fatih'in istanbul'u | bxb

Por asloeyy

113K 7.1K 3.4K

[TAMAMLANDI] yalnız yaşamaktan rahatsız olduğu için ev arkadaşı arayan fatih ile geçimsiz olduğu için sürekli... Mais

başlangıç
bir
iki
üç
dört
beş
altı
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz☄️
on dokuz
yirmi☄️
yirmi bir
final☄️

yedi

4.9K 377 164
Por asloeyy

|fatih|

|istanbul|

___________

(aralık on sekiz, cumartesi, öğlen bir suları)

odandasındır ve uyuyorsundur
diye ses etmek istemedim ama
bu saat oldu senden bir ses çıkmadı
merak ettim açıkçası. iyi misin?

ah yeşil, ya dün söylemeyi unutmuşum

sabah dokuzda geldim starbucksa

bugün full çalışıyorum final haftası
izin aldığım için

anladım. peki böyle nasıl dayanacaksın

merak etme, sadece bu iki gün böyle

yeni yıla kadar izinliyim

yılbaşında çalışıyor musun

bu da soru mu. o gün pi'de götümün
bile terleyeceğinden eminim

halbuki tatil.

burjuvalara tatil var. işçi sınıfı
hayatı boyunca çalışmaya mahkum

haklısın.
bu arada, proje için teşekkürler.

ne yaptım ki iki üç ufak figür

benim en zorlandığım kısımları
hissetmiş gibi tamamlamışsın.
diğer bölümler çorap söküğü gibi
ilerledi sayende. çok teşekkür
ederim.

rica ederim önemi yok

ama illa karşılığını ödemeliyim
diyorsan bir fikrim var

tabii, ne istersen

ne istersem mi

acaba bu isteğimi değiştirsem mi

merak ettim? en az bir
gün erken bitti ödevim sayende.
makul olan her isteğini yapabilirim

o zaman, etli kuru fasulye yemeği
yapar mısın? ne zamandır canım
istiyor ama bir türlü fırsat bulamadım

olmuş bil.

teşekkürler yeşil, hadi ben kaçtım
görüşürüz

kolay gelsin, dikkat et kendine

_

(aralık yirmi, pazartesi, öğleden önce on bir civarı)

istanbul, evden çıkarken seslenince mutfaktan çıkıp kapıya yaslandım.

ben çıkıyorum. senin bugün sınavın var mı

hayır, yarın başlıyor benim ama sen böyle üşümeyecek misin hava soğuk

gerçekten üstü ince görünüyordu.

bir şey olmaz merak etme.

umarım hasta olmazdı.
_

(aralık yirmi bir, salı, öğleden sonra dört)

projemi teslim ettim ve çok iyi geçen bir sınavdan çıktım. açıkçası, ilk finalimin bu kadar iyi geçmesi modumu yükseltmişti.

tolga ile birlikte kafeteryaya ilerlerken bir yandan soruları nasıl yanıtladığını anlatıyordu ve ben de her zamanki gibi sessizce onu dinliyordum.

tam bir masaya oturacakken az ilerde alkın ve istanbul'u görünce onların yanına ilerledik.

istanbul'u ne dün akşam ne de bu sabah görmüştüm ve üç gün içinde bu çocuğa ne olmuştu böyle.

hasta mısın çok kötü görünüyorsun

ah yeşil sen mi geldin. sorma ya fena kapmışım şifayı

gözlerimi açacak halim yok

yanına yaklaşarak elimin tersini alnına yasladım, ateşinin normal olduğunu anlayınca yüzüne baktım.

dün dedim sana üstün çok ince diye. dinlemedin ki beni. sınavın var mı şu an

evet, beş buçukta

tamam bekle iki dakikaya geliyorum

masadan uzaklaşarak okulun diğer kısmında kalan kafeteryaya koştum. orası, daima oturduğumuz kafeteryaya nispeten daha büyüktü.

kış çayı ve bir parça limon alabilir miyim. bir de fındıklı çikolata.

bir dakika kadar sonra çayı alıp tekrar istanbul'un olduğu kafeteryaya hızlı adımlarla yürüdüm.

çayı, limon parçasını ve çikolatayı masaya koydum.

bu çayı sıcak sıcak iç, ben eve geçtiğimde ıhlamur kaynatırım bir de hasta çorbası yaparım gelince de onu içersin. yarına kadar toparlarsın. final haftasında hasta olmak işkence gibi oluyor.

teşekkürler yeşil ama ne gerek vardı.

bir cevap vermeden sandalyeye oturdum ve endişeli olduğumu gizliyebildiğimi şüphe ettiğim bakışlarla istanbul'u izledim.

istanbul ayaklandığında saatime baktım, çoktan beş olduğunu görünce ben de ayaklandım.
kapıya birlikte yürüdüğümüzde istanbul bana döndü

şurada bi sigara içicem

başımı sallayarak ben de  peşinden gittim. bahçedeki banka oturmuş sigarasını içerken ben de etrafı izliyordum. birkaç dakikanın ardından istanbul'a döndüğümde onun bal rengi gözlerinin halihazırda benim üzerimde olduğunu görünce şaşırdım.

bir şey mi oldu

başını iki yana sallayıp bakmaya devam etti.
ardından izmariti bankın kenarında söndürerek yanındaki çöp kovasına attı.

ben sınava gidiyorum

dediğinde boynumdaki yün atkıyı çıkartarak istanbul'un boynuna dikkatli bir şekilde taktım. ardından bir şey söyleme gereği duymadan elimle selam vererek arkamı döndüm.

*(fatih'in atkısı, tabii artık istanbul'un ama konumuz bu değil ^^)*

_

(istanbul ve alkın sınav sonrası konuşma)

alkın, bi yerlere gidip oturalım mı seninle konuşmam gerekiyor

"neden bu gözler bana 'siki tuttum alkın yardım et' der gibi bakıyor"

çünkü tuttum siki hem de fena halde

"tamam, gel cosmos'a gidelim sakindir orası"

birlikte cosmos'a geçtiğimizde üst kata çıktık. fatih ile ilk tanıştığım gün aklıma gelince o gün oturduğumuz masaya oturdum, şansımıza kimse yoktu üst katta.

"anlat ne oldu"

ben aşık oldum aminakoyim

"ne. ne ara. kime oldun oğlum."

fatih'e
hay sikeyim deliricem ama cidden fena tutuldum çocuğa. aklımdan hiç çıkmıyor. öyle hoşlantı falan da değil eminim.

"dur bi dur. bi sakin ol. baştan anlat ne oldu nasıl anladın aminakoyim noluyor ya."

offffff. kendimi sikicem alkın cidden çok kötüyüm.

ilk tanıştığımız gün var ya. işte ben fatih'i ilk o gün görmedim. geçen sene kafeteryada görmüştüm birkaç kere, yanında hep tolga vardı ve işte dikkatimi çekmişti. bu sene de dönemin başında gördüm birkaç kere. sonra çat diye karşıma çıkınca şaşırdım. o gün işte onunla aynı evde yaşayacağımı anlayınca heyecanlanmıştım.

oğlum kaç yaşında adamım sonuçta ama valla gözlerine bakınca kalbim deli gibi atıyor. ben de o yüzden sürekli küfür etmeye başladım böylece benden uzak durur mesafeli olur falan diye.

"eee işe yaramış gibi görünmüyor"

yarama-

"selam beyler napıyosunuz"

tolga da nerden çıktı böyle.

"özel bir şey mi konuşuyordunuz"

aslında e-

"hayır tolga, özel değil. gelsene sen de. senin de fikrini alırız hem"

"hangi konuda yardımım gerekiyor ki"

"istanbul'un fatih'ten hoşlanması hakkında"

"NE"

niye şaşırdın tolga olamaz mı aminakoyim ben birinden hoşlanamaz mıyım

"hayır hayır yanlış anladın. ben daha çok senin gibi sosyal ve dışa dönük birinin fatih'ten hoşlanmasına şaşırdım. biliyorsun, ikiniz de oldukça zıtsınız."

işte zıtlık falan bir işe yaramadı.

"tamam sen anlat, ben de dinleyip sana fatih ile ilgili bildiklerimi anlatırım"

bi dakika ya sen neden bunu normal karşıladın şimdi

"napıcaktım istanbul homofobik mi takılsaydım. hem ben de biseksüelim. şimdi anlatıcak mısın"

ya şimdi baştan almayacağım ama özetle fatih'ten etkilenmemek için sürekli ona küfür edip uzak durmaya çalışıyorum ana inatla hislerim artıyor. bir de üstüne böyle ilgili olması beni daha büyük çıkmaza sokuyor.
sizin geldiğiniz gün mesela kendi çamaşırlarını katlama işini sonraya bırakırken, benim çamaşırlarımı özenle katlayıp kenara kaldırmış.
sonra sabahları hazırladığı kahvaltı... akşam yaptığı yemekler...

"bir dakika. sabah hazırladığı kahvaltı derken."

kendisine hazırlayıp toplamayı unuttuğu kahvaltı

"iyi de, bildiğim kadarıyla fatih her gün sabah beş altı gibi kalkar spor yapar duş alır sonra da yedi gibi kahvaltısını yapar. ve kahvaltıdan kastım öyle peynir zeytin falan değil. kolaylık olsun diye ölçülerine dikkat ederek shake hazırlar."

iyi de her sabah masada kahvaltılıklar, ocakta demlenmiş çay falan hazır oluyor

"çok ilginç. fatih çay içmez bile. nedenini bilmiyorum ama kesinlikle sevmediğine eminim."

çok garip. neyse işte. sonra geçen gün projesine yardım ettim diye istediğim yemeği yapmış yanında ekstra şeylerle. bugün de gitmeden atkısını verdi bana. yani elime de vermedi, kendisi taktı boynuma gitti. anlamadım. ve acayip ümitleniyorum aminakoyim ya offfffff kafayı yicem. yine bana kapı görünüyor gibi.

"fatih'in böyle biri olduğunu bilmiyordum. muhtemelen sana yaptığı yemekler de ev yemekleridir."

evet de bunda ne var ki. klasik ev yemekleri işte

"evet öyle tabii.
ama bakın.
aslında fatih'in bir ev arkadaşı aramasının tek sebebi evdeki sessizlikten sıkılmış olması. ama gördüğüm kadarıyla siz neredeyse hiç karşılaşmıyorsunuz bile. ve fatih zaten altı yıldır yalnız yaşamaktan ve kendi işini kendi görmekten bıkmış biriyken şimdi senin için de yemek yapıp sen yoruluyorsun diye çamaşırlarını falan katlıyor.
sizce bu doğal bir şey mi?
ve bir de seninle tanıştıktan sonra bizi evine davet etmesi... altı yıldır tanıyorum fatih'i ve açıkçası, en sevdiği yazarın stefan zweig olduğunu dahi o gün kitapları görünce öğrendim. anlatabiliyor muyum"

offffff tolga bana daha çok ümit veriyorsun. bana başka şeyler söyle ki unutayım fatih'i ve sevmiyim.
evden atılmak istemiyorum aminakoyim. bu kadar alışmışken fatih'ten uzak kalmak istemiyorum.

"istanbul. tolga haklı olabilir sonuçta fatih'in ne düşündüğünü bilmiyoruz belki o da senden hoşlandı."

saçmalama alkın, fatih benden niye hoşlansın. adamın ebesine kadar küfrediyorum her gün.

o esnada masanın üzerindeki telefonumun ekranı parladı ve gelen mesajı üçümüz de görmüş olduk,

fatih; sınavdan çıkmadın mı? hastasın zaten fazla oyalanmadan eve gel. çorba hazır.

fatih; canının istediği başka bir şey var mı? sen gelene kadar yapayım.

fatih; bu arada, eczaneden birkaç ilaç aldım ama umarım herhangi bir hastalığın yoktur. sana soracaktım ama sınavdasın diye aramadım.

___________

Continuar a ler

Também vai Gostar

801 100 5
Savaşçı bir prens ve yaralı, yanlış anlaşılmış bir şeytanın hikayesi. Not: Şeytan terimine daha genel ve belli dinlerin yorumlarından ayrı bir düşünc...
emo-sin| gay Por ☄🕳

Literatura feminina

51.3K 2.3K 20
"Sen sikemiyorsan, ben sikerim kardeşimizi mağdur etmeyiz." [text bölümler.]
25.4M 905K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
488K 31.3K 29
"Hemen sinirlenip insanlara saldırmaya başlayan ben, ona vuramıyordum."