3.Bölüm

7.4K 619 88
                                    

Merhaba canlarım,

İyi geceler. Sürpriz bölümle geldim. Keyifli okumalar dilerim. Seviliyorsunuz ❤

Bu bölümü Aydan ablama ithaf ediyorum. Seviliyorsun ablacım. ❤

*********

Öğrendikleri adrese vardıklarında Toygar ve adamların hepsi eğitilmiş birer asker gibi Alper'den öğrendikleri ile çatışmadan, gördükleri her adamı ya sessizce bayıltıyorlar, ya da uzakta olanları susturucu ile indiriyorlardı.

Alper yıllar önce Özel Harekat Polisiydi (PÖH) ve eğitim sürecinde bir çok adayın vazgeçtiği, zorlu testlere tabi tutulduğu o süreçten başarıyla geçip terörle mücadele etmişti. Yaşadığı acı travmadan sonra çok sevdiği mesleğini bırakıp kendini Perker'in yanında bulmuştu. Çokta iyi olmuş, kendi hatası yüzünden kaybettiği dostunun yerine yenisini kazanmıştı. Öğrendiği her şeyi Toygar başta olmak üzere özel kurduğu ekibe tek tek öğretmiş ve eğitmişti. Her şey istediği gibi giderken ne yazık ki kader yine aynı yazgıyı yazmış ve yine can dostunu kaybetmişti. Bu sefer pes etmemiş ve Pelin için ayakta kalmayı başarmıştı.

Toygar ve adamlarının işlerinin bitmesini beklerken eğittiği adamlara bakıyor ve onlarla grur duyuyordu. Hepsi tek tek ailesi olmuştu. Memleketinde yalnız yaşayan anne ve babasının özlemiyle yanıp kavrulsada bu kardeşleri ailesinin yokluğunu çok aratmıyorlardı.

Düşüncelerinden sıyrılıp ayak altından çekilen adamları görünce arabadan indi ve Adem'in yalpalayarak yürümesine aldırmadan dış kapıya doğru sürükledi. Kapıyı bir tekme ile açıp genç adamı içeriye fırlattı ve ayakta olan bir kaç adamı tek kurşun ile indirdi.

Mehmet Bey sessizliğin içinde salondaki koltuğunda otururken, olanlar karşısında neler olduğunu anlamaya çalışırken, şok içinde yerdeki oğluna bakıyordu. Bunu beklemiyordu. Oğlu kurtulmuş buraya geliyordu. Konuşmuştu onunla. Bu nasıl olurdu?

Tek ailesi olan oğlunu bu halde görmek ölümden beterdi onun için. Bunları düşünürken aklına Perker'in gelmesi kaderin acı şekilde ona gülümsemesiydi. Hep Rauf'un ne halde olduğunu, ne hissettiğini merak ederdi. Şimdi biliyordu. Nasıl hissettiğini biliyordu. Koltuktan yere çöktü. Oğlunun başına doğru emekledi.

"S-siz ne yaptınız böyle?" derken sesini kendisi bile duymamıştı. Mehmet Bey'in bedeni bir anda çökmüştü. Oğlunun başına gelip nefes aldığını anlayınca sevinse mi üzülse mi karar veremiyordu.

Toygar, Pelin'i ararken Alper önündeki manzarayı seyrediyordu. Mehmet Bey'e bakarak "Ettiğinizi yaşamadan bu dünyadan göçmenize gönlüm razı olmadı. Bence baba oğul bana dua etmelisiniz," demesiyle Mehmet Bey bir anlık öfke ile ayağa kalkıp silahına sarıldı ama Alper anında kendi silahıyla onu etkisiz hale getirdi.

Mehmet Bey yüreğinin acısına eklenen elinin acısıyla yere düşerken Alper'in gözü Toygar'ın getirdiği Pelin'e takıldı. Hızla Pelin'in yanına gittiğinde dudağının patlamış olduğunu gördü. Bilinçsizce elini uzatıp dokununca Pelin irkildi.

Alper elini çekmedi ve "İyi misin?" diye sordu.

Pelin silah sesi duymamıştı ama tutulduğu yerde, çıkan ufak tefek seslerden bir arbede yaşandığını anlamış Alper olması için dua etmişti. Alper'in bu kadar yakın davranması ise beklemediği bir şey iken bir an söyleyecek kelimeleri bulamamıştı. Bu yüzden bakışlarını kaçırdığında gözü yerde yatan adamın bedenine takıldı ve gördüğü şeyle şok oldu. Aniden başını Alper'e çevirdi. Bunu o mu yapmıştı? Diye düşündü. Canının bir parçasını, kalbinin diğer yarısının intikamı alınmıştı öyle mi? Hem de aynı şekilde.

GECENİN GÜLÜŞÜ (Kısa Hikaye)Kde žijí příběhy. Začni objevovat