10.bölüm | Masumiyet

Comincia dall'inizio
                                    

"Önemli olan sesleri duymak değil. Sesleri bütün Korns'lar duyuyor. Önemli olan bütün sesleri aynı anda duymak..."

"Nasıl yapacağım?"

"Bu en zor yanı. Kimse bunun nasıl olduğunu bilmiyor. Sadece zamanla öğreniyorsun. Ne kadar süreceği sana bağlı. Genelde insanlar bir amaca tutunarak bunu başarır."

Adela gözlerinde bağlı olan kumaş parçasını gözünden çıkardı. Güneş gözlerini bir süre acıttığı için Adela gözlerini geri kapattı. Bir süre gözlerini kırpıştırdıktan sonra etrafa alışan gözlerini açtı ve Rodrigo'ya baktı. "Sınavı kazanmak?"

"Yeterli değil. Daha büyük bir amaç bul kendine."

"Daha büyük bir amacım yok."

"Tamam, bugünlük bu kadar yeter. Boş vaktim olursa yine gelir çalışırız."

"Teşekkürler. Her şey için."

Rodrigo bıkkın bir şekilde Adela'ya baktı. Minnet duyması tam bir aptallıktı. Elbet bir çıkarı vardı kendince. Belki içindeki merhametti sebebi, fark etmezdi. Her türlü sebebi olmayan bir şeyin yapılmadığını düşünüyordu. Bir planı vardı. Arkasını döndü ve oradan ayrıldı. Adela arkasından onun taklidini yaptı. Sinir bozmakta üstüne yok diye düşündü. Adela ayağa kalktığında Rodrigo'nun sesi zihninde yankılandı; Evet. Yok.

Adela'nın gözleri büyüdü. Nasıl böyle bir şey yaptığını merak etti. Harika bir şeydi. Bir an önce yeteneklerini kullanmayı öğrenmek istiyordu. Çok acemi hissediyordu ve öyleydi. Bunu düzeltmeliydi ve bunun için çok çalışıyordu.

Adela orada biraz daha durdu ve etrafı izledi. Her şey mükemmel gözüküyordu. Akrepol'de yaşamak çok güzeldi, sadece zordu. Bunu biliyordu ama daha en basit zorlukları görmemişti bile. Gerçek hayatla daha tanışmamıştı Adela. Gerçek hayat acımayacaktı ona.

Güneş batıp renkleri de beraberinde götürdüğünde Adela kalkıp merdivenlerden aşağıya indi ve oradan çıktı. Sarayın bahçesinde yavaş adımlarla yürümeye başladı. Özenle hazırlanmış bir bahçeydi. Akrepol'deki her şey düzen içindeydi ve Adela bunu seviyordu. Yönetimde sevmediği şeyler olduğu kadar sevdiği şeyler de vardı. Halk imparatorluğa bağlıydı ve sorun çıkarmıyordu. Bahçeden gözlerini alabildiğinde Loras'ı fark etti. "Veliaht On Loras etrafta hiç gözükmedi."

"Bu veliaht herkesten kaçmakla meşguldü."

"Veliaht neyden bıktı da kaçtı?"

"Babasından."

Adela Loras'ın gözlerinin içine baktı. Ona üzülüyordu. Babası onu çok sıkıyor olmalı diye düşündü.

Öyleydi. Bu sefer de onu Korns bölgesine gönderip halkla ilgilenmesini istemişti. Loras da reddedip ortadan kaybolmuştu. Loras bunların hiçbirini yapmak istemiyordu. Kral olmak ona göre değildi. Kardeşi de olmadığı için bütün sorumluluk onun üstüne kalıyordu.

"Seni özlemişim." Adela Loras'ın dediği şeyle gözlerini ondan kaçırdı. Böyle bir şey beklemiyordu. Loras başını eğip ona baktı. "Utandın mı sen?"

Loras gülmeye başladı. Bu kız çok saf diye düşündü.
Fazla masum.

"Seni kaleye kadar geçirmeme ne dersin?"

Adela zor da olsa 'olur' diyebilmişti. Erkeklere alışık değildi. Bu durum onun sinirlerini bozuyordu. Küçücük bir şeyde utanıyordu.

Loras Adela'yı kaleye kadar götürdü. Teşekkürünü aldı ama onu bırakmak istemiyordu. İçinden Adela'ya sıkı sıkı sarılmak geliyordu. Belki de buna ihtiyacı vardı. Kendini çok yalnız hissediyordu. İçinden geleni yaptı ve Adela'ya sarıldı. Adela bu hareket üzerine donup kalmıştı. Kalbi hızla atmaya başladı. Birinin bu kadar yakın olması ona fazlaydı.

"Bana babamla konuşma konusunda şans dile ve ben gittikten sonra kalbini sakinleştir."

Adela gözünü sımsıkı yumdu. Buna inanamıyordu. Kalbini dinlemişti. Loras ondan ayrılıp gittiğinde bir süre durup utancını dizginlemeye çalıştı. Kendini öldürmek istiyordu. Bu utancı yok etmenin tek yolunun bu olduğunu düşündü.

Adela kafasını kaldırıp saraya baktığında Rodrigo'yu gördü. Cama yaslanmış onu izliyordu. Harika dedi içinden.
Daha kötü ne olabilir?

Düşüncesini yanıtlayan Rodrigo oldu. Senin aklını okuyabilmem mesela diye fısıldadı Adela'nın zihnine. Adela ağlayacak gibi oldu. Duygularını içinde bile yaşayamıyordu. Sinirden ve utançtan deliye dönmek üzereydi ve bunları kelimelere dökemiyordu. Hızla arkasını döndü ve odasına doğru gitti.

∆∆∆

Adela eğitim alanına geldiğinde ne Loras'ı, ne de Rodrigo'yu görmek istiyordu. Ona kalsa kendini toprağın altına gömerdi. Kılıç eğitiminde aklını toparlayamıyordu. Odaklanamıyordu. Dimitri başladıktan kısa süre sonra Adela'nın yüzüne bir çizik atmıştı bile.

"Adela, aklın nerede senin?"

"Bugünlük çalışmasak?"

"İyi. Git suratını temizle."

Adela alanın yanında bulunan masadan bir bez parçası alıp suya daldırdı ve sıktı. Yüzünde açılan yaranın üzerinde gezdirirken dişlerini sıktı. Tekrar bezi suya daldırdığında kolunu biri tutmuştu.

Gelen Loras'dı. Adela'nın elinde ki bezi aldı ve sıktı. Adela'nın yüzüne yaklaştırdı ve yavaşça yarayı temizlemeye başladı. Küçük dokunuşları Adela'nın ister istemez gülümsemesine yol açtı. Ona çok iyi davranıyordu ama bu normal değildi. O bir veliahttı, o ise bir hiçti. Adela eğitim alanına kısa bir bakış attığında çoğu kişinin onları izlediğini gördü. Lia, Hena, Mega hatta Rodrigo da dahil. Adela Rodrigo'ya özellikle biraz daha fazla baktı. Rodrigo ifadesizdi. Kısa süre sonra kafasını çevirdi.

"Neden bana yakın davranıyorsun, Loras?"

"Bilmem. Öyle istiyorum sadece."

"Bu bir açıklama olmadı."

Loras bezi Adela'nın suratından çekti. "Tamamdır. Daha iyi."

Loras bezi kenara koydu ve gitti. Adela olanları düşünürken birden zihninde Rodrigo'nun sesini duydu: Tebrikler. Bir veliahtı kendine bağlama yolunda kendini bayağı geliştirmişsin. Sana bakıyorum da, senin de diğerlerinden hiçbir farkın yok. Sen de sadece şöhretin peşindesin. Aynı parayla mutlu eden kadınlar gibi...

Rodrigo'nun son söylediğinden sonra Adela'nın gözünden yaşlar akmaya başladı. İçi paramparça olmuştu. Rodrigo'nun söyledikleri çok ağırdı. Bu kadarını hak edecek bir şey yapmamıştı. Bu kadarını söyleyecek vasıfta değildi. Dediklerini hazmedemezdi. Adela yumruklarını sıktı. Senden nefret ediyorum diye tekrarladı içinden.
Senden nefret ediyorum!

GİRİFT : YöneticilerDove le storie prendono vita. Scoprilo ora