Yağmur yanda duran gece lambasını açıp, uyuyan sahte kocasına baktı. Uyurken bile kaşları hafif çatıktı; fakat uyanıkken yüzünde oluşan sert ifade değildi bu. Yüzünü dikkatle incelerken, uykusunda rahat olmadığını anlamıştı. Alnını kaplayan boncuk boncuk ter ise bunun kanıtıydı. Buğra gerçekten çok kötü bir rüya görüyor olmalıydı.

"Nehir... Ne olur gitme. " diye sayıklamaya başladığında, Yağmur üzgün bir şekilde genç adama baktı ve bu durumdan kendisini suçlu tuttu. Ona benzemeseydi, Buğra belki bu kadar acı çekmeyecekti.

"Hayır, seni unutmadım kelebeğim. Unutamam." diye fısıldadı bu kez.

Yağmur dayanamayıp, Buğra'nın elini tuttu ve "Buğra, uyan rüya görüyorsun." dedi sakın bir ses tonu ile. Fakat Buğra kafasını sağa ve sola sallayıp "Hep seni seveceğim Nehir'im." Diye sayıkladı.

"Buğra uyan artık. "

Buğra birden yerinden sıçrayıp, boş boş etrafa baktı. Nehir'i aradığı fazlasıyla belliydi. Gözleri ile yataktaki genç kıza baktığında ise, derin bir nefes verdi.

"Kâbus gördün. İyi misin?"

Buğra ruhsuz bir şekilde genç kıza bakıp "İyiyim, merak edilecek bir şey yok." dedi ve alnındaki teri silip başını tekrardan yastığa koydu.

"Konuşmak ister misin? "

"Konuşacak bir şey yok Yağmur. Hadi kapa şu ışığı da uyuyalım."

"Peki, iyi geceler. " dedi ve ışığı söndürüp yastığına sarılıp gözlerini yumdu.

***

Normalde yatağın bir ucuna kıvrılan ben, ertesi sabah kendimi Buğra'nın kollarında buldum. Dudaklarını saçlarımın arasında hissettiğimde, kalbimin dört nal attığını hissettim. Gözlerimi sımsıkı kapatıp, içimdeki o tuhaf hissi çözmeye çalışıyordum. Nefesim neden kesilmişti? Kalbim neden bu kadar hızlı atıyordu? Aklımda yüzlerce sorular olmasına rağmen, fakat hiçbirine cevap veremiyordum.

"Kafan bayağı ağırmış deniz gözlü kız."

Buğra'nın uyku mahmuru sesini duyar duymaz, gözlerimi açtım ve mahcup bir şekilde onun yeşil gözlerine baktım. "Şey, aslında ben...".

"Evet, sen? "

"Aramızda yastık vardı. Nereye kayboldu o?" dedim ve Buğra'nın kollarından ayrılıp, kızarmış suratım ile yere baktım.

"Yağmur, bazen küçük çocuk gibi davranıyorsun." dedi gülerek ve parmaklarını saçlarının arasından geçirdi.

Yataktan çıkıp, hemen sabahlığımı üzerime geçirdim ve telefonumu şarj cihazından çıkarıp kurcalamaya başladım. Didem'den bir sürü mesaj gelmişti.

Kimden: Didem

Yağmur yolladığım sayfaya bak! Yine gazeteye çıkmışsınız! Orada da peşinizde dolanıyorlar dikkatli olun!

Gözlerimi büyütüp, Didem'in gönderdiği gazete sayfasının üstüne tıkladım ve güzelce bir küfür bastım. Buğra bana şaşkın şaşkın bakıp "Bir şey mi oldu?" diye sorduğunda, yatağın üstüne oturdum ve haberi gösterdim.

"Hassiktir.. " diye mırıldandı ve haberi daha rahat okumak için ekran parlaklığını açtı.

Paris'te büyük aşk!

Geçen günlerde görkemli bir düğün töreni ile evlenen Buğra ve Yağmur Alsancak çifti, bal ayını aşk şehri Paris'te geçiriyorlar. Mutlulukları gözlerinden okunan çifte, bir ömür boyu mutluluklar dileriz.

BABAMIN VASIYETI 1 (KİTAP OLDU) #Wattys2019Where stories live. Discover now