Ezra merakla karısının parlayan gözlerine baktı. Hira inci gibi düşlerini gülümseyerek ortaya sererken Ezra'nın kalp atışları ilk gün ki hızla atmaya başladı. Bir gülüşe tav olmuştu Ezra Erdem.

Hira ellerini öne çıkarıp, fiyonklu paketi kocasına uzattı. Ezra pakete kısa bir bakış attı.

"Bana mı aldın ?"

Hira gözlerini devirmeden edemedi. "Yok kendime aldım !"

"Hı ?"

"Of Ezra, tabi ki sana aldım. Açsana hadi !"

Ezra gülerek, işaret ve orta parmağının arasına karısının burnunu sıkıştırınca, Hira huysuz bir tavırla geri çekildi.

"Aç hadi !" dedi sabırsız bir sesle.

"Tamaaaamm açıyorum işte !"

Hira heyecanla yerinde duramazken, Ezra sanki ölüm yavaşlığında açıyordu kutuyu. Fiyonku sökmek için uzun uğraşlar verince Hira dayanamayıp paketi elinden aldı ve parçalar gibi önce fiyonku hemen ardından da jelatinini söküp attı. Ezra şaşkın bir şekilde karısına bakakaldı.

"Tabi, bu da bir seçenekti." Paketin kapağını açarken sarf ettiği sözler, Hira'nın tekrardan gözlerini devirmesine neden oldu.

Fakat her şey saniyeler içinde durmuştu Ezra için. Kutunun içinde duran bir çift bebek ayakkabısı ile donakalmıştı. Durdu. Önce anlam veremedi ve karısına baktı. Hira'nın yaşlarla dolu gözleri, jetonun saniyeler içinde düşmesini sağlamıştı.

"Şaka yapmıyorsun değil mi ?" Dedi sesi titreyip gözleri dolarken. Hira konuşursa hüngür hüngür ağlayacağını bildiğinden kafasını 'hayır' dercesine iki yana salladı.

Ezra oturduğu koltuktan, dizlerinin üzerine, halıya indi. Şimdi Hira'nın ayaklarının ucunda duruyordu. Ellerini karısının heyecandan titreyen ellerinin üzerine kapadı.

İkisinin de gözleri dolu dolu birbirlerine bakıyordu.

"B-ben şimdi baba mı olacağım ?"

Hira sağ elini kaldırıp, Ezra'nın yanağına koydu. Gözünden düşen bir damla yaş, yanağında süzüldü.

"Hem de mükemmel bir baba olacaksın sevgilim."

Ezra, bir anda deli gibi gülmeye başladı. Karısının yüzünü avuçları arasına alıp her yerini öpmeye başladı. En sonunda geri çekilip gözlerinin içine baktı.

"Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim !"

Alınlarını birleştirip, bu anın tadını çıkardılar. İkisi de daha önce hiç böyle hissetmediklerine emindiler.

Bu his bambaşka bir şeydi. Canından can sahibi olmak, ömrünü adadığın insandan bir parçanı taşımak, ona sahip olmak çok başka bir histi.

🌜
3 ay sonra

Ezra gözlerini gecenin bir yarısı açtığında, Hira'yı yanında bulamamış ve bir anda yataktan fırlayarak etrafa bakınmıştı. İlk işi banyoya bakmak oldu fakat Hira orada değildi. Uykulu gözlerini ovarak odadan çıktı ve merdivenleri inerek alt kata indi. Etrafına kısa bir bakış attığında mutfağın yanan ışığını gördü. Derin bir nefes alıp yüzünü sıvazladı.

"Ah, yine mi be güzelim."

Üzerinde sadece baksırla mutfağa girdiğinde, Hira'yı ada tezgahın etrafına dizilen taburelerin birinde otururken buldu. Karısı yine ansızın gelen aşermelerinden birini yaşıyordu belli ki. Ezra karısının önündeki kornişon turşu ve Nutella kavanozuna baktı. Gözleri şaşkınlıkla açılırken, suratı buruştu.

ŞebefruzUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum