15. AİLE NE DEMEK?

Start from the beginning
                                    

Belki de bu yüzden Açelya onu kafasında bir yere oturtamıyordu.

"Hadi Nil. Sadece bir gün, o kadar hatrım yok mu sende?"

Emre'nin sesiyle ona döndüm.

"Hatır mı kaldı?" diye sordum.

Üzgün bakışları Nergis'in kucağında ki Açelya'ya kaydı. Bana geri döndüğünde dolu olan gözleri ile başımı iki yana salladım.

Emre'nin ricasıyla kafeye gelmiştim. Bugün dışarıda birkaç yer ile görüşmem vardı ama o Açelya'yı özlediği için buraya gelmiştim. Şimdi ise yeni bir emrivaki yapıyordu.

İlişkimiz boyunca hep bir şeyler olsun diye direten ben olmuştum. Şimdi onun çabalaması benim için pek bir şey ifade etmiyordu. Sadece onun Açelya ile daha iyi olmasını istiyordum

"Peki o zaman ben kalkayım. Şimdi onu tek başıma götürmek istemiyorum. Bir şey olur ona zarar veririm..."

"Ona zarar vermezsin Emre." dedim onun gibi ayağa kalkarken.

Açelya ile yalnız kalırsa ona bir şey olmasından korkuyordu bu yüzden onu hep birileri varken seviyordu. Birbirlerine baş başa oldukları bir zamanı ayırmıyordu. Açelya onu tam olarak tanımıyordu.

"Emre..." dedim ismini söylemek bile istemeyerek "Açelya artık o kadar küçük değil. Neyden korkuyorsun?"

Bir türlü anlam veremiyordum. Küçükken bunu normal karşılıyordum ama Açelya neredeyse dört yaşına girecekti onunla ilgilenebilirdi. Üstelik Açelya söz dinleyen bir çocuktu.

"Benden korkmasından korkuyorum." dedi Emre, elleri ile yüzünü sıvazlayarak.
"Sen bilmiyorsun, Can ya da Nergis yanımızda olduğunda hep onları kontrol ediyor Açelya. Benimle tek kalma konusunda tedirgin. Anladın mı şimdi neden istiyorum birlikte zaman geçirmeyi?"

Gözlerimi kapatıp açtım. Emre'ye haksızlık ettiğimi hiç düşünmemiştim ama sanırım böyle davranarak Açelya'ya haksızlık ediyordum.

"Tamam..." dedim bezmiş bir ifade ile. "Ama bu kafanda farklı şeyler düşünmene sebep olmasın!" dedim onu uyararak.

Sadece başını salladı ama o gözlerinde parlayan ışık, çoktan kafasında bir şeyler kurmaya başladığının işaretiydi.

Derin bir nefes alarak oturduğum yerden ayağa kalktım. Nergis ile Açelya'nın yanına gidip Açelya'yı kucağıma aldım. Nergis'in cevapsız kalan sorularıyla ona sadece Emre ile gideceğimizi söyleyip kafeden çıkar çıkmaz ise Açelya ile arabama yönelmiştim.

Emre ilk başta afallasa da peşimizden geldi. Arka koltuğa önce Açelya'yı yerleştirip sarı saçlarına bir öpücük bıraktım. Şoför koltuğuna geçtiğimde Emre de yerini almıştı.

Bir süre öylece dikiz aynasından Açelya'ya baktım. Emre bizi aldatmış olmasaydı eğer her zaman böyle bir an yaşayabilir olacaktık. Şuanki gibi garip gelmeyecekti.

Üzerimdeki yorgunluğu bir kenara bırakarak arabayı çalıştırdım. Yol boyu Emre, Açelya'yı kontrol etmiş ve bana bakmıştı. Onunla göz göze gelmemek için ondan tarafa bakmasamda üstümdeki bakışları beni rahatsız etmeye yetmişti.

Nihayet yolculuk, Emre'nin isteği üzerine lunaparkta son bulmuştu. Açelya'yı hep buraya getirmek istediğini söylüyordu. Ne Nergis, ne de Can onunla böyle bir etkinlik yapmayacağı için bu isteğini gerçekleştirememişti. Şimdi ise buradaydık.

Açelya'nın sevinci yüzünden okunurken arabayı müsait bir yere park ettim. Emre arabadan inerek Açelya'yı aldı.

"Anniş..." dedi sevinçle.

ALDAT KENDİNİWhere stories live. Discover now