İLK GÖRÜŞTE

Moonliiighht_ द्वारा

45.9K 1.4K 1.5K

~ Müge üniversiteyi kazanmasıyla birlikte edindiği arkadaş ortamındaki sert mizaçlı ve bir o kadar da kaba... अधिक

• 1.BÖLÜM •
• 2.BÖLÜM •
• 3.BÖLÜM •
• 4.BÖLÜM •
• 5.BÖLÜM •
• 6.BÖLÜM •
• 7.BÖLÜM •
• 8.BÖLÜM •
• 9.BÖLÜM •
• 10.BÖLÜM •
• 11.BÖLÜM •
• 12.BÖLÜM •
• 13.BÖLÜM •
• 14.BÖLÜM •
• 15.BÖLÜM •
• 16.BÖLÜM •
• 17.BÖLÜM •
• 18.BÖLÜM •
• 19.BÖLÜM •
• 20.BÖLÜM •
• 21.BÖLÜM •
• 23.BÖLÜM •
• 24.BÖLÜM •

• 22.BÖLÜM •

1K 45 21
Moonliiighht_ द्वारा

"İyi okumalar!"


⚪️

Baran işittiği tanıdık sesle birlikte başındaki ağrıyla yavaşça gözlerini araladığında hemen karşısında duran kızı görürken hafifçe kaşları çatılmış bir şekilde "Benim burada ne işim var Müge?" dedi hafif uykulu çıkan sesiyle, burada olduğuna şaşırırken aynı zamanda.

Baran buraya nasıl gelmişti? Neden, ne için Müge'nin oturduğu apartmana gelmişti? Hiçbir şey hatırlamıyordu. Buraya nasıl geldiğini bile hatırlamıyordu.

"Evet Baran. Ben de sana soruyorum. Burada ne işin var?"

Müge Baranın kendisine sormuş olduğu soru ile Barana karşılık verdiğinde Baran ağrıyan başını ovuşturarak "Hatırlamıyorum." diye cevap verdi. "Neden geldiğimi hiç hatırlamıyorum. Hatta nasıl geldiğimi bile."

Müge burnuna gelen içki ve sigarayla karışık kokuyla birlikte hafifçe yüzüne buruşturarak "Bu içki kokuna bakılırsa sarhoş bir şekilde buraya gelmiş olmalısın." dedi. "Ama niye geldin? Bizim apartmanın önünde sızmanı gerektiren şey neydi?"

"Dün gece meyhaneye gittik." dedi Baran kıza açıklama yaparcasına yorgun bir sesle. "Tarık ve Berat'la. Sadece masadan kalkıp çıktığımı hatırlıyorum. O kadar. Ondan sonrasını buraya nasıl geldiğimi, ne için geldiğimi hatırlamıyorum hiç. Bir uyandım buradayım ve buradasın."

Müge çikolata kahve gözleriyle Barana bakmayı sürdürürken Baran ağrıyan başını tutmayı sürdürerek "Başım çatlıyor." dedi yorgun bir sesle.

"O kadar içersen tabii çatlar." dedi Müge ukala ukala karşılık verircesine.

"Sen nereye?" dedi Baran ona sorarcasına. "Okula mı?"

"Evet." Müge Barana süzercesine baktı. Sarhoşluğun vermiş olduğu etkiyle yorgun ve bitkin gözüküyordu. O her zamanki halinden uzaktı. "Ama sen bugün okula gitme bence. Arabanla geldiysen-"

"Arabamla gelmedim." dedi Baran onun sözünü keserek.

"Önce seni evine bırakayım o halde, ben de sonra okula geçerim. Sende evde duş alırsın, yatıp dinlenirsin."

"Ben kendimi iyi hissetmiyorum. " dedi Baran yutkunarak, halsiz ve yorgun çıkan sesiyle. Yutkunduğunda boğazında yoğun bir acı hissetti. "Boğazlarım da acıyor. Üşüyorum."

Baran ayağa kalktığında üşüdüğünü hissederken kollarını önünde birleştirdi sanki üşümesini geçirmek ister gibi. Müge onun bu halini görerek elini onun alnına koydu.

"Ateşin var. Hastaneye gidelim Baran. Serum taksınlar sana."

"Dersten geri kalacaksın." dedi Baran kabul etmezcesine. "Beni boş ver, sen derse git. Sen beni eve kadar bırak yeter."

"Ders senden daha önemli değil şu an." diye cevapladı Müge ve onun koluna girer bir edayla kaldırımda park etmiş olduğu arabasını gösterdi. "Arabam şurada hemen." Müge uzaktan kumandayla arabanın kilidini açtı. "Gidelim hadi."

Baran, Müge'nin kendisini yönlendirmesine izin verirken onun az önce kurmuş olduğu cümleye hoşuna gidercesine kendi kendine gülümsedi ona belli etmeden. Müge'nin kendisini önemsemiş olması hoşuna gitmişti.  Birlikte arabaya binmelerinin ardından bulundukları yerden uzaklaştılar.


⚪️

Müge, Baranla birlikte hastaneden çıktıktan sonra doktorun kendilerine vermiş olduğu reçete ile eczaneden ilaçları aldıktan sonra arabaya bindiler. Barana hastanede serum takılmıştı. Müge emniyet kemerini taktıktan sonra arabayı çalıştırmadan hemen önce Barana yan gözle bakarak  "Baran, iyi misin şimdi biraz daha?" diye sordu. En azından kapının önünde gördüğü gibi o bitkin görünümü kaybolmuştu.

"Biraz daha iyiyim." diye yanıtladı Baran boğazını temizleyerek. "Serum iyi geldi."

"Eve gittiğinde ilaçlarını aldıktan sonra daha da iyi olursun." dedi Müge hafif bir gülümsemeyle.

Baran da ona hafif bir gülümseme gönderdikten sonra Müge arabayı çalıştırdı ve birlikte hastanenin bulunduğu çevreden uzaklaştılar.

Müge arabasını Baranın evinin bulunduğu sokakta, tam apartmanın önünde durdurduktan sonra Baran emniyet kemerini çıkarıp Müge'ye baktı. "Sen okula mı gideceksin buradan?"

"Evet. Niye ki?" dedi Müge başını ona doğru çevirerek.

"Dersi kaçırdın artık. Gitmenin bir anlamı yok bence." Baran hafifçe başını yana doğru salladı. "Ama yine de sen bilirsin tabii."

"Evde kimse var mı şu an seninle ilgilenebilecek?"

"Müge ben kocaman adamım. Benim ilgilenilmeye artık ihtiyacım yok." dedi Baran hafifçe gülerek ve "Gelsene sen de." deyiverdi bir anda.

"Nereye?" dedi Müge kaşları çatılırken.

"Eve."

Müge Baranın ağzından çıkan cümlenin şaşkınlığıyla onun yüzüne baktı ve aklına ilk onun evine gidişinde Baranın kendisine 'Kapı orada' deyişi geldi. O gün Baranın ona öyle demesi çok gücüne gitmişti. Aradan aylar geçmesine rağmen Baranın kendisine yaptığı bu kabalığı unutabilmiş değildi.

Müge hemen "Hayır." deyiverdi katı bir dille. "Gelemem. Evine kadar geldiğimize göre artık inebilirsin Baran."

"Seni davet ediyorum Müge." dedi Baran yüzündeki yalvarırcasına bir ifadeyle. "Lütfen. Eve kadar getirdin beni. Kahve yaparım sana. "

Müge onun bu ifadesine baktığında o her zamanki sert görünümünden oldukça uzak olduğunu gördü. Hasta olmasının etkisindendi muhtemelen.

"Yine ben giderken kapı orada demen için mi beni davet ediyorsun?" dedi Müge, Baranın ilk defa evine geldiği gün kendisine yaptığı kabalığı hatırlatırcasına.

"Sana neden bunu dediğimi açıklamıştım." dedi Baran düz bir sesle.

"Gelmiyorum ben Baran." dedi Müge tavrını korurken.

"Özür dilerim." dedi Baran birden bire. "Tamam mı? Özür dilerim. Bu yaptığım seni üzdüyse, kırdıysa özür dilerim. " Müge onun ağzından çıkan cümlelere şaşırmış gibi bir ifadeyle Barana baktı. Baranın kendisinden özür dilemesini hiç beklemezdi. Baran bu cümleleri sarf ederken oldukça içtendi. Müge onun gözlerindeki içtenliği görmüştü. "Bu özrüm bir daha sana asla böyle bir şey yapmayacağımın göstergesi. " Baranın yüzünde muzip bir ifade oluştu. "Şimdi geliyor musun?"

Müge kendisinden özür dilemesi hoşuna gitmiş gibi "Tamam. Geliyorum Baran." dedi. "Ayrıca benden de özür dilemeni hiç beklemezdim. Şaşırttın beni." diye itirafta da bulundu aynı zamanda.

"Arabayı park et de inelim hadi." dedi Baran ciddiliğine bürünerek. Müge arabayı sokakta uygun boş bir yere park ettikten sonra birlikte arabadan indiler ve Baranın oturduğu evin apartmanına girdiler.

Baranla birlikte eve girmelerinin ardından Müge salona doğru bakarcasına "Evde kimse yok galiba." dedi.

"Öyle görünüyor." diye cevapladı Baran onu. Baran eliyle salonu gösterdi ona. "Sen içeriye geç. Ben de duşa gireyim. Duştan çıktığımda kahve içeriz."

"Tamam."

Müge Baranın kapıyı açıp odasına girdiğini gördükten sonra salona ilerledi ve L şeklindeki koltuğun karşısındaki tekli koltuğa yerleşti ve ceketinden telefonunu çıkarıp oynamaya başladı. Müge telefonuyla oynarken geçirdiği zamanın ardından işittiği adım sesleriyle birlikte önce o duştan çıkıldığı andaki o insanı ferahlatan temiz kokuyu sonra başını kaldırdığında üzerini giyinmiş bir şekilde aynı zamanda elindeki havlu ile ıslak, dağınık duran kahve kumral saçlarını kurulayarak salona geldi yüzüne takınmış olduğu muzip gülümsemesiyle. Bakışlarını kendisine doğru bakan Mügeye odakladı.

"Sıkılmamışsındır umarım." dedi aynı zamanda sesindeki muziplikle Baran.

Müge incelercesine ona baktı. Siyah eşofman altının üzerine koyu gri oversize sweatshirt giymişti. Bu dağınık ve salaş hali ne kadar da çekici gelmişti gözüne. "Hayır. Sıkılmadım. Sen nasıl oldun? Daha iyi misin şimdi?"

"Daha iyiyim." diye cevap verdi Baran. "Sıcak duş iyi geldi." Baran elindeki havluyu indirdi. "Kahveni sütlü içiyordun değil mi?"

"Evet sütlü." dedi Müge gülümseyerek.

"Hemen hazırlıyorum ikimize."

Baran kahve yapmak için salondan ayrılıp mutfağa girdiğinde Müge oturduğu koltuktan ayağa kalktı ve Baranın odasına doğru ilerleyip aralık duran kapıyı ardına kadar açarak adımını içeriye attı. Baranın odasını çok merak etmişti. İlk geldiğinde girme fırsatı bulamamıştı. Şimdi fırsatını bulmuşken girmişti. Belki Baran odasına girdiği için kızabilirdi kendisine. Bir göz gezdirip çıkacaktı sadece. Eşyalarını karıştırmayacaktı ki.

Belki de hiç kızmazdı kendisine kim bilir?

Müge çikolata kahvesi gözlerini oldukça modern duran odada gezdirdi. Oda tam da Barana hitap eden bir oda, diye düşündü Müge. Hiç göz yormuyordu. Siyah ve gri renkler yoğunluktaydı. Baran giysilerinde de eksik etmediği renkleri odasında da kullanmıştı. Yatağın başlığının arkasındaki duvar siyahtı ve yatağının sol tarafında komodin, duvara monte edilmiş televizyon vardı. Yatağının sağ tarafında ise kitaplık ve yatağının tam karşısında ise kocaman bir giysi dolabı mevcuttu.

Müge kitaplığa doğru ilerlediğinde rafta dizili olan kitapları yakından inceleme fırsatı bulmuştu. En üst raflarda modern dünya klasiklerinin ve Türk edebiyatı klasiklerinin oluşturduğu kitaplar vardı. Orta raflarda ise polisiye-gerilim ağırlıklı kitaplar vardı. Aralarından ise isimlerinden de anlaşılacağı üzere +18 içerikli birkaç kitap da mevcuttu.

Baran bu kadar çok kitabı okumuş muydu gerçekten?  Baranda hiç kitap okuyan bir tip yoktu. Baranı kitap okuyan birisi olarak hayal etmesi çok zordu. Bu yüzden Baranın bu kadar çok kitabı okumuş olduğunu hiç düşünmüyordu. Ama yine de Baranı henüz çok iyi tanımıyorken hakkında bu tarz keskin düşüncelere varması pek doğru değildi. Baranı sadece okuldan ve Baran kendisine izin verdiği kadarıyla tanıyordu. Baranla bugüne kadar sadece bir kez birlikte vakit geçirmişti, o da uçurumdaydı. Uçurumda aralarında geçen o konuşmalara rağmen Baranı yine de henüz çok iyi tanımıyordu.

"Odamı beğendin mi Mügecik?"

Müge onun kadifemsi sesini duyar duymaz Baran hakkındaki düşüncelerinin dalgınlığıyla irkilerek önünü ona döndü. Baran elinde tutmuş olduğu siyah kupalarla birlikte kapının önünde hafif bir gülümseme ile Müge'ye bakıyordu. Baran kızmamıştı kendisine. Bugün  her zamanki o sert görüntüsünden uzak olduğu günlerden birisindeydi Baran. Yine de orası belli olmazdı. Her an davranışları değişebilirdi. Çünkü dengesiz birisiydi.

Müge gözlerini ondan çekip odada gezdirircesine "Kullandığın renk tonları odada çok ferah bir görüntü oluşturmuş." diye yorum yaptı nefesini vererek.

Baran dudağının bir kenarı yukarıya doğru kıvrılırken "Odamın da en az benim kadar mükemmel olduğunu biliyorum Mügecik." dedi muzip bir sesle.

Müge onun bu muzipliğiyle birlikte hoşuna gidercesine hafifçe gülerken başını bir anlığına arkasındaki kitaplığa çevirerek "Bu kitapların hepsini okudun mu gerçekten?" dedi.

"Hepsini olmazsa da çoğunu okudum." diye cevapladı Baran, kıza bakarak.

"Seni hiç böyle kitap okuyan birisi olarak düşünmemiştim." dedi şaşırdığını belirten bir ses tonuyla, Müge de başını çevirip Barana bakarken.

Baran kıza doğru birkaç adım attı ve Müge'nin biraz uzağında durdu. "Niye?" dedi hafif bir alayla. "Bana kitap okumayı yakıştıramadın mı?"

"Pek öyle kitap okuyan birisi gibi durmuyorsun." diye cevap verdi Müge, hafif bir omuz silkmeyle.

"Kaba ve sert adamlar da kitap okuyabilir Mügecik." dedi Baran o alaycı tavrını hiç bozmazken kadifemsi çıkan sesiyle. Bunun ardından Baran kıza doğru yürüyerek sağ elinde tutmuş olduğu siyah kupayı, sütlü kahve olanı Müge'ye uzattı.

"Afiyet olsun."

Müge fincanı onun elinden alırken "Teşekkür ederim." dedi nazik bir sesle. Müge elindeki fincanı hafifçe yüzüne doğru yaklaştırarak kahvenin kokusunu içine çekti. "Çok güzel kokuyor."

Baranın odadan çıkıp salona yönelmesi ile birlikte Müge de onun peşinden salona gittiğinde az önceki yerine oturdu ve Baran da kızın karşısına oturup sert kahvesinden bir yudum aldı.

Müge de sütlü kahvesinden bir yudum aldığında birden bire kapı zilinin çaldığını işitirken Baran elindeki kupayı orta sehpaya bırakarak kapıyı açmak için ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.

Müge üzerindeki okul formalarıyla salona gelen Rana'yı görerek gülümsediğinde Rana da onu burada görmenin şaşkınlığıyla bir anlığına kıza bakmış olsa da gülümsedi ve Müge'nin yanına gelerek ona sarıldı.

"Hoş geldin Müge!" dedi Rana gülümsemesini hiç bozmadan ve geri çekildikten sonra abisi Barana baktı.

"Evde sizden başka kimse yok mu?" diye sordu.

"Yok." diye cevapladı Baran yerine tekrar otururken.

"Tarık abim nerede?" diye sordu yine Rana.

"Nereden bileyim ben senin Tarık abini?" dedi Baran terslercesine.

Rana abisinin her zamanki terslemelerine alışkınken hiçbir cevap vermedi ve Müge onun iki yandan örülü saçlarına baktı.

"Saçların böyle çok güzel olmuş Rana." dedi gülümseyerek Müge.

"Sınıftan biri ördü. Teşekkür ederim." dedi hoşuna gidercesine Rana ve abisinin yanına oturduktan sonra "Müge'yle birlikte ders mi çalışacaksınız?" diye sordu abisine.

"Hastaneye götürdü beni." dedi düz bir sesle Baran Müge'ye doğru bakarak. "O yüzden burada."

"Hastane mi?" dedi Rana hafifçe kaşları çatılırken Baranın bu söylediğine anlam veremeyerek.

"Baran bu sabah kendisini biraz kötü hissediyordu, ben de onu hastaneye götürdüm." diye cevap verdi Müge Rana'ya.

"İyi misin şimdi abi?" diye sordu Rana abisine dönerek. Rana abisine incelercesine baktığında Baranın yüzü biraz solgun gözüküyordu.

"Duştan sonra daha iyi oldum." diye cevapladı Baran.

"Abi ben sana hemen bir çorba yapayım, akşama kadar toparlarsın kendini bir şeyin kalmaz." dedi Rana ayağa kalkarak.

Baran kardeşinin ayağa kalktığını görürken elini müdahale etmek ister gibi oynatarak "Gerek yok. Otur." dedi. "Canım bir şey istemiyor."

"Olmaz öyle." dedi Rana. "Yemen lazım. Ben şimdi sana hemen tavuk suyundan bir çorba yaparım."

"Gerek yok dedim sana Rana." dedi Baran sert bir sesle. "İstemiyorum."

"Tamam. Yapmam ben de o halde." dedi Rana ve üzerini değiştirmek için odasına gitti. Baran abisinin bu her zamanki sert tavırlarına alışkındı. Üzerinden çıkarmış olduğu formalarını dolabına astıktan sonra üzerine rahat bir şeyler giydi ve örülü saçlarını çözüp elleriyle örgüden dolayı dalgalanmış saçlarını düzeltti. Birden bire kapı zilinin çaldığını duyması ile birlikte kapıyı açmak için odasından çıktı. Tarık abisi gelmiş olmalıydı.

Kapıyı ardına kadar açtığında tahmininde yanılmadığını görürken Tarık'ın yanındaki Beratı da gördü aynı zamanda. "Hoş geldiniz." dedi Berattan hafifçe ela gözlerini kaçırırken.

Berat, Tarık'la birlikte içeriye geçerken Rana'nın üzerinden gözlerini ayırmazken "Baran evde mi?" diye sordu Tarık kardeşine.

"Evde." dedi Rana onları içeriye alırken. "Müge'yle birlikte salonda oturuyorlar. Baran abim bu sabah rahatsızlanmış, Müge de onu hastaneye götürmüş."

Tarık'la Berat, Rana'nın bu cümleleri kendilerine komik gelmiş gibi gülerlerken
"Bizimki dün gece Müge'nin yanına gitmiş anlaşılan." dedi Berat gülerek ve gözleri Rana'ya kaydı. "Saçların böyle güzel olmuş Rana."

Beratın bu cümlesi Rana'yı heyecanlandırırken "Teşekkür ederim." dedi hoşuna gidercesine eliyle saçlarını düzeltir gibi yaparak.

Üçü de içeriye geçtiğinde "Hoş geldiniz!" dedi Müge, Tarık'la Berat'a gülümserken.

"Sen de hoş geldin!" dedi Tarık gülümseyerek Müge'ye. "Dün gece bizim yanımızdan kalkıp nereye gittin öyle kardeşim?" diye sordu bunun ardından imalı imalı Barana.

"Müge'nin yanına gittin mi gerçekten?" dedi Berat da Tarık'a katılarak. 

Baran koltuğun üzerindeki yastığı Berata kızgınlıkla fırlatırken Berat gülerek yastığı havada yakaladı. "Niye kızıyorsun kardeşim?" dedi Berat gülmeye devam ederken. "Dün gece masadan kalkarken kendin söylemedin mi Müge'nin yanına gideceğim diye?"

Rana onların arasında dönen muhabbeti anlamaya çalışırken "Sabah okula gitmek üzere evden çıktığımda kapının önünde Baranı uyuyakalmış bir şekilde buldum." dedi Müge, Tarık'la Berata yönelik konuşup sessizliğini bozarak. "Barana neden geldiğini sorduğumda hatırlamadığını söyledi. Siz neden geldiğini biliyor musunuz?"

"Biz de baştan Baran bizimle dalga geçiyor sanmıştık ama ciddi ciddi gitmiş." dedi Tarık cümlesini söylerken gülerek.

"Yeter! Bu konuşma burada sona ermiştir!" dedi Baran sert bir sesle. Ardından Müge'nin yüzüne baktı. "Sarhoşken yapmış olduğum bir şey. Hatırlamıyorum. Daha fazla bir şey sorma."

Müge, onlardan ve Barandan bir yanıt alamazken Tarık, Berat ve Rana birbirlerine bakıp sessiz sessiz Baranın cümlelerine güldüler. "Sabah bir de hastaneye gitmişsin kardeşim. Rana söyledi bana da az önce." dedi Tarık sesine kondurmuş olduğu hafif bir imayla.

"Evet. Ateşim çıktı." dedi Baran düz bir sesle.

Tarık kardeşine doğru yaklaşıp gülerek "Bakayım şimdi düşmüş mü ateşin?" dedi ve elini kardeşinin alnına tam koymuşken Baran gevşek bir gülüşle abisinin elini ittirip "Siktir git lan!" dedi şakalaşır bir edayla ve onların bu şakalaşmasına Müge gülerken Baranın bu şekilde samimi olduğunu gördüğü nadir anlardan birisindeydi.

Müge oturduğu tekli koltuktan kalkarken Rana'ya bakıp "Lavaboyu kullanmam lazım." dedi.

"Tabii kullan canım." dedi Rana ona gülümseyerek. Rana, Müge'nin salondan çıkıp kapıyı kapattığını görürken "Siz de farkındasınız değil mi?" dedi gülerek Barana doğru bakıp. "Baran abimin bir kız için sergilediği davranışlarının."

"Baran bizi şaşırtmaya devam ediyor." dedi alayla Tarık.

"Ben az önce ne dedim!" dedi Baran vurgulu bir tonla uyarırcasına.

"Biliyor musun Rana, Tarık evlenip yuva kurmak istiyormuş. " dedi Berat, Tarık'a sataşırcasına Rana'ya.

"Ne var bunda? İsteyemez miyim?" dedi Tarık tek kaşını kaldırarak Berata.

Baranın ağzından alaycı bir gülüş kaçarken Rana duyduğunu idrak etmek istercesine şaşkınlıkla "Ne? Evlenmek mi?" dedi. "Kiminle?"

"Nisayla." dedi Berat gülerek Rana'ya.

Rana bunun üzerine abisine bakıp ela gözlerini kıstı. "Abi sen kafayı mı yedin?"

"Kafayı yemedim." diye cevap verdi Tarık kardeşine, oldukça ciddi olduğunu belirten tavırlarla. "Ciddiyim. Ben Nisa ile ömür boyu beraber olmak istiyorum. Öyle yalandan 'aşkım aşkım' deyip de bir şeyler yaşayalım derdinde değilim ."

Baranla Berat, Tarık'ın cümlelerine gülerlerken "O kızla evlilik düşündüğüne gerçekten inanamıyorum." dedi Rana hoşnutsuz bir sesle, başını iki yana sallayarak.

"Niye? Bir sakıncası mı var?" dedi Tarık alay edercesine.

"Benim o kıza hala kanım ısınmış değil." diye devam etti Rana. "Bilmiyorum, çok samimiyetsiz geliyor bana. Hareketleri çok yapay."

"Tanımadığın birisi için fazla ön yargılısın." diye konuştu Tarık. "Belki biraz birlikte vakit geçirseniz onu seveceksin."

"Sen Nisa'yı sanki çok mu iyi tanıyorsun?" dedi Rana abisine kaşlarını kaldırarak.

"Çok iyi tanımıyorum ama bana uygun birisi olduğunu düşünüyorum." diye cevap verdi Tarık.

"Ben bir şey söylemiyorum daha fazla." dedi Rana omuzunu silkip. Salonun kapısının açılması ile birlikte içeriye gelip oturan Mügeye doğru kaydı ela gözleri.

"Sen en son bir çocukla buluşacaktın Müge." dedi sorarcasına Rana. "Ne oldu buluştun mu?"

Baran kardeşinin bu cümlesi ile birlikte "O orospu çocuğunun evimizde konuşulmasını istemiyorum." dedi sert bir sesle, Müge'nin yerine konuşup.

"Baran." dedi kızar bir edayla Müge. "Kız sadece merak ettiği bir şeyi sordu." Ardından Rana'ya cevap verdi. "Buluştuk. Benden hoşlandığını söyledi. Ben de kendisinden hoşlanmadığımı söyledim."

"İyi yapmışsın." dedi Rana hoşuna gidercesine gülümseyerek.

O sırada Tarık cebine koymuş olduğu telefonunun çalması ile birlikte telefonunu cebinden çıkartıp ekrana baktığında Nisa ismini görür görmez coşkuyla telefonu Berata gösterip "Nisa beni arıyor lan!" dedi.

"Aç hadi konuş." dedi Berat arkadaşına gülerek. Tarık yalnız konuşmak için salondan çıkıp odasına girdikten sonra telefonu açıp kulağına koydu.

"Efendim Nisa."

"Tarık nasılsın?"

Tarık onun cilveli çıkan ince sesini duyar duymaz heyecanlanırcasına gülerken "İyiyim , seni sormalı?" dedi. Nisa onun tek bir cümlesi ile aklını başından almayı başarmıştı.

"İyiyim ben de. Ne yapıyorsun? Bugün müsait misin?"

"Evdeyim. Ve evet, müsaitim. Senin için her zaman müsaitim."

"Müsait olmana sevindim güzel. Seninle sahilde buluşalım mı Tarık? Seninle bir şey konuşmak istiyorum."

"Olur buluşalım. Ne zaman?"

"Ben az önce çıktım okuldan. Oradan da sahile geçerim."

"Tamam ben de hazırlanıp sahile gelirim o zaman. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Tarık bu telefon konuşmasından sonra neşeli bir ıslıkla gardırobunun kapağını açıp askıda asılı ütülenmiş gömleklerine baktı. Askıdan kısa kollu koyu yeşil olan gömleği seçtiğinde koyu yeşil gömleğinin altına giymek için dolabında katlı olan kolsuz koyu gri tişörtü ve siyah dizleri yırtık kot pantolonu da aldıktan sonra dolabın kapağını kapattı.

Üzerini giyindikten sonra aynadan kendisini süzüp eliyle saçlarını yukarıya doğru düzeltti. Komodinin üzerinde duran mavi şişedeki parfümünden üzerine sıktıktan sonra salona geldi.

Onun bu özenle giyinmiş halini gören Berat gülerek "Bakıyorum da giyinilmiş, parfümler de sıkılmış." dedi imayla arkadaşına. "Buluşuyorsunuz galiba."

"Evet." dedi Tarık mutluluğunu gizlemezken. "Nisa buluşalım dedi. Bir şey konuşmak istiyormuş benimle."

"Ne konuşacak acaba?" dedi Berat imâsını sürdürerek.

Rana her ne kadar Nisa denilen kızdan pek haz etmezse de o kızın tek bir olumlu hareketinin abisini ne kadar mutlu ettiğini görebiliyordu. "Umarım buluşmanız güzel geçer." dedi abisini desteklercesine, yumuşak bir sesle.

"Teşekkür ederim Rana." dedi Tarık kardeşine gülümseyerek ve kardeşine teşekkür etmesinin ardından "Ben çıkıyorum. Görüşürüz yine sonra." dedi ortaya.

Müge "Görüşürüz." derken Tarık'ın evden gitmesinden sonra Baranın gözleri Berata kaydı. "Tarık defolup gitti. Sen de defolup gitsene."

Rana, abisinin Berata kurduğu cümleye gülerken Müge "Baran ayıp ediyorsun." dedi dayanamayıp.

"Ben Baranın biliyorum neden beni kovmak istediğini de neyse." dedi Berat imayla gülerek Müge'ye.

Baran gözlerini bu sefer Rana'ya dikerek "Sen de odana hadi." dedi. "Git iki matematik sorusu çöz. Büyük sınava az kaldı."

"Neden türkçe değil de matematik acaba?" dedi Rana gözlerini devirirken oflayarak.

Berat Rana'nın koluna dokunarak "Rana biz burayı terk edelim hadi." dedi ve ikisi de onları baş başa bırakıp salondan çıktı. Rana test çözmek odasına giderken Berat da evden gitmişti.

Baran Müge'yle baş başa kalmış olmanın verdiği rahatlıkla kendi kendine hafifçe gülümsedi. Sonunda onunla baş başa kalabilmişti.

"Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu Müge gözlerini Baranın üzerine dikerek . "İyi misin?"

"İyiyim." dedi Baran kızın bu düşünceli hali hoşuna gitmişcesine.

"Ben de gideyim artık." diye konuştu Müge. "Yeterince durdum burada. Sen de bugün iyice dinlen. Yarın okulda görüşürüz."

"Hemen gidecek misin?" dedi Baran kaşlarını kaldırarak.

"Ancak giderim." dedi Müge ayağa kalkarak. "Ben de eve gidip Nisadan bugünkü dersin notlarını isteyeyim. Notları defterime falan geçiririm. Bir de not çıkarayım artık yavaş yavaş, vizelere az kaldı."

"Tamam. Sen nasıl istersen." dedi Baran kızın bu açıklayıcı konuşması üzerine. "O halde ben seni geçireyim."

Müge koltuğun üzerinde duran çantasını alıp Baran ile birlikte koridora geldiğinde o sırada onları duyan Rana odasından çıkıp "Gidiyor musun Müge?" dedi.

"Evet. Not çıkarmam lazım." diye gülümsedi Müge Rana'ya.

Rana ve Müge birbirleriyle vedalaşırcasına sarılırken "Görüşürüz yine." dedi Rana da gülümserken.

"Görüşürüz."

Rana'nın tekrardan odasına girmesi ile birlikte Baran Müge'ye kapıya kadar eşlik etti. "Yarın görüşürüz okulda." dedi Müge hafif bir gülümseme ile kapıyı açtığında.

Müge tam kapıdan dışarıya adımını atacakken Baranın birden bire kolundan tutması ile durdu. Baran kıza doğru bir adım atarak kıza minnetle sarıldı.

"Teşekkür ederim." dedi Baran kadifemsi çıkan sesiyle, ellerini kızın beline yerleştirip aynı zamanda kızın saçlarından yayılan taze güzel kokuyu gizliden gizliye içine çekerken. "Bugün yanımda olup bana katlandığın için."

Müge onun bu sarılması ile birlikte heyecanlandığını hissederken ellerini hafifçe Baranın sırtında gezdirdi. Ve tuttuğu nefesini titrekçe verdi. Onun bu kadar yakınında olmak çok güzel bir duyguydu. Keşke Baranın hep bu kadar yakınında olabilseydi. Sessizce birbirlerine sarılmış bir şekilde kalırlarken Müge onun yüzüne baktığında elleri bu sefer Baranın omuzundaydı. Müge belinde onun ellerini hissederken ellerinin olduğu yerin yandığını hissetti.

Müge ellerini onun omuzundan indirdiğinde onun yüzüne bakmayı sürdürdü. Bakışları ve yüz ifadesi oldukça yumuşaktı. Kahve kumral saçlarından birkaç tutam alnına düşmüştü.

Müge Baranın bu derin bakışları karşısında utandığını hissederek gözlerini ondan kaçırdı. "Her zaman. Ben her zaman yanında olurum senin Baran. " dedi Müge heyecandan titrek çıkan sesiyle, cesaret ederek kurduğu cümlelerle ve hızla arkasını dönüp kapıdan dışarıya attı kendisini.

Merdivenlerden inip apartmandan çıktığında sırtını duvara yasladı. Heyecandan nefes nefese bir haldeydi. Onun belindeki dokunuşlarını hala daha hissedebiliyordu. Dudaklarını hafifçe dişlerken gülümseyerek Baranla sarıldıkları, o yakın oldukları anı tekrar düşündü. Bugün çok farklı bir Baran vardı karşısında. Tıpkı uçurumdayken dertleştikleri gündeki gibi. Hatta o günden Baran bugün daha da yakındı kendisine. Daha da farklıydı yaklaşımı.

Müge arabasının kilidini uzaktan kumandası ile açarak sırtını yasladığı duvardan uzaklaştırıp park ettiği arabasına doğru ilerledi ve arabasını çalıştırıp buradan hızla uzaklaştı.

⚪️

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

Peyda Herkes Yalan द्वारा

किशोर उपन्यास

784K 54K 34
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
Pabucumun BadBoyu|TEXTİNG nurella द्वारा

किशोर उपन्यास

2.2M 138K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
TAKINTI asranixa द्वारा

किशोर उपन्यास

1.7M 28.9K 34
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
Babamın Borcu maviatlas159 द्वारा

किशोर उपन्यास

99.3K 3K 38
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz nie peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öde...