One

49 13 23
                                    

Bembeyaz kumaşlarla düzenlenmiş yatağından yavaşça doğrulmuştu Prens Hwang.. Bir an önce aşağıya inip kahvaltı sofrasına oturması gerekiyordu.. Ama o kahvaltı yapmayı daha doğrusu yemek yemeyi sevmezdi.. Her zaman belinin inceliğini korumaya çalışır ve kilo almamak için yemek yemezdi.. Bu yüzden beli neredeyse 40 santime düşecekti.. Onun amacı da buydu zaten.. Kendini beğendirmeyi istediği birisi yoktu ama o aynada kendini güzel görmek istiyordu.. Her şeye rağmen güzel olduğunu hatırlamayarak.. Prens Hwang yatağından kalkıp dolabına yöneltmişti adımlarını.. Dolabından yine harika bir elbise seçecekti.. Kırmızı tül detayları olan ayak bileklerinden de uzun olan bu beyaz kuşaklı harika elbiseyi dolabının askılığından çıkardı ve ona uyumlu kelebekli camdan yapılma ayakkabılarını aldı.. Elbiseyi pijamalarını çıkartıp üzerine geçirdikten sonra ayakkabılarını da giydi.. Elbiseye uyumlu olması için hep topuklu ayakkabı giyerdi.. Bu zamana kadar giydiği bütün topuklu ayakkabıların topuğu en az 10 santimdi.. Giydiği ayakkabıların arasında en uzun topuğa sahip olan ayakkabısının topuğu tamı tamına 17 santimdi.. Prens Hwang elbiseyi ve topuklu ayakkabıyı da giydikten sonra kapısının tıklatılmasıyla içeriye girmesi için kapıdaki kişiye "Gir" emrini vermişti.. Onun "Gir" emrini duyan cariye Louisa ağır adımlarla içeriye girmişti..

Louisa:
Prensim babanız aşağıda sizi bekliyor..

Prens Hwang:
Geliyorum Louisa..
Sen çık..

Louisa:
Peki Prensim..

Louisa odadan çıktıktan sonra Prens Hwang'da onun peşinden aşağıya inmişti.. Yine en sevmediği yere gidiyordu.. *kahvaltı sofrası*
Babasının oturduğu yerin karşısına geçti ve elindeki çatalla tabağına konulan yemeği inceledi.. Yemesi gereken yiyeceğin sevdiği veya sevmediği bir şey olması şart değildi.. O yine de o yemeği yemeyecekti..
Kendine sözü vardı bu fiziği asla bozmayacaktı..
Kahvaltı süresi çabucak bitmiş ve o da hemen oturduğu yerden kalkıp tekrar odasına çıkmıştı.. Ama odasına çıktıktan en fazla 10 dakika sonra Louisa tekrar odasına gelmişti..

Louisa:
Prensim özür dilerim rahatsız ediyorum ama babanız sizi aşağıya çağırıyor..

Prens Hwang:
Ayshhh..
Tamam geliyorum..

Tekrar aşağıya inmişti.. Ama bu kez indiğinde onu yemesi için bir yemek veya giymesi için zorlayacakları bir elbise karşılamamıştı.. Babası koltuğunda oturuyordu ve yanında da saraylarında çalışan bir Cariye vardı.. Prens Hwang bu cariyeyi daha önce hiç görmemişti.. Cariye olduğunu babasının yanındaki mahcup başı eğik duruşu ve üzerindeki kıyafetinden anlamıştı.. Babasına neden çağırdığını sormak için ağzını aralayacağı sırada babası ona konuşma fırsatı vermeden konuşmaya girmişti..

Kral Hwang:
Hwang..
Evlenme yaşın geldi de geçiyor..
Madem sen birini bulmuyorsun ben sana bulacağım..
Bunu daha önce de konuşmuştuk..
Tekrar bu konuyu açmak istiyorum.. Evleniyorsun..

Prens Hwang:
Baba kiminle?
Ben şuan evlenmek istemiyorum..
Daha gencim..
Ne evlenmesi?

Kral Hwang:
Yanımdaki bu güzel cariye ile evleneceksin Hwang..

Prens Hwang:
Hayır baba evlenmiyorum..
Ben bunu sana söylemiştim..
Ben kadınlardan hoşlanmıyorum..
Homo*******'im ben..

Kral Hwang:
O zaman beni birazcık daha bekle sana erkek birini bulacağım..
Onunla evlenmek zorundasın..
Tahta geçeceksin ve hala bir partnerin yok..

Prens Hwang:
İstemiyorum baba..
Partneri olmayan Prens tahta geçemez mi ha?

Kral Hwang:
Hayır geçemez..
Ben ölünce mi ha?
Ah Hwang Ah..
Bulacağım sana birini..

Prens Hwang babasının son dediklerini de dinledikten sonra cevap vermeden odasına çıkmıştı.. Evlenmek istemiyordu.. Evlenme yaşının 19'dan biraz daha büyük olmasını istiyordu.. Ancak o 19 yaşına daha yeni girmişti..

....

Kral Lee:
Evleniyorsun Lee..
Artık yeter sarayda sadece oturuyorsun..
Bari bir eşin olsun da onunla ilgilen..
Boş durma..

Prens Lee:
Hayır baba ben evlenemem..
Hele ki bir cariye ile..
Asla olmaz..
Kadınlardan hoşlanmıyorum..

Kral Lee:
Bak sen ben bunu neden şimdi öğreniyorum?
O zaman sana erkek birini bulacağım Lee..
Bakalım o zaman ne yapacaksın..

Prens Lee:
Ah tamam..
Bakarız..

Prens Lee kendi odasına gittikten sonra düşünmeye başlamıştı..
Kendisinin saraydan dışarıya çıkması yasaktı.. Çıkması için bir saat belirlenmişti ve o saatler dışında dışarı çıkamıyordu..
Prens Hwang'ta da durumlar aynıydı.. Onun da dışarıya çıkması yasaktı ama bir fark vardı onun dışarıya çıkması için bir saat belirlenmemişti.. Çıkmak isterse gizliden kaçıyordu çünkü babası ona izin vermiyordu..
Çünkü Prens Hwang ne zaman dışarıya çıksa bir kedi bulur ve onu hep severdi.. Eve geldiğinde ise babası Prens Hwang'ın elbisesinin üzerinde kedi tüylerini gördükten sonra kendisi kedileri sevmediği için onu bir güzel azarlardı.. Sonra da evde çalışan cariyeler ve kapıda bekleyen korumalarla onu kısıtlama altına alırdı..

(3 WEEKS LATER)

Kral Lee Ve Kral Hwang birbirleriyle iletişime geçmişler ve oğulları ile aralarında olan muhabbeti birbirlerini anlatmışlardı.. İkisinde de durum aynı olunca prensleri tanıştırmaya karar vermişlerdi..
Hwang Krallığında Prens olan Hwang Hyunjin ve Lee Krallığında Prens olan Lee Felix bu akşam saat 7'de tanışıyorlardı..

.....

YENİ FİCİMİZ HAYIRLI UĞURLU OLSUN GENÇLERRRR

Soyutlanma Krallığı Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz