6. BÖLÜM

58 10 23
                                    

Keyifli okumalar 💞

***************

Ensemde hissettiğim nefesle hızla arkamı döndüm. Karahan beyle göz göze gelmemle kaşlarımı çattım. Gözlerimin içine bakarken bu anın büyüsüne kapılmamak için bir iki adım geri çekildim ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Ayağımı yavaş yavaş ritimli bir şekilde yere vuruyordum.
Karahan bey bana soru sorar gibi tek kaşını havaya kaldırdı. Gözümün önüne düşen bir tutam saçımı kulağımın arkasına koydum ve tam hesap soracaktım ki Karahan bey benden önce davrandı.

"Hayırdır artık beni takip mi ediyorsun?" Diyince şaşkınlıkla ona baktım. Şaşkınlığın vermiş olduğu yüz ifademle hah şeklinde yapma bir gülümseme gönderdim kendisine.
"Hayır şunu merak ediyorum. Egonuzu yanınızda valizle mi çuvalla mi taşıyorsunuz anlamıyorum ki ne bu özgüven. Ayrıca siz geldiğinizde ben içerdeyim onun için siz beni takip etmişsiniz" dedim tekrar kollarımı göğsümde birleştirip ayağımla ritim tutmaya başlamıştım.

Karahan bey ellerini saçlarına götürdü ve saçlarını geriye doğru yatırdı. Ban dönerek " Doğru diyorsun. Bende bütün işimi gücümü bıraktım. İlkokul çocuğu takip ediyordum." Deyip sinirle bana baktı .
"Bakın Karahan bey şuan olgun bir insan olan ben bu konuyu kapatıp geçen gün şirkete geldiğimde yaşanan olayı size sormaya gelmiştim. Soruyorum da farkındaysanız. Diğer konu için birşey demiyorum çünkü olgun bir insan olunca beni anlarsınız." Dedim zafer sırıtması ile arkama yaslanarak ve ekledim " geçen gün şirkete geldiğimde beni niye kenara attınız hayır yani insanlık da yaramıyor." Diyince kaşlarını çatmış bir şekilde bana inanamaz gibi bakıyordu.
" Açıklama yapmayı sevmem özellikle vasıfsız insanlara " ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum
" Ve o gün sinirden gözüm döndü sende kavga eden insanların arasına girmeseydin. Sinirden gözü dönmüş olan ben seni itmezdim." Dedi ve konuşmama izin vermeden yanımdan geçip gitti. 

Kollarım göğsümde bağlı bir şekilde heykel gibi arkasından bakıp kaldım.
Daha fazla böyle duramayacağım için kendime gelip hemen masamıza döndüm. Hayır yani sen beni saatlerce o saçma sapan kıytırık iş yerinde tut sonra iş yaptır o da yetmezmiş gibi hastahanelik et sonra suçlu kim? Tabi ki de Ahsen. Zaten bana neyse niye aralarına girdiysem.

Irmak önünde ki pastayla oynarken sandalyemi çektim ve " hayırdır ne oldu ? İki dakika yalnız bıraktım diye mi bu surat ." Dedim kafasını hafif bana kaldırmış dolu gözlerle bakarak
konuşmaya başladı " hani sana söylediğim Instagram'dan tanıştığım bir çocuk vardı ya " diyince eee der gibi kafamı salladım ve kollarımı masanın üstünde birbirine bağlar şekilde sırtımı dikleştirerek ırmağı dinlemeye başladım.
" Ee si şerefsiz çıktı. Şöyle ki önüne gelen herkesle konuşup toplu bir şekilde yürütüyormuş hepsini birden. Piyango bana vurdu işte. Bir hafta boyunca konuştuk çocuk hiç belli etmedi bende nasıl kandıysam zaten ."
diyip üzgün sürat ifadesiyle  önünde ki pastayla oynamaya başladı.
Irmağa dönerek " kalkalım mı? Hem hava da yağmur yağacakmış gibi bu havaya bayılırım yürürüz biraz ben sana daha güzel şeyler ısmarlarım." Diyince gülüp başını salladı.

Hesabı ödedikten sonra masadan eşyalarımızı alıp yavaşça toparlandık. Artık çıkmak üzereyken son kez Karahan bey olduğu masaya döndüm ve göz göze gelmemizle hıh diye bir ses çıkarıp sanki podyumda yürüyormuşum gibi dimdik yürümeye başladım. Irmağın koluna girip   "istersen biraz eve geç gidebiliriz. " Diyince ırmak boynuma sarılıp hemen elimden tutu ve koştu. Bildiğiniz sokağın ortasında beni çekiştire çekiştire koştu. Sonra bana dönüp " Aman benim dediklerim olacak yoksa asla depresyondan çıkamam " diye tehtid edince  kafamı onaylar şekilde salladım. Yaptığım harekete gülünce kendi kendine birşeyler düşündü ve gözlerini kısarak bana baktı " buldum" diye çığlık attı . Eve evet hala sokağın ortasındayız ve o çığlık atıp tüm bakışların bize dönmesini sağlamıştı.
Irmağı uyarmak istercesine kolunu sıkı bir şekilde turp gözlerimle anlatmaya çalışınca bana bakarak
"Ama olmuyor sen şimdiden izin vermiyorsun hani benim günümdü." Diyince " Tamam senin günün ama sende biraz sakin ol." Diyince
"Tamam doğru söylüyorsun şimdi beni takip et moralini düzeltmek için bir mekana gideceğiz." Diyince harekete geçip koluna girdim ve beni yönlendirmesine izin verdim.

Şuan nerdemiydik Irmağın bizi götüreceğiz çok güzel olan mekana gidiyorduk ama sanki arsa satın almaya gidiyorduk gittiğimiz yerler karanlık ve ıssızdı arada birkaç mekan vardı onlar da var tarzıydı. Zaten barları görünce vazgeçmek üzereyken ırmak öyle bir yere gitmeyeceğimize söz verip tekrar yürüdük.

Irmağa dönüp" ırmak kuş bu yol ne zman bitecek ayrıca şimdiden söylüyorum ailem çok sorun etmez ama lütfen 12 yi geçmeyelim olur mu ?"
Diyince ırmak  "Kızım 12 ne ya 10 bile bana yeter" diyince bir rahat nefes aldım çünkü bu mekana giden yoldan pek haz etmemiştim.

Sarı neon ışıkları ile "Halay bar" yazılmış kapıdan içeri girdik. Şaşkınlıkla ırmağa bakıyordum böyle bir yere getireceğini kesinlikle aklımdan geçmiyordum ayrıca burayı nasıl bulduğunu  dahi bilmiyordum ama iyi eğlence çıkacaktı bize.

İçeri girdiğimizde  sadece iki ya da üç masa boştu iki tanesi hoparlörün olduğu tarafta olduğu için orda oturmak istememiştim. Camın önünde olan masaya geçip oturduk. Çantamızı çıkarttıktan sonra garsonun gelmesiyle siparişlerimizi verdik. Şuan hala üzerimdeki şoku atlatamamıştım. Böyle bir yere geleceğimizi hiç düşünmüyordum hatta bizi bara götürecek diye içim içimi giyiyordu neyse ki daha doğal ortama getirdi.

Siparişler gelene kadar ırmak pistten inmemişti bende arada gidip ona katılıyordum bilmediğim halaylar çalınca ya da yorulunca oturuyordum ama ırmak öyle değil. Utanmasa masanın üstüne çıkıp oynayacaktı.
Yemeklerin gelmesiyle ırmağa işaret etmeye çalışıyordum ama bana bakmıyordu bile kalkıp halayda alıp gelmem gerekiyordu. Masadan yavaşça kalkıp kolundan tutugum gibi çekip masaya getirdim. Hı soru sormadan masaya gelince " yemeğini ye sonra zıplamaya devam edersin." Diyince gülüp " beraber zıplayacaksak neden olmasın ki ." Diyince mecburen başımı sallayıp önümde ki yemeğimi yemeye başladım. Yemek yerken bile oturduğu yerde duramayıp bana bakıp omuzlarıyla ya da el hareketleriyle müziğe esli ediyordu. Hayır sanki biraz abarttık bir haftalik bir çocuk için bu kadar şeyi ama bugün aşka sesimi çıkartmayıp yarın da ırmağın başının etini ben yerim diye düşündüm. Elinde ki ayranı sanki içki içermiş gibi havaya kaldırıp çalan delilo ya eşlik etti bu haline gülerken çaktırmadan telefonuma da çekmiştim. 

Yemeklerimizi yedikten bir süre daha halay çektik ama saate bir baktığımda tıpkı düğünlerde ki gibi zaman akıp gitmişti ve nasıl bu kadar süre burda kaldığınızı anlam verememiştim. Müzik bitince ırmakla masaya oturunca " kalkalım mı artık saat 01:30." Diyince ırmak ta başını sallayıp"gidelim ben enerjimi attım ayrıca saatin de farkına hiç varamadım özür dilerim " diyince
"Sorun değil zaten ailem pek karışmıyor ben kendim için erken gidelim demiştim, gel köşe başında taksi çevirip gidelim yürüyecek halim yok." Diyince masada ki eşyalarımız toplayıp kasaya gittik hesabı ödedikten sonra dışarı çıktık. İkimizden de çıt çıkmıyordu baya yorulmuştuk çünkü.
Yerde ki taşı ayağımla ilerlerken ileriye atıyordum. Yolun sonuna yaklaşıyorsunuz ki ayağımda ki taşı tekrar attım bu sefer biri tarafından ayağının altına alınan taştan kafamı yukarı doğru kaldırıp yaşımı alan kişiye baktım.
O an bugün yaşadığım bilmem kaçıncı şoku geçirmeden Karahan bey ile göz göze geldim.
 

**********
Selam benim güzel, mükemmel okurlarım. Bölüm biraz gecikti hatta biraz değil baya gecikti çok özür dilerim. Bundan sonra ki bölümler için daha kısa zamanda atarım umarım hepinize teşekkür eder ve bal yanacıklarınızdan öpüyorum ♥️

Yıldızımı parlatmayı ve yorum atmayı unutmayın sizi seviyoreee...

आप प्रकाशित भागों के अंत तक पहुँच चुके हैं।

⏰ पिछला अद्यतन: Oct 07, 2020 ⏰

नए भागों की सूचना पाने के लिए इस कहानी को अपनी लाइब्रेरी में जोड़ें!

EHVENİŞERजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें