GÖKKUŞAĞI

Door kmsrl78

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... Meer

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 13/G ⭐
🌈 14/G ⭐
🌈 15/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G /27⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 38/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈42/G⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈48/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈53/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈66/G⭐

2.6K 344 56
Door kmsrl78

Keyifli okumalar dilerim...

Gökkuşağı Yıldız

Valizimi son kez kontrol edip fermuarını çektim. Martin'in valizinide kapatıp kapıya ilerlettim.
Benim isteğim ile Sicilya'dan erken ayrılma kararı almıştık, Martin'in benden gizlediği şirketini çok merak ediyordum.

"Güzelim hazır mısın? Uçak hazırmış."

Martin kiraladığı özel uçak ile Roma'ya gidecektik, bir gün sonra ile Milano'ya geçecektik.

"Hazırım."

Bu güzel evde son kez gözlerimi gezdirip valizimle beraber dışarı çıktım. Bir gün içinde Sicilya'nın güzel yerlerini gezmiştik ama yaşadığımız olaydan sonra pek zevk alamamıştım.

Birlikte arka koltuğa geçtiğimizde yolu izlemeye başladım. Martin elimin üstünü okşayıp bana gülümsediğinde hafif tebessüm etsemde hala ona olan kırgınlığımı biliyordu.
Havalimanında bizi yönlendirdiklerinde özel uçakların bir çoğu aynı pist üzerindeydi.

Uçağın merdiven kısmına geldiğimizde görevli pilot ve bize hosteslik edecek kadını tanıttı. İlk defa özel uçakla uçacaktım ve biraz heyecanım vardı. Uçakta yerlerimize geçtiğimizde çok beklemeden havalandı.

Gayet rahat kısa bir uçuştan sonra Roma'ya inmiştik. Burada bizi bekleyen Mario'nun çalışanlarından biri ile Martin'in evine gelmiştik.

Hemen ayağıma dolanan Tarçın ile gülümsedim.

"Oğlum, ilk defa mı bu kadar ayrı kaldık?"

Uzun bir süre onunla oynayıp odaya geçtim ve yatakta uzanan Martin'le karşılaştım. Bende yanına doğru kıvrıldığımda cebimde kalan telefonu çıkardım. Yoğunluktan dolayı Sicilya'da paylaşım yapamamıştım ve çok da fotoğraf çekmemiştim. En çok beğendiklerimi seçip sosyal medyada paylaştım.


Fotoğrafladığımda en çok beğendiğim iki yeri paylaşırken en sondada Martin ile çekildiğimizi paylaştım. İkimizin fotoğrafına bakarken bir kez daha gülümsedim.

"Seni seviyorum." diye mırıldandım.

"Seni seviyorum güzelim ama bana hala kırgın olduğunu biliyorum."

"Kolaylıkla unutabileceğim bir şey değil."

"Haklısın." ikimizde sessizleşmiştik. Kalkıp giyinme odasına gittim ve burada bıraktığım gecelikleri giydim. Tekrardan yatağa geçtiğimde sırtım Martin'e dönük bir şekilde yattım. Eliyle omuzumu okşadı sonrasında ayaklandığını hissettim.

....

Sabah hızlı bir şekilde hazırlanıp Milano'ya uçmuştuk. Ben sabırsızlıkla şirkete gitmek istesem bile Martin eve uğramamız gerektiğini söyledi.

Geldiğimiz apartman eski gibi dursada oldukça bakımlıydı. Asansör olmadığı için katları tek tek çıktık. En üst kata çıktığımızda Martin cebinden bir anahtar çıkardı ve dairenin kapısını açtı. Benim geçmem için kenara kaydığında ayakkabılarımı çıkarıp ilk adımı attım.

"Mario'nun evi..." diyerek açıklama yaptığında başımı sallamıştım.

Ev oldukça temiz görünüyordu bunun nedenide Mario'nun bizden önce gelmiş olmasıydı.

Kapıdan girince kısa bir koridor geçiyorduk. Sonrasında bizi büyük bir salon karşılıyordu, mutfak salonla birleşikti. Salonun köşesinde dönmeli küçük merdiven vardı.

"Orası nereye çıkıyor?"

"Yatak odası ve teras."

Kolumda ki çantayı koltuğun kenarına bırakıp  boydan pencereye ilerledim, hava biraz kapalı olduğu için kara bulutlar gökyüzünü sarmıştı.
Kollarımı birbirine sarıp okşadım ve Martin'e döndüm.

"Üşüdün mü?"

"Hayır." diyerek cevap verdim.

"Bir şeyler mi yesek?"

"Ben hazırlayayım hemen."

İnce hırkamın kollarını katlarken Martin dibime kadar gelip iki avucuyla yüzümü kavradı.

"Uğraşma güzelim, sipariş veririz."

"Martin bir saatte kaç yemek yapan bir şefim ben..."

Aniden belimden kavrayıp kendine çekmesi ile cümlem yarıda kaldı.

"Mütevazilik desen var."

"Ee tabi." omuzumu hafifçe silkip yakasını düzelttim bu sırada tebessüm ediyordum.

Güzel gözleri ile uzun uzun beni seyretti, elinin tersi ile yanağımı okşadığında gözlerimi kapatmıştım.

"Aramızın kötü olmasını istemiyorum." mırıldanışı ile derin bir nefes alırken hafifçe gözlerimi araladım. Ellerim iki yandan kollarını sararken konuştum.

"Bende istemiyorum ama diğer türlü de olmuyor."

Hafif baş eğmesi ile alınlarımızı birleştirdi ve fısıldadı.

"Bunuda halledeceğiz."

Sonrasında ben buzdolabında olan malzemeler ile hızlıca bir şeyler hazırlayıp masayı kurmuştum. L modeli koltuğun bir tarafına uzanmış Martin'e doğru adımladım. Bir kolu gözlerine siper etmişti, yanına doğru eğildim ve yanağını öptüm.

"Sevgilim?" hissedilmeyecek şekilde yanağını okşadım, gözlerimle severek onu izledim. Tam yanından ayrılıp üstüne örtecek bir şeyler bakacakken bileğimden tutulup koltuğa çekilmem bir oldu.

"Öpmeden nereye?"

"Öptüm ya." diyerek yanağını sıktığımda huysuzlanarak geri çekildi ve baş parmağı ile dudağımı okşadı.

"Anladın sen."

"Yo anlamadım." diyerek omuz silktim, tabiki de anlamıştım ama belli etmedim. Bana inanmamış gibi bakarak ağırlığını daha  çok verdi.

"Bak seen... Göstermeli olarak anlatma mı ister misin?"

İçime derin bir nefes çekip gözlerimi kaçırdım. O kadar güzel ve etkileyici bakarken yattığım yerden kalkmak, ona itiraz etmek çok zordu.

"Sonra mı şey yapsak biz?"

"Ney yapsak bebeğim?"

"Martin dalga geçme yaa.."

"Güzelim gören de hiç olmadı sanacak, yanaklarının haline bak."

"Bir an söylenince utanıyorum."

O bu halime güldüğü sırada onu ittirmeye çalıştım ama izin vermeden dudaklarımın üstünü dudakları doldurdu. Gözlerim anında kapanırken sanki uzun süredir öpmemiş gibi özlemle öpüyordum. Alt dudağımı dudaklarının arasında emerek geri bıraktığında nefeslendim.

"Sevdiğim." burnumun ucunu öpüp üstümden kalktı ve beraberinde benide kaldırdı. Yan yana oturduğumuzda bir taraftan kolunu omuzuma doğru attı ve kendine doğru çekti.

"İstanbul'u özledin mi?"

"Özledim... Nereye hayran olursak olalım insanın kendi memleketi gibisi yok."

"Evet öyle." diyerek bana onay verdi.

"Yemekler soğumasın hadi." elimle bacağına hafifçe vurup ayaklandım. Arkamdan gelirken bir anda sokulup sarıldı.

"Ne zaman dönelim istersin?"

"Aslında bir kaç gün sonra olabilir." dediğimde ilk başta duraksadı, onunla beraber bende durdum.

"Bu kadar erken mi?"

"İstanbul'a gidip yeni bir yer açmak için aşırı heyecanlıyım, bir an önce başlamak istiyorum... Ve şey artık düğün hazırlıklarına başlamamız gerektiğini düşünüyorum."

Martin bir kaç saniye dursada bir anda kahkaha atmaya başladığı için irkilmiştim. Yönümü ona doğru çevirip bu haline tebessüm ettiğimde aniden ensemden çekip dudağımı öptü. Sert ama kısa bir öpücükten sonra alnıma buse kondurdu.

"Oh bee! Senden bunu net bir şekilde duydum ya daha ne isterim."

Onun bu haline gülsemde şakasına kızarak konuştum.

"Abartma Martin, o kadar 'evet' dedim zaten."

"Evet demen ayrı, isteyerek hazırlığa başlaman ayrı güzelim."

Başımı onaylarcasına salladığımda tekrardan yanağımdan sıkarak öpmüştü. Zorla uzaklaştığımda masaya ilerledim. İki kişilik hazırladığım masada o baş kısmına geçmişti, bende hemen soluna oturmuştum.

.....

Sabah olduğunda yatakta tek başımaydım, Martin'i merak ederken aşağıdan fısıltılar duydum.

"Düzelttiniz yani aranızı."

"Düzeldi gibi." diyen kişi Martin'di.

"Zaten Gökkuşağı melek gibi bir kız, uzun süre küs kalamıyor." diyen kişide Mario'ydu.

Martin bir cevap vermediğinde bende yataktan kalktım, kapıyı açık bıraktığı için duymuştum seslerini. Buradaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve çıktım. Yerde duran valize eğilip içinden bir tişört ve rahat bir pantolon çıkardım. Saçımı tepeden toplayıp yatağa yöneldim. Yatağı düzelttikten sonra aşağıya indim. Mario tezgah başında bir şeyler hazırlarken Martin koltukta oturmuş, tabletine bakıyordu.

"Buongiorno signora"
*Günaydın hanımefendi*

"Buongiorno Mario."

Merdivenin sonuna geldiğimde hemen Mario'nun yanına ilerleyip açtığı kollarının arasına girmiştim.

"Bir kaç günde özlettin kendini."

"Sende öyle Mario."

Geri çekildiğimde yanağımı sıkıp işine devam etti. Bize bakan Martin'e hafifçe gülümseyip Mario'ya döndüm.

"Neler yaptın biz yokken."

"Sizin ardınızdan buraya geldim, uzun zamandır boşladığımız işleri hallettim."

Tekrardan aklıma gelmesiyle hafifçe koluna vurup ona da kızdım.

"Sende kandırdın beni."

"Kandırmadım sadece arkadaşımın sırrını sakladım."

Keskin bakışlarım Martin'i bulduğunda ellerini iki yana açıp omuzlarını kaldırmıştı.

"Neyse biz bu konuyu Martin'le hallettik ama bir daha sakın benden bir şey gizlemeyin."

Bu sözüm ikisinede geldiğinde aynı anda beni onaylamışlardı. Sonrasında bende Mario'ya yardım edip kahvaltıyı hazırlamıştık, Martin'de bu sırada benim ısrarımla masayı kurmuştu.

"Bir kaç gün sonra gidelim demişsin..."

Mario'nun sesini duyduğumda elimde ki çatalı tabağın kenarına koyup ona döndüm.

"Evet."

"Neden, neredeyse bir ay kalmak istiyordunuz?"

"İstanbul'u özledim ve orada yapacağım işlerin heyecanı var içimde... Hem artık bir ayağımız İtalya'da öyle değil mi?"

Martin başını salladığında buraya daha sık geleceğini anlamıştım.

"Artık Martin'in de orada ki işleri düzene koyması gerekiyor... Bize artık bir düzen lazım Mario, bunun için tatili kısa kesmeliyiz."

"Anlıyorum, veda yakın diyorsun."

Birde bu vardı tabi... Artık Mario ve Danilo İtalya'da olacaktı, oysa ben onlara çok alışmıştım. Yüzüm biraz düştüğünde Martin yanağımı okşadı ve sessizce konuştu.

"Düşmesin güzel yüzün, istedikçe geliriz, onlar gelir. Bu yüzden şu veda mevzusunu ortadan kaldıralım."

Son sözünü hem bana hemde Mario'ya bakarak söylemişti. İkimizde onu onayladığımızda yemeğe devam ettik.

...

Kahvaltıdan sonra Mario iş yerine gideceğini söylemişti ve tabi ki Martin'de ona eşlik edecekti. Martin bugünde evde durmam konusunda ısrarcı olsada onu dinlemeyip iş yerini görmek istediğimin ısrarını yapmıştım. Sonunda pes ederek kabul ettiğinde hemen hazırlanmaya koyulmuştum.

Valizimden pembe renkte olan elbisemi çıkarıp yatağın üstüne koydum, ona eş olarak ceketimide çıkardığımda bu kombin hoşuma gitmişti.

Hemen giyindim ve banyoda ki aynaya gittim. Makyaj çantamı lavabonun kenarına koyup elbiseme uygun bir makyaj yaptım. Saçımı topuz yaptığımda hazır olduğuma ikna oldum.

Tekrardan odaya geçtiğimde altında kumaş siyah pantolonu ile bekleyen Martin vardı. Onu her böyle gördüğümde heyecanlanıp nefesim kesildiği için banyo kapısında öylece kaldım.

"Bebeğim."

O da kafasını kaldırıp bana baktığında anlık duraksadı. Biraz kısa ve dekolteli giyinmiş olabilirdim ama çok da abartmamak lazımdı.

"Güzelim çok güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim." tekrardan üstümü kontrol ettiğimde sözlerinin devamı ile hızla başımı kaldırdım.

"Ama heralde denemek amaçlı giyindin?"

"Hayır neden ki?"

Bir kaç adımla yanıma gelip elimden çekti ve kendi bedenine yapıştırdı. Ellerim omuzlarında yer edindiğinde boy farkından dolayı başımı kaldırdım.

"Çok kısa ve derin göğüs dekolteli olmaz yani."

"Olur."

"Olmaz."

Kaşlarımı hafif çatıp ondan uzaklaşmak istediğimde izin vermedi ve beni daha çok kendine çekti.

"Martin bırak."

"Bırakmam."

"İnatlaşma ya... Hem sen giydiklerime hiç bir şey demezdin ne oldu?"

İlk bir kaç saniye cevap veremesede altta kalmamak amaçlı konuştu.

"Hala karışmam ama bu fazla yani."

Kollarının arasından çıkmaya çalışırken ikimizde dengemizi keybedip yatağa devrildik. Martin'in aniden üstüme düşmesi ile acıyla inledim.

"Ne oldu?" diye üstümden kalktığında bende oturur poziyona geldim. Eteğim falan daha çok açıldığı için düzeltmeye çalışırken Martin elimden tuttu.

"Bir şey oldu mu?"

"Sadece beklemediğim anda düşünce..." cümlemi yarıda kesip gözlerimi gözlerine diktim. Hala üstü çıplaktı ve o böyle durdukça ben hiç bir şeye odaklanamıyordum.

"Hadi gidelim."diye mırıldandım.
Uzunca bir süre beni süzdü ve sonunda derin bir nefes verip kımıldandı.

"Tamam öyle olsun, bundan bir kaç ay sonra zaten zor giyersin."

Tam yanımdan geçip gidecekken kolundan tuttum ve karşısına geçtim.

"O ne demek?"

"Şu demek sevgilim..."

Kısa bir adım atmasıyla dibime girip sağ elini kaldırdı ve boynumdan aşağı yavaşça indirdi. Boşta kalan eli de ince belimi kavradığında nefesim tıkanmıştı.

"Hiç silinmeyen izlerin olacak." bakışları koyulaşırken elini bedenimden sürterek gittiğinde nefesim tekledi ve gözlerimi kapattım.

Tam banyonun kapısını kapatacakken arkasından bağırdım.

"Terbiyesiz."

"Bende seni seviyorum gül güzelim."

Ellerim iki yanda yumruk olurken yerimde tepinmemek için zor durdum.

"Pislik yaa."

"Seni duyabiliyorum."

"Duyman için söylüyorum."

Odadan çıkmadan önce derin bir kahkasını duymuştum. Bu adama hem sinir olup hemde bayılıyordum, ikisini bir anda başarmasının sebebi ona olan sevgimdi.

~~~~

Bölüm sonuu.

Uzun zamandır yoktum çok üzgünüm ama arayı bir daha bu kadar açmayı düşünmüyorum. İnşallah.

Birbirimize, hikayeye olan özlemi gidermek için yorumlarda buluşalım lütfeeen 😇

Takipte kalın.
Sevgi ile kalın♥🌈

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

1.7M 45.9K 14
Hansa Kozcu &Fatih Haznedar 🌹 BERDEL/AŞİRET KURGUSUDUR YALNIZ BİLDİĞİNİZ BERDEL HİKAYELERİNDEN DEĞİLDİR. ŞİDDET VE ZORLAMA TARZI ŞEYLER YOK [Başlama...
58.1K 1.3K 31
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
366K 32.5K 29
Seha Bey bir ayağını öne atıp ona dengesini vererek şöyle bir durdu. Leyla'yı kısacık üstün körü süzdü. Rahatsız eden bir bakış değildi ama olmasa da...
141K 8K 23
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...