Hüptrik ; Alina

De Heimir

199K 16K 4.1K

" İsmim Alina... ve ben deli değilim!" ▪︎Alina Atalar Küfür ve argo bulundurur* Yazım hataları olabilir* Yazı... Mais

Alina Atalar
0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.6
1.7
1.8
1.9

1.5

7.5K 806 100
De Heimir

iyi Okumalar muzlu pudinglerim !


.
.
.

Sabah gözlerimi araladığım andan şu ana kadar tahmini 25 dakika geçmişti ancak Odadan çıkacak Cesareti kendimde bulamamıştım . Öylece odada gezmiş banyoda işlerimi halletmiştim , bu esnada farketmiştim ki dün öyle rahat ve cesur Olmamın sebebi dedemin yanımda olmasıymış. Evde yıldırım bey ve oğullarıyla tek O lduğum gerçeği yine yüzüme çarparken Oturduğum Yataktan kalktım .

Odanın çıkışına yürüyüp odadan çıktım . asma kat olma sebebiyle , salonu görebiliyordum ve Orada kimse yoktu . Bu bir nebze rahatlamama sebep olurken Merdivenlerden inip salona ulaştım , Artan şüphelendirici şekilde sakin ve boştu . şaşkın ördek Misali etrafa bakarken Pars'ın sesi duyuldu :

" Günaydın , Hüptrik . "

Ona doğru dönüp sessizce Karşılık Verdim .
. " Günaydın . . "

" Kahvaltıyı bahçeye hazırlatmıştık Senin uyanmanı bekliyorduk bizde . "

Dudaklarımı birbirine bastırıp Konuştum :
" Siz? Abilerinde mi burada ? "

Tebessüm edip başını salladı . " Senin için eminim zordur ana yapacak bir şey yok "

Mutfaktaki bahçe kapısına Yürürken peşimden geldiğini biliyordum . Bahçeye çıktığında ilk gördüğüm gösterişli masa oldu . sonrasında ise canım ailem

ikizler her zamanki gibi mimiksizken Yıldırım bey ise gülümsüyordu .

Çekingence Pars'ın yanındaki bos yere oturdum."günaydın"

Yıldırım bey karşılık verirken ikizler sessiz kalmakla yetinmişti. Sessiz geçen bir kahvaltinın ardından-ki stresten bir şey yiyememiştim- Yıldırım Bey'in isteği üzerine kahve içmek için salona geçtik.

Daha önce görmediğim ve hizmetli olduğunu düşündüğüm yaşlı bir kadın mutfağa Kahve yapmaya giderken Yıldırım Bey gözleri üzerine toplamak için sahteci öksürdü.

"Alin..."

Ona baktım hızla."Efendim?"

"Sen...yani nasıl desem? 18 yaşındasın..."

Tebessüm ettim. Ben on sekiz olmuştum değil mi? Doğru.

"Evet?" Dedim devan etmesi için. Ama lafları boğazına dügümlenmiş gibiydi.

" üniversiteye gitmiyorsun?" Dedi ne diyeceğini bilemeyerek.

Omuz silktim. "Hastaneye yattım biliyorsunuz... bu esnada üniversite sınavlarını kaçırdım tabi."

"Bu sene yeniden hazırla-"

"Hayır... açıkçası başima bunlar gelmese de derslere asılan biri değildim zaten. "

Aslan kaşlarını çattı."Okumayacak mısın?" Dedi katı sesiyle. Bu durum onu sinirlendirmişti galiba.

"Hayır... " elimi enseme atıp kaşıdım.

"Çizim yapıyorum ben, yetenek sınavına gireceğim."

Üçü de bunu beklemiyot olacak ki bir kaç saniye ses çıkmadı.

Yıldirım beyin yüzündeki gülümseme solunca gergince nefes aldım. Ne olmuştu şimdi?

'"Annen... o da çizim yapar." Basimı salladım.

Annemin çocukluğumdan itibaren yönlendirmesiyle çizmeye baslamiştım zaten. O, bu hobinin bana bir tür terapi olduğunu düşünmüştü ki haklıydıda.

Çizerek kafamı boşaltırdım ben kendimi bildim bileli.

"Türkiyedeki sınavlar da bitmiş olmalı. Önümüzdeki yaza kadar vaktin var. Seni bir kursa yollarız. Elin profesyonelleşsin."

Dedi Arslan hizmetli kadının önüne bıraktiğı kahveden bir yudum alırken. Bir anlık dediğine şaşırsam da sonrasında gülümsedim.

Beni umursuyordu galiba.

"Olur..." dedim heyecanla. Kendimi tutamamıştım. Arslan gözlerini kavesinden çekip bana yönlendirdi ve derin bir nefes aldı.

"Baba, ben araştırır bulurum iyi bir yer. " yıldırım bey durgun şekilde başını salladı.

Annemi düşünüyor olması tuhafıma gitmişti.

Aslan sözü devralırken babasının dikkatilini çekmek için elindeki fincanı ses yapacak şekilde orta sehbaya bıraktı.

"Brandon ve Venessa'ya karşı davayı bugün açacak avukatlar. Karşi taraf yeterince korktugu için velayet işini iki haftaya hallederim. "

Duyduğum isimlerle yüreğime bir ağrı çoktü. Annemi öldürmüşlerdi. Ve ben bunu kimseye söyleyemiyordum.

Sadece Hazar dedem biliyordu. Ona danışmalıydım bu konuda. Ve tabi Tamer bey konusunda.

Yıldırım bey ve bu olayi anlatmam gerektiğinin farkındaydım ama yaşadıklarım bana hala film sahnesi gibi geldiği için cesaret gösteremiyordum.

Yıldırım bey ve ikizler bu konuda fikir alış verişi yapmaya devam ederken Pars ayaklandı ve dikkatleri üzerine çekti.

"Hayırdır?" Dedi Aslan göz kırparak.

Benim abiler yakısiklıydı şakasız.

"Mekana gideyim bir hava alayım abi. Kaç gündür boğuldum."

O da hala hem kabullenememiş hem de sindirememişti bütün bu olanları, onu anlıyordum.

Yıldırım Bey ses çıkartmazken Arslan söze girdi bu defa"Çok dağitma Pars, mümkünse sabahlama ve başına bela açma."

Tamam ben de avrupalıydım ama bunların rahatlığı beni benden almıştı şu anda.

Pars adam babasına ve ağabeylerine gideceğim kafa dağıtacağım diyordu ailesinin tek dediyse "başına bela alma"?

Pars sessizce evden çıkarken derin bir nefes alip dudaklarımı araladım.

"Dedem gelecek mi?" Üçunün bakışı baba dönerken Yıldırım Bey tebessüm etti.

" bayağı benimsemişsin babamı, sevindim."

"Öyle...o olmasa şuan İngileterede hastanede olurdum muhtemelen."

"Hayır." Dedi hatır sesiyle baba Atalar

"... seni illaki bulur alırdım."

Ama daha önce ne buldun ne aldın ne de biliyordun? Demek istesem de kelimelerimi yuttum. Onu kırmak istemiyordum.

"Deden... bugün gelmez. Bize bıraktı bu günü. Ama yarın sabah ezanıyla damlar merak etme."

Başımı salladım. Aramızdaki sohbetin bitmesiyle sessice duvarları incelemeye başladım.

Can sıkıntısından iyice geri yaslanıp boşlukta kalan ayaklarımı sallarken üçlünün baba göre fazla 'yaşlı' olan sohbetlerini dinliyordum.

"Ya sen kızım?" Yıldırim beyin bana hitaben konuşmasıyla irkildim.

"Hm?"

Gülümsedi. Bu arada her firsatta kızım demesi de gözümden kaçmamıştı... ya da kulağımdan.

"Sever misin tatilleri? Bir dahaki tatilimizde sen de olacağin için yılbaşında senin sevdiğin bir yere gidelim. "

Bu adam kızımcı mı?

O hanımcı değil mi ya?

Kızımcı,kızımcı

"Açıkçası hiç tatile gitmedim ben." Dedim ayaklarımı sallarken.

" yazları da çalışır..dı annem." Dedim geçmiş zaman ekini yutkunarak eklerken.

Anne... kabullenemiyordum işte.

Yıldirım beyin gülümsemesi küçülürken yeniden konuştu.
"Peki ya yapmayı sevdigin bir hobi var mı? Piknik , kamp..."

"Hic öyle deneyimlerim olmadı. Bilmiyorum." Aklıma Brandonun annemi çekiştirerek götürdügü tatiller gelirken iç çektim.

Her yaz ikisi beraber iki haftalık tatillere giderlerdi. Doğal olarak Brandon beni bu romantik tatillerde istemediği için evde kalırdım.

"Okul gezisi falan?" Dedi Arslan bir yerden toparlamaya çalışırken.

"Hiç gitmedim. "

Annem beni iki hafta bırakacak kadar güvenip 3, 4 saat bir yere yollayamayacak kadar güvenmezdi ya baba.

Içimdeki vicdan azabıyla yere baktım.

Annem gitmişti tamam... ama bu bana yaşatmadığı çocukluğumu silmiyordu.

Annem iyi bir arkadaştı...ama hic ebeveyn olamamıştı.

"İlkleri beraber yaşarız. O zaman sen söyle bana güzelim. Sıcak bir yere mi gidelim yoksa soğuk mu?"

" Kar... kar olursa güzel olur. Yeni yılın simgesi ya." Dedim çekingence. Utanmiştım istediğimi söylemeye.

Yıldirım bey dizimdeki elimi tutup okşadı. "Alin... bana bak." Başimı yavaşça kaldırıp yüzüne baktım.

"Biliyorum zor...benim icin de zor. Ama aşacağız ve alisacağız. Benden, bizden çekinme."

(...)

"Bak bu da Pars abin..." dedi Yıldırım bey albümdeki başka bir resmi gösterirken.

Akşam olmuş ikizler gitmisti. Evde Yıldırım bey ile beraberdik ve bana kardeşlerimin çocukluk resimlerini gösteriyordu.

Hepsine tebessümle bakarken durup bana baktı."Brbeklik resmin var mı hiç?"

Gülümseyip heyecanla başımı salladım.
"Yukarıda albümüm var valizde. Getireyim mi?" Kalbim küt küt atıyordu.

İlgisini sevmistim...baba ilgisi buydu demekki

Hafif sesli güldü Yıldırım bey.
"Getir bakalım Alin'im."

Heyecanla odaya cikıp valizdeki pembe kapaklı albümü aramaya koyuldum. Ellerim titriyordu. Yıldırım bey bebekliğimi görecekti!

Belki benim de resmimi o albüme koyardı. Kim bilir...

Bulduğum albümle odadan çıkıp hoplaya zıplaya merdivenlerden inmeye başladım.

"Alin yavaş kızım! Düşeceksin."

Gülümsemem daha da büyürken cevapladım.
"Düşmem ki!"

Yanında sertçe oturmamla güldü ve saçımi okşadı. Mutluluktan ölecek miydim neydi!!

Elimdeki albümü uzattım hızla.
"Hadi bak bak."

Albumü alıp sessizce inceleme başladı.

Ilk sayfadaki resmime bakıp parmaklarını resimde dolaştırdı. Bu bebekliğimden bir kareydi.

"Benim minik portakalıma bak.." dedi mırıldanarak. Gülümsememi bastırmak için baska yönlere baktım.

Yeni bir sayfaya geçerken her resmimde resmi uzun uzun inceliyor ve iç çekiyordu.

"Miniciksin."


Güldüm.
"Oğullarınız bu yaşta mı doğdu?"

Gülümsedi.
"Öyle. Sende bebek doğdun hala bebeksin. "

Sesindeki burukluk beni de üzsede sesimi çıkarmadım. Yeni bir saydaya geçerken konuştu.

"Alin... öyle güzelsin ki. Kalemle çizilmiş gibisin. Annen yaşasaydı. Bana seni bahşettiği için tüm kızgınlığımı unutur teşekkür ederdim."

Dedi başka bir resmimi incelerken.

Ćekingence orta sehbadaki mavi albümu aldım. Abilerimin albümü...

"Şey... bu resmimi buna koyalım mı?"

Gözlerimi resimden çekip elimdeki albüne baktı ve güldü.

"Hayır."

Kalbimde bir şeyler çıt ederken yüzüm düştü."niye ama..." sesim kısilmıştı. Üzülmüştüm.

"Çünkü senin bebekliğinin ayrı bir albümü olmasını tercih ediyorum. Abilerini boşver."

Albümü gösterıp gülümsedi.
"Bu bende kalacak, geri alamazsın artık."

Dedikleriyle yüzüm yine gülerken omuz silktim. "Kalsın."

Sayfaları çevirirken birden gülüşü ve eli eş zamanlı olarak durdu. Basımı uzatıp durduğu yere baktım.

Annemdi...hamile annem.


Dakikalarca resmi inceledi.

"Yanında olmama izin vermedi.." fisıldadı.

Duymadıgımı düşünüyor olmalıydı. Öte yandan kendi kendine de konuşuyor gibiydi. Bir anda neşesi puf olmuştu.

Yıldırım bey...anneme çok aşıktı.

Farekttiğim gerçekle yutkundum.

Annesi ve babasıyla büyüyrn mutlu bir bebek olabilirdim... bir de abileri tabi.

"Neden izin vermedi? Tamam... ona eş olmamı istemedi anlarım. Ama sana baba olmamı engellememeliydi!"

Hırsla albümü kapatıp diğer albümle beraber orta sehbaya koydu sertçe. Sesimi çıkarmadım. Şuan çok üzgündü.

Dirseklerini dizlerine yaslayıp elleriyle yüzünü kapadı.

Iki dakika kadar zaman tanıdım. Ardından elimi omzuna koydum.

Temasımla başını kaldırıp bana baktı.

"Benim kızım büyümüş..." kollarını aćmasıyla arasına girip ellerimi beline sardım.

Sıkıca sarıldı ve çenesini başımın üzerine koydu.

"...babasına teselli verecek kadar büyümüş benim kızım..."

(...)

Duygusal anlar sonrası Yıldırım bey ile yemek yemiştik. Ardından beni salona sürüklemiş ve biraz film de izlemiştik.

Baba-kız gibi.

Ardından saat on ikiye dayanmış ve esnemelerime dayanamayıp beni odaya çıkarmıştı.

Evet... yanımda gelmişti.

Banyoda üzerimi degişmemin ardindna beni yatağa yatırmış ve sıkıca örtüp gözümün altına ufak bir buse bırakıp gitmisti.

Şimdi ise sessizce tavanı izliyordum.

Sıkkınca bir o yana bir bu yana dönerken komidindeki telefonunun ekranı yandı.

Elimi uzatıp telefonu aldım ve bildirimi açtım. Okuduklarım kanımı dondururken yerimde dikleşmeyi de ihmal etmemiştim.

05*********:
Beni atlatabileceğini sana düşündüren nedir Alinacım?

(...)

Yıldırım beyin odasının önünde sağa sola volta atarken elimdeki telefona baktım.

Mesaja görüldü atmış soluğu burada almıştım. Ve gece saat 3 olmyştu!

Gergince ne yapacağımı düşünürken nefesim daralır gibi oldu.

Dışarıdaki korumalar arasında Taner denilen o adamın bir ajanı var mıdır?

Bana zarar verir miydi?

Yıldırım bey'e bir şey anlatmasam bile şuan o odada yanlız uyuyamazdım. İmkanı yok!

Ama yıldırım beyle de uyuyamazdım. O da imkansızdı. Tamam biyolojik olarak babam olabilirdi ama bu onun benim için yabancı bir erkek olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Onunla uyuyamazdım.

Merdivenlerden gelen seslerle volta atmayı bırakıp oraya döndüm.

Trabzanlardan tutunduğu halde zor yürüyen Pars'ı gördüğümde gözlerim büyüdü.

"I dont wanna know..." sarhoşça mırıldanıyordu.

Aman Tanrım basbaya sarhoştu!

"Pars?" Dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Gözlerini bana çevirdi.

"If you pla- hüptrik? Senin en işin var burda?"

Dudaklarımı aralamışken sarhoşça güldü.
"Hatırladım! Sen....babamın kızıydın."

Ses çıkarmamamla odası olduğunu düşündüğüm kapıyla ilerledi diline doladığı şarkıyı mırıldanmaya devam ederken.

"Cause my heart dont take it anymore..."

Peşinden gidip gitmeme arasında kalırken korkunç sarhos olduğu için peşinden ilerledim yavaşça.

Kapı büyükçe bir odaya açılırken peşinden girdim.

Kot ceketini çıkarıp yere attı ve kendini çift kişilik yatağa bıraktı. Hala şarkıyı söylemeye devam ediyordu işin tuhaf yanı.

"I dont wanna hurt you"

Sarhoş olan insanlar genelde saçmalamaz mıydı? Pars kaliteli şekilde The Weeknd şarkıları söylüyordu da?

Bu işin daha ne kadar tuhaflaşcağinı kestiremezken sinirle dikleşti ve tişörtünü çıkarıp fırlattı.

"Sikeceğim...karşıyım amına koyayım! Karşiyım ulan toplum tabularına! Ben toplum istiyor diye giyinmek zorunda mıyım?!"

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Başını yastığa baştırdı ve acıyla homurdandı.

"Sesi kısın lan! Hastamız var bizim!"

Başı aģrıyor olmalıydı. Durumun tehlikeli olmadığını anladığımda kapıyla ilerledim.

Pars'ın şirin bir sarhoşluğu vardı.

Kapıdan çıkacakken duyduğum boğuk sesiyle durdum.

"Benim kardeşim varmış amına koyayım. Niye varmış? Niye gitmiş? Nasıl alışayım şimdi?"

Içime bir dert otururken kapıdan ona baktım sessizce. Bana alışamayacağını söylüyordu.

Sarhoşlar yalan söylemezdi ki.

Üzgünce iç çektim.

Odama dönerken mesaj aklımdan uçup gitmişti bile. Sessizce yatağıma girip cama doğru döndüm.

Lütfen artık birisi bana ait olduğum yeri söyleyebilir miydi?

(...)

Bölüm sonuu

Yeni yılınız bol neşeli,sağlıklı ve huzurlu geçsinn! Bir de benli!

Sonraki bölümde görüşürüz!

Bölüm burada biter ve hei kaçıp giderr!!

Continue lendo

Você também vai gostar

1.1M 57.6K 50
Merhaba! Ben loya. Loya Sert. Üçüzlerim ve abilerimle olan bu kitabıma bir göz atmak istemez misin? Not: Beğenmiyorsan okuma.
TAKINTI De 🌙

Ficção Adolescente

1.9M 33.5K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
25.5M 907K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
YUVA De _twclr

Ficção Adolescente

828K 40.3K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...