Bölüm 5

3.7K 169 5
                                    

''Kaldır o koca kıçını da topu yuvarla, sersem!'' Yanımda küfürler eşliğinde bağıran Stef'e tuhaf bir bakış attım. Kim sevgilisine böyle bir şey derdi ki? En yakın arkadaşın olsa neyse. Mesela Çağrı falan. Çağrı. Son günlerde herşey aklıma arkadaşlarımı ve ailemi getiriyordu. O kadar dayanılamayacak kadar kötü bir özlem değildi çünkü yanımda Kerem'im vardı ama yine de onlarsız zor oluyordu. Stef bir küfür daha ettiğinde Tob'a baktım. Çocuğun kızdan kaçmasının sebepleri belli olmaya başlamıştı. Yüzümü buruşturarak Kerem'i görmek için hazırlık odasına gittim. Tam kapıdayken biriyle çarpıştım. Bir tuğla parçası desek daha doğru olur. Geriye sendelediğim sırada beni tuttu. ''Önüne baksana--'' diyecektim ki tuğla parçasının Kerem olduğunu gördüm. ''Asıl sen önüne bak. Hem erkeklerin soyunma odasına öylece girilmez.''

''Herkes dışarıda canım. Tek senin soyunma odasında olduğunu çözecek kadar zekiyim.''

''Ukala ukala konuşma da git otur.'' Kerem'in bana emir vermesine alışmıştım. Başkası verse suratına yumruğu yerdi o ayrı mesele. Yerime yerleştim.

Kerem sahaya çıktı ve oynamaya başladı. Gözlerimi büyülterek izledim. Tob'dan daha iyi oynadığı kesindi. Sporcu olduğunu biliyordum. Basketbol ustası olduğunu da. Fakat futbolu bu kadar iyi oynadığını bilmiyordum çünkü hiç oynarken görmemiştim. Kaptan olmalıydı. Koç da ağzı açık şekilde diğer oyuncuları ezen Kerem'e bakıyordu. ''Hadi Kerem! Bir numara sensin!'' Diye bağırmaktan tam boğazım ağrımaya başlamıştı ki maç bitti. Ve Kerem in Tob out. Sinsi sinsi sırıttım ve göz ucuyla Stef'e baktım. ''Seninki iyi oynuyor.'' Dedi ama tebrik gibi söylememişti. Hatta daha çok siktir git der gibiydi. ''Biliyorum.'' Dedim ve sahaya inip, Kerem'e kocaman sarıldım. ''Bebeğim, harikaydın.'' Dediğim sırada gülümsedi. Haliyle ben de gülümsedim. O gülümseyince hiç dayanamıyordum. ''Harika olduğumu söylemek istemedim çünkü senin söylemen daha çok hoşuma gidiyor.'' Egosunu konuşturduğunda rahatsız olmadım. Aksine bu onun özelliklerinden biriydi ve ben onun herşeyini seviyordum. Egosunu bile. Onu farklı kılıyordu.

''O zaman bir daha söyleyeceğim. Harikaydın!'' Dediğimde şaşırarak bana baktı. ''Başka kız olsa bu ego nereden geliyor gibilerinden salakça nutuklar çekerdi. İşte seni bu yüzden--'' dedi ve sustu. İçimden çığlık atıp sahada koşmak geliyordu ama gıcıklık olsun diye ona beni sevdiğini söyletmek istedim. ''Ne?''

Kerem tam ağzını açmıştı ki koç yanımıza geldi ve onu tebrik etti. Arkasından el hareketi çekmemek için kendimi zor tuttum. ''Birileri beni sevdiğini mi söyledi sanki?'' Dedim bilmiş bir havayla. ''Sus da derse git. Benim işim daha var.'' Dedi ve beni başından savdı.

Gülümseyerek spor salonundan çıktım. Fakat çıkar çıkmaz gülümsemem soldu. Tob'la Stef bahçede birşeyler konuşuyorlardı. ''Bu ikisi geldiğinden beri havam balon gibi patladı.'' Diye mızırdandı Stef. ''Eziyorlar bizi.'' Diye devam ettiğindeyse Tob bağırdı. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Genelde hep bıkkın olurdu. ''Yeter! Bıktım şu salak havandan da ezmelerinden de. Defol git! Anladın mı beni? Defol git!''

Stef şok halinde birkaç saniye kaldıktan sonra, ''Kızı zorla... resmen taciz etmişsin! Sen nasıl bir pisliksin böyle! Senden iğreniyorum. Bana beni kötüleyecek en son kişi sensin.'' Diye kendini savundu. Aklımdakileri söylemesi onu daha az kötü kılıyordu. Tob'un gözleri yumuşadı ve ondan beklenilemeyecek kadar nazik bir ses tonunda, ''Beni seviyorsun.'' Dedi. Ağzım açılırken, ''Siktir çok heyecanlı.'' Dediğimi fark edemedim.

Stef, ''Ne? Ben..'' diye gevelerken Tob'u sevdiğini anladım. Sonunda birşeyler söylemeyi kesti ve gözünden bir damla yaş düştü. ''Böyle biri olmasaydın belki herşey daha kolay olurdu.'' Dedi ve hızla geçip okula girdi. Bir an için Stef'e karşı acıma hissi duydum. Tob ortada öylece dikilirken gülümsedi fakat bu hüzünlü bir gülümsemeydi. O da koşarak okula girdi. Ben kaçırır mıyım sizce? TABİKİ DE HAYIR. Ben de hemen okula girdim. Aşşağıya indiklerini görünce haliyle takip ettim. Tob, ''Hey hey hey. Sakin ol. Yavaşla.'' Dediğinde Stef irkilerek durdu. ''Sen ne zamandan beri beni takip ediyordun?'' Dedi ama arkasını dönmedi. ''Bak beni azarlıyacaksan özür dilerim--.'' Tob onu dudaklarıyla susturdu. Bu seferki öpüşmeleri şefkatliydi. Koridorda gördüğüm gibi değildi. Şaşkınlıktan ağzım bir karış açılırken sınıfa çıktım. Sınıfa girdiğimde eteği kafasında olan bir kız bana çarptı. ''Dikkat etsene.'' diye üzerime yürüdüğünde bütün yaşananların stresiyle kızın suratına öyle sert bir yumruk attım ki kız bayıldı. Etrafımıza insanlar gelirken kızın arkadaşı çığlık atarak kızın yanına eğildi. Bense sınıftan çıktım. Bütün bu yaşananlar şaka gibiydi. Biz ne yapıyorduk? Bu yaptığımız şey çok salak ve çocukçaydı. Türkiye'ye geri dönmeliydik. Bahçedeki çimlere oturdum ve herkes dersteyken sessizce ağladım. Artık sert kız imajı çizmiştim ve böylece gözler benim üzerime çevrilmişti. Halbuki ben kim sert olmak kim. Hem ben şiddeti bile sevmem ki. Tamam belki biraz severim ama bu birilerini yumruklayacağım anlamına gelmez. Cebimde titreyen telefonla irkildim. ''Neredesin?'' Kerem'in endişeli sesini duyduğumda biraz olsun rahatladım. ''Sorun yok. Eve gidiyorum.''

Yaz Öküzleri 2 (üniversite)Where stories live. Discover now