ASİ

De siyahkelebekligece

134K 6.3K 876

GÖLGE TİMİNİN GECE ÜSTEĞMENİ Mai multe

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. BÖLÜM
6.BÖLÜM
7. BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14.BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21.BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM

10.BÖLÜM

4.7K 233 33
De siyahkelebekligece


Önümdeki kum torbası ile biraz daha bakışıp tekrar yumruklamaya başladım. Şu an tüm gün takındığım özgüvenimden eser yoktu. Yüzbaşı ile olan antremandan sonra biraz daha çalışıp yemek yemiş sonra ise odalara dağılmıştık. Ertesi gün aynı yoğunlukta geçmiş boş bulabildiğim her an çalışmıştım.

2 gündür Binbaşıyı hiç görmemiştim.

Hasan abinin söylemlerine göre tüm gün odasından çıkmıyordu. Ne olduğunu çözemediğim farklı bir adamdı bir sonraki hamlesini asla tahmin edemeyeceğim bir adam

Aslında sürekli karşıma çıkabilir beni etkileyebilirdi yada time görev verebilir beni çalıştırmalarını engelleyebilirdi ama o yapmamıştı ne karşıma çıkmış ne de çalışmamı engellemişti.

Şimdi ise saat gece yarısını gösterirken beni yarınki maçı düşünmekten uyku tutmamış kendimi kum torbasının önünde bulmuştum. Terden sırılsıklam olan tişörtümü çıkartıp yere attım. Üstümde sadece yarım bir sporcu atletim vardı. Herkesin uyuduğunu düşündüğüm için bu kadar rahattım

Önümdeki kum torbasına biraz da yaklaşıp tekrar yumruklamaya başladım. Beni göndermesini istemiyordum. Beni sırf cinsiyetim yüzünden ömrüm boyunca hayal ettiğim özgürlükten koparsın istemiyordum. Ben ne kadar onu ikna etme uğruna bişey düşünememiş aklıma gelen ilk şeyi söylemiş ve ona kabul ettirmiş olsam da düşündükçe çok iyi bir şey olmadığını idrak edebilmiştim.

Tüm askeriyeye yayılmış bu dövüş ikimizin de Hakkari'deki geleceğini etkiliyordu. Ben tüm hemcinslerim için deliler gibi kazanmak kadının gücünü herkese göstermek istiyordum

Binbaşı ise yeni geldiği bu yerde kendinden hem cüsse hemde makam olarak düşük bir kadına yenilmek istemiyordu.

İkisi içinde hayat memat meselesine dönmüştü bu dövüş

Birde Asrın vardı tabi

Onu bırakmak istemiyordu gece

Yeni yeni tattığı duygular o kadar güzeldi ki nefesini kesiyor her baktığı yerde onu görmek istiyordu. Bu bir bataklıktı ve gece bataklığa gün geçtikçe daha çok bulanıyordu. Birde onun karşısında küçük düşmek istemiyordu aslında tüm askeriyenin izlemesi değil de Asrının izlemesi onu deli gibi heyecanlandırıyordu. Canının yanmasından da korkmuyordu alışıktı gece canının yanmasına ama

Yüzbaşının gözleri önünde küçük düşme düşüncesi onu utandırıyordu. İçindeki küçük kız çocuğu asrın onun başını okşasın diye beklerken önünde yerlerde sürünüp kendisinden kat be kat güçlü bir adam tarafından hırpalanmak istemiyordu.

" Bakışarak binbaşını yenemezsin asi o yüzden kum torbası ile bakışmayı kes ve çalışmaya devam et "

Daldığım düşüncelerinin baş karakterinin sesini duymam ile gözlerimi ağırca ona doğru çevirdim. Kapıya yaslanmış kollarını gövdesinde birleştirmiş bana bakıyordu. Gözlerinin içine bakarak kum torbasına sert bir yumruk salladım.

" Emredersiniz Komutanım "

Sanki burada yokmuş gibi tekrar kum torbasına dönüp karşımda binbaşı varmış edası ile yumruklamaya başladım. Sert bir tekme daha savururup tekrar yumruklamaya devam ettim. Burdaydı bana bakıyordu ama ona dönüp bakmam demek tüm konsantrasyonumun bozulması demekti. O yüzden onun olduğu tarafa doğru bile dönmüyordum. Terden sırılsıklam olmuş saçlarım ile bir an duraksayıp kafamı enseme doğru eğip o ıslaklıktan kurtulmaya çalıştım. Bir anda ensemde hissettiğim eller ile kaskatı kesildim. Elinin tersi ile ensemdeki ıslaklığı sanki kırılacak bir şeye dokunuyor gibi sildi.

Hiç tiskinmeden yaptığı bu hareket kalp atışımı hızlandırırken kafamı yavaşça ona doğru çevirdim. Eli hala ensemde gözleri ise kafamı ona çevirmem ile gözlerimdeydi. Zamanı dondurmak istesem şu anda kalmak isterdim. Öyle güzel bakıyordu ki kırmaktan korkar gibiydi. Ensemdeki eli omzuma doğru indi ve bedenimi kendisine doğru çevirdi. İki elini de yüzüme doğru çıkardı. Yüzüme yapışan saçları büyük elleri ile geriye doğru itekledi. Sanki bir bebek ile ilgilenir gibi gözlerinde gördüğüm merhamet ile benimle ilgileniyordu.

Şu an dip dibe sadece birbirimize bakıyorduk. Sanki tüm ihtiyacım buymuş gibi içimdeki tüm sıkıntı gitmiş yerini hayatımda ilk kez tattığım eşsiz bir duygu gelmişti. Bir eli hala saçım ve yanağım arasında dururken diğer eli yavaşça göğüsüm ve boynum arasında kalan sigara izlerinin olduğu kısma geldi ve baş parmağı ile yavaşça okşadı. Gözlerimin içine bakıyor gözleri yarım atletim yüzünden fazlaca açık olan göğüslerime hiç değmiyordu. Yaralarımı iyileştirmek ister gibi okşaması beni minik bir kedi yavrusu gibi ona sığınmayı itiyordu.

" Korkuyor musun" sorusu ile duygularımı anlamaması için gözlerimi kaçırdım ve başımı yavaşça eğdim. Eli çenemi kavrayıp başımı kaldırmama ve ona tekrar bakmamı sağladı. Bu sefer gözünde merhamet duygusundan çok sahiplenme ve koruma duygusu var gibiydi.

" Eğme başını Asi Gölge timinin üsteğmenine yakışmaz baş eğmek" yanında gardımın indiğini hissederken bir adım daha attım ve başımı omzuna yasladım. Bu hareketim ile omzu kasılırken aramızda kalan eli ensemi tuttu ve başımı kendine biraz daha bastırdı.

" Ama korkuyorum " derin bir nefes aldı. Şişen gögüsü ile benim başım da hareketlendi.

" Dövüşmekten yada canımın acımasından değil ama sizden ayrılmaktan korkuyorum " ensemdeki eli yavaşça orayı okşadı. Bu hareketleri birinin bana güçlü bir yumruk savurması ile eş değer hissettiriyordu.

" Ayrılmayacaksın bırakmam " hızla kafamı ona doğru kaldırdım

" Gelmeseniz olur mu komutanım beni o halde görmenizi istemiyorum en azından ağzım burnum kan içinde hatırlamayın beni bu şekilde hatırlayın olur mu" Suratı sert bir şekilde kasıldı ve siyah gözleri sanki mümkünmüş gibi daha da koyulaştı.

" Orda olacağım ve beni her daim arkanda hissedeceksin asi Kendini çıkmazda hissettiğin zaman  en çaresiz anında ben hep senin yanında  olacağım tamam mı " küçük bir çocuk edası ile gözlerimi yumdum ve başımı tekrar gögüsüne yasladım. Bu sefer kollarımı da büyük bir cesaret ile belinde birleştirdim. Bu hareketim ile bir kaç saniye duraksamış sonrada hızla bana karşılık vermişti. Şu an resmen sarılıyorduk. Biraz önce seni bırakmam demiş ve en acı hatıralarımın olduğu yerleri yumaşakça sanki silmek ister gibi okşamıştı. Ve  gece saatlerinde herkes uyurken ben komutanımla sarmaş dolaş şekilde antreman  odasında sarılıyordum.

" Komutanım" bir eli başımın  üstünden saçlarımı okşuyordu.

" Hıı" koskoca adam kollarında tüm derdimi unuttuğum güvenli bir limana dönüşmüştü.

" Ben güçsüz bir kadın mıyım niye herkes bana karşıymış gibi hissediyorum"

" Sen hayatımda tanıdığım en güçlü kadınsın Asi seni bu düşüncelere iten herkese inat yarın burda savaşacaksın. Herkese göstereceksin Gölgenin Gecesi olduğunu "

Adım dudaklarından ne güzel çıkmıştı. İlk defa duyduğum bu güzel sözcükler kafamı huzur bulduğum yerden hızla kaldırmama neden olurken gözlerimdeki parlamalar ile ona baktım.

" Adım ilk defa bu kadar anlam kazandı Gölgeye ait olmak benim için gurur verici "  sözler ile suratındaki gülümseme biraz daha büyüdü ve güzel gamzesi ortaya çıktı. Elim istemsiz şekilde gamzesini belirdiği yanağına doğru çıktı ve usulca okşadı. O çukurda kaybolabilirdi.

" Artık gidip yatmalısın güzelce uyu ve hiçbir şey düşünme Asi dövüş senin lehine geçicek ve sen burada yanımda kalmaya devam edeceksin tamam mı"  uysal bir şekilde başımı sallayıp bedenimi onun bedeninden ayırdım. Eğilip kıyafetlerimi elime alıp kapıya doğru ilerledim. Kolumdan tutup kendine doğru çevirdi.

" Bu şekilde çıkmayacaksın  umarım Asi üstüne bir şey giy " omuzumu silkip

" Herkes uyuyordur komutanım zaten duş alıcam "
Elini kolumdan çekip gözlerini kısarak kafası  yana doğru eğildi.

" Üstünü giyin Asi " sert sesi tüm güzelliğin bittiğini ve eski haline döndüğünün kanıtı gibi olduğundan da sert çıkmış gözleri yine emreder gibi bakmaya başlamıştı.

Hızla elindeki hırkayı üstüne geçirip gözlerimi yüzüne çevirdim. Bir baş selamı ile arkamı dönüp antrenman odasından çıktım. Aklımı 2 gündür kemiren dövüş şimdi umrumda bile değildi. Tek düşündüğüm şey biraz önce komutanı ile yaşadığı kısa ama ona yıllar gibi gelen yakınlaşmaydı.

Odaya kendini atar atmaz kapının arkasına yaslandı ve gözlerini yumdu. Resmen biraz önce ruhsuz olarak dillendirdiği ve asla yakınlaşmayı hayal bile edemeyeceği adam ile sarılmış güzel gülümsemesini görmüş hatta gamzesini bile okşamıştı.

Oha oha ohaaa

Yerinde bir iki kere zıplayıp gülümserken hızla kendini banyoya attı. Kısa bir duş alıp yatağa kendini bıraktı. Yorgun bedeni yaşadığı nefes kesici şeyler de üstüne eklenince daha da kasılmış sıcak duşun etkisiyle biraz rahatlamıştı.

Gözleri kısılıp uykunun derinliklerini çekildiğini hissederken aklında sadece Komutanı vardı

Ona güzel gülümsemesi ile bakan gamzeli komutanı

.........

Stresli miydim

Kesinlikle evet

Korkuyor muydum

Dayak yemekten değil ama onlardan ayrılmak beni deli dehşet endişelendiriyordu.

Nerdeyse askeriyenin yarısının bulunduğu antrenman odasında üstümdeki ağır bakışlar altında binbaşının gelmesini bekliyorduk.

Tim yanımdaydı. Asrın hemen arkamda bir eli kimsenin görmediğine emin olduğum için yavaşça sırtımda geziyor bu gezinti beni rahatlatıyordu. Gerçi onun varlığı rahatlamam için yeterliydi ama dokunuşları mayışmama üstümdeki stresin azalmasına neden oluyordu.

Kendimi büyük bahisler ile ringe çıkacak ağır dövüşçüler gibi hissediyordum. İş iyice çığırından çıkmış asla istemediğim bir duruma evrilmişti. Ben düşünceler ile boğuşurken uğultuların bir anda kesilmesi ile başımı kapıya doğru çevirdim. Binbaşı tüm heybeti ile kapının ağızında belirmiş gözleri hızla sanki nerde olduğumu biliyormuş gibi bana çevrilmişti. Hemen ayağa kalkıp hazır ola geçerken o yavaş adımlarla kimsesi görmüyormuş gibi tüm odağına beni alarak yanıma yürüdü.

Hala herkes hazır ol da bekliyor ve kimse ağızını açamıyordu. Binbaşı sanki 10 dakika sonra dövüşmeyecek gibi rahat bir şekilde önümde durdu.

" Hazır mısın üsteğmen gerçi 2 gündür nefessiz çalışıyorsun eminim hazırsındır. " sesindeki küçümseme edası benim sinirlenmeme neden olurken yüzüne bakmadan

" Her daim hazırım komutanım ben Türk askeriyim unuttunuz mu " suratında sahte bir gülümseme oluştu. 

" Unutmam ne mümkün üsteğmen gurur duyuyorum vatanıma hizmet eden kadınları gördükçe "  suratımdaki şaşkın ifade hızla değişirken ben vücudumun karıncalandığını hissediyordum. Nasıl beni övdüğünü düşünebilirdim ki zaten resmen benimle dalga geçiyordu.

Geldiğinden beri bakmadığım gözlerine hırsla baktım.

" Gurur duymaya devam edecek gibi gözüküyorsunuz sanırım komutanım çünkü biraz sonra sizin komutanım olduğunuzu unutacağım " güldü sanki çok komik bir espiri yapmışım gibi karşımda kahkaha atarak güldü.

Gözlerini benden ayırmıyordu. Keza bende aynı şekilde karşılık veriyordum. Ne olduğunu anlamadan hızla arkasını döndü.

" Ne diye toplandınız buraya korumamız gereken bir vatan var siz bütün her şeyi bırakıp dövüş izlemeye mi geldiniz"

Sesi o kadar ürkütücü çıkmıştı ki bağırmıyordu ama bağırsa ancak bu kadar etkili olurdu.

" Bu mesele Üsteğmen ile benim aramda ağzını açıp tek kelime söz söylemeyeceksiniz bir fısıltı dahi duysam buradaki yaşantınızı mahvederim ANLAŞILDI MI" Askerler hızla başlarını sallayıp salonu terk ederken sadece tim ben ve binbaşı kalmıştı. Askerlerin gitmesi stresimi azaltmıştı. Gözleri arkamda dağ gibi duran timin üzerinde gezindi.

Onları göndermeyeceğini tahmin etmiş olacak ki gitmeleri için bişey söylemedi. Üstündeki askeri üniformanın üstünü sakin bir şekilde çıkartmaya başlayınca benim de elim aynı şekilde üstüme gitti.

Sadece tişörtü ile kalmış bedeni gözüme kat be kat daha heybetli gözükürken sertçe yutkundum. Sırtımda bir el hissetmem ile kafamı arkaya doğru çevirdim. Yüzbaşı beni rahatlatmak ister gibi gözünü açıp kapattı. Bu sakin ol demekti. Eli yarım bıraktığım üniformamın üstündeki düğmeleri yavaşlıkla açmaya başladı. Şu an etrafımda insanlar olmasa düşüp bayılabilirdim. Ama stresli olduğumdan olmalı tepki verecek gücü hissetmiyordum.

Omuzlarımdan sıyrılan kıyafet ile sadece sporcu atletimle kalmıştım. Elinde kıyafetimi tutarak kulağıma doğru eğildi.

" Sakin ol canının yandığı zaman bırak ve savunmada kal " asla bırakmayacağımı ikimizde biliyorduk buna rağmen ben uysalca başımı salladım. Kafamı time çevirdiğimde hepsinin yüzlerindeki endişe beni daha da streslendirirken arkamdan alay eder gibi çıkan binbaşının sesi ile Asrın biraz daha kasıldı. Elinde olsa üstüne atlayacak gibi bakıyordu.

"  Üsteğmen sabaha kadar seni bekleyemem "

Arkamı döndüm ve hızla ringe çıktım. Tam karşısındaydım şu an 2 gündür beklediğim an gelmişti ve karşımdaki adam oldukça güçlü duruyordu. Korktuğumu belli etmememek için yarım ağız gülerek

" Korkmayın komutanım ısırmam biraz canınız yanıcak ama ben alışığım sizde zamanla acıya alışırsınız " Sözlerim biter bitmez hızla bir yumruk salladım. Yumruğumdan hafifçe yana yatarak kurtuldu. Benimle alay etmesine kendimi o kadar hazırlamıştım ki şimdi hiçbir şey söylemeden sadece yaptığım hamlelerden kaçması beni şaşırtmıştı. Tekrar bir yumruk savurdum ustalıkla kaçtığı hamlemden sonra bana biraz boşluk bırakarak kenara çekildi. Kendi etrafımda dönerek baldırlarına doğru tekme savurdum. Tek eliyle bacağımı tutup beni yere doğru itti. Popo üstü yere düşürken hızla kafamı ona doğru kaldırdım.

" Napıyorsunuz siz neden karşılık vermiyorsunuz "

Yanıma bir adım artı ve yanımda diz çöktü.

" Çünkü küçük kız askerime vuracak kadar aşağılık bir adam değilim " hırsla kaldırdığım elimi yüzüne çenesine doğru salladım. Onun yüzünde mimik oynamazken benim vurduğum elim kırışmışçasına acıyordu. Adama vurmama rağmen benim elimin acıması beni ufak çaplı tedirgin etmişti.

" Siz benimle dalga mi geçiyorsunuz niye burdayız o zaman " omzunu silkti.

" Sen bana meydan okudun çünkü şu ana kadar bana meydan okuyan kimse olmamıştı cesaretine hayran kaldım kız çocuğu "

" Ben kız çocuğu değilim karşınızda gölge timin üsteğmeni duruyor binbaşım "

" Fazlasıyla farkındayım küçük kız" yumruk yaptığım elimi acı ile sallarken sinirle gözlerimi kapattım. Hala küçük kız diyordu.

" Komutanım küçük bir kız olamayacak kadar çok şey yaşadım şimdi beni kalıplara koymaya çalışmayın ve dövüşün eğer kazanamazsam zaten iddanın sonucu olarak gideceğim"

" Bana direnerek buraya kadar gelip benim karşıma çıkarak kazandın zaten üsteğmen şimdi kalk eline baktır ve bundan sonra bir binbaşına yumruk atmadan önce bir kez daha düşün çünkü bundan sonra çok fazla karşılaşacağız "

Kimseye bakmadan beni ringin ortasında bırakarak üniformasının üstünü aldı ve kapıdan dışarı çıktı. Ben hala yerde oturuyor olayı kavramaya çalışıyordum.

Burada kalıyordum bunun için çılgınlar gibi mutluydum bir yanımda da beni rakip olarak görmemiş karşılık vermemiş olmasına üzülüyordu. Hiç böyle hayal etmemiştim. En azından beni biraz hırpalamasını bekliyordum.

" Komutanım ne dedi niye öyle birden gitti en hiçbir şey anlamadım ya" akifin sesi ile kafamı ona doğru çevirdim. Bakıyordum ama kafamdaki düşünceler benim konuşmamı engelliyordu. Bütün bir tantana buraya gelip karşısına çıkıp çıkamayacağımı görmek için miydi yani

Yüzbaşının silkelenip hızla yanıma gelişini izledim. Yanıma gelip diz çöktü.

" Noldu yüzün sapsarı oldu ne dedi " dayak yesem anca bu kadar etkilenebilirdim heralde

Yerimden doğrulup yavaşça aşağı indim. Sandalyeye otururken yanıma gelen yüzbaşına küçük bir bakış attım.

" Sen kazandın dedi buraya gelip karşısına çıkmam benim kazanmama yetiyormuş."

" Vay aq adam bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı ya la " Onurun konuşması ile pusat ona döndü.

" Ama adam hakikatli adammış bizim kız saldırdıkça zarar vermemek için elinden geleni yaptı" Hasan abi pusata ters ters bakıp

" Adam olan vurmazdı zaten komutanım kadın olduğundan değil yanlış anlamayın kendinden cüsse olarak küçük birine hem de askerine vurması bu rütbeye yakışmazdı zaten ama yinede düşündüğümüzden daha sağlam bir adammış bunu öğrenmiş olduk. " Yüzbaşı olaya el atarak

" Tamamdır gençler 2 gündür fazla yoruldunuz gidip dinlenin dağılabilirsiniz"

Herkes sakince kalktı gitmeden omuzumu dostça sıkıp timde kalmama çok sevindiklerini söyleyerek antreman odasından çıktılar.

Sadece ben ve yüzbaşı kalmıştı. Bütün dik durma çabam onların gitmesi ile yerle bir olurken omuzlarım anında çöktü. Yine yapmışlardı işte

Benim hayatımda söz sahibi olmayan insanlar yine gelmiş ve düzenimi alt üst etmişlerdi.

" Asi daha ne kadar burada oturup bu boktan 2 günü düşüneceksin" kafamı yerden kaldırmadan omuzlarımı indirip kaldırdım. Karşımda komutanım yoktu şu an karşımda yanına kuş kadar hafif hissettiğim adam vardı.

" Biliyor musunuz ben çocuktan o lanet evden kaçabildiğim her gün sokaktaki erkek çocuklarla maç oynama çıkardım. Kızlarda vardı ama ben özellikle erkeklerle oynamak istiyordum . Zor şekilde kendimi aralarına kabul ettirdiğimde de beni hep kaleci yapar hep alay ederlerdi. Aynı bu gün olduğu gibi sizin aranıza kendimi zor kabul ettirmişken binbaşı geldi ve benimle tüm askeriyenin önünde alay etti " kafamı ona doğru kaldırdığımda yüzündeki şevkat dolu ifadeyle beni izlediğini gördüm. Bu bakışlar gözümden bir damla yaşın düşmesine neden olurken hızla kaldırdığım elimle gözyaşımı sildim.

" Ben çok mu güçsüz bir kızım komutanım gerçekten yakışmıyor muyum buraya " Oturduğu yerden kayarak yanıma geldi . Bir elini omuza atıp beni dikleştirdi. Diğer elini şu ara sık sık yaptığı gibi yanağıma koydu ve hafifçe okşadı. Bu hareketi o kadar güzel hissettiriyordu ki ne düşünüyorsam bir silgi gibi siliyordu sanki

" Sen Asi benim gördüğüm en güçlü kadınsın

bu time ve bana senden daha iyi kimse yakışamazdı."

Continuă lectura

O să-ți placă și

346K 22.4K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
RUHSUZ (Yeniden) De Aylak

Ficțiune adolescenți

11.3K 929 39
Aile? Sevgi? Aşk? Hayır, hayır... Onun bu hayatta sahip olduğu tek şey bir dosttu, o da bir yangında kül olana kadar.. Peki kaybettiği dostunun yerin...
195K 11.4K 23
"İzlemen bittiyse niye geldiğini söyle" dedim hâlâ ona dik dik bakarken. Sırıttı ve daha da bana yaklaştı. Nefeslerimiz birbirimize karışırken biraz...
Gri Asker De Ece

Ficțiune adolescenți

8.8K 466 18
(Bölümler uzundur.) Yıllar önce öldü diye gösterilen ve karanlık bir odada renklerin ne olduğunu bilmeden, ışığı görmeden büyüyen bir kızın hikayesi...