SIRLAR&ÖLÜM

Autorstwa Zahideyrgn3_96

1.5K 1.1K 137

Ormanın kenarında, ağaçların arasında bir ev. Yardım istemek pek de güvenilir olmazdı belki ama yaşama tutunm... Więcej

Hayatta Kal
Tanışmayacak mıyız?
Meraklı Misafir
Kiracı
Cevaba Doğru Bir Yol
Gizemli Dolap
İzin
Vazgeçiş
Kabus

Nefes

136 114 3
Autorstwa Zahideyrgn3_96

Alabildiği en derin nefesi alarak doğruldu. Nefes nefese kalmıştı. Nefes? Delirmiş gibi hissetti bir an. Etrafına bir göz gezdirdi, ellerine baktı. Görüyordu, nefes alıyordu, duyuyordu, o yaşıyordu. İnanamadı, hiçbir şey mantıklı gelmiyor, rüya gibi geliyordu. Dokunabildiği her şeye dokundu, gerçekten hayatta olduğuna inanmak istedi. Hala şoktaydı, gerçeklik algısını kaybetmiş gibiydi. Nefes alış verişi ve kalp atışları şoktan dolayı hala hızlıydı.

  İçeriyi aydınlatan güneş ışığı sayesinde içeriye giren Lane'i farketti. Bu onu daha da korkuttu ve irkilip kendini geri çekti. Elinde iki kupa çay taşıyordu ve onu bu kadar korkmuş görünce şaşırmış gibiydi. Biraz tereddütle küçük bir adım attı. Ethan biraz daha irkilince hafifçe kaşlarını çattı.

"İyi misin? Uyurken de çok rahatsız görünüyordun. İkimize çay yaptım. Gevşemene yardımcı olur."

  Lane yavaşça yaklaşmaya devam etti ve alindeki kupalardan birisini masanın üzerine bıraktı hiç konuşmadığı kadar kibar konuşurken. Bu Ethan'ı daha da şaşkına uğrattı. O kadar acınası mı görünüyordu da bu kadar endişeli ve şaşkındı.

  Ethan biraz doğruldu ve kollarını dizlerine dayayıp başını eğdi. Sonra başını kollarının arasına aldı ve konuştu. Sesi kolunu altından geldiğinden boğuk çıkıyordu. Ayrıca ne kadar şoka uğradığı da açıkça görünüyordu.

"Sanırım herşey aşırı gerçekçi ve korkunç bir kabustan ibaretti. Seni şaşırttım mı? Hala inanamıyorum."

  Evet, çok acınası ve berbat görünüyordu. Bir süre sonra başını kaldırıp masadaki kupayı aldı ve sıcak çaydan küçük bir yudum aldı. Kupanın sapını o kadar sıktı ki eli acıdı,farkına vardığında ise kupayı bırakıp derin bir iç çekti.

"Benim sorunum ne!?ahh sanırım çok hayal kuruyorum."

  Kendi kendine şekva ile inledi. Kendini bu kadar çok kaptırdığının farkında değildi. Ama sanki tüm hayatı buna bağlıymış gibi inatla sarılmıştı.

  Kendine gelmeye çalıştı ama hala sersem gibiydi. Hiç bu kadar etkileyici ve gerçekçi bir rüya görmemişti sanki. Sadece bir rüya olduğu için memnundu aslında ama eğer gerçek olsaydı bazı şeyler açığa çıkmış ve gerçeğe yaklaşmış olabilirdi diye düşünmedi değil. Şu an sağlıklı düşünecebilecek aklı yoktu başında bu yüzden sadece biraz rahat nefes almak için kendine zaman tanıdı.

  Lane ise karşısında oturuyor, çayını yudumlayarak onu izliyordu. Ortamda uzun ve derin bir sessizlik oluştu,rahatsız edici değil tam tersi huzur vericiydi.

  Ethan üzerinde bakışlarını hissettiğinde hafifçe başını kaldırıp ona baktı. Her zamanki kadar soğuk gözükmüyordu, hatta biraz endişeli olduğunu da söyleyebilirdi. Biraz sonra gözlerini kaçırdı, kupayı alıp bir kaç yudum aldı ve iç çekti.

  Lane ayağa kalktı ve içeriye yöneldi. Ayrılmadan önce bir kaç sessiz kelime de söylemeden durmadı. Konuşmak için ona dönme zahmetinde bile bulunmadı ama sesi çok da sıcak değildi, en azından korkutucu değildi.

"Bir şey lazım olursa beni rahatsız etme...ne istiyorsan yap."

  Ethan bunun bir kibarlık göstergesi mi yoksa söylemiş olmak için söylenen basit bir cümlesi olduğunu pek kestiremedi. Gerçi bunu yapacak hiç takati yoktu da. Çayının da soğumasıyla daha büyük bir yudum aldı. Arkasına yaslandı, ağrıyan başını koltuğun sırtına koyup bakışlarını tavana dikti.

  Hala üzerindeki o garip heyecanı hissediyordu. Pek kendine gelmiş sayılmazdı. Uzun bir süreyi boşa harcadıktan sonra yüzünü yıkamaya karar verdi. Belki de duş alır, kendine gelirim diye bu fikri kabul etti.

  Elleriyle koltuğa yaslanarak yavaşça ayağa kalktı. Ama bu onun başını döndürmüş ve midesini bulandırmıştı. Hissettiği mide bulantısıyla yüzünü ekşitti. Başını sarstı ve bu kötü histen kurtulmaya çalıştı.

  Banyoya doğru birkaç adım attı, içeriye girip kapayı kapatıp arkasına yaslandı. Çökmüş hissediyor, sorgulamak istediği çok şey vardı ama o sadece susmakla yetindi. Düşüncelerinin bile konuşup onu rahatsız etmesine izin vermeyip, her şeyi boşvermeye çalıştı. Şu an bu karmaşadan uzaklaşabildiği kadar kaçmak istedi.

  Aynaya dönüp bir süre kendine baktı. Göz altları çökmüş, yüzünde renk kalmamıştı ve hiç olmadığı kadar berbat görünüyordu. O kadar dinç birisi olmasına rağmen şu an acınası gözüküyordu.

  Ellerini gömleğinin yaksına uzattı ve ilk birkaç düğmeyi ağır ağır çözdü. Yakasını çözdüğünde daha rahat nefes aldığını hissetti. Farketmediği halde boynunu sıkan yakayı iyice gevşetti ve eliyle sertçe boynunu okşadı. Boynunun sağ tarafına dokunduğunda hafif bir inilti çıkardı ve elini hemen geri çekti. Emin olabilmek için eliyle aynı yere daha yavaş dokundu ve hafifçe bastırdı. Yine acı hissedince elini geri çekti.

  Daha net görebilmek için öne doğru eğilip aynaya yaklaştı. Aynanın üzerinde bir lamba olduğunu farkedince hemen yaktı. Görüntü daha da netleşince farketti ki boynunun bir kısmı morarmış ve küçük bir iz vardı, iğne deliği izi.

  Ethan gördüğüne inandı, hem de çok. Gömleğinin düğmelerini hızlıca geri ilikledi ve banyodan çıktı. Koşar adımlarla dış kapıya gitti, paltosunu kapıp kendini dışarı attı. Hiç vakit kaybetmemek için paltosunu giymek için durmadı bile. Yürürüken paltosunu üzerine geçirip yakasını kaldırdı ve boynu soğuktan korudu. Ellerini cebine sokup yürümeye adımlarını hızlandırarak devam etti.

  Bir süre yürüyüp ormandan uzaklaştıktan sonra ana yola vardı. Gördüğü ilk taksiyi durdurdu, kapıyı hızlıca açıp bindi. Gideceği yeri şoföre bildirdikten sonra camdan dışarıya göz gezdirdi...

                                               *****

  Elindeki birkaç parçadan oluşan dosyayı masaya, önüne attı. Ne kadar sinirli ve gergin olduğu her şeyinden belli oluyordu. Karşısındaki dosyaları açıp okurken o oturamadı bile. Odanın içinde bir oraya bir buraya yürüyor, yerinde duramıyordu. Sonra biraz yüksek, sinirli ve sert bir ses tonu ile konuştu, şikayet etti.

"Beni anlıyorsun değil mi Kenneth? O kadar uzun süredir bu dava üzerinde çalışıyorum ama elimde olan şeye bak. Hiç değil ama olsa daha da iyiydi."

  Kenneth derin bir iç çekti. O da bu konuda oldukça sıkılmış hissediyordu. Dosyaya biraz göz attıktan sonra masaya geri bıraktı. Başını kaldırıp sinirden gerim gerim gerilmiş yerinde duramayan dostuna baktı. Zaten söyleyeceği acı bir gerçek olacağından sesini biraz yumuşato alçaltarak konuştu.

"Bunun senin aleyhine olduğunu biliyorsun, değil mi? Müdür bey öğrenirse senin için hiç iyi olmaz."

  Ethan ne yazık ki biliyorum dercesine başını salladı. Kendi lehine bir şeyler ararken zararlı çıkmıştı, yine. Bu onun çok zoruna gidiyor, kabullenmek istemiyordu. Onca zaman uğraştan sonra elinde olan bir şey vardı o da onun aleyhineydi.

"Biliyorum. Yine de sana söylemek istedim. Anlıyorsun değil mi, ne kadar riskli bir şeylere uğraştığımı ve tehlikede olduğumu."

  Kenneth başıyla onayladı bu acı gerçeği. O da böyle olmamasını dilerdi ama...

  Arkasına yaslanıp sonunda yorulup oturmak üzere olan arkadaşına baktı. Gün geçtikçe daha da eriyip deliriyordu sanki. Biraz ümit vermek için onu rahtlatacak bir takım sözler söylemeye çalıştı.

"En azından gerçekten bir şeyler sakladığını öğrenmiş oldun, hem de çok önemli şeyler."

  Bir süre ne tepki vereceğini görmek için yüzüne baktı. Aynı ifadeyle oturuyor, başını öne eğmiş üstündeki yükü kaldırmaya çalışıyor ama gittikçe daha da eziliyor gibi gözüküyordu. Bir süre sessiz kaldığını gördükten sonra daha ümit verici konuştu.

"Bana güvenip geldin. Seni yüzüstü bırakmayacağım. Bence bir süre bu davayı gizliden yürütmelisin, sana yardım edeceğime emin olabilirsin."

  Ethan kaşları ile birlikte başını da kaldırıp ona baktı. Aldığı destek onu az da olsa iyi  hissettirdi, sanki sırtındaki yükün bir ucundan da başkası tutuyormuş gibi hafifledi. Yüzü hafifçe yumuşadı ve ona küçük ve sıcak bir teşşekkür gülümsemesi verdi. O da ona karşılık gülümsemesini gösterdi, sözlerine devam edip onu rahatlattı.

"Ne kadar bitkin olduğunun farkındayım. Sana yardım etmek için elimden geleni yapacağım."

  Ethan ona tüm benliğiyle minnettar olduğundan şükranlarını iletmek istedi ama sözler onun için yetersiz ve noksandı. Minnettarlığına rağmen pek de dile getiremedi hislerini.

"Biliyor musun sen olmasaydın çoktan pes etmiştim."

  Onun yerine ona desteğinin onun ayakta kalmasını sağlayıp, oes etmemesine sebep olduğunu söyledi, başka sözlerle. Dışarıdan görünen en sert adamdı ama aslında onun istinat noktası her zaman o olduğundan sağlam kalabilmişti.

"Hayır. Bence vazgeçmezdin ama kafayı yerdin. Seni tanıyorum hiç gücün kalmasa bile pes etmez devam edersin."

  Ethan başını eğip ona baktı. İnkar edemezdi, o yine haklıydı, yine onu gerçekten tanıdığını kanıtlamıştı.

"Haklısın. Büyük ihtimalle ne kadar yaralansam da o halimle devam ederdim. Ama biliyor musun? Kendimi hiç bu kadar bir dava hakkında hırs yaparken bulmamıştım. Bunda farklı bir şeyler var... bazen suçlu bazen de pişman hissetmeme bazen de daha çok hırslanmama sebep oluyor. Eğer bu davayı çözebilirsem büyük bir adım atmış gibi hissedeceğim. Sanki hayatımda bazı şeyler değişecek gibi hissediyorum. Sanki bazı şeyleri kaybedip yeni şeyler kazanacak gibi..."

"Bu davayı sağ salim çözüp açığa kavuşturunca sana güzel bir yemek ısmarlayacağım ve seni kutlayacağım, söz. Gerçekten çok yoruldun, biraz dinlenmeyi hakediyorsun."

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

23.9K 16.7K 25
Uyku bozukluğu olan Layla,Promblemlerini belli etmeyen Sam,Yanlızlıkla baş eden Max,Arkadaşı olmayan Luna ve sonuncu olarak Peter.Peki bu 5 kişi Zama...
500 296 5
Burnumu çektim, kılıcımın kabzasını daha sıkı tuttum. "biz savaşacağız Aser." dedim bunun gerçekleşeceğini ona hatırlatmak ister gibi. Lakin o bundan...
11.4K 506 21
Bahar en yakın arkadaşının düğününe mardine gider ve oraya damadın en yakin arkadaşı olan ateş'i görür ve o yüz bir daha aklından çıkmazsa ve bir ka...
15.2M 613K 54
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu...