Al işte yine yavşıyordu. Yavşamadığı kim kaldı ki bu aptalın?!

"Bu zamana kadar uslanmadın, asla da uslanmayacaksın."

İçeri geçtiğimde beni salona davet etmişti. Tam salona ilerlerken çıplak bileğinden tuttum onu.

"Yatak odana çıkalım mı, Yiğit?"

Yüzünde anlık olarak beliren şaşkınlık dalgası, saniyeler sonra yerini çapkınca bir gülüşe bırakmıştı.

"Hass, Duygu sen iyi misin? Yatak odamda ne yapacağız?"

Yüzümde sevimli sayılmayacak bir gülümseme oluştuğunda cebimdeki telefonu ve anahtarlığı kapının yanındaki parlak bej renginde olan vestiyerin üzerine bıraktım.

Yiğit'e doğru yaklaştığımda yutkunması ile yukarı kalkıp inen adem elması, beni daha da cesaretlendirmişti.

Karşımda mükemmel, kusursuz, bir o kadar da ateşli bir Yiğit vardı. Günah bile olsa, günahın bu kadar tatlısını daha önce görmemiştim.

Parmaklarım, belirgin karın kaslarına dokunmaya başladığında Yiğit'in bakışları önce parmaklarımı sonra da yüzümü bulmuştu.

"Yapma, Duygu."

Dinlemedim, başımı hafif yana eğip boynundaki dövmeye baktığımda Yiğit'in çıplak bileğini tekrar tutup peşimden gelmesini sağladım.

İstemeseydi durabilirdi, beni durdurabilirdi. Ama durdurmamıştı. Sonuçta onu çekecek kadar güçlü değildim. Sadece şu an o bana direnmiyordu. Ne yapacağımı merak ediyordu.

Yatak odasına girdiğimizde kapıyı arkamızdan yavaş bir şekilde kapatıp, ona doğru adımladım.

Bir saniye?!

Benden kaçıyordu resmen, ben ona adım attıkça o da geriye doğru adım atıyordu.

"Duygu, sarhoş falan mısın? Ne yapıyorsun?"

Sorusuna cevap vermeden sadece gülümsedim. En sonunda adım atacak yeri kalmayan Yiğit yatağa oturur pozisyonda düşmüştü.

Kendime hakim olamıyordum. Yiğit'i taciz ediyor konumundaydım galiba. Hatta galiba değil, taciz ediyordum.

"Beni istemez misin Yiğit?"

Yüzündeki şaşkın ifade silindiğinde çapkın bir gülüş belirivermişti.

"Seni kim istemez ki Duygu?"

Duyduğum cümle ile bulduğum cesaret, kendimi yavaşça bacaklarımı iki yana açıp Yiğit'in kucağına otururken bulmamı sağlamıştı.

𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣حيث تعيش القصص. اكتشف الآن