İLHAM PERİSİ (Kitap Olmuştur...

By corleonis

918K 51.5K 11.8K

Pekâlâ bir kitap yazıyorsunuz.Günümüzden on beş yıl sonrasını.Peki siz paspal,gözlüklü, beceriksiz bir kız ol... More

*1*
*2*
*3*
*4*
*5*
*6*
*7*
*8*
*9*
*11*
*12*
*13*
*14*
*15*
*16*
*17*
*18*
*19*
*20*
*21* ( part 1)
*21* (Sözverilen Part 2) :)
*22*
*23*
*24*
*25*
*26*
*27*
YENİ HİKÂYE ;) VALGUS & ERE (Karanlığın İnsanları)

*10*

18.4K 1.7K 483
By corleonis

***********

Bunu yapamazdım...

Yani ben sadece asosyal bir üniversite öğrencisiydim.Koskoca şirketin, başka koskoca bir şirketle anlaşması benim ellerimde olmamalıydı!

Hayır! Yapamazdım...Başaramaz ve işleri her zaman olduğu gibi sakarlığımla berbat ederdim.Rezil olurdum ve yine herkes benimle dalga geçerdi! Gerçek hayattaki sefilliğim burada da kendini gösterirdi!

Tanrım! Kendi hikâyemde bile kaderim değişmiyordu...

"Alışverişe kendisi gidebilir.Onunla hiçbir yere gitmiyorum."

Sahte nişanlısının sözleri üzerine Mery sesini alçaltarak,

"Tek başına şirket için uygun kıyafetler alabileceğini düşünüyor musun Ramon? O bir hizmetçi...Hem de kıyafeti olmadığı için senin eşofmanlarını giyen bir hizmetçi." diye fısıldadı.

"O zaman sen git.Kız kıza halledin şu işi."

Söylediklerini duymamam mümkün değildi.Oldum olası kulaklarım ne yazık ki iyi duyardı.Okulda benim hakkımdaki fısıltıları hiç kaçırmamıştı kulaklarım.Bacağımı kaşımaya başladım.Çekingen bir tavırla zar zor,

"Şey..." dediğimde herkes bana bakınca devamını getiremedim.

Bunu yapamayacağımı söyleyecektim.Söylemeliydim; çünkü başaramazdım.

"Ne?"

Şeytanın bana beklentiyle bakması bir an beni tereddüte düşürse de,

"Ben...Bu-Bunu yapamam," dedim bakışlarımı kaçırarak.

"Ne!?"

Bu kez bağırmıştı.

"Ne demek yapamazsın!?"

Yine bağırmıştı.

Şeytan, bana doğru gelirken Brad yakışıklısı,

"Ram sen hizmetçinle konuş.Biz de reklam için alt yapıyı kuralım Mery'yle.Daha fazla vakit kaybetmemeliyiz," deyip dış kapıya yöneldi.

Mery de ardından yürürken yanımda durdu ve elini omzuma koyarak,

"Helen, bu senin için bir şans.Hayatının sonuna kadar hizmetçilik yapmana gerek kalmayacak.Eline güzel bir para geçecek ve belki de şirkette işe alınacaksın.Bunları iyi düşün lütfen," dedikten sonra Brad'in ardından evden çıktı.

Haklıydı.Ancak her an buradan gideceğimi bilmiyordu.Ben de bilmiyordum.Belki de hiç gidemeyecektim.Berbat etsem bile en azından deneyebilirdim.Belki bu kez şans tanrısı benimle olurdu...

Kapı kapanır kapanmaz şeytanla baş başa kalmıştık!

Bacağımı kaşıdığım elime baktı.Ardından birkaç adım yakınıma gelerek,

"Bu kez ne istiyorsun sahtekâr?" diye sordu ve o şeytanî bakışlarını gözlerime dikti.

Ellerimi belime koydum ve,

"Kimmiş sahtekâr!? Ben mi!?" diye bağırdım.

Az önceki ezik kızla alakam yoktu!
Kendim ve dengesizliğim beni şaşırtıyordu artık.

Kaşları havaya kalkarken,

"Tabii ki sen! Elinde bir koz olur olmaz anında bana şantaj yapıyorsun! Bunu da kullan hadi! Ne istediğini söyle ve bitsin bu iş!" diye bağırıp, işaret parmağıyla omuzumu itti.

İtişiyle olduğum yerde hafifçe geri gitsem de söyledikleri kulağa çekici geliyordu.Bu sayede ona istediğim her şeyi yaptırabilirdim.

Toplu olan saçlarımdan önüme gelen bir tutamı arkaya atıp,

"Pekâlâ kıyafetleri kendim seçeceğim.Gelmene gerek yok.Sen modadan ne anlarsın yılan desenli kapı kulpu!" dedim ve elimi ona doğru uzatıp kartı vermesi için avucumu açtım.

Elini cebine sokarken gözlerini devirdi.

"Gerçekten sahtekâr bir yiyicisin.Baban dolandırıcı mıydı ha?Aileden mi geliyor bu yetenek?"

Kartı bana uzatır uzatmaz elinden kaptım ve,

"Her aileden bir tane yamuk çıkıyor sanırım..Bilirsin," deyip arkamı dönerek evden çıktım.

Ancak çıktığım anda aklıma nereye, nasıl gideceğim soruları gelince hızla geri döndüm.

Salona girdiğimde, o da odasına yürüyor ve yürürken tişörtünü çıkarıyordu.Beni görünce başından çıkarttığı ama hâlâ kollarını çıkartmadığı yarı çıplak haliyle, neden geri döndün dercesine bana baktı.

Karşılaştığım görüntüyle tükürüklerim yavaş yavaş ağzımda birikmeye başlamıştı.

Yutkunmamalıydım!

Yutkunmamaya özen göstererek,

"Nasıl gideceğim?" diye sordum.

Kalıplı biri değildi; ama dikkat çekici bir vücudu vardı lanet olsun! Tam yazdığım gibiydi aslında! Onurlu bir savaşçı gibi kabul etmeliydim!

"Şoförü arayacağım.Garaja in.İki saatin var."

Hızla başımı sallayıp arkamı döndüm ve kapıdan çıkarken yutkundum.Onun gözünün önünde yutkunsaydım eminim ki farklı düşünürdü ukala şeytan!

Babet terliklerimle garaja indim ve beni bekleyen siyah arabaya bindim.Sonunda ayakkabı da alabilecektim.Kıyafetler, bluzlar, etekler, çantalar,...

Ah tanrım bu iş sadece bu sınırsız alışveriş için bile kabul edilirdi!

Şoförün telefonu çalınca, buruk bir halde telefonumun eksikliğini hissettim.Sevgilim yoktu; ama arada borç bildiren banka mesajları ya da telefon faturalarını bildiren operatörlerden mesaj gelirdi.Bense bazen bugün nasılsınız diye cevap gönderirdim bu mesajlara.Çok sinirli olduğumda faturanı al ve... ile başlayan cümleler yazardım; ama yine de iyi dosttuk.

"Bay Devil sadece üç tane takım almanızı söylüyor bayan," deyince şoföre,

"Bunun için seni mi aradı?" diye sordum.

"Evet bayan Helen."

"Hah! Beni ne sanıyor?" diye söylendikten sonra hayal kırıklığıyla camdan baktım.

Cimri piç! Tüm hayallerimi yıkmıştı! Bir gün parasında boğulurdu inşallah! Evet! Geri döner dönmez kitabımın sonundaki ölüm sebebini, paralarının altında boğularak öldü yazacaktım!

Gerçekten lüks ama çok lüks bir mağazanın önünde durduk.

"Sizi burada bekliyor olacağım."

Şaşkınlıkla şoföre baktım.

"Buradan mı alışveriş yapacağım?"

"Evet Bay Devil'in emri."

Söylenerek, şoförün kapımı açmasını beklemeden arabadan indim.Bu tarz şeylerden nefret ederdim.Kendi kapımı bile açmaktan acizsem o zaman güçlü kadın olmanın ne önemi vardı?

Oldukça hoş kokan mağazaya girip, önce etrafımı kolaçan ettim.Tezgahtarlar bile benden güzel ve bakımlıydı.Büyük ve tamamen sosyetik bir yerdi.Bu da çoktan gerilmeme neden olmuştu bile...

Bacağımı kaşıdım.Eşofmanı biraz yukarı çekip, mağazanın ortasına kadar yürüyerek takım elbiselerin olduğu bölüme bakındım.Tezgahtarların dikkatini ne zaman çekeceğimi merak ediyordum.Halbuki bu görüntümle anında görmeliydiler beni.

"Nasıl yardımcı olabilirim?"

Sesin geldiği yöne döndüm.

"Şey...Immm...İş için birkaç şey alacaktım.Klasik bir şeyler..."

Küçümseyici bakışlarla,

"Klasik kıyafetlerimiz bu tarafta.Beni takip edin lütfen," deyip yürümeye başladı.

Sırtı dümdüz ve çenesi kalkık tezgahtarın peşinden yürüdüm.Arada bir etrafıma da bakınıyordum.Hoş kokusunun aksine mağazanın havası o kadar soğuk ve iticiydi ki bir an önce alışverişi tamamlayıp çıkmak istiyordum.

Kasıntı tezgahtarın gösterdiği reyondan çabucak üç çiçekli gömlek, üç çiçekli etek ve üç çiçekli ceket alıp çıktım.Aldıklarımı denememiştim bile.

Arabaya bindiğimde şoför,

"Bittiyse sizi eve götürüyorum efendim," deyince başımı sallamamla arabayı çalıştırdı.

Burası, bu hayat bana göre değildi.İnsanlar bana bakınca zaten bir zavallı görüyorlardı.Ama böyle devam etmemeliydi...

Omuzlarımı dikleştirdim.Gerçek hayatımda yapamadığım şeyleri yapmalı ve bu sefil yaşantıma bu hayalî dünyada son vermeliydim.Bir nevî gerçek hayatıma alıştırma yapmış olacaktım.Burada rezil olmam kimin umurundaydı ki? Daha iyi olabilirdim.Mery gibi güzel ve zeki...

**********
Araba, garaja girip park ettiğinde çantaları da alarak asansöre bindim.Tek başıma alışverişimi yapmış ve o ukala şeytana muhtaç olmadan dönmüş, hemen hemen bu işin altından kalkabilmiştim.

Otuz üç nolu dairenin kapısına geldiğimde şifreyi tuşlayıp, içeri girdim.

İçeri girer girmez yine o itici sesini duydum.

"Geldin mi sahtekâr?"

Ağğh tanrım!

Salona vardığımda dosyaların arasında yerde oturuyordu.Önünde ayakta durdum ve,

"Hayır gelmedim.Bedenim fizik kurallarını altüst ederek olduğu yerde kalıp, asi ruhumu buraya gönderdi," diye cevap verdim sıkılgan bir alayla.

Gömülü olduğu dosyalardan başını kaldırıp bana baktı.Ardından ayağa kalkarak yanıma gelip, popoma sağlam bir şaplak attıktan sonra hole yürüdü.

Şok olmuş bir şekilde poşetler elimden düşünce hızla iki elimle popomu tuttum.Lanet olsun çok acımıştı!

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!? Sapık!"

Öyle sinirlenmiştim ki tüm gücümle bağırabildiğim kadar bağırdım!

Telefon ahizesini eline alıp numarayı tuşlayarak kulağına dayarken,

"Fizik kurallarının gerçekliğini test ediyordum," diye cevap verdi pis kadın düşkünü sapık şeytan!

"İki pizza istiyorum Rafael."

"......."

"Teşekkürler."

Yeniden bana doğru gelmeye başladı.Sanki az önce popoma vuran o değilmiş gibi yere oturdu ve karşısını göstererek,

"Otur," diye emretti.

Ama oturmayacaktım! Önce bana nasıl davranması gerektiğini öğrenmeliydi!

Parmağımı onu tehdit edercesine ona doğru yönelttim.

"Bir daha o lanet ellerin herhangi bir yerime dokunursa..."

"Aldıklarını göster."

Ayaklarımı sinirle yere vurdum!

"Ağğğhhhhh sözümü kesme! Şurada seni tehdit etmeye çalışıyorum!"

Benim aksime hiç yüzüme bakmadan gayet sakin bir sesle,

"Tamam önce tehditini yap sonra aldıklarını göster,"deyip bana baktı.

Tehditimin bir havası kalmamıştı ki!

Sinirimi bastırmaya çalışarak gözlerimi devirip yerdeki çantaları aldım ve teker teker açarak ona göstermeye başladım.

"Bu mor çiçekli gömlek, bu da sarısı...Ve bu da kırmızı çiçekli etek...Ve bu da..."

Bir an yüzüne bakıp tepki aradım.Zevkli biriydim sonuçta beğenmemesi mümkün değildi.

Gözlerini birkaç saniye aldığım kıyafetlerde gezdirip ardından,

"Bunları altmış yaş reyonundan mı aldın?! Tanrım! Eşofmanlarımı neden bu kadar beğenip ısrarla giymek istemeni şimdi anlıyorum," deyip ayağa kalktı ve karşımda dikildi.

"Altmış yaş mı? Saçmalama bunlar çok güzel.Hem hangi altmış yaşında kadın çiçekli gömlek ve etek giyer tanrı aşkına!?"

Elimdeki kıyafeti tuttu.Bense daha sıkı tuttum.

"Bunları sadece senin gibi biri giyer haklısın.Ver şunları."

Sesindeki sinirlenmek üzere olan tona takılmadım ve aldığım kıyafetleri ona vermeden sıkıca tutmaya devam ettim.O, gözlerini pörtlettikçe ben de pörtlettim.O, sinirden hırladıkça ben de hırladım.Tüm bunlara rağmen kıyafetlerden ne ben elimi çektim ne de o.

"Bırak!" diye bağırdım.Sabrım taşmıştı.

"Asla!"

"Sen mi giyeceksin!?"

"Eminim giysem senden daha çok yakışır."

"Çiçekli etekle çok seksi olacağına eminim bay playboy."

"En azından koca popolu değilim.Mutlaka yakışacaktır."

"Ben koca popolu değilim!" Kıyafetleri kendime doğru çektim.

"Tanrım! Neredeyse evim kadar popon var.Hatta poponun üstüne bina bile inşa edilebilir."

"Lanet herif popomu rahat bırak!"

"Zaten ilgilenmiyorum."

"O yüzden mi dilinden düşmüyor!?"

"Bu söylediğini hangi anlamda algılamalıyım?"

Kıyafetleri tutmayı bırakıp birkaç adım geriledim ve,

"Sen gerçekten sapıksın!İşe yarar mı bilmiyorum ama acilen tedavi olman gerekiyor!" dedikten sonra konuyu değiştirmeye çalıştım.

"Sana yardım etme..."

Hızla kolumdan tuttu ve kapıya sürükledi.Kıyafetler ise diğer elindeydi.

"Ne yaptığını sanıyorsun!?Bırak kolumu!"

Kapıyı kapatıp asansöre yönelirken,

"Tehditini sonra yaparsın," deyip beni susturdu ve asansöre itti.

Pislik, asansörün garaj düğmesine basarken,

"Nereye götürüyorsun beni?" diye sordum.

"Bu paçavraları aldığın mağazaya," dedi ve telefonla birini arayıp,

"Pizzalar iptal Rafael.Arabayı hazırla," diyerek telefonu kapadı.

Acıkmıştım lanet olsun!

**********

Kıyafetleri aldığım mağazanın önüne geldiğimizde Rafael arabayı durdurdu.Sessizlik içerisinde on beş dakika bile sürmeyen yolculuğun sonunda yine aynı iğrenç soğuk mağazadaydım.

Bu kez yanımda bay varyemezle birlikte!

İçeri girer girmez yanımızda biten tezgahtar kızın, bu tipsize yiyecekmiş gibi bakması, kızı uyarmak istememe neden olsa da çenemi kapadım.

Onun içine şeytan kaçmış diyecektim...Kaç ve hayatını kurtar! Ama demedim çünkü bu mağazadaki herkesin ölmesini istiyordum şu an! Eve gidince kitabımda bu mağazada bir yangın çıkaracak ve içinden canlı kimsenin çıkamadığını yazacaktım.

Şeytan, kızı dinlemeden mağazada yürümeye başlayınca ben de peşinden yürümeye başladım.

Bir dakika!

Etrafıma bakındım.Bu mağaza...Kitabımda böyle bir mağaza yazmamıştım ki...Peki bu mağaza nasıl oluyordu...?

"Neye bakıyorsun buraya gel."

Düşünceli bir şekilde yanına gittim.Tuhaf bir şeyler vardı.Belki de evime gidebilmem için bir şeyleri çözmem gerekiyordu.

Göğsüme vurulan elbiseyle düşüncelerimden uzaklaşıp,

"Elbiseyi göğsüme vurarak bedenime sokamazsın!" der demez elbiseye baktım.

"Bu çok kısa!"

"Evet kısa ve güzel," diye cevap verdi.

Aynı sertlikle elbiseyi onun göğsüne vurup,

"Bunu giymem!" dedim sinirle.

"Neden? Bacakların mı yamuk?" dedi o da sinir bozucu gülümsemesiyle.

"Seni ilgilendirmez.Bunu giymeyeceğim."

"Giyeceksin."

"Giymeyeceğim," deyip sırıtarak başka elbiselerin olduğu reyona yöneldim.Sıkıyorsa zorla giydirsindi!

Kısa sürtük elbisesiyle orada sap gibi kalmıştı.

Elime aldığım diz altı hizasında bir elbiseyi onun gözüne sokmak istercesine önünden geçirip kabine yürüdüm.

Yani yürüyecektim...Beni kolumdan yakalayıp kendine çevirmeseydi eğer!

Elimdeki elbiseyi yakalayıp çekerek,

"Ver şu rahibe elbisesini bana!" diye kızdı öfkeyle.

Elbisenin diğer ucundan çekiştirdim ve,

"Hayır! Ben bunu beğendim! Bırak lanet herif!" diye bağırdım.

Tezgahtarların bize bakması umurumda değildi.Nasılsa onun gibi yok olabilecek bir itibarım yoktu değil mi?

"Tam bir ucubesin biliyor musun!? Eminim üniversitede de böyle ezik biriydin! Şirketime bu iğrenç şeyle asla adım atamazsın!"

Elbiseyi bıraktım.Bırakır bırakmaz dengesini kaybedip kıçının üstüne yere düşmesi görülmeye değerdi.Açıkçası bana söylediklerine aldırmasaydım, deli gibi kahkaha atıp zevkten bin köşe olabilirdim.

Ama eğer bu aptal herif bile beni bu kadar iyi tanıyabiliyorsa, gerçekten sorunlu olan bendim...

Demodeydim.

Çirkin ve koca popoluydum.

Sakarlığı söylemiyordum bile.

Ve daha niceleri...

Kendimi aşıp, o kısa elbiseyi giymeliydim!

Giyecektim!

Kıçını tutarak ayağa kalkarken öfkesiyle adeta gözleri kana bulanmıştı.Pekâlâ...Karizmasını bitirmiştim ama o da biraz daha kibar olabilirdi değil mi?

Beni öldürecekti tanrım!

Tüm gücümle koşmaya başladım!O kısa elbiseyi alıp kendimi kabine kilitlemeli ve sinirinin geçmesini beklemeliydim!

Şey...O arada kısa sürtük elbisesini de denerdim.

Ardımdan topallayarak gelirken, adeta yaşayan ölülere benziyordu! Beni yakalarsa emindim ki ilk ısıracağı yer koca popom olacaktı!

O, bana yetişmeden kısa elbiseyi kaptım ve patinaj çekerek yönümü değiştirip tam beni yakalayacakken kabine girdim!

Ancak kilitlemeyi unutmuştum lanet olsun!

"Oradan çıkacaksın ve o koca poponu yerle birleştireceğim!"

Kilitlediğimi düşünmüş olacak ki kapıyı açmaya yeltenmemişti bile.Sessizce kabin kapısının sürgüsünü çektim.

Derin bir nefes alırken tanrıya şükrediyordum...

Kabini inceledim.Burada kaç saat kalabilirdim acaba?

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 89.6K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
6.1M 197K 99
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
833K 37.7K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
142K 4.1K 15
Sırf kuzeni için 18 yaşında Mardin'in acımasız ağasına gelin giden Larin... Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...