♡
''Sertleşemiyorsun?'' Liam tekrar sordu. Öfledim.
''Evet,'' dedim. ''Bu bu hafta dördüncü oluyor. Benim sorunum ne?''
''Ve Louis için sertleşiyorsun?'' dedi.
Kafamı salladım.
''Tamam,'' diye cevap verdi Liam. ''Bunun hakkında mı konuşmak istiyorsun?''
''Hayır, ne diyorum ben deminden beri? Benimki Louis hariç hiç kimseye kalkmıyor?'' alayla konuştum. ''Bunun kulağa nasıl geldiğinin farkında mısın?'
''Evet,'' Liam kafasını salladı. ''Farkındayım.''
''Bunu kabul etmek istemiyorum.''
İç çekti.
''Belki de etmelisin.'' dedi. ''Böyle hissetmek kötü bir şey değil.''
''Louis bunu istemeyecektir.''
''Ve sen bunu nerden bileceksin?'' kaşlarını çattı.
''Eski sevgilisi. Louis eski sevgilisi yüzünden çok acı çekti, Li. Kim Louis'yi aldatır ki?'' diye sinirle konuştum.
''Sadece eve git ve bu konuda düşün.'' Liam beni ittirdi. ''Ona söylemelisin.''
~~~~~~~~~~~~~~~
Yatağımda yatmış, eğer Louis'ye hissettiklerimi söylersem nasıl tepki vereceğini düşünüyordum. Tek seçenek iyi karşılamayacağıydı. Koşul olmayacağına baştan söz vermiştim, ama şimdi, onu kendime bağlamak istiyordum.
Geçen haftaki garipliğime rağmen geçen haftada seks yapmaya devam etmiştik. Bana bu konuda soru sormamıştı, ve bende böyle olmasından fazlasıyla mutluydum. Louis'ye yakın olabilmenin her fırsatını kulanıyordum, vücuduna dokunmak, onu öpmek.
Bu kendi kendime işkence etmekti ama benim için değerliydi.
Kapı yükse sesle çaldı ama kalkmadım çünkü Louis evde yalnız olduğunu sanıyordu. Liam'ın söylediklerini düşünmek için zamana ihtiyacım vardı.
Louis'nin yumuşak ayak seslerini ve kapının açılış sesini duydum.
''Ne istiyorsun?'' sesi incinmiş ve kızmış gibi kalın çıkmıştı. Bu ses kafamı kaldırmamı sağladı. Louis'nin bu tonu kullandığını hiç duymamıştım.
''Böyle davranma,'' derin, alaycı bir ses cevap verdi. Bu kimdi? ''İçeri gelip konuşabilir miyim?''
''Buna neden izin vereyim?'' Louis iyice sinirlenmiş gibiydi. ''Hey, çık dışarı!''
Dışarı çıkıp müdahale etmeliymiş gibi hissediyordum ama aynı zamanda karışmamalıymış gibi hissediyordum.
''Hayır!'' adam kükredi. ''Seninle konuşmaya geldim, bu yüzden sesini kesip beni dinleyeceksin.''
Kaba. Kapı çarptı.
''Burada başka birisi yaşıyor anlaşılan?'' derin ses hemen kapımın diğer tarafındaydı.
''Ev arkadaşım.'' Louis tersledi. ''Dokunma''
''Eskisi gibi sürtüklüğe devam ediyorsun o zaman?'' adam kabaca bunu söyledikten sonra tene çarpan tokat sesi geldi.
''Sakin. Bana. Dokunma.'' Louis bağırdı. Louis'ye dokunuyor? Bu da kim? ''Ve sürtüklükten bahsetmişken, senin başka birisi ile yattığını unutuyor muyuz? Bizim ilişkimiz esnasında?''
Charlie. Bu Charlie mi? Louis ona bu şekilde davranan birisini nasıl sevebilmişti?
''Hareket eden her şeyle yatmaktan daha iyidir Louis'' Charlie'nin sesi iyice derinleşmişti.
''Sana ban dokunma dedim, Charlie!'' Louis bağırdı.
Pekala. Louis açıkça istemiyorken ona dokunmasına izin veremem. Yavaşça kapımı açıp, sessizce mutfağa gittim ki gerek olduğunda anında müdahale edebileyim.
''Beni dinleyecek misin?'' Charlie bağırdı.
''Seninle konuşmak bile istemiyorum!'' Louis bağırdı, sesi çok fena kırılıyordu. ''Sen benim kalbimi kırdın.''
''Oh, hadi ama Louis.'' Charlie tersledi. ''Senin gibi insanların kalbi yoktur!''
Oh. Onu öldüremek istiyorum. Louis kabini sanavermişti.
''Seni sevmiştim!'' Louis tekrar bağırdı. ''Sen benim bir daha aşık olma ihtimalimi mahvettin, bunu biliyor muydun?''
Aşıl olma ihtimalini yok etti. Bunu duymak acıttı.
''Aptal olma!'' Charlie bağırdı. ''Bunu kendi kendine tekrar et!''
''Sikeyim sen neden buradasın ki?'' Louis bağırdı. ''Söyle ve siktirip git!''
''Sana evleneceğimi söylemek için geldim.''
Louis korkunç, acı verici ve kalbimi kıran bir ses çıkarttı. Bu adam burada olduğu için bile şerefsizin tekiydi. Neden bunu yapıyordu?
''Evleniyorsun?'' Louis'nin sesi çok yüksek çıkmıştı.
''Evet, o adamla.''
''Çık dışarı.'' dedi Louis sessizce. Bundan nefret ettim.
''Söyleyeceğin tek şey bu mu?'' Charlie güldü. ''Sana biraz önce seni aldattığım adamla evleneceğimi söyledim, bana tek söyleyeceğin şey gitmem mi?''
''Dedim ki çık dışarı'' Louis çığlık attı. Sesi tamamen feminenliğe geçiş yapmıştı. Ne kadar ağladığını duyabiliyordum.
''Bilirsin, o bir manyak değil, sürekli güvenceye ihtiyaç duymuyor. Onu sevdiğimi kanıtlamak için her beş saniyede bir onu becermeme ihtiyaç duymuyor.'' Charlie onu kışkırtmaya çalışıyordu.
O kadar sinirlenmiştim ki onu öldürebilirdim. Ben Louis'yi gerekli şekilde sevebilirdim. Manyak kelimesi bana sınırı geçirten şey olmuştu. Bunu hemen sonlandıracaktım. Hızla mutfağa girdim, Louis ve Charlie ikisi de beni fark etmemişlerdi.
''Sana çıkmanı söyledi'' diye kükreyerek uzun, sarışın adama bakışlarımın öldürmesini dileyerek dik dik baktım.
Hızla döndü, saçı kahverengi gözlerinin yanına doğru dalgalandırılmıştı. Biraz çekiciydi ama yüzü tamamen çirkindi.
Louis'nin ağlayan yüzünü şu anda çok rahat görebiliyordum. Gözyaşlarıyla ıslanmış yanakları ve kırmızı dudakları ile çok tatlıydı. Oh, Louis. Charlie'yi boşver.
''Sikeyim sende kimsin?'' Charlie tükürürcesine konuştu.
''Tekrar söylememe gerek var mı?'' diye kükredim. Sikeyim seni mahvedeceğim. ''İstersen sana dışarıyı gösterebilirim.''
Charlie dönüp tekrar Louis'ye baktı.
''O buna değmez.'' tekrar tükürerek konuşup hızla mutfaktan çıktı. Daha sonra çarpan kapı bütün evi sessizliğe gömdü.
Louis berbat bir hıçkırıkla dizlerinin üzerine düştü. Seni sikeceğim Charlie.
''Sikeyim'' kollarını etrafına doladı, ızdırap çekiyormuş gibiydi. Olduğu yerde küçülmüştü. Onun bu şekilde hissetmesine izin veremezdim.
''Louis,'' onun göz hizasına çöktüm. ''Onu dinleme, sen değerlisin. Bunu biliyorsun.''
''Ben bir manyağım.'' Ellerine doğru burnunu çekti. Öylesin. Bunda yanlış olan ne?
Ellerini yüzünden çekip, ne kadar değerli ve güzel olduğuna baktım. Charlie bir aptaldı. Onu kendime sertçe çekerek öptüğümde nefesi kesildi. Öpücüğü yavaş ve seksüel tutarak ona beni her zaman ne kadar iyi hissettirdiğini gösterdim.
''Benimle birlikte manyak olmak ister misin?'' diye fısıldadım. ''Sana manyak olmanın kötü bir şey olmadığını göstereceğim, Louis, her zaman yaptığımız gibi''
Etrafı pembeleşmiş güzel mavi gözlerini bana doğru kırpıştırdı. Yüzü kusursuzdu. Kafasını sallayarak ona unutması için önerdiğim yardımı kabul etti.
Onu kaldırarak ayakta durdurduktan sonra hızla odama götürdüm.
Onu öpmeden önce kapıyı kapattım, yüzünü ellerimin arasına aldım. Üzerini çıkartırken dudaklarımızı ayırmamıştım.
''Sen manyak değilsin,'' ıslak dudaklarına doğru soludum. ''Seni kaybettiği için çok şanssız''
Daha sonra onu kaldırarak yatağıma götürüp, yavaşça yatağa bıraktım.
Unutuyor olduğunu umarak onu öpmeye devam ederken yan taraftan kayganlaştırıcımı aldım.
''Seni çok iyi hissettireceğim.'' yüzüne doğru baktığımda kalbim tekledi. Bana çok fazla güvenle bakıyordu, bu canımı yaktı.
Penisini ağzıma aldığımda bunu bekleyemeyerek nefesini tuttu, daha sonra girişinde parmağımı hissettiğinde ağlarcasına çığlık attı.
Onu bir yandan emerken bir yandan parmaklamam sonucu ağzıma geldi. Üçüncü parmakta. Her zamanki gibi. Sanki saatle kurulmuş gibi.
Öne eğilerek ağzını açması için ikna etmeye çalıştım. İstediği belliydi ama bir yandan kızarırken açmamakta direniyordu. Hadi ama. Bunu seviyorum. Bunu seviyorsun. Elimi yukarı kaldırıp baş parmağımla alt dudağını ovduğumda çıkardığı inleme bana dudaklarımı ona bastırıp bana verdiğini ona geri vermem için gerekli boşluğunu açmıştı. Yuttuktan sonra çıkardığı küçük inlemeden sonra bu kadar etkilenmiş olduğundan dolayı kendi kendine suratı asıldı.
Oh, bunu yapma Louis.
''Hayır,''' dudağını ısırdım. ''Bu seni seksi yapıyor Lou, çok seksi''
Kaşlarını çattı.
''Başkalarının ne düşündüğünü önemseme'' göğsünden ittirerek tekrar uzanmasını salladım. ''Sadece sevdiğin şeyleri yap, bu garip değil'
Penisimi içine ittirdiğimde yüksek sesle ağladı. Onu sert ama yavaş bir tempoda becerdim çünkü ona ne kadar değer verdiğimi göstermeye çalışıyordum. Bu sınıra yaklaşmasını yavaşlattı ve bu yüzden sınıra ulaşmamız uzun sürdü. Ne kadar zamandır seks yaptığımızı bile bilmiyordum ama saatler sürmüş gibi hissediyordum. Gelirken güzel gözleri kaymış, ağzı kocaman açılmış ve olağanüstü inleyerek gelmişti. Oh, kusursuz.
Bu kadar sıkı kasılması, vücudunun hissettirdikleri, gelirken ki güzelliği beni zirveye ulaştırmıştı ve içine şimdiye kadarki en sert gelişimi yapmıştım.
İkimizde nefes alabilmekte zorlanırken, onunla olma fırsatını kullandığımı düşünmemesi için içinden çıktım. Sırtüstü uzanarak derince nefes aldım.
''Daha iyi misin?'' gülümseyerek yüzümü ona çevirdim.
''Evet, teşekkür ederim'' diyerek gülümseyip kendi tarafına döndü. Çok güzeldi.
Orada yaklaşık 30 dakika boyunca uzanarak yemeklerden, üniversiteden, çaylardan bahsettik ve neredeyse o benimmiş gibi davranabilirdim. Etrafımda çok rahat görünüyordu, gülüyor ve şakalar yapıyordu. Bazen kaba olduğum için beni itiyordu. Onu kendime çekip yakın tutmak istiyordum. Belini okşayıp ona değer verdiğimi söylemek istiyordum.
Ama yapamıyordum. Wow. Bu gerçekten çok zordu.
Yarın işe gideceği için yanımdan kalkarak kendi yatağına gittiğinde bende uzanmış bunu nasıl kaldıracağımı düşünüyordum.
Zorla uyuyakaldım.