// NUDE \\ Jikook

Av youcankiss_mylips

752K 44.4K 46.9K

Jimin: Yayınlanacak her site için 100 dolar. Jungkook: Hassiktir bunlar ne lan?! #1-Jikook #1-Kookmin 2020-21... Mer

Bende daha güzeli var
Sahte Nude
Nude attırmak
Tekrar nude atar mı?
Soyunma odası
Jimin ne biliyor musun?
Piyango
Seni öperim
Ona tekrar nude at!
Trip
Çilekli Lipbalm
İddalar, iddalar ve iddalar
Oyuncaklar
Jimin, perde kapalı yatar
Hızlı ilerlemiyor muyuz?
Perdelerin arkası
Gerçekten istemiyorsan duracağım
Taehyung' un özellikleri
Ne oluyo amınakoyim?
Party party yeah
Sırılsıklam
Bilinmemesi gerekenler
Jungkook' un suçu ne?
Boşanma kağıtları?
Plan
Tazı Seokjin
Neden sürekli yanlış yapıyorum?
Nefret
Hoseok' un acı gözyaşları
Jimin' in mide bulantısı
Perde kornişlerini monte etmek
Jungkook yalancıdır
Dudaklarını özledim
Koala Sunjae
Mastürbasyon
Jimin nerede?
İçip sıçıp sıvamak
Yuvarlanmak
Met saolsun yok
Senden nefret ediyorum(yine)
Jimin' in pantalonu
Evden kovulmak
Gecenin işlevleri dörde ayrılır
İstersen sana ayarlayabilirim
Ben de seni çok seviyorum
Altı metre uzağında
Sert ve keskin bakışlar
G-güzel olmamış mı?
Jimin' in eteği
Denemek ister misin?
Taegi (extra)
Extra
Extra
FINAL (ağlawak)

İzne ihtiyacın yok

16.7K 925 1.2K
Av youcankiss_mylips

Hasta oldum

Hastaneye gitmek istemiyorum

Kötü yazdıysam üzgünüm









































































Gizligizlişlerbirliği

Jimin
Herkes yerinde mi?

Seokjin
Yerimizdeyiz patron.

Hoseok
Evet komutanım.

Jimin
İnsan bana da sorar amk.

Hoseok
Neredesiniz komutanım?

Jimin
Spor salonundayım.

Hedefi göremiyorum.

Seokjin
Camdan bahçeyi izliyorum görüyorum.

Hoseok
Neden tuvalette olan benim amk.

Jimin
Sorgulama.

Gören var mı?

Hoseok
Amk tuvaletten tuvalete koşmaktan yoruldum.

Götüm gitti yemin ediyorum.

Seokjin
Gerizekalı.

Bizim katımızdaki tuvaletteki kabinde bekle dedik sana.

Jimin
Gevezelik etmeyin.

Görüyor musunuz?

Hoseok
Ya adam 9 saat çiş tutma rekoru kırmış.

Okulda dayanamayacak mı?

Niye girsin amk.

Seokjin
Kesin sesinizi ben gördüm.

Koridor camından arka bahçeyi izliyorum.

Geldi.

Hatta bomba.

Jimin
Nenenene.

Nolduğ?

Seokjin
Taehyung ile geldiler.

Bekleyin.

Amk çok tatlılar.

Jimin
Götüne soksun Taehyung' u.

Hoseok
Bebeğim bunu yanlış yerde kullanmışsın.

O zaten olması gereken şey.

Jimin
Neyse neyse.

Ne yapıyolar?

Seokjin
Taehyung nir şeyler anlatıyor.

Eli ensesinde böyle gergin.

(Seokjin yazıyor...)

Jimin
Hay sikeyim.

Bekler misin biraz.

Jungkook rahat bırakmıyor.

Mesajlarına dönüp gelicem.

-

Jungkook
Nerdesin?

Jimineee.

Sabah beraber geldik hemen kayboldun.

Yanına gelmek istiyorum.

Öğle arasının bitmesine az kaldı.

Yanına gelicem kaçıyorsun.

Seni istiyorum.

İnce beline sarılmak istiyorum.

Mis kokunu içime çekmek.

Jimin
İşim var.

Jungkook
Eğer nerde olduğunu söylemezsen ben bulurum.

Jimin
Aish sırf heyecanlıyım diye söylüyorum.

Daha fazla sorgulama.

Spor salonundayım.

Sahaya inen merdivenin altındayım.

-

Gizlişlerbirliği

Jimin
Devam ett.

Seokjin
Neler oluyor neler.

Yoongi ağladı ağlayacak.

Böyle Taehyung elini onun omzuna koydu.

Bişeyler dedi.

Bizimki kollarını sardığı gibi gömdü kafasını Taehyung' un göğsüne.

Jimin
Çok iyi amk.

Yoongi' ye bak sen.

Göt.

Seokjin
Çok tatlılar.

Hoseok
Yanına gelem mi?

Seokjin
Gel.

Hoseok
Jimin.

Sende gel hele.

Jimin
Geleceğim fakat Yoongi' yi görmek istediğimden emin değilim.

Hoseok
Bak tamam şerefsiz falan.

Arkandan iş de çevirdi ama kaç yıllık arkadaşın.

Seokjin
Bence de.

Gel hadi.

Jimin
Geliyorkvwic\ozs-$!&.si28r.

"Jungkook! İndir beni!" bir anda havalandığımda fark ettim beni bir hırka edasıyla omzuna attığını. Çocuksu yumruklarımı onun sırtıyla buluşturmayı denerken kolları ile sardığı bacaklarımı daha da sıkıyordu. "Telefonum düştü!"

"Namjoon alır birazdan."

"Ne? O uzun boylu adam mı?" Kıkırtısının sesi duyulurken ona bakmaya çalıştım. Fakat gördüğüm manzara sırtındaki siyah hırkadan başka bir şey değildi.

"Bırakacak mısın beni?"

"Hayır." Merdivenin altından çıkmamız ile birlikte adımları soyunma odasına yönelmişti. "Nereye gidiyoruz?"

"Soyunma odasına?"

Siktir siktir siktir neden?!

"Sorun ne?! İndir beni!" Tekrar kıkırdama sesi duymam ile gözlerimi devirdiğimde sıkılıp kollarımı sarkıtarak kendimi bırakmıştım.

Aşağıyı izlerken bakışlarım yalnızca hırkanın örtmeyi başaramadığı kalçasındaydı.

İntikam acıdır Jungkook.

Erkekler soyunma odasına girdiğimizi azalan ışıktan anladığımda ellerimi kaldırdım ve tırnaklarımı sertçe kalçasına geçirdim.

"Ah! Hey!" Beni öne doğru ittirdiğinde bacaklarımı iki yana açarak tutmuş ve ellerini kalçamın altına koymuştu. Ne kadar hızlı hareket ediyordu bu adam?!

Ne ara onun kucağında bacaklarımı beline dolamış hale gelmiştim ki?

"Ne diye geldik buraya?"

"Sana bir şey sormak istiyorum Jiminie."

Ananısikeyim.

Umarım masum bir tekliftir.

Asla utandığım için değil.

Asla sert olmasından korktuğum için falan değil.

Tek sorun hızlı ilerlediğimiz.

Kesinlikle.

Evet.

"İçeriye gel Bogum."

"Siktir Jungkook!" Zıplayarak kucağından indiğimde duyduğum ses ile kocaman olan gözlerimle Jungkook' a baktım. "Gidelim!"

Kolundan tuttuğum gibi çıkışa koşacakken beliren gölge ile iyice telaş yapmıştım. "Jimin ne yapıyorsun?"

"Yürü!" Fısıldayarak bağırır bazen insanlar. Sıktığım dişlerimde söylendiğimde kolunu çekiştirerek ters yöne koştum ve önce omu içeri ittikten sonra ben de onunla beraber bir kabine girdim.

"Jimin sorun n-"

"Çeneni kapalı tut! Lütfen." Köpek yavrusu gibi yalvarır bakışlarım onun üzerindeydi. Bogum konuştuğunda ağzınıza sıçardı.

Susmak bilmemek bir yana konuştuğunuzda size de kızardı. Ders notları arasında yalnızca bir iki kere konuşmuştuk.

Yapacağım şey belliydi. Yakalanmamak. Bogum dışarıya çıkacaktı ve biz de buradan uzaklaşacaktık hepsi bu.

Daracık kabinde birbirimizin kalp atışı sesleri ve içerideki diğer iki kişinin aldığı duştaki suyun sesleri duyuluyordu. "Jiminie."

"Ne var?!" kulağımı dayadığım kapıdan dışarıyı dinlemeye çalışırken Jungkook' u kaplayan sessizlik ile ona döndüm. "Evet."

Karşısında dik pozisyona geldim ve gözlerine baktım. Kısık gözlerini üzerime dikmişken ben sadece hızlı hızlı göz kapaklarımı kırpıyordum.

"Hazır kimse yokken." dedi ellerini belime yerleştirirken. "Naz yapmayı bıraksan mı?"

"Kimse yok değil. İki kişi daha var içeride." Bir elini belimden çekip çeneme koydu. Yüzüni hafiften yana yatırıp bana yaklaştırırken kalbim delicesine çarpıyordu.

"İzin ver bana."

"İzin vermiyorum." Düşürdüğü yüzünü dudaklarıma dokunduramadan geri çekerken kendine doğru götürdüğü elini tuttum.

Neden hazır hissediyordum?

Belki de iki kere yüz verdiysem kaçmamalıyım diye düşünüyordum sadece?

Diğer elimle de öbür bileğini kavrayıp arkama yerleştirdiğim sırada gülümsedim. "İzin almana gerek yok zaten."

Kendi dudaklarımı onunkilere bastırmamı bekliyormuş gibisinden hakimiyeti eline aldı. Avuçları arasına aldığı kalçam ile aynı tempoda öpüyordu dolgun dudaklarımı.

"Y-yavaş." Ağzının içine doğru mırıldandığımda ellerini belime çapraz şekilde yerleştirerek aniden bedenimi döndürmesi ile ellerim sertçe yüzümün dönük olduğu kabin duvarına çarptı.

Kafamı dirselerimi dayadığım duvara dayarken kalçamın iki yanına koyduğu elleri ile kendini bastırdı. Gözlerimi kapatırken sırtımı geriye doğru atıp onun göğsüne dayandım.

Elleri kalçamdan kasıklarımın üzerine kadar yol çizdiğinde gözlerimi kapatıp kendimi onun göğsüne bıraktım.

Güvenli hissettiriyordu.

Pantalonumun kemerine yaklaşan parmakları deri kemerimi tarayarak açtığında titrediğimi hissettim.

Kemeri ince belimden kolayca çıkartıp kendi boynuna atması uzun sürmezken uzun parmakları uzun süre benden ayrı kalamamıştı.

Nazik dokunuşları sertleşirken siyah dar pantalonun fermuarını yavaşça indirdi.

Bedenim tepki veriyordu.

İstiyordu.

Rahatlamaya ihtiyacım vardı.

Düğmemi çözmesi ile iki yandan elini sokarak pantalonumun pürüzsüz bacaklarımdan kaymasını sağladığında dokunuşları çıplak bacaklarımda gezindi. "Biliyor musun?" dedi fısıldayarak.

Kısık bir şekilde açtığım gözlerim kaldırdığım kafam ile onun yüzünü görmemi sağlarken konuşmaya devam etti. "Çok güzelsin."

Arsız gülümsemem yüzüne yayılırken ben de ona cevap verdim. "Bunu zaten biliyorum." İç çamaşırımın üzerinde gezdirdiği parmaklarıyla birlikte beni sertçe sıktığında ağzımdan kaçan derin inilti ile dudaklarım titrekçe aralanmıştı.

Sırtım hala onun göğsüne dayalıyken kafamı yatırarak kaldırdım. İnce dudakları benim dudaklarımı bulurken. Rahat durmayan eli yüzünden sürekli kendini onun avuçlarına ittiren alt tarafım beni delirtiyordu.

Ne çabuk bu noktaya geldik?

Her işini böyle mi hallediyor bu adam?

Daha bir iki hafta önce benden nude istediğinde kafasını kırasım geliyordu.

Ama şu an.

Resmen elliyordu.

Çünkü izin veriyordum.

Kendimden geçmeme sebep olacak dokunuşları ve beni öpen ince ama harika dudakları ile kolumu tersten onun boynuna doğru attım.

İnip şişen göğsü benim de sırtımı kaldırıp indirirken kendimi arkaya doğru atarak ona dayandım. Madem oyun oynamak istiyordu.

O zaman benim de kurallarım geçerliydi.

Ağzından kaçan inilti beni güldürürken sadece kendi kurallarını koymak istiyor gibiydi. Hızlıca ellerini geri çekip beni sırtımdan ittirmesi ile önümdeki duvara yapışmıştım. "H-hey!"

Dişlerimi sıkarak bağırıyordum çünkü sessiz olmamız gerekiyordı. Okulda olmak bir yana, başka insanların olması diğer yanaydı.

Arkamda bedenini hissetmiştim. Ellerimi tutup benim karnımın önünde birleştirerek boynuna attığı kemer ile sıkıştırmıştı.

"Ne yapıyorsun?"

"Kurallarımı koyuyorum."

Harika.

Kurallarımızda el kullanmam yasaktı demek.

Beni geriye çekerek önümde birleştirdiği ellerimi tuttu ve havaya kaldırdı. Kafamın hemen arkasına doğru çekerken kollarımın arasında oluşan boşluğa kafasını soktu.

Ellerim onun ensesinde kemer ile bağlanmış duruyordum. "Bu kurallara aykırı."

"O halde." dedi elleriyle tişörtümin eteklerini tutarken. Sıcak teni beyaz ve soğuk karnımla buluştuğunda tişörtümü eteklerinden tutarak yukarıya kaldırıyordu.

Sikeyim.

Zor durumdayım.

Oynuyordu.

Ve bundan zevk alıyordu.

Dokunuşları göğsüme kadar çıkarken boğuk ve titrek nefesim kabini dolduruyordu. Etkilendiğimi belli eden göğsümde uğraşırken ben ise sadece kıvranıyordum.

İki parmağı ile yürüyormuş edasıyla aşağıya inerken kasıklarımda durdu. Yüzüne gülümseme yerleştiğine eminken ellerim yüzünden gerilen bedenim daha fazla titriyordu.

"A-acele etsen iyi edersin."

"Öyle mi?"

Sadece fısıltılarımız duyulurken elinin birini iç çamaşırımdan içeriye sokmuştu.

Tanrım!

Acele etmesini söylememe rağmen yavaş hareket ediyordu. Lastiklerinden sıyrılmaya başlayan kalçam sızlarken elleri çıplak bedenime dokunma fırsatını kaçırmadan iç çamaşırımı aşağıya doğru ittirmişti.

"Fazla güzelsin Jiminie."

Onu doğru düzgün duyamıyordum. Sadece rahatlama arzusuna sahip vücudum ile kendimi yay gibi geriyor olmakla meşguldüm.

"S-sadece bir şeyler yap artık."

"Mesela bunun gibi mi?" dediği sırada beni kavradığını hissettim. Delirmeme sebep olacak tek hareketi vardı. İşaret parmağını ucundaki yarıkta gıdıklarcasına hafif ve oldukça yavaş gezdiriyordu.

İçimde hissettiğim titreme bayılmama sebep olacak gibiydi. "Ahm-!" Boştaki elini ağzıma yerleştirerem inlememi engellemeye çalıştı.

Bu haksızlıktı!

El hakimiyetim yoktu ve inlemem bile yasaktı.

Aslında memnundum.

Ama şu anda kıvrandığım bir gerçekti.

Parmak dokunuşlarını hızlandırdığında neredeyse sızdırmaya başladığım ıslaklık gittikçe artıyordu. Tüm elini altımda hissettiğimde sadece yay gibi gerilen bedenim ile başbaşaydı.

Deli gibi inlemeye ve ağzımdakileri ıslak dudaklarımla açığa çıkarmaya ihtiyacım vardı. Ağzımdaki avcunu ısırmaya çalışacağım sırada iki parmağını ağzımın içine yollayarak ıslatıyordu.

Sıkı parmaklarını ısırmak neredeyse imkansızdı. Eli ile yaptığı gelgit hızı artarken gözlerim kayacak gibiydi.

Deli gibi itiyordum kendimi onun avuçlarına. İhtiyacım vardı. Rahatlamaya ihtiyacım vardı. Avuç içi sızdıran bedenim yüzünden ıslanırken yavaşça elini çekti.

Boynunun arkasındaki ellerimi tekrar önüme doğru verdiği sırada gözlerim kendi pantalonunu çözen Jungkook' a takıldı.

Deli gibi sızlıyordum ve tatmine ihtiyacım vardı. "En çok ne seversin?" dedi pantalonunun düğmelerini çekip aşağıya indirirken.

Herşey çok hızlı gelişiyordu.

Bu kadar ani olmasını beklemiyordum fakat asla şikayetçi değildim.

Utançlığı bir kenara atıp arsızca gülümsediğimde dudaklarımı oynattım.

"Diz üstüne çökmeyi."

Ellerimi çözemeden dizlerimin üzerine eğildiğimde iç çamaşırının lastiklerinde dolaştırdım birleşik parmaklarımı. Nazikçe aşağıya indirerek benimki gibi pürüzsüz olan bacaklarından kaydırdım iç çamaşırını.

Benden farksızdı. Sızladığına emindim. Büyük elleri saçlarıma dolandığında yalnızca dilimin ucunu değdirdim ilk olarak. Kısa süre dilimin ıslaklığımı verdikten sonra geri çekildim.

Kafasını geriye attığını görüyordum. Boynu açıkta kalıyordu. O inlemelerini tutabiliyordu em azından. Dudaklarımın ucunu kısa süre dokundurduktan sonra ağzıma alarak boğulacakmışım gibi hissettiren o duyguyu tattım.

Eliyle bana yaptığı işlemleri ben elimi kullanmadan ağzımla yapıyordum.

Hoşlanıyordu.

Deliriyordu.

Daha fazla istiyordu.

Hakimiyeti benden alıp kendine devrettiğinde kavradığı saçlarımı çekmeye başladı. Benden aldığı günü kendini benim ağzıma iterek kullanırken gözlerim gerçekten kayacaktı.

"M-minie." Kendi eliyle kendi ağzını kapattığımda gülümsedim. Kısa süre böyle devam ettikten sonra çalan zil ile aniden başımı geri çekmiştim. "Öğle arası bitti."

Omuzlarımdan beni tutup kaldırırken ters çevirmiş ve kendini bana yapıştırmıştı. "Çalsın, ben senin için dersten var geçerim. Ya sen?" dedi kolları benim bedenimi sararken.

Endişelenme.

Korkuyorım fakat.

Seninle olacağım.

Ellerimi havaya kaldırıp önümdeki duvara dayarken kalçamı geriye doğru ön plana çıkarttıktan sonra konuştum. "Sadece rahatlamaya ne dersin?"

Gülümsediğini hissedebiliyordum. "Olur derim."

Çok geçmeden deliğimde hissettiğim iki parmak gözlerimi kapatmama sebep olurken içime doğru yol almıştı. Benimkine göre uzun olan parmaklar gel git yaparken kendimi inlememek için zor tutuyordum.

"Bu kadar etkileneceğini düşünmemiştim doğrusu. Düşündüğümden fazla ıslaksın."

Neden acaba?

Benimle oyun oynayan kimdi?

Arkamda hissettiğim büyüklük ile birlikte hazırlandığını anladım. Neyse ki kendimi tatmin etmeyi seven biriydim.

İlk sefer için dar bir yapıya sahip değilim.

Kendini bir kere içeriye ittiğinde bacaklarım titremişti. İlk sefer için dar bir yapıya sahip değildim evet ama, ilk seferimin bu kadar acıtacağını gerçekten düşünmemiştim.

Zar zor ağzımı kapalı tutarken sertleşen vuruşları ile kendini daha derine itiyordu. "K-kook-!" Dudaklarımı sertçe büzerken oldukça zorlanıyordum.

İki yanından kavradığım kalçamı sertçe kendine çekerken artık son noktaydı. Spor salonunda dahi yankılandığına emin olduğum kadar yüksek sesle bağırmıştım.

Cezası neydi?

Kendisini daha derine itmek.

Bunun sonucu neydi?

Daha yüksek bir inleme.

Bu döngü hiç bitmezdi. Dayanamayacağımı fark ettiğimde bedenimin titremesi ile acıyı unutacağım o ana gelmiştim. Titreyerekten rahatlayan bedenim hızlı hızlı aldığım nefeslerimle süslenirken, içime gelen sıcaklıkla Jungkook' un da rahatlamasının uzun sürmediğini anladım.

İçimden çıktığı sırada ona döndüğümde ellerimi tutup kendi boynundan geçirdi ve beklemediğim anda dudağıma yapışması ile kalakamıştım.

Heyecanlı görünüyordu.

Karşılık vermeme izin vermeden dudaklarını çekmiş ve son kez konuşmuştu.

"Bunu tekrarlayalım."

-

Sexwithyourmom

Jimin
Biz seviştik.

Yoongi
Biz de.













































































Zor yazdım

Hatalarım varsa üzgünüm

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

21K 2.9K 21
: tüm güzel renkler toplanmış üstünde, yine parlıyorsun, mojito. : 200817×180618
209K 19.6K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
betty Av ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 211K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
227K 21.8K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...