Annemin Hikayesi

Por zeeyneep41

51.9K 6.4K 2.4K

Kız gördü adamı içi sızladı... Adam gördü kızı yüreği yandı... "Evime hoş geldin hanımağam. Umarım bu bir sü... Mais

Kapak Tasarımları
Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39 (Finale bir kala)
Bölüm 40 (Final)
Duyuru

Bölüm 6

1.5K 224 36
Por zeeyneep41

Heyoooo. Ben yeni bir bölümle geldim.

Oy vermeyi ve yorumlar yaparak fikirlerinizi belirtmeyi unutmayınız.

ZeyMer için kalp koyalım. 

Keyifli okumalar diliyorum.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kahvaltı devam ederken Ömer ağa Zeynep'i inceliyordu. Zeynep'te kendisine bu denli dikkat eden adama dikkatle bakıyordu. "Neden merak ediyor acaba?" diyerek düşünmeye başladı. Ömer'in ciddiyeti durumdan kaçamayacağını anlatıyordu ama nedenini de merak etmiyor değildi. 

***

"Zeynep bana anlatır mısın?" diye rica etti Ömer ağa. Kaçıncı kez kendisini rica ederken buluyordu bilinmez. Ömer ağa bu toprakların hâkimiydi. Tüm Mardin ona sorgusuz biat ederken, Ömer ağa bir küçücük kız için kendisini paralıyordu.

Onun etrafında pervane olmak istiyordu. Tüm Mardin kızları Ömer ağa için sıraya girebilecekken, Ömer ağa Zeynep beni görsün istiyordu. Beni görsün ve ömür boyu beni sevsin istiyordu. Hatta bencilleşerek bir tek kendisini görsün istiyordu.

"Neden bu kadar merak ediyorsun?" Zeynep aklındaki soruyu sorarken karşısındaki adama karşı ne kadar dürüst olacağını görmek istiyordu. Anlatacakları Mardin'de taş üstünde taş bırakmayacakken Zeynep, taş üstünde taş boyun üstünde de baş kalsın diye susuyordu.

"Seni tanımak istiyorum. Seninle ilgili her şeyi bilmeden seni nasıl tanıyabilirim ki?" Ömer ağa bir çırpıda söylediği cümlelerden sonra gözlerini Zeynep'in gözlerine dikmişti.

Ne hissettiğini anlamaya çalışırken, Zeynep içinde koşturan atlar varmış gibi kalbinin hızlanmasını anlayamıyordu. Zeynep ilk defa içinden geldiği gibi davranmak istedi ama söz alması gerektiğini düşünerek önce söz vermesi için dudaklarını araladı.

"Anlatmamı istiyorsan bana söz vermelisin." Zira Ateş'i düşündüğü için söz vermesini istemişti. Bu adam Mardin ağasıydı ve elinden geleni ardına koymayacak birine benziyordu. Tek bir sözüyle onları öldürebilir veya buradan gönderebilirdi. Ömer ağa ise şaşırmıştı.

"Ne sözü istiyorsun?"

"Duyduklarını içinde tutacaksın. Bunlardan kimsenin başı yanmayacak. Eğer söz verirsen anlatırım." Zeynep kartlarını açık oynamaya başlamıştı ve Ömer'inde açık olmasını bekliyordu. Yoksa anlatmamak için gerekirse gidecekti. Ömer'de açık olmanın yanında durarak ellerini havaya kaldırarak konuşmaya başladı.

"Tamam! Bildiğim her şey içimde kalacak. Kimse bilmeyecek." Ömer kartlarını masaya koyduğunda, Zeynep beklediği hamle ile rahatlamıştı. Nereden ve nasıl başlayacağını bilmese de önce annesinin hikâyesinden bahsetmeye başlamalıydı. Zira annesinin hikâyesi ile Zeynep'in hikâyesi bir bütündü.

"Tamam! O zaman ama baştan söylüyorum uzun, çok uzun bir hikâye. Ayrıca önce annemden başlamam lazım. Bir de önce konağa gitmemiz lazım malum biliyorsun."

Ömer ağa olumlu anlamda başını salladığında cebinden bir miktar para çıkararak masaya koymuştu. Zeynep'e işaret vererek çıkışa yönlendirdi. Birlikte konağa gitmek için yola çıktıklarında, Zeynep kendisini toparlamak için etrafı izliyordu. Ömer'in omzuna dokunmasıyla irkilen Zeynep, Ömer'in elini çekmesiyle ona döndü.

"Kusura bakma korkutmak istemedim. Biraz alışveriş yapalım mı diye sormak istedim" dediğinde Zeynep olumlu anlamda kafasını salladığında biraz alışveriş yapmak için markete gittiler. Zeynep kendisi gitmek istese de Ömer yalnız bırakmak istememişti.

Zeynep ise herkesin Ömer'i tanımasından dolayı gelmesini istemiyordu ama bunu söylemekte istemiyordu. Sonunda birlikte yaptıkları alışveriş poşetlerini alarak korumaların bagaja yerleştirmesiyle yola devam ettiler.

Konağın önüne geldiklerinde bir servis aracının ve iki araba korumanın olduğunu gördüğünde Zeynep şaşkınlıkla bakıyordu. Tahta ama sağlam kapının önünde durduğunda derin nefes alarak çantasındaki anahtarlığı çıkardı Zeynep.

İçeri adım atmış ve etrafı incelemeye başlamıştı. Ömer ağanın işareti ile herkes geride kalmıştı. Ömer ise Zeynep'i izliyor ve her anını aklına kaydediyordu. Uzun siyah saçlarının sallanışı bile aklının bir kenarında kayıtta duruyordu.

Zeynep ise kapıdan içeri girdiğinde, ikinci kez geldiği evi incelemeye başladı. Daha önce gizli saklı girdiği evi pekte inceleme fırsatı olmamıştı. Eski bir taş konaktı. Girişin sağında üç merdivenle girebileceğiniz bir mutfak vardı.

İleride iki tane odanın bulunduğu bir kattı. Kocaman bir avlusu vardı ve avlunun sol kenarında üst katın merdiveni vardı. Üst katta altı tane oda ve yine başka bir avlu vardı. Diğer avlu kadar büyük olmasa da yeterince büyüktü.

Her yeri toz ve pislik kaplamıştı. Bu eve Zeynep gittiğinden beri babası bile girmemişti. Biliyordu ki girse burayı böyle bırakmazdı. Babasının annesini unuttuğunu görmüştü. Kendisi unutamıyor ve acı çekiyordu ama babası unutmuştu. "Zaten o kadını daha çok sevmişti" diye düşünmeye başladı.

Zeynep gözünden akan yaşları durdurmak için derin nefesler aldı. Kendine gelmesi gerekiyordu. Ömer ise bu anda yanında olmak için Zeynep'in yanına gitti. Kollarının arasına aldığı kadının yaşadıklarının ağırlığını hissetmeye başlamıştı.

Kendini toparladıkları anda kapıdakileri içeri almak için kapıya doğru ilerledi. Ömer'in işaretiyle herkes içeri girmişti. Gelenlerin yan yana sıraya girdiğini gören Ömer ağa, bayanlarla konuşmak için döndü.

"Hanımlar, burası uzun yıllardır kullanılmadı! Bu yüzden işiniz biraz çok gibi görünebilir. Bugün bitmese bile merak etmeyin. Bu emeklerinizin karşılığını fazlasıyla alacaksınız. Adamlardan yardım almanız gerektiğinde çekinmeyin" dediğinde Zeynep yanına yaklaşmıştı. Herkes bu kadına bakarken Ömer ağada yanına gelen kadına baktı.

"Ben bir o da hariç tüm eşyaların değişmesini isteyecektim. Öyle temizlemek daha kolay olur. Mutfaktaki eşyalar vs. kesinlikle çalışmıyordur. Boşuna onları temizlemekle uğraşmasınlar. Bir odaya girilmesin! O oda da kilitlidir hala..."

Ömer ağa tek bir oda kısmını düşünürken annesinin odası olabileceğini hatırladı. Başını olumlu anlamda sallarken gözü Murat'a döndü. Murat ise ağasının ne dediğini anlayarak adamları toparlayarak eşyaların çıkmasını sağladı. Kadınların işi biraz olsun kolaylaşacaktı ve hepsi biraz olsun gülümsemişti. Sonuçta eve uzun zamandır girilmediği çok belli oluyordu.

Çalışmak için gelen hanımlar bir yandan eşyaların çıkışını beklerken bir yandan da ağalarının yanında duran kadına bakıyorlardı. Kimdi bilinmez ama çok güzel bir kadındı. Ağasıyla yakıştığını düşündükleri kadını uzun uzun incelerken Zeynep onlara gülümsemişti.

Aldıkları içeceklerden getirerek karton bardaklara boşaltmaya başladığında kadınlar bakakalmıştı. Ömer ağa bile izliyordu. Zeynep ise herkese ikram ederek biraz içlerini serinletmişti.

Ömer ağa fazlasıyla merak ettiği hikâyeye başlamak için can atarken, Zeynep eve alınacakları listelemek için telefonunu çıkarmıştı. Evdeki tüm eşyalar dışarı çıkarılırken ihtiyacı olanların alması için bir kenara bırakılmıştı. Zeynep ise alınacak bu kadar eşyanın nasıl yerleştirileceğini düşünüyordu.

"Zeynep istersen bunlar biraz kalsın. Burada oturalım ve sen bana hikâyeni anlatmaya başla. Malum ayaküstü anlatılmayacak kadar uzun bir hikâyen varmış ya" dedi imalı bir ses tonuyla.

Zeynep ise olumlu anlamda başını sallarken birli olan yere baktığında oturamayacağını anlamıştı. Ömer ağada farkına vardığında Zeynep'i sardığı battaniyeyle zorda olsa vedalaşarak yanına aldı. Getirip oturmak için serdiği koltuğa Zeynep'le birlikte oturdu.

Zeynep önce annesinin hikâyesinden başlamak istediğini belirttiği Ömer'e önce şu uyarıyı yaptı. "Hikâyemiz uzun olduğu için ve ben bazılarını anlatmak için biraz zamana ihtiyaç duyabileceğim için uzun sürecek. Senin bu kadar süren olmayabilir." Ömer ise "Sen başla hele bir, gerisini ben düşüneyim" demişti. Zeynep ise gözlerini kapayarak annesinin hikâyesinin başlarına gitti.

22 yıl önce

Demet kendini bekleyen uçağa doğru ilerledi. Elinden alınmasından korktuğu oğlunun elini sıkıca tutmuş babasının yönlendirmesiyle ilerliyordu. Kardeşi ise arkadan gelerek tehlikede olup olmadıklarını gözlemliyordu. Sonunda herkes uçağa bindiğinde, uçak havalanmaya başlamıştı.

Demet'in dudakları kıvrıldı. Altı aydır ilmek ilmek işlediği plan, sonunda başarıya ulaşmıştı. Geriye bir tek bulunmamak kalmıştı. En azından doğuma kadar bulunmazsa, doğumdan sonrası bir şekilde halledilebilirdi.

Oğlunu izlerken, herkesin rahat bir nefes aldığını fark etti. İki ay sonra olacak doğuma kadar sabretmeleri gerekiyordu. "Belki evde doğururum" diyerek kendi kendine düşüncelere dalmıştı.

Ailesinin kendisi için aldığı eve gelmişti. Bir tanıdıkları adına alınmış bu evin yüksek duvarlarla çevrili olması, Demet'i gerçek hayattan ayıracaktı. Ahmet Bey, kızı ve torununa burada bir masal yaşatacaktı.

Küçük bir ön bahçesi olan iki katlı bu evin, girişinde güvenlik ve kulübesi vardı. Birkaç metre arayla yerleşen korumaların olduğunu görünce, içi biraz rahat etmişti. Oğlu araç park alanına gitmeden inerek eve giren Arslanlı'lar, Demet'i yalnız bırakmak istemiyordu.

Evin girişinde sağa dönünce mutfağa giriyordunuz. Büyük ve ferah bir mutfaktan çıkınca iki tane oda olduğunu görmüştü. Bu kısım çalışanların kalması için hazırlanmıştı. Üst kata çıktıklarındaysa Savaş'ın yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.

Savaş hiç sahip olmadığı bir odaya sahipti. Araba şeklinde yatağı, çeşit çeşit oyuncakları ve ihtiyacı olabilecek her türlü malzeme yerleştirilmişti. Giyinme odasında ise boy boy kıyafetler, takımlar, saatler ve gözlükler vardı.

Savaş bu odanın hayalini kursa, bu kadar güzel bir hayali olmazdı. Odasındaki bilgisayar bile çok güzeldi. Hâlbuki Savaş'ın hiç bilgisayarı olmamıştı. İsteyecek bir babası bile olmamıştı. Annesi ise üzgün ve kırgındı. Hamilelikle daha da zorluk çektiğini gördüğü için elindekilerle yetinmeyi öğrenmişti.

Bir diğer odaya girdiklerinde Demet'in doğacak bebeği için oda hazırlanmıştı. Kız bebek olacak dediği için pembe bir oda hazırlayan Arslanlı ailesi, bu odada da hünerlerini göstermişti.

Bir beşik ve ev şeklinde yatağın bulunduğu odada; çeşit çeşit bebekler, oyuncaklar, çıngıraklar, oyun halısı vardı. Giyinme odasında boy boy kıyafetleri, bezler, ıslak mendiller ve mamalar vardı.

Demet'in uzun zaman hayatına yetecek birçok ihtiyacı evinde bulunuyordu. Gereken eksikleri çalışanlara verilen kartla aldıracaklardı. Demet ve Savaş'ın hiç o duvarların dışına çıkmaması ve yakalanmaması için yapılan bu ev, umarım işe yarayacak ve annesiyle oğlunu koruyacaktı.

Demet'in odasında da, gerekecek tüm kıyafetler alınmıştı. Büyük bir yatağı, anne yanı beşiği, oturma alanı ve çizim yapabileceği bir alanla tasarlanmış odanın birde giyinme odası vardı. O odanın içinde, Demet'in giyinmesi için alınmış birçok kıyafet ve aksesuarlar vardı.

Demet çocukları için mutluydu. Bunları babalarının yanında göremiyorlardı. Babaları onları görmüyor, yeterince ilgilenemiyordu. Savaş ise bu geldikleri evi çok sevmiş ve burada mutlu olacağını hissetmişti.

Demet sabaha karşı öğlene kadar ailesiyle muhabbet etmiş ve yemekler yemişti. Savaş bunu bile seviyordu. Annesi burada çok mutlu görünüyordu. Savaş arka bahçeye çıkmak istemişti. Orayı gezmemiş ve merak etmişti. Çünkü Fransız camlardan bahçe çok güzel görünüyordu.

Bahçede bir havuz vardı. Savaş görmediği havuzu göle benzetmişti. Savaş biraz ileride bulunan oturma alanına yaklaşmıştı. Oturma alanının diğer tarafında da bir park vardı. Tahterevalli, salıncaklar, sallanan hayvan oyuncakları ve kaydırak vardı.

Demet, ailesiyle vedalaşmaya başladı. Arslanlı'lar evden çıktıktan sonra Demet'te oğlunu gündüz uykusuna yatırdı. Savaş o gün dünyanın en mutlu insanıydı. Arabalı yatağında yatarak gözlerini uykuya bıraktı. Demet gece pek uyumamış olmanın verdiği o yorgunlukla uykuya dalmıştı.

Mardin'de ise işler çok daha kötü haldeydi. Mehmet, Demet'in gittiğini öğrenmiş ve acıdan yıkılmıştı. Demet'in mektubunu defalarca kez okumuş ve okudukça da deliye dönmüştü. Kendinden gitmiş ve oğlunu da götürmüştü.

Son kez Demet'in mektubunu eline aldı. Öfkesini ve sinirini bir kenara bırakarak Demet'in el yazısını inceledi. Ne de güzel yazmıştı sevdiği...

Sevgili Mehmet,

Biz bu rüyaya seninle başladık ama bilmezdik ki bizim rüyamızın sonu kâbus olur. Benim artık kâbus değil, rüya görmeye ihtiyacım vardı. Mehmet, Mehmet'im... Bilirim bana çok kızacaksın ama senin gözün beni görmez olmuştu. Senin gözün başka rüyaları görmeye başlamışken, ben yapamazdım. O kadınla başka bir çocuk daha büyütmeni izleyemezdim. Gördüm... Onu hastanede, kocaman karnı ile gördüm... Mehmet'im, sevdiğim adam... Senin kalbin incinmesin ama ben senden gitmedim. Ben yine ölene kadar seni seveceğim ama sen artık beni değil, o kadını seviyorsun. Bana alınan her şeyi bıraktım. İsteyebileceğin her şey bu evde ama oğlum benimle. Onu asla bırakamazdım. Bırakamayacağım için onu da yanımda götürüyorum. Her şey yolunda gitmişse, biz şimdi çok uzaklarda, birlikte bir hayata başlayacağız. Sende bizi mutlu bil ve gelme. Mehmet... Bize sahip çıkamadın. Bari o yuvana sahip çık. Ben hepinizi affederek gidiyorum. Anneni, babanı, seni, kardeşini ve hatta o kadını bile affediyorum. Sende beni affet ve oğlumu almaya gelme. Hatırlıyor musun bilmem ama bir zamanlar kızım olsun istiyorum demiştin. İnşallah senin kaderinde bir kız çocuğu vardır. Mehmet'im sen çok güzel severdin, umarım kızını da seversin... Sana yazmak istediğim o kadar çok şey var ki ama yazamıyorum. Seni çok sevdiğimi düşünürdüm ama seni kaybettiğime göre, o kadın daha çok sevmiş seni diyorum. Sende o kadını sev ve bir kadınım vardı deme. Beni sil ve hayatına o kadınla devam et. Ben ise hatıralarımızda seni yaşatmaya devam edeceğim. Seni sensiz yaşamak buralarda çok zor oldu. Seni sensiz yaşayabileceğim yerlere gidiyorum. Mehmet'im seni çok severek senden gidiyorum...

Demet Samyeli...


Bölüm Sonu  

Oy ve yorum ile destek olabilirsiniz.

Continuar a ler

Também vai Gostar

10.2K 575 10
"peki kaç yaşındasınız"dedi bana bende "27 yaşındayım ben"dedim oda "Oha çok yaşlısınız"
9.3K 2.5K 24
İstenmemek nasıl bir duygu Hayat bunu dibine kadar tatmıştı, hiç tanımadığı annesi sevdiği adam kimse onu istememişti, bu dünya ya kendi istediğiyle...
6.8K 410 46
Şair değilim bakmayın Çünkü yazılan bir yazı Bilmek ve bilmemek arasında bir çizgide ki birinin yazısı
27.6K 800 10
Kısa ve öz bir hikaye çıkarmaya çalıştım. Aşkla kalın. romantik 200 10.04.22 Hikaye 223 24.12.2023 Türkü 1 30.12.2023 Tamamlandı 9 12.04.2023