11 🐾

4K 614 18
                                    

🐾

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🐾

"Patilerin Savaşı!"

Hoseok hemen kulağımın dibinde bağırarak konuşurken tek yaptığımız oyun konsolunda maç yapmaktı ama bazen, bunu abartabiliyordu. Yoongi hyung bir köşede elindeki telefonu ile Hoseok'a yeni bir mama bakarken, bir önceki alerji yapmıştı, Hoseok bir kez daha bağırdı. Arkama yaslanarak yenilen olduğumu kabul ederken aklım hâlâ birkaç saat önce kucağında uyuduğum ve uyandığımda evin içinde olmayan Kim Taehyung'taydı. Hoseok ne kadar neden geldiği konusunda sorularını cevaplamam için bana baskı kursa da dilim tutulmuştu sanki. Seokjin hyung, Jieun noonayı işten alacağını söyleyerek bizi Yoongi hyunga emanet etmiş ve gitmişti. O da her zaman yaptığı gibi bizi oyun konsolunun başına dikmişti.

Bir kez daha Yoongi hyungun ona bulduğu mama markasına burun kıvırırken onu delirttiği için keyifli olduğunu görebiliyordum. "Hoseok, sana yemek vermem." dedi Yoongi hyung sinirlenerek ama ikimiz de bunun boş tehditler olduğunu bilecek kadar iyi tanıyorduk onu. Telefonum masanın üzerinde çalmaya başladığında yerimden kalktım, Chaeyoung arıyordu, "Efendim?" diyerek açtım ve masanın etrafındaki sandalyelerden birine oturdum. "Jungkook, buraya gelmen gerek." dedi, ne zaman beni telaş içinde Merkez'e çağırsa başıma bir iş açıyordu. "Of, kedilerden biri kuduz olmuş, onu başka Merkez'e götürmem gerek ama Minseok da beni bırakmıyor. Belki sen gelirsen durur diye düşündüm." Küçük çocuğun adının geçmesi bakışlarımı Hoseok'a çevirmeme sebep oldu.

Yoongi hyungun arabasında, Hoseok ön koltukta oturmuş halde yolculuk yaparken onun Merkez'e gelmesinin doğru olup olmadığını sorguluyordum. Yoongi hyung uzun zamandır Merkez'i ziyaret etmediğini söyleyerek benimle gelmek istediğinde Hoseok'un da başka şansı kalmamıştı. Radyodan dökülen eski bir şarkı çalıyordu sözlerini hatırlamadığım. Yorgundum, bir ay içinde yaşadıklarım, benim yaşamamın çok fazla dışındaydı. Hırçın geçen sokak günlerim geride kalmış, Seokjin hyung ile birlikte sakin bir yaşama adım atmıştım. Her şey o kitapçının önünde Kim Taehyung'u görene ve onun dile getirdiğine göre, bana aşık olana kadar devam etmişti. Sonrası tam bir karmaşaydı. İç geçirerek başımı cama yasladım, düşüncelerimi ondan uzak tutmak her geçen gün daha da zor hale geliyordu.

Merkez binası alışık olduğumdan daha hareketliydi ve bunun kuduz vakasından kaynaklandığını görmemek imkansızdı. Merdivenleri hızlı bir şekilde çıkarken Chaeyoung odasının kapısının önünde durmuş, hemen arkamdan gelen Hoseok'a dikmişti gözlerini. Onun içinde yaşadığı hisleri tahmin edebiliyordum lakin Hoseok, ona karşılık verebilecek biri değildi. O da bunun farkındaydı. "Biz, Chaeyoung'ın odasında bekleyelim." dedi Hoseok, onun yanından odaya girerken Chaeyoung küçük çocuğun daha yemek yemediğini ve dikkatli olmamı söyledi. Neye dikkat etmem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu, Yoongi hyung, Bay Son'ı göreceğini söyleyerek ayrıldı yanımızdan.

boy in the bubble' taekookWhere stories live. Discover now