlarla oturma salonuna girdi. Kendinden oldukça emin görünüyordu, az biraz da şımarık bir havası vardı sanki. Bize selam verip gayet misafirperver biçimde boş koltuklardan birine geçip oturduğunda konuşmaya başladı.

"Özür dilerim biraz geciktim, trafiğe takıldım. Akşamın bu saatlerinde yollar kalabalık oluyor," dedi mahcubiyetle.

Güray Amca gülümseyerek, "Oğlum Baran," diye tanıttı geleni. Ardından da bizi oğluna tanıttı. "Ortaklarımızla tanış oğlum, Koray Bey ve Berna Hanım, kızları Gazel."

Baran kibarca tebessüm etti. "Tekrar hoş geldiniz. Babam sizden çok bahsetti, umarım güzel bir girişim olur ortaklığınız. Ailece bu yeni iş için çok heyecanlıyız."

Babam teşekkürler ettikten sonra yine büyüklerin arasında yer yer kahkahaların duyulduğu keyifli ve derin bir sohbet başladı

Benim gibi sessiz sessiz oturan Baran 15 - 20 dk sonra bana dönerek, "Dışarı çıkmak ister misin?" diye sordu usulca. "Sana bahçeyi gösterebilirim."

O kadar sıkılmıştım ki, "Olur," dedim.

Bahçeye çıkınca yağmurun habercisi olan rüzğar hafifçe eserek tenimi okşadı, evin sıcağından sonra serin havaya çıkmak hoşuma gitmişti. "Yağmur yağacak galiba," dedim gökyüzüne göz gezdirerek.

"Kış bahçesine geçelim," diyen Baran beni yönlendirdi. "Orada rahat ederiz."

Etrafı çeşit çeşit çiçekler ve gür yapraklı küçük ağaçlarla süslenen oturma alanına girip tekli koltuğa kendimi bıraktım. "Burası gerçekten güzelmiş," dedim beğenimi dile getirerek. "Hem rahat hem serin hem de dinlendirici."

Güldü. "Ve yağmur yağarsa ıslanmayacağız," dedi delici bakışlarını yüzüme sabitleyerek.

"Evet." Neden bilmiyorum ama bakışlarından hoşlanmamıştım.

"Babam kısa süredir Ankara'da olduğunuzu söylemişti, arkadaşa ihtiyacın olursa bana haber ver. Seni daha önce hiç görmediğin yerlere götürebilirim."

"Tabi, teşekkürler." Asla haber vermeyecektim!

"Babam ayrıca devlet okuluna gittiğinden bahsetti," derken ses tonundaki aşağılama beni sinirlendirdi. "Seni benim gittiğim koleje transfer edelim bence."

Sahte bir şekilde gülümsedim. "Okulumdan gayet memnunum."

Cebinden sigaraya benzeyen bir dal çıkarıp dudaklarına koydu, ucunu yakıp derin bir nefes çekti içine, dumanı yavaşça dışarı üfledi. Ardından dalı parmaklarının arasına alıp bana uzattı.

Başımı iki yana salladım. "Sigara kullanmıyorum."

Dalı tekrar dudaklarına götürüp derince soludu. "Bu sigara değil, esrar," dedi dumanı üflerken. "Dene hadi," deyip yine dalı bana uzattı.

Kaşlarımı yukarı kaldırdım. "Hayır," dedim sert bir sesle. Bana açık açık esrar teklif ettiğine inanamıyordum.

Omuz silkti. "Keyfin bilir." Cebinden bu defa yuvarlak küçük bir şeker kutusu çıkardı, içinde bir sürü hap vardı ve kesinlikle hiçbiri şeker gibi durmuyordu.

"O nedir?" dedim kendimi tutamayarak, aslında çok güçlü bir tahminim vardı ancak dile getirmedim.

Haplardan birini hızlıca ağzına attı. "İster misin?" diye sordu. "Hatta sana bir güzellik yapacağım, tanışmamızın şerefine tüm kutuyu sana hediye ediyorum, al. Hepsi benden."

EN ACI AŞKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora