GECE KELEBEĞİ |DÜZENLENİYOR

beyzanuria_

145K 8.1K 6.7K

Ateş kahvesi gözleri öyle bir parlıyordu ki, karşısında kim olursa olsun gözünü dahi kırpmadan yok edebileceğ... Еще

[1. BÖLÜM]: KADERİN İPİ
[2.BÖLÜM]: RUH PRANGALARI
[3. BÖLÜM]: KAÇ ATEŞ GÜZELİ
[4. BÖLÜM]: SAKLAN-KAÇ
[5. BÖLÜM]: ATEŞLİ KELEBEK
DUYURU I
[6. BÖLÜM]: KUMRAL KAPLAN
[7. BÖLÜM]: ÖLÜMÜN KIYISINDA
[8. BÖLÜM]: ÖLMEK İÇİN ÇOK ERKEN YAŞAMAK İÇİN ÇOK GEÇ
[9. BÖLÜM]: PRENSİN PRENSESİ
[10. BÖLÜM]: ÇAKMA SARIŞIN
[11. BÖLÜM]: KAPLAN DEĞİL KEDİCİK
[12. BÖLÜM]: AŞK MATEMİ
DUYURU II
[13. BÖLÜM]: KAPLAN'IN ZAAFI
[14. BÖLÜM]: KARANLIĞIN KAPLANI
[15. BÖLÜM]: KARACA'NIN KIZI
[16. BÖLÜM]: KAN MAKYAJI
[17. BÖLÜM]: ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDA
[18. BÖLÜM]: 15. YAŞ HEDİYESİ
[20. BÖLÜM]: KARANLIK YOLLARIN AYDINLIĞI
[21. BÖLÜM]: GERÇEK LİDER
[22. BÖLÜM]: ATEŞ VE BARUT
[23. BÖLÜM]: GÖLGE
[24. BÖLÜM]: SOKAĞIN SESSİZ ÇOCUKLARI
[25. BÖLÜM]: MAVİ AKÜLÜ ARABA
[26. BÖLÜM]: SADAKAT'İN KÜLLERİ
[27. BÖLÜM]: KELEBEĞİN GÖZYAŞLARI
[28. BÖLÜM]: SADAKAT Mİ İHANET Mİ?
[29. BÖLÜM]: KAN KADEHİ
[30. BÖLÜM]: KIRIK ANILAR
[31. BÖLÜM]: YALANLAR CEHENNEMİ
FİNAL: KAPLAN VE KELEBEĞİN MASALI

[19. BÖLÜM]: KÜL KABUSLARI

3.2K 215 265
beyzanuria_

"Asrın! Asrın dur gitme! Asrın!" Titreyerek gözlerimi açtığımda kan ter içinde kaldığımı fark ettim. Odanın kapısı hızlıca açıldı ve içeriye Buray'la Güneş girdi. Buray bu halimi gördüğünde koşarak yanıma gelip ellerimi tuttu. Ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarım yüzümü istila ederken hıçkırarak ağlamaya başladım. 

''Şşş tamam geçti.'' Buray bana sarılarak teselli ederken titriyordum. ''Tamam geçti sakin ol.'' başımı göğsüne yatırdı ve saçlarımı okşamaya başladı. ''Sakin ol, kabus görmüşsün sadece. Hadi gel seni yatıralım.''

Benden uzaklaşmadan Güneş'e doğru seslendi. ''Sen Aypare'nin yanına git, bende birazdan gelirim.'' Güneş kafasıyla Buray'ı onayladı ve odadan çıktı. Buray'ın eli gece lambasına gittiğinde hızlıca kolunu tuttum. Buray birkaç saniye anlamaz gözlerle bana baktı. 

''Doğru ya.'' dedi sesine eski alaycılığını katmaya çalışarak. ''Karanlıktan korkarsın sen.'' Benimle birlikte yatağa girdi ve üstümüze ince pikeyi örttü. Beni göğsüne çekip kollarını vücuduma doladığında burnuma gelen kokuyla gözlerim doldu. 

''Abin gibi kokuyorsun.'' Sesim titreyerek söylediğim şeylerle Buray acıyla gülümsedi. Bu gülümsemeden çok isyan gibiydi. Her şeye ve herkese olan sonsuz bir isyan. ''İçim soğumuyor Gece.'' dedi dakikalar sonra. 

''Ne yaparsam yapayım içim soğumuyor. Asrın'ı öldüren adamları buldum. Aklına gelebilecek her türlü gaddarlığı yaptım ama yine de içim soğumuyor, neden içim soğumuyor? Abimi öldürenlerden intikam aldım ama yine de acı çekiyorum.'' Kederli gözleri yavaşça beni buldu. ''Söylesene ben neden hala acı çekiyorum?'' 

Gözümden yaşlar akmaya başladığında Buray saçlarımı öptü. ''Özür dilerim, amacım seni üzmek değildi. Ben sadece-'' diyordu ki sözünü kesip sinir bozukluğuyla ona döndüm ve göğsünden sertçe ittim. 

''Amacın tamamen bu! Hep buydu! Bana acı çektirmeyi seviyorsun, benim ağlamam seni mutlu ediyor!'' Gittikçe kısılan sesimle son enerjimi harcayarak göğsüne yumruk atmaya başladım. ''Senden nefret ediyorum, senden nefret ediyorum keşke abinin yerine sen ölseydin! Keşke Asrın'ı değil seni vursalardı o gün.'' Sözlerim bittiğinde ne dediğimin farkına vararak durdum. Dehşetle Buray'a baktığımda gözünden düşen damlayı görünce her şey alt üst oldu sanki. 

''Bu-buray ben öyle demek-'' Lafımı devam ettirmeme izin vermeden Buray yavaşça benden ayrıldı ve ağır adımlarla kapıya doğru yürümeye başladı. Tam kapıdan çıkacakken son kez durdu ve bana dönmeden konuştu. ''Söylediklerinin hepsinde haklısın, keşke o gün abimin yerine ben ölseydim orada. Özür dilerim Gece, abimin yerine ölemediğim için çok özür dilerim.'' 

Beni odada bırakıp çıkıp gittiğinde öylece kalakaldım. Birkaç dakika yanına gidip gitmemek arasında kalırken kapanan göz kapaklarımla kendimi karanlığa bir kez daha teslim ettim ve bir kez daha aynı kabusun beni ele geçirmesine izin verdim. 

...

İnanılmaz bir baş ağrısıyla uyandığımda acıdan dolayı inleyerek yataktan kalktım ve kendimi banyoya attım. Üstümdeki her şeyi çıkarıp bir kenara fırlattım ve birkaç saniye sadece buz gibi suyun altında bekledim. Baktığım her yerde, düşündüğüm her şeyde Asrın'ı görüyordum sanki.  

''Hani ölmeyecektin,'' Dedim istemsizce yüksek çıkan sesimle. ''Hani ölmeyecektin! Hani bana söz vermiştin! Yalancısın!'' Duşun rafında duran cam şampuanlığı alıp fırlattım. Şişe saniyeler içinde tuzla buz olurken bir kez daha bağırdım. ''Pisliksin!'' Bir şişe daha alıp öbürünün yanına gönderdim. Kırılan cam parçaları vücudumun her yerini keserken ben durmak bilmeden bağırıyor ve bir şeyleri fırlatıyordum. ''Seni sevdiğim güne lanet olsun!'' Son kalan şişeyi de fırlattığımda artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. ''Sana bağlandığım güne lanet olsun Karaca! Hani beni hiç bırakmayacaktın!'' 

Gözlerim aynadaki yansımamı bulduğunda arkamda beliren Asrın'ı görmemle çığlık attım. ''Bırakmadım,'' dedi benim aksime sakince. ''Seni hiç bırakmadım ki Gece.'' Ellerimle kulaklarımı kapatıp avazım çıktığı kadar bağırmaya başladığımda kapının zorlandığını duydum. 

''Gece aç kapıyı! Açmazsan kıracağım!'' Bacaklarımı karnıma çektim ve ellerimle kulaklarımı kapatıp çığlık atarak ağlamaya başladım. Kafamın içinde dönen Asrın'ın sesi gitmiyordu. Her saniye bana bir adım daha yaklaşıyordu ve ben bunu engelleyemiyordum. 

''Seni hiçbir zaman bırakıp gitmedim, ben hala buradayım. Hep buradayım, hep buradaydım. Sen fark etmesen bile Gece, ben hiçbir zaman gitmedim aslında.'' Kapının kırılmasıyla Asrın'ın silüeti yok olurken Buray koşarak yanıma eğildi ve yüzümü ellerinin arasına aldı. 

''Geçti, sakin ol geçti.'' Vücuduma baktığında utançla başımı öne eğdim be ellerimle vücudumu kapatmaya çalıştım. O ana kadar kollarım ve bacaklarımın kesildiğini fark etmemiştim bile. Buray koşarcasına büyük bir havlu aldı ve beni ona sararak banyodan dışarı çıkardı. Başıma giren şiddetli ağrıyla saniyeler içinde bilincim kapandı ve kendimi Buray'ın kollarına teslim ettim. 

...

Dışarıdan gelen boğuk konuşma sesleriyle gözlerimi açmaya çalıştığımda başarısız oldum. Hiçbir tarafımı hareket ettiremiyordum.  Sesler giderek netleşirken sakince konuşulanlara odaklandım.

''Herhangi bir hayati tehlikesi yok, kesikler derin değildi ama çok fazlaydı bu yüzden de çok kan kaybetmişti ama şimdi durumu iyi. Uyandığında bana haber verin yeter. Tekrardan çok geçmiş olsun.'' Uzaklaşan adım sesleri duyduğumda nihayet gözlerimi açmayı başarmıştım. 

''Gece!'' Güneş'in telaşlı sesini duyduğumda başımı o tarafa çevirmeye çalıştım ama olmadı. ''Şşş tamam kendini zorlama.'' Güneş yanımdaki koltuğa oturup elimi tuttuğunda yeni fark ettiğim oksijen maskesini yüzümden çıkardı. ''Daha iyi misin?'' Kafamı olumlu anlamda yukarı aşağı salladım. 

''Neler olduğunu hatırlıyor musun?'' Sorduğu soruyla birlikte neler olduğunu hatırlamaya çalışınca zihnimin puslu tarafıyla karşılaştım. Kafamı bu kez de hayır anlamında salladığımda Güneş derin bir nefes aldı. 

O sırada kapıdan içeriye Buray ve Aypare'nin girmesiyle Aypare koşarak yanıma geldi. ''Abla!'' koşarak yanıma gelip bana sarıldığında ağlamaya başladım. ''Abla ağlama, iyisin değil mi?'' Aypare'nin sorusuyla burnumu çekip gülümsediğimde yavaşça benden ayrıldı. 

''Daha fazla yormayın.'' Buray'ın sesiyle bakışlarım onu bulurken Güneş ve Aypare dışarı çıkmak için ayağa kalktılar. ''Bir şey olursa seslenmen yeterli biz doktor çağırıp geliyoruz.'' Kafamla onları onayladığımda çıktılar. 

''Daha iyi misin?'' Buray'a kafa salladığımda gelip ayak ucuma oturdu. ''Gece, Asrın ölmemiş olabilir.'' sözleriyle birlikte hızlıca ona baktığımda eliyle beni durdurdu. ''Emin değilim, sadece bir ihtimal.'' O ihtimal benim yaşama sebebimdi. 

''Yer altı şu anda çok karışık, Battal ortalarda yok. Eğer Asrın ölmüş olsaydı çoktan tahta çıkmış olmaz mıydı? Garip olanı ise Asrın ölmeden bir gün önce ortadan kayboluyor ve kimse ondan haber alamıyor.'' 

Duyduklarımla gözlerim büyürken Asrın'ın yaşama ihtimalini düşünmek içimde bir şeylerin yeşermesine neden olmuştu. ''Ben çözeceğim, kafanı bunlara yorma, sadece bil istedim.''

Birkaç kez konuşmak için boğazımı temizledim ve sonunda konuşmaya başladım. ''Buray ben özür dilerim. O gün sana söylediklerim sinirle olan sözlerdi, gerçekten bunları düşünmemiştim, ben sadece senin canını yakmak istedim özür dilerim.'' Buray gözlerimin içine bakmaya başladığında ben o hariç her yere bakıyordum. Söylediklerimden sonra ona bakacak yüzüm yoktu. 

''Biliyorum, önemli değil.'' dedi ve konuyu daha fazla uzatmadı. ''Acıkmışsındır ne alayım sana?'' Birkaç saniye düşündüm ve aklıma gelen şeyle gözlerim doldu. 

''Soğuk sandviç ve çilekli süt alır mısın?'' Buray beni onaylayarak kapıdan çıktığında gözlerim duvarda sabitlendi. Küçücük ihtimal bile olsa Asrın'ın yaşayabileceği düşüncesi içimde bir şeyleri canlandırıyordu.

19. Bölümün Sonu

Biliyorum bölüm çok kısa oldu, son 2 haftadır sürekli maçlar için deplasmana şehir dışına gidiyorum ve bunlar bazen günü birlik olmuyor. Bu iki hafta içinde hem mental olarak, hem de fiziken çok yoruldum...

Bir sonraki bölüm 2 hafta sonra, yani ''3 Eylül 2023'' Pazar akşamı gelecektir, sizden tek istediğim anlayışlı olmanız... 

Beni anlayan ve saygı duyan herkese şimdiden teşekkür ederim,

Sınırımız: 100 oy 450+ yorum

Gelecek bölümde görüşmek üzere kumral kaplanın ateş güzelleri...


Продолжить чтение

Вам также понравится

Sokak Dövüşü Jülide Z.

Подростковая литература

2.8M 145K 57
Sağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir hayatı olmasına rağmen feci halde bela a...
MELANKOLİ Ig: hainmango

Подростковая литература

7.1M 411K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
KUMARBAZ KALP ♠️ Reyyen Erol

Подростковая литература

21.5K 1.5K 13
Korkuyordu kız. Adam ona bir şey yapar mıydı? " artık benimsin Türk kızı" dedi adam. Kız korkuyordu. Adama güvenebilir miydi?...
1.6M 73K 54
Hiç beklenmedik bir anda, soğuk bir adam dahil oldu, sıradan olmaktan sıyrılamayan hayatlarımıza... Sadece onun varlığıyla, bütün hayatımın ipleri ko...