16.bölüm

51 12 6
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda güneş daha doğmamıştı. Bir daha uyku tutmayınca kalkıp elimi yüzümü yıkayıp test kitaplarımı açtım. Ders çalışmam gerekiyordu. Hem okul hem iş derken uzun zamandır test çözememiştim. Mert'le ayrılmamızın üzerinden günler geçmişti. Onu özlüyordum.

Ne zaman görsem acı bakışlarına maruz kalıyordum. Mert gözlerimin önünde günden güne erirken içimde oluşan duygular beni kahrediyordu. Ona koşarak sarılmak istememe rağmen hiç birşey yapamıyordum. Gidemiyordum. Yine beni kendine bağlıyordu. Bu duygudan nefret ediyordum.

Yine bırakırsa diye yaşamayacaktım. Artık  hayatımda mavilere yer yoktu. Kalbimi söküp atabilmek tek dileğim olmuştu. sadece onu artık görmek istemiyordum. Bir daha ağlamak istemiyordum.

Test çözerken sabah olmuştu bile gidip anneme güzel bir kahvaltı hazırlayıp odama gittim hazırlanmak için çantama yedek bir kıyafet koyup evden çıktım. Okula giderken kulaklığımı takıp ingilizce şarkı dinlemeye başladım. Bu sayede ingilizce kelimeler hafızamdan silinmiyordu.

Yolda giderken aklıma mert ile okula gittiğimiz zamanlar gelince başımı sallayıp düşüncelerimi yok etmeye  çalıştım. Aniden bir elin omzuma dokunmasıyla bakışlarımı  elin sahibine çevirdim. "Kuzey" dediğimde göz kırptı. "Evet prenses"

"Ödümü kopardın artık bu sessiz gelişlerin beni sinir ettiğini bilmen gerekiyor" dediğimde mavilerini gözlerime dikti. Böyle bakmasından nefret ediyordum. "Niye bana hep böyle bakıyorsun?"  dediğimde iyice dibime gelip "nasıl bakıyorum?" dedi. Omuz silkip önüme döndüğümde beraber yürüdük.

Kuzey iki dakika ciddi olsa şaşırırdım zaten onu görmek iyi geliyordu. Ama adını ve gözlerini sevmiyordum. İki tehlikeyi taşıyordu. Bana küçük kuzey'i hatırlatıyordu. Bazen acaba o mu? diye düşünmüyor değilim. Ama bu olamaz çünkü benim tanıdığım  küçük kuzey'in soyadı arslan değil korkmazdı.

Okul'da  mert ile gözgöze geldiğimde ondan bakışlarımı alamamıştım. Gözleri kuzey'i bulunca sinirlendiğini anlamıştım. "Seviyor musun onu?" Gözlerim kuzeyi bulunca gözlerinden geçen hüzün beni tedirgin etmişti. "Seni ilgilendirmez" dedim gözleri bendeyken arkamı dönüp gideceğim sırada bileğimden tutup beni durdurdu.

"Unuttun mu?" Dediğinde ona dönüp sorgulayan gözlerle baktım. Yüzünde tanıdık bir ifade görmüştüm. "Ne diyorsun kuzey?" Dediğimde "hatırla sözlerimi sadece  hatırla" dedi. Yüzündeki üzgün ifade beni şaşırtırken söylediği şeylerin ne anlama geldiğini düşündüm. Neyi hatırlamam gerekiyordu?.

Kuzey'den kolumu çekip sınıfa gittim. Bütün maviler  beni bulmak zorunda mıydı?. Mert aklımdan çıkmaz iken ders mi? alıcaktı kafam ne kadar çalışsamda hem  öğretmen'in söylediklerini hemde ayda ve nihal'in söylediklerini anlamakda zorluk çekiyordum. Mert'i sürekli görmek bana iyi gelmiyordu.

Okul çıkışı çalışmak için cafe'ye gidip üzerimi değiştim. Patron benim çalışmamdan memnun kalınca ilk maaşımı almıştım. En azından kendi harçlığımı çıkarabilmek iyi gelmişti. Giyinince hemen şiparişleri almaya başladım. Küçük bir yer olmasına rağmen sürekli müşteriler sayesinde iyi iş yapıyordu.

"Erkencisin yine" diyen cenk'e göz devirerek " sana da günaydın" dediğimde "günaydın deyip gülmüştü. Cenk burda benimle iş başı yapan elemandı. Çok iyi biri ve sıcak kanlı olması iyi birşeydi. Bir de meraklı olmasa daha iyi olabirdi.

Daha müşteri gelmediği için biraz temizlik yaptım.
"Masalcık niye bu kadar sıkıcısın?"
"Cenkcik peki sen niye işine bakmıyorsun?"
"Seni çözmeye çalışmak daha eğlenceli" dediğinde kapının açılmasıyla gözlerimi gelen kişiye çevirdim.

SEN SEVDA MISIN#wattys2016Where stories live. Discover now