Evime ulaştığımızda ailem durumu bildiklerini pek de belli etmeyen tebessümleriyle Uğur'u karşılıyor. Bir süre havadan sudan konuşup annemin ısrarla hazırladığı tepsiyle birlikte balkona çıkıyoruz. Minderlere yerleşip akşam yemeği sayılmayacak aperitiflerden atıştırarak sessiz kaldığımız birkaç dakikanın ardından Uğur etrafına bakınarak boğazını temizliyor.

-Kapıyı kapatabilir miyim?

-Tabii...

Utandığını fark edince gülümsemek istesem de kendimi tutuyorum. Uğur kalkıp balkonun kapısını kapatıyor. Ailemin bizi dinlemek gibi bir saygısızlık yapacağını düşünmesem de yüksek sesle konuşursak elbette işitme ihtimalleri var. Uğur neden bunu bu kadar önemsiyor bilemesem de bana karşı çok kötü bir üslup kullanmamasını umuyorum. Kalbimi daha fazla kırarsa ne yaparım, bilmem.

-Şimdi daha iyi...

-Sanırım.

-Rüya, nereden başlayacağımı tam olarak bilmiyorum. Sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki elim ayağıma dolanıyor.

Omzumu silkerek tepsideki su bardağına uzanıyorum. Ne diyebilirim ki?

-Bana epeyce kırılmış olmalısın. Kızdığını düşünmüyorum. Keşke bana kızsaydın, bu kırılmandan daha iyidir ama sanmıyorum. Bu yüzden öncelikle seni incittiğim için özür dilerim.

Gözlerim dolsa da ona bakmıyorum. Sessizce bekliyorum.

-Şunu bilmelisin ki senden planlı bir şekilde uzak durmadım. Sadece birden fark ettim ki seninle konuşurken sinirli hissetmeye başlamışım ve içimden ters bir şeyler söylemek geliyor ama nedenini bir türlü çözemiyorum. Kalbini kıracak bir şey söylerim diye korktuğum için bir süre senden uzak durursam hislerim yatışabilir diye düşündüm ve böylece birkaç gün senden uzak durmaya karar verdim.

Onu sinirlendiriyor muymuşum? Ama neden? Olabilecek en kibar şekilde konuşmaya, yoğunluğuna karşı daima anlayışlı olmaya çalışıyordum. Nasıl tüm çabama rağmen onu kızdırmış olabilirim?

-Ama nedense hislerim normale dönmedi. Buna anlam veremediğim için bir süre kendimi sorgulayıp durdum. Sonunda sebebini anladığımdaysa beni hiç arayıp sormadığını fark ettim. Böylece seni kendimden uzaklaştırmaya başladığımı anladım.

Uğur derin bir nefes aldığında yüzüne bakmayı çok istesem de ellerimi kucağıma yerleştirip onları izliyorum.

-Zaman geçip giderken hepsinden çok üzüldüğüm şey ne oldu biliyor musun Rüya?

Cevap vermiyorum. Belli ki o da cevap vermemi beklemiyormuş.

-Seni çok özledim. Gerçekten çok özledim. Artık birini özleyebileceğimi bile düşünmüyordum. Hayatımda ne kadar büyük bir yer kapladığını anlayamamışım meğerse... Sadece bir kişi... Sadece bir arkadaş... Bir tek Rüya'yla konuşmuyorum, geri kalan her şey aynı; diye düşünüp durdum. Ailemle olan ilişkim, arkadaşlarım, köydeki düzenimiz... Her şey aynı, o hâlde neden bu kadar yalnız hissediyorum? Neden bir şey kaybetmişim gibi odağımı yitiriyorum? Rüya gerçekten de hayatımda bu kadar büyük bir öneme mi sahip?

Sözleri beni o denli şaşırtıyor ki nabzım hızlanırken bir an ona bakmadan edemiyorum. Uğur bana değil, gökyüzüne bakıyor.

-Ama öyleymiş. Fark etmemek benim hatam... Bu yüzden gerçekten çok özür dilerim Rüya. Seni incitmeyi asla istemezdim. Aptallık ettim. Bunu da çok geç fark ettim. Böyle davrandığım için kendimden çok utanıyorum. Bana bir şans daha veremez misin?

Kaşlarımı çatarak onu izliyorum. Söylediği bazı şeyler çok hoşuma gitse de esas problemi açıklamadığını neden fark etmiyor?

-Özrünü kabul ediyorum. Benden durduk yere uzaklaşman kalbimi gerçekten çok kırdı. Ama lütfen beni aydınlat. Ne yaptım da bana bu kadar kızdın ki? Kendimi sorgulayıp dursam da asla elle tutulur bir sebep bulamadım.

Peri Masalları Gerçek DeğildirKde žijí příběhy. Začni objevovat