4

164 20 1
                                    

ödlek ödlek etrafa bakarken filmin başlamasını bekliyorduk. filmi o kadar merak etmiyorum ki. bu gece sağ salim yatağıma döneyim başka bir dileğim yok.

kendimi her türlü şeye hazırladım. internetten denizkızı ,denizerkeği ne varsa araştırdım ki salağın önünde hazırlıksız kalmayayım. bütün gerginliğimle malın atacağı mal mesajı bekliyordum.

bunların hepsi merakım yüzünden gelmişti başıma. korku filmlerindeki salak karakter misali hışırtıya gitmeseydim onun garip kuyruğunu görmez , bu saçmalıklara katlanmak zorunda kalmaz, mahallenin diğer üyeleriyle başlayacak film hakkında yorumlarda bulunuyor olurdum . ne var ki karşımdaki tam bir aptal olduğundan beni sakinleştirmek şöyle dursun; üstüne beni korkudan yusuf yusuf vaziyete düşürüyordu.

neyse ki cidden hazırlıklıyım. denizkızlarına olan ilgim alakam sayesinde, her ne kadar gerçek olmadıklarını bilerek ilgi duyuyor olsam da, bu konulara yabancılık çekmeyeceğimi düşünüyorum. aptal çocuk hala mesaj atmıyordu. her an her yerden saldırıp beni yemeğe başlamayacağına emin olsam daha sakin düşünebilirim. ama beni süründürmeye bayılıyor hatta uzaktan izleyip halime kahkalar attığına eminim.

yanımdakilerin ve onların yanındakilerin daha film başlamadan tüm atıştırmalıklarımızı neredeyse bitirdiklerini görüp köpürecektim ki mesaj bildirimi düştü telefonuma. salak salak açsam mı açmasam mı düşüncesine girmektense telefonumu aramaya koyuldum yanımdaki salaklardan biri kesinlikle üstüne oturmuştu ve oturduğu yerin kesinlikle farkında değildi. o kadar salak olmalı ki gelen bildirim ve titreşimi hissetmemişti.

'kalkın lan! biri telefonun üstüne oturmuş. popunuzdan haberiniz yok.'

bağırışımla herkes kalkıp altlarını kontrol ettiler.

'ekranı hele bir kırılmış olsun babam beni ben sizi keserim. ' hoseok elindeki telefonu uzattı.

'ben oturmuşum ya ehehehehe ' salak .
cidden ehehehe diye sesler çıkarıyor, kızmayayım diye şirinlikler yapıyordu. hemen ayaklanıp mesajı açtım. arkamda kalan arkadaşlarım seslense de mesajı okuyup yoongi hyunga döndüm.

'yarım saat içinde gelmezsem polisi çağırın. bekçi değil bak polis' anlamadığına emin olsam da başını sallamasına aynı şekilde karşılık verip söylediği yere adımladım. salak kesin anlamamıştı. arkamı rahatça yaslayabileceğim bir arkadaş gibisi yok.

kalabalık arasından geçerken tanıdıklarıma ,ki hemen hemen hepsini tanıyorum, selam verip hal hatır soranlara sana ne dedikten sonra ,içimden tabii , söylediği yere yaklaşmamıştım bile. mahalledekiler meraklı ve sabırsızdı. soru soruyorlar ve cevap beklemeden yenisini soruyorlardı.  tabii ki hepsini cevaplayacak kadar delirme-

'ANANIN ' karşıma bir anda atlayan diğer bir salakla bağıran ağzımı kapattım. omzuna sertçe vurup kollarımdan tutan kollarından kurtulmaya çalıştım.

'bana bak gerizekalı. bir daha pat diye çıkarsan böyle önüme çüküne bir tane daha vururum bu sefer deniz atına dönüşürsün. doğurur doğurur durursun.' evet hala çüküne vurduğum için böyle olduğunu düşünüyorum.

'çükümü serbest bırak taehyung. o yüzden olmadı diyorum. ' kollarımı serbest bırakıp geldiğim yöne yürüdü.

'nereye '

'dolaşalım öyle '

'madem o tarafa gidecektik ne diye yürütün beni buraya kadar '

'tek geldiğinden emin olmak için '
bana güvenmemesi beni kırmıyordu. normal bir durumda değildik. endişesini anlayabiliyordum. bir iki adım önümde yürüyen bedenini bana çevirip geri geri yürümeye devam etti. kollarını iki yana açıp

'ee bir değişiklik var mı bende ' şöyle bir süzdüm.

'dünden daha salaksın. eminim yarın da çok daha salak olacaksın.' gözlerini devirdi.

'biliyorum biliyorum. birkaç gün sonra da katlanılmaz derecede salak olacağım. hep söylüyorsun' laflarımı ağzımdan almasına sırıttım. yürümeyi bırakıp karşıma dikildi.

'fiziksel bir değişiklikten bahsediyorum'

'bacakların...' kafasını salladı hevesle 'eveeet..' eeeleri uzatan heyecanına bu sefer ben göz devirdim.

'bacakların kalınlaşmış. kilo mu aldın ?'

hah şeklinde bıkkın nefes verdi.

'asıl salak sensin oğlum. üstelik gözlerin de kör'

'üf tamam be! anladık bacakların geri gelmiş. ne dememi istiyorsun. tebrik edeyim mi '

'tebrik isteyen kim aptal. gördüğün gibi bacaklarım var. gördüklerini kimseye söyleme diye gösteriyorum bacaklarımı. üstelik kilo falan da almadım. '

'tamam be! söylemiyorum kimseye bir bok. yanlış anlama seni düşündüğümden değil. insanlar deliyim sanmasın diye' yüzümü uzunca süzüp kulaklarıma baktıktan sonra omzuma vurdu sertçe.

'anlaştık o zaman ' omzumu tuttum acıyla

'ne vuruyorsun be çıkarttın omzumu ' birbirimizle böyle uğraşarak uzun süre turladık. bir buçuk saati devirdiğimizde de telefonum ne çalmış ne de mesaj gelmişti. salak arkadaşlarım filme dalıp beni unutmuşlardı belli ki. onlara güvenmemem gerektiğini her seferinde hatırlatıyorlardı bana. aptallar.

deniz adamı 🧜‍♂️/ TAEKOOK✔️Where stories live. Discover now