İntikam Bedelleri

De hezalllll

18.8K 583 225

İmkansız diye bir şey yokmuş.Biz onu imkansız kılmışız aslında.Her şey bir plan dahilinde, bir oyun perçevesi... Mai multe

1.BÖLÜM "Giriş~"
Maskeli Adam
Balıklar ve Yakınlaşma
Karakter ve Kitap Tanıtımı'^
Kalp
Şartlar
Görev
Kitap ve Karakter Tanıtımı 2^
Görev 2
Görev3'
Ayı ve Keçi Ayrı Yaşayabilir mi?
Bekleyişe Son
Kolye
İncir Ağacı/Part1
Part2
İncir Ağacı/Part 3
Dönüş⭐
Gamzelerin Çukuru
Karışık Duygular
21.BÖLÜM/Yaralanma

3.Bölüm/İç ses

954 39 7
De hezalllll

Bilgilendirme:böyle yazdıklarım Gülce'nin iç sesi.

⬜⬜⬜⬜⬜⬜🪼🎡⬜⬜⬜⬜⬜⬜

Gözlerim 2 gün boyunca yüzbaşıyı aramış ama hiçbir yerde bulamamıştı.

Aynı yerdeydik buna rağmen görememiştim onu.Neden görmek istiyordum ki?

Görmesem ne olacaktı ya da ne olamayacaktı?

Kolyeyi unutma Gülce kolyeyi unutma.Elim istemsizce kolyeye gitmiş.Varlığıyla içime bir sıcaklık ulaşmıştı.

Belki de o değildi.Ve ben bu durumda göz önünde bulundurmak zorundayım.

Kolyenin hikayesi aklıma geldiğinde içindeki sıcaklık ile gülümsemem peş peşe uğruyorlardı kalbime.

Bu kolyeyi tam 8 yıl önce onu beklemem şartıyla bana vermişti.O zamanlar çok küçük,aklı başında olmadan yani ergence davranıyorduk.

En azından ben öyleydim.

Yüzünü hatırlamıyorum.Hatırlasam da bişi değişmeyecek.Sonuçta aradan ne kadar süre geçmişti.

Görsem bile belkide tanıyamazdım.

Bende ona tanıdık geliyormuydum acaba?

O da böyle hissediyor muydu?

Aramızdaki bu düşmanlığa rağmen beni sevecek miydi?

Eğer oysa...

Onun olmasını istermiyim bilmiyorum ama o beni isetemeyecek.

Beni kimse sevmedi o nasıl sevecekti?

Bunu ondan da bekleyemezdim ki.

Eğer kolyeyi boynumda taşırsam ise bir gün karşıma bir şekilde çıkacak, evlenecektik.

Hiç tereddüt etmeden kabul etmiştim.
Boynumda sonsuza kadar saklayacağımı söylemiştim.

Kolyenin bana ait hikayesi buydu aslında evlenme teklifi gibi bir şeydi.

Kolyenin onda neden olduğunu ve bana neden verdiğinin bilmiyorum.He bir kimin kolyesini olduğunu.

Böyle değerli ve tek olan bir kolyeyi o alamazdı sonuçta.
Kaç yıldır bekliyordum ama daha da gelmemişti.

Bunca yıldan sonra karşılaşsak bile birbirimizi tanıyacağımızdan emin değilim.Tanımam galiba.Tanıştığımız da ben 10 o 18 yaşındaydı.Şimdi ise ben 25, beklediğim adam ise 33 yaşında.

-Seni kandırdı,o asla gelmeyecek.

-Gelecek söz verdi.

-Safsın.

-Hayır,çok aşığım.

-Bu aşk başına bela açacak.

-Belasına bile razıyım.

-Aygen bunu bize yapma.

-Sus,sus,sus.

-Sadece senin canın yanmıyor.Ben biz siz onlar...

-Onlar?

-Aygen onlar...

-Söyle,lütfen.

-Batur Acar.

-Hayır.

-O.

-Değil.

-Ben senin zihninin içindeyim Aygen.Sen ne düşünürsen,neye inanırsan onu söylerim.

-Sence o olsa beni sever mi?

-Seni ben bile sevmiyorum.Komiksin.

-Sevmez yani?

-O kim Aygen?

-Yüzbaşı.

-Bilmem,sever mi?

-Sence ya?

-Asla,sevmez...

️✨

Onu görebilme umudumu kaybetmiştim artık.

Bilge ve Boran denilen çocukla ne olmuştu?

Ya da diğerleriyle?

Ama diğerlerini birden fazla kez görmüştüm.Sadece yüzbaşıyı görmemiştim.

Hava yavaştan kararıyordu.Buralarda bu saatler soğuk geçerdi.

Her zaman böyleydi buralar.Gündüzler sıcak geceler ise fazlasıyla soğuk.

Aslına bakılırsa alışmıştım bu havalara.

Ne kadar sevmesemde.

O olsa bile sevmeyecekti.Neden aklımdan çıkmıyordu?

Ben ne ara bu kadar bağlanmıştım?

Bana ne yapmıştı?

Ensemde hissettiğim sıcaklık beni her ne kadar bir kediye dönüştürsede arkama dönüp onun bakışlarıyla soğuk bir tokat yemiştim.

"Beni mi arıyordun?"Aa ne münasebet ben seni yok daha neler."Şey şe-yi sorcaktım"kekelemiş nefes nefese konuşmuştum."Eğer sorma dersen sormam."

"Neyi?"sesi soğuktu.Fazlasıyla soğuktu."Soracaksın?"

"Boşver" kendimle konuşur gibi konuşmuştum.Konuşmaktan çenesi ağrıyan ben şuan konuşamaz durumdaydım."Önemsiz."

Her şeyden çok kızacağından ve bu yüzden de konuşmayın gideceğinden korkuyordum.

Sahiden neden korkuyor ve onunla konuşmak istiyoru?

"Sen bilirsin" netti ve bir o kadar da kaba."Sorma o zaman."

"Bu kibarlık doğuştan mı geliyor?" soru filan da sormayacaktım günü kurtarmak için her şey mübah.

Güldüğünü hissetmiştim.O gülünce bende istemsizce gülmüştüm."Üşüyor musun?" Yaaa ne kadar incesin.

Kollarımı kendime sarmıştım ki ceketini çıkarmıştı.Bir şey demeden bana doğru uzatmıştı.

Kibar mı ne?"Gerek yok." Ceketi elimle ona doğru iterken."Üşümüyorum."

"Titriyorsun."Titrediğimin farkına daha yeni varmıştım.Üşüdüğümü neden hissetmemiştim ki.O bana narkoz gibi gelmişti."Fazlasıyla titriyorsun."

"Cidden gerek yok." Her ne kadar üşüsemde onun ceketini alamazdım."İstemiyorum."

"Bu inatçılık doğuştan mı geliyor?"gülmemi engelleyememiştim.Kafamı etrafta gezdirmiştim.

Donarak ölsemde almazdım o ceketi.Kararmaya yüz tutmuş hava şuan zifiri karanlıktı.

Geceler uzamaya başlıyordu.Sonbahar yavaştan kendini gösteriyor bizi bu cehennemde yakıyordu.

Zorluydu buralar.Hiçbir şey yetmezmiş gibi bu hava olayları ile ilgileniyorduk.

İlgilenmek zorundaydık.Madem bir işe başlamıştık her şeyine ve zorlu katlanmak zorundaydık.

İstemiyorum ben buraları.

Benim doğduğum büyüdüğüm şehiri özlemiştim.

Annemin mezarına bir kez olsun gidemem her gün canımı yakıyordu.

Annemde kötü bir insandı ama bana değil.Uyuşturucun yüzünden ölmüş bir anne ne kadar iyi olabilecekse o kadar iyiydi.

Babam annemi bir kez olsun sevmemiş her gün ona olan nefretini yüzüne vururdu.

Korkudan sesimi çıkaramadığı geceler senin üstüne baba.

Çocukluğumun ahı da.

Ahım yakanı bırakmasın baba.

Canımı hiçe saydığı gecelerde acım da.

Saha kadar dövdüğün,kan kusa kusa uyuyan,yaraları hiç azalmaya,tranvaları yüzünden dışlanan ve adın geçtiğindeki kötü baktıkları o kız çocuğunun ahıyla seni baş başa bırakıyorum.

Unutma bir gün devran döner.

Bir gün devran bana da döner.

Baba annemin hayatını çaldın.

Omuzlarımda hissettiğim sıcaklık beni kontrol dışına çıkarmış burnuma onun kokusu dolmuştu.

Konuyu değiştirerek bu anı unutamayacağımı bilmeme rağmen unutmaya çalışıyor beceriksizliği yüzünden hangi konuyu açacağını bilmiyordum.

Omuzlarımdaki ceketi, burnumdaki kokusunu unutmaya çalışmaya devam ediyordum.

Boran ve Bilge konusunu unutmuştum ya da unutmaya çalışıyor gibiydim.

Belki kötü şeyler olmuş bu anı kötüyü hatırlatarak bozmak istemiyorum.

"Gülmüyorsun?"Cevap vermemiş onun yerine uzun parmaklarıyla sigara yakmıştı.

Net çıkarmaya çalıştığım sesim ile."Yani gördüğüm kadarıyla."

Sigara dumanları soğuk havada ve bir şekil doğrultusunda bana ulaşmıştı.

Asla kullanmamış ve kullanmayacak o kızlardandım.Sevmiyor nefret ediyordum.

Sigara.

Nasıl içebilirdim ki?

Öksürdüğüm gibi gözleri bana dönmüş hiç düşünmeden
söndürmüştü dudaklarının arasında eliyle tuttuğu sigarayı.

"Boran'ı döveceğim!"Ciddimiydi acaba."Çok kaşınıyor şerefsiz."

"Bilge'yi yani kardeşini seviyor diye mi?"Benim merak ve gerizekalı kafam ile sorduğum soruyu dikkatli ve çekingen tavırlar ile kafasını sallayarak cevaplamıştı.

Gülsem ne olurdu ki?

Kulağa komik geliyordu.Kardeşini kıskandığı için sevdiği çocukla konuşmasını daha istememesi.

"Kolay gelsin."Gülmemek için dudaklarımı dişliyordum."Döveceğim dedin ya."

"Saol."Benim gülmemek için dudaklarımı patlattığım ortamda o çok ciddiydi.

Ciddi insanlarıda sevmezdim.Ciddilik olurdu ama fazla ciddilikle insanı bunaltıyor.

En iyisi yeri gelince şımarmak yerine görede ciddi kalabilmek.

Kargaşa ve yüksek sesli kavga sesleri yükseliyordu.

Başımızı aynı anda arkaya doğru çevirdik.

Bu da mı tasadüf?

Artık ne de tesadüfse.

Barlas'ı görmemle ani bir şok yaşamıştım.Yanında ise Bengü vardı.Ama burada ne işleri vardı?

Barlas gelmeyeceğini söylemiş Bengü'ye de gelmemesi gerektiğini söylemişti.

Barlas benim arkadaşım ve reisimdi.
Reisimi yakın arkadaşım ile evlendirmezsem için rahat etmezdi.

Evleneli uzun zaman olmamıştı.Barlas aynı soğukluktaydı.

Hiçbir gelişme yoktu onda.

Bengü ise günden güne sessizleşiyor ve içine kapanıyordu.

Barlas'ın onu seveceğini düşünmüştü Barlas'ın onu evleneceği ve kendisinden büyük olan adam ile evlenmesi izin vermemesi ve de evlenmesiyle.

Yanılmıştı,yanılmıştık.

Bizde öyle düşünmüştük çünkü.

Hepimizi şaşırtmıştı.

Gene kavga ediyorlardı.Evlendikleri günden beri kavga gürültü vardı içlerinde.

Bengü'nün babası Cenk Çatal Bengü'yü Bengü'den yaşlarca büyük bir adamla evlendirmeye kalkaşacaktı.

Barlas bunu engellemek için Bengü ile evlenmişti.Bengü Barlas'a deliler gibi aşıktı.Ama Barlas her fırsatta onu sevmediğini ve sevmeyeceğini söylerdi.

Sene bin dokuz yüz çift sıfır.

Yanımda hissettiğim hareketlenme ile yüzümü o tarafa döndürmüştüm.

Ayaklandığını görünce bende peşinden gitmeye başladım.Onların yanına gidiyordu.

Olayı çözse çözse sen çözersin.Bizim yaklaşdığımızı anladığıklarında sesler alçaksa da atışma devam ediyordu.

"Tüm suç bende.Uzatma." Bengü iyice kendini suçlamaya başlamıştı.

Bir ara keşke o adamla evlenseydim de Barlas sevmediği biriyle evlenmek zorunda kalmasaydı derdi.Çok seviyor olmasına rağmen.

"Sevmiyorum ben seni sevemiyorum.Neden anlamakta zorluk çıkarıyorsun."

Tekrardan dile getirmişti.Neden böyle yapıyordu?

Bengü'nün gözlerinden yaşlar fırar etmişti.Benim yüzümdendi.Ben Barlas'a durumları anlatmasaydım Bengü'ye acıyıp onunla evlenmezdi.

Düşüncelere dalmış kısa bir süre etraftaki sesleri duyamamıştım.

Bengü benim yanıma gelmişti.Batur ise Barlas'ın yanına gitmiş;erkek erkeğe konuşacaklarını söylemişti.

Yardım etmesi lazımdı.Değil aslında ama ben tek başıma bunların arasını düzeltemezdim.

"Ne oldu bu kadar sinirlendi?"Barlas ve Yüzbaşının tamamen uzaklaştıklarını anlayınca.

Gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyor,hıckırıklarını tutmakta zorluk çekiyordu.

"Babamın evlendireceği adam aradı." Nefes almak istiyor ama alamıyordu.

İsmini dahi bilmiyor,bilmiyorduk.

"Numara mı nerden buldu bilmiyorum.Babam vermişti diye düşündüm ama babam da vermemiş.Numara yazıyordu sadece.Ben de önemli bir şeydir diye açtım telefonu.Bu adamda baya içmiş.Şerefsiz.Kendisinde değildi ne konuştuğunun farkında bile değildi."

Susup nefes almıştı.Alabilmişti.

Bu adam da ne baş belası çıkmıştı.Aslında Barlas ile Bengü az da olsa en azından eskiye göre yakınlaşmışlardı.

Barlas Bengü bayıldığı zaman kucağında 2 saat boyunca taşımıştı.Ve de asla taşıyacak birisi değildi.Çünkü sevmiyordu.

Ya da acıdığı için taşımıştı.

Kısa bir aradan sonra konuşmaya devam etme kararıyla konuşmaya başladı.

"Barlas'tan duymadığım ve duyamayacağım kelimeleri saydırmaya başladı.Ben daha ne olduğunu anlayamamışken Barlas nerden duydu onu da bilmiyorum ama arkamdan telefonu aldı.Adama tehditler etti,sövdü.Dedim ya içmişti diye adam anlamıyordu.O cesaretle bu adam Barlas'a konum attı.Bir hışımla çıktı evden.Korkuyla telefonun başında bir yandan da pencere başında bekliyorum.Aradan 1 saat 30 dakika ya geçti ya geçmedi.Aradı işte konuşacağız 5 dakikaya geliyorum.bende korktum buraya geliyordum yolda karşıma çıktı.Taksici amca da sinirlendi.Zorladığını düşündü büyük ihtimalle."

Nefes nefese kalmıştı.Yanımdaki suyu ona doğru uzattım.Büyük yudumlar ile bitirdi şisedeki suyu.

"Bir şekilde bu beni arabaya bindirdi.Ama Aygen öyle bir bindirdi ki hala da canım yanıyor.Bileğim kızardı belkide morarmıştı.Araba da kavga şiddetlendi.Neden kaçtında işte o adam nereden buldu senin numaranı filan diye bağırıyordu.Bişi diyemedim.Diyecek bir şeyim yoktu."

Sesinde üzgünlük ve kırgınlık vardı.Onu böyle görmek istemiyorum.

"Bu gün seninle kalabilir miyim?"

Barlas neden açıklama yapmasını beklememişti ki.Bileğine olan merakımı bir köşeye bırakıp kafamı sallamıştım.

Barlas'ı arayacaktım.Bengü'nün yanında arayacaktım hemde,Barlas ismini görüp aradım.

Onunda duyabilmesi için hoparlöre aldım.Bengü'nün gözyaşları daha da hızlanmış,hıçkırıkları kulağıma gelir durumdaydı.

"Yanındakine bak bir yere gitmesin.Geliyorum!"

Yanımda olduğunu bilmesine gerek yoktu.Ne zaman aynı ortamda bulunsak hep yan yanaydık.

"Bengü benimle kalacak bu günlük."

Ters köşe yapıp izin vermeye bilir ya da izin vererek şok yaşatabilirdi.

"Olması gerektiği yerde benim yanımda kalacak,bileğine bakacağım.Eğer çok istiyorsa sen kalırsın ama başka bir zaman."

Siniri gitmiş durumdaydı.Bu sayede Bengü'nün o evde kalması için bir fırsat olabilirdi.

Bengü Barlas'tan söylemese de ufaktan korkuyordu.

Telefonu kapatmıştı.

"Tamam güzelim.Teşekkür ederim ben bu gün gideyim.Sen gel ama sonra."

Kafamı sallamakla yetindim.

Sonrasında Barlas Bengü ile birlikte gitmişlerdi.Merak ediyordum ne olmuştu eve gidince.

Saata baktığımda geç olduğunu görmüş Buğra uyuduğu için rahatlıkla yatağa girmiştim.

Düşüne düşüne her zamanki gibi uykuya daldım.

Düşünecek çok şey vardı aslında.

Ama ben şuan ne düşünüyordum?

💫✨

"Yüzbaşım sen birkaç gün ortalıklarda görünmeyerek gizli göreve gideceksin.Boş oturmak olmaz." yüzbaşının keyfi yerine gelmişti.

Kaç saattir boş boş oturuyor bilmiyordu."Şöyle gelin işte."

"Biz de gidelim?" Bilge'de abisi kadar olmasa da görevlere meraklıydı.

"Şüphe çekersiniz,olmaz." Başak Albay ayağa kalkarak telefon ile uğraşan Aksel'e yaklaştı."Lan!" elini sertçe masaya vurdu."Beni ciddiye almıyorsun galiba?"

"Estağfurullah komutanım.Öyle şey mi olur?" telefonu cebine attı.

"Olamaz,haklısın." Acar'a döndü."Görevin içeriğini Efdal komutan söyleyecek."

"İzninizle ben kalkayım." banktan kalkarak Efdal komutanım yanına, karargahın yolunu tuttu.

Geçici süreliğe araba kiralamıştı ve bundan kimsenin haberi yoktu.Kızı,arabası üzerine araba sürmek istemiyordu çünkü.

Ayla yani arabası onun için çok değerliydi.Bir çizik bile olsa sinirleniyordu.

Arabayı kullanırken bir mazara ile karşılaştı.

Gülce kardeşi Buğra Umur ve yanında bir çocuk ile saklambaç oynuyordu.Arabayı onun göremeyeceği bir yerde durdurdu.

Gülce duvarda sayı saymış ardından ise kardeşi Buğra ve diğer çocuğu görmüş ama görmemiş gibi yapmış,çocuklarda onu sobelemişti.

İçindeki bir kaç kıvılcım yaratsa da bu anlar,kendini toparladı.Arabayı çalıştıracakken arabaya bir anda giren Birsen'e baktı.

Kendi arabası gibi kapıyı açıp,binmişti."Merhaba."

"İn aşağı!" Birsen ile çok iyi bir geçmişi yoktu."Hemen!"

"Ne güzel izliyoruz işte.Çocuk gibi oyun mı oynuyor?" ufak bir kahkaha attı."Şımarık şey."

"Birsen aşağı in dedim!" Birsen Batur'a döndü.

"Böyle davranıyorsun,sonra başkası duyacak yanlış anlayacak.Sanacaklar bir geçmişimiz yok."

"Benim seninle hiçbir şeyim yok!" pişman mıydı Birsen ile birlikte olduğuna,evet."Çocukla çocuklaşmayı kimse beceremez,çocukla çocuklaşan çocukluk yaşayamayan yapar.Çocuklara bakarken yaşanmayan bir çocukluğu hayal edersen,çocuklaşırsın."

"Onu koruma bana ya." Gülce'yi izlemeye devam etti.Aslını söylemek gerekirse kıskanmıştı,Gülce'den kıskanmıştı Batur'u.

Arabayı sürmeye başladı Batur."Ne istiyorsun?"

"Seni." Birsen'e döndü gülerek.

"Kapalıyız."

İzzet ve Efdal komutanım konuşmaları daha önemli sanırsam.

"Bir şey var İzzet bu kızda." Efdal ve İzzet için oyun bitmişti.

"Nasıl bir şey?"

"Bilmiyorum." avucunun içine aldı yüzünü."Ama bir şey var."

"Pekâlâ,iyi bir şey mi kötü mü?"

"İyi." içinden geçen fırtınaları susturmaya çalıştı."Bir bağ var sanki aramızda."

'o bağ kızın olduğu için.' diyemedi İzzet.Oturdu Efdal'ı dinledi.Efdal konuştu ama İzzet duymadı.

Çok şey saklıyordu herkesten Efdal,öyle gerekiyordu çünkü.

Sallamazdı,açık ve net şekilde her şeyi söylerdi ama Turan Acar'a sözü vardı.

"Batur gelmiş şu görevi anlatalım da,gitsin.Çatladı çocuk." İzzet gülerek kapıya yaklaştığında Efdal İzzet'i durdurdu."Bana demek istediğin bir şey var mı?"

"Olsa bile sırası değil." kapıyı açarak Efdal'ın çıkmasını bekledi."Zamanı gelince öğrenirsin."

"Öyle olsun."

Continuă lectura

O să-ți placă și

222K 9.1K 53
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...
1.4M 57.9K 33
"Bana bakıcılık yapmaktan vazgeç ben senin bakıcılık yaptığın çocuk değil karınım " dediğimde sinirle , bakışları tekrar beni bulmuştu. Yüzünde memnu...
126K 2.1K 15
‼️BU KİTAP YAŞ FARKI, CİNSELLİK VE VAHŞET İÇERMEKTEDİR ‼️
ENGEL SİZ De MAVİŞCE

Ficțiune adolescenți

90 17 4
'' olmaz Berat benden sana yar olmaz'' yüzümüz birbirine çok yakındı öpmek için delirirken yapılan hiç bir şeyi unutamazdım '' neden Ayşe lanet olsu...