" Bilemiyorum ! Ama bu fotoğraflar beni ondan ayırmaya yetmeyecek."

" O zaman Özgür'ün babasının tehdidini duy ! "

" Özgür'ün babası mı ? Anne, yapma. O adam bana çok nazik davrandı ve bizi koruyacağını söyledi."

" Seni korusaydı, şu an ben burada olur muydum ? Aptalsın. O adam sadece seni ve oğlunu kandırdı. Benimle de konuştu ve bu sözler ona ait. Ya bana inanırsın ya da o adama."

" Dinliyorum. "

" Özgür'den uzak durmanı istiyor. İkinizin birbirine uygun olmadığını söylüyor. Beraberliğinizin felaketlere gebe olabileceği görüşünde."

" Anne, bu çok saçma ! Senin sözlerin değil mi ? "

" Benim sözlerim bu kadar kaba olmaz."

" Neden uygun değilmişiz ? "

" Özgür, evlilik dışı olan bir beraberliğin meyvesi, unuttun mu ? Babası onun bu konumunu unutturacak derece güçlü bir aile ile evlenmesini istermiş. İstediği aile, biz değilmişiz. "

" Bunları söyleyemez ! "

" Söyledi. Son bombayı duymadın."

" Neymiş ? "

" Eğer Özgür'den ayrılmazsan, Özgür'ü tüm haklarından mahrum bırakacakmış ve Özgür'ün parlak bir geleceği olmayacakmış."

" Ah, ben bir pembe dizide değilim ! "

" Kızım, ben buraya seni korumak için geldim. Özgür'ün babası tekin bir adam değil. Benim niyetim, Özgür ile senin ayrılman değil. Çünkü Özgür senin içindeki bizim görmediğimiz Begüm'ü ortaya çıkartıyor."

" O zaman beni koru, anne. "

" Bunu yapamam. Bunu yaparsam, mahvoluruz. Tek yapabileceğim seni İstanbul'a geri götürmek."

" Öyle mi ? "

" Kızım, aşık olduğun adamın iyiliği için ondan ayrıl. Biliyorum, için kanayacak. Kalbin onda kalacak ama bunu yapmak zorundasın."

" Onu öldürmem ile aynı şey olur. "

" Eğer yapmazsan, başına belayı alırsın. Özgür seni bırakmadan, sen onu bırak. Babası bunun için yakında baskı kuracaktır yada başlamıştır bile.  Bunu yaptığı zaman ne hale gelirsin, farkında mısın ? "

" Bunu yaşamış gibi konuşuyorsun."

" Gençliğimde bende bazı şeyler yaşadım. Bu yaşadıklarımdan seni korumak için, senin tercihlerine karışır oldum. Bu yüzden yanlış anlaşılmayı göze aldım, kızım. "

" Hepsini babamla mı yaşadın ? "

" Evet, bizim hikayemizi sana bir gün anlatırım. Cumartesi biletlerimiz var, kızım. Ona göre düşün. Lütfen, kendi iyiliğin için değil herkesin iyiliği için düşün. Söz veriyorum, İstanbul'da daha farklı bir anne kız ilişkimiz olacak."

" Öyle mi ? "

" Özgür'ü de düşün. Eğer sahip olması gereken haklardan mahkum olursa, onun nasıl hiçe dönüşebileceğini düşün."

" Benim zincirlerim nasıl sendeyse, onun zincirleri de babasında değil mi ? "

" Tek fark, o zincirlerini göremiyor."

" İyi, o zaman. Ben gidiyorum. Söylediklerini düşüneceğim." dedim ve paketi anneme verip, telefonumu çantama attım.

Evden ayrılmıştım. Apartmandan dışarı çıktığımda Özgür'e mesaj attım. Beni 5 dakika içinde alacağını yazmıştı. Onu beklemeye başladım. Şu an kafam karışıktı. Kimseyi görmek istemiyordum. Annemin söyledikleri, ciddiydi. Gözlerinde yalan söylemediğini anlamıştım. Ses tonu da, bir annenin şefkati gizliydi. İstanbul'a dönmem doğru olur muydu ? Peki, Özgür'e ne olurdu ? Önemli bir yol ayrımıydı. Ya beni seçerdi, ya da babasını. Babasını seçmesi mantıklıydı. Babasını seçerse, mutlu bir geleceği olacaktı. Beni seçerse, mutlu olamazdı. Bunu biliyordum çünkü Özgür babasına düşkündü. Ne yapacaktım ? Onu babasından mahrum edemezdim ki ! Bu ona yapacağım en büyük kötülük olur. Aras'ın iki yüzlülüğünün babasından geldiğini anlamalıydım. Ama artık çok geçti. Korna sesiyle kendime geldim ve önümde beni bekleyen Özgür'ün arabasını gördüm. Arabaya bindim ve yolculuğumuz başladı.

Önce Sen ஐWhere stories live. Discover now