4

5.4K 340 108
                                    

Erdem: Arkadaşlar

Neredesiniz

Eray: Ben kampüsün önündeyim

Berfin: Aşklarım on dakikaya çıkıyorum bekleyin

Erdem: Eray gel aşkım biz parka geçelim

Bu şirret karı arkamızdan gelir

Berfin: Şerefsizler

Eray: Kanka boş gelme

Çay falan al

Berfin: Siz var ya

Çaylarınıza tükürcem

Erdem: Ben de parka hamburger sipariş etcem

Yiğidimizi bir de güneşte görelim

Eray: Kanka allah kimseyi senin diline düşürmesin 

Berfin: +1

Erdem: HDFŞGHKDSFKŞHGKŞSDHFLŞSDG

Biz Eray'la parka geçiyoruz şimdi

Sen de gelirsin 

Berfin: Tamam

*

| Erdem |

Yeşille ve doğayla iç içe olan yerleri hep çok sevmişimdir. Maçka Parkı da bu yerlerden biriydi. Nişantaşı'ndan Dolmabahçe Sarayı'na kadar uzanan, kocaman bir parktı burası. Büyük ve yaşlı ağaçları, onları yuva edinmiş kuşları, çimlerde koşturan kedi ve köpekleriyle insana huzur veriyordu.

Eray'la parkın kapısından girdikten sonra biraz ilerledik ve gözümüze büyükçe bir ağaç kestirdik. "Şuraya gidelim," dedim ağacı parmağımla gösterdikten sonra. Ağacın altına oturup, sırtlarımızı gövdesine yasladık. "Berfin nerede kaldı acaba?" dedikten sonra kolundaki saate baktı. "On dakikaya çıkacağım demişti ama yirmi dakika olmuş. Bir türlü gelemedi."

"Kanka sen onu bilmiyor musun? Kağnı gibi hareket ediyor. Bir insan hayatın her alanında mı yavaş olur?" (Y.N: Kağnı, öküzler tarafından çekilen bir yük arabasıdır. Çok yavaş hareket eder.)

Kahkaha atarak eşlik etti bana. "Bak geliyor," dedi ve eliyle parkın girişini gösterdi. Normalde yaz kış demeden hoodie giyerdi ama hava bugün öylesine sıcaktı ki Berfin bile kısa kollu tişört giymişti. Siyah saçlarını asla ama asla toplamazdı. Bu sıcak havada bile onlara tahammül ediyordu. Surat ifadesi de ne kadar sinirli olduğunu gösteriyordu. Çimenlerde yürüyüp ağacın altında, yanımıza oturduktan sonra elindeki beyaz poşeti hızla önümüze bıraktı. "Sıçarım çayına. Bu havada sıcak çay mı içilir ulan? Ice Tea aldım, beğenmeyen bok içsin." Eray hemen poşeti alıp içindeki plastik bardaklara Ice Tea doldurdu. "Berfin ellerin dert görmesin be! Valla bu sıcakta çekilmezdi."

Parkı dolduran motosiklet sesiyle birlikte yüzümdeki gülümseme genişledi. İşte gönlümün şarkıcısı geliyordu. "Bakın lan," dedim parkın girişini gösterdikten sonra. Kurye, eflatun renkli ceketiyle birlikte parkın içinde yürümeye başladı.

Berfin'in ağzı şaşkınlıkla aralanmıştı. "Sen cidden parka hamburger mi sipariş ettin?"

"Evet. Ne var lan açım. Sen benim lokmalarımı mı sayıyorsun?"

"Bak kalitemi bozdurtma bana!" İşte, iki Avrupa Yakası hayranı arkadaş yan yana gelirse böyle oluyordu.

Kurye çocuk elinde telefonuyla parkın ortasında dikilmiş, etrafına bakınıyordu. Az sonra telefonumdan gelen sesten sonra anladım, beni arıyordu. Telefonu açıp ona yolu tarif ettim. "Bak arkanı dön, oradayız." Biraz daha etrafına bakındıktan sonra ela gözleri benim kahvelerimi buldu. Suratına yayılan dehşet dolu ifade yüzünden gülesim gelmişti ama yapmamalıydım. 

Çocuk yanımıza varmak üzereyken ayağı yerdeki taşa takıldı. Elinden fırlayan karton torbaya mı üzülsem, üstüme düşmesine mi sevinsem bilemedim. Çocukla yüzlerimiz arasındaki mesafe çok kısaydı; nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Birkaç saniyelik bakışmamızın ardından eli ateşe değmiş gibi yerinden sıçradı ve ayağa kalktı. "Çok, çok özür dilerim!" hızla etrafına bakınıp, karton torbayı aramaya başladı. 

"Yemeği boş ver. Sen iyi misin?"

Çocuk zaten benden korkuyordu; şimdi bir de üstüme düşmüştü. Sıcaktan olmadığı belli olan ecel terleri döküyordu şu an. "İ-İyiyim. Özür dilerim tekrardan." Gözüm ceketinin sol tarafındaki yaka kartına takıldı. "Ali..." dedim sessizce. "Güzel isim."

"Efendim?"

Küçük bir kahkaha attım. "Yok, sana demedim." Üstünü başını düzelttikten sonra "Tekrardan kusura bakmayın," dedi ve gitti. Çocuğun parktan çıktığını gören Berfin ve Eray "ooo" sesleri çıkarmaya başlamıştı bile. "Kanka hamburger ayağına çocuğu yedin lan!" dedi Berfin patateslerimden otlanırken.

"Sen bekle. Daha neler yapacağım ben ona."

*

Ali: Kanka

Bugün maçka parkına sipariş geldi

Bi gittim

Yine o çocuk amk

Berat: LDGLKJSDKLHSDİ

Bu sefer nasıl rezil oldun

Ali: Üstüne düştüm 🥰

Berat: AMKKK SDFLKHSLDHŞSDLKSDJHKLİDSJİHJDSDSHJSGİDŞ

ÇOK KOMİİİİK

E naptın sonra

Ali: Olum

Resmen korkudan öldüm

Herkesin içinde beni daha da rezil eder diye

Ama hiçbir şey yapmadı

İyi misin falan dedi gülümsedi

Berat: Düğün ne zaman?

Ali: Ne

Berat: Diyorum ne zaman evleniyorsunuz

Ali: Annene sor

Berat

Ali: Neyse 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ali: Neyse 

Ben köleliğe devam...

Berat: Sg

----------

Bölümler kısa oluyorsa da olsun napim 

Arkadaşlar özelden saçımı başımı yolma tehditleri atıyorsunuz yb için yapmayın şımartıyorsunuz ldfhgşsdhgşlds 

güne açan çiçekler gibiyiz | bxbWhere stories live. Discover now