BÖLÜM 5: GEÇMİŞİN HAYALETLERİ

Start from the beginning
                                    

Özellikle Cemil şerefsizi ve yaptıkları aklıma gelince ağlamam tekrar şiddetlendi. O adamdan tüm kalbimle nefret ediyordum. Asıl ölmesi gereken kişi oydu. Ama onun yerine olan, anneme ve bana olmuştu. Hıçkırıklarım iç çekişlerine döndüğünde o adamı düşünmeyi kendime anında yasakladım. Artık hayatımda yoktu. Kaçmış kurtulmuştum ondan.

Fakat onu hatırlamak bile içimi ürpertti. Islanan yüzümü ellerimle kuruladım. Titreyen bacaklarımla ayağa kalkıp montumu çıkardım ve askıya astım. İç çekmeye devam ediyordum. Muhtemelen beyaz tenim ağladığım için kızarmış ve kabarmıştı. Eğilip yerden poşeti aldım. İş arasında yemek yapmak için birkaç malzeme almıştım. Yemek yapmayı çok seviyordum ve bana iyi geliyordu.

Bu yüzden hemen mutfağa girip bir şeyler hazırlayarak kafamı meşgul etmek istiyordum. Tam doğrulacağım sırada kapı çalındı. Kimseyi beklemediğim için şaşkınlıkla doldum. Poşetleri bırakıp tedirgin bir şekilde kapıya doğru döndüm.

Ağladığım için boğuklaşan sesimle "Kim o?" dedim.

"Benim."

Tanıdık sesi duyunca gözlerim şaşkınlıkla irileşti. Gelen Oğuz'du! İyi de bu saatte burada ne işi vardı ki? Onu daha fazla bekletmemek adına kapıyı açtım. Başımı yavaşça karşımda dikilen adamın yüzüne doğru kaldırdım, gerçekten de buradaydı.

"Bir şey mi oldu?"

Ürkek bir şekilde sorduğum soru üzerine yavaşça başını iki yana doğru salladı.

"Atölyeye uğramışken mutfağın gazının açık olmadığını hatırladım. Onu söylemek için geldim."

Ağladığımı duymuştu. Utandığımı hissederken yüzüm kızarmaya başladı. Oğuz ise başını hafifçe eğip yüzüme dikkatli gözlerle baktı. Bu yaptığı iyice gerilmeme neden oldu.

"İyi misin?"

Beklenmedik sorusu karşısında kaşlarım havalandı. Sadece ağladığımı duymakla kalmamış şimdi de şişen yüzümden görmüştü. "İyiyim," diye geveledim.

Patronum inanmayan gözlerle bana bakıyordu. Yine de üstelemek yerine başıyla onayladı.

"İçeri gelip gazı açayım."

İçeri girmesi için kapıyı araladım. Ankara'nın havası geceleri daha soğuk ve keskin oluyordu. İçeriye dolan soğuk hava beni titretti. Büyük adımlarla içeri girip postallarını çıkardı.

"Siz halledin, ben hemen geliyorum."

Cevap beklemeden arkamı dönüp banyoya doğru ilerledim. Aynaya bakmayı reddederek soğuk suyu açtım. Yüzümü buz gibi suyla yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Yüzümü kurulayıp banyodan çıktığımda mutfaktan sesler geliyordu. Salondaki poşeti alıp mutfağa ilerlediğimde Oğuz'un işini bitirmiş olduğunu gördüm.

"Tamamdır hallettim, ocağı kullanabilirsin."

İçten bir şekilde gülümsedim. "Teşekkür ederim, sayenizde bu akşam yemek yapabilirim."

Sesimdeki muziplik üzerine hafifçe gülümsedi. Fakat bakışları hâlâ şüpheliydi çünkü bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı. Yine de herhangi bir şey sormadı. Sadece uzun uzun yüzüme baktı, artık iyi olduğumdan emin olmak ister gibiydi. Mutfak küçük olduğu için aramızdaki mesafe azdı. Derin bir nefes aldığımda parfüm kokusu genzime doldu. Güzel ve erkeksi olan kokusu etkileyiciydi. Yanağımın iç kısmını ısırırken dikkatli bakışlarından kaçınmak için gözlerimi kaçırdım.

Virane Düşler  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now