Bakışları her şeyden habersiz masumca uyuyan bedeni buldu.

Kimdi bu Kim Taehyung? Dün karakolda gözlerinin içine bakarken acaba diye düşünmüştü. Acaba aradığım kişi sen olabilir misin?

Ama imkanı yok gibiydi bu ihtimalin. Çünkü Taehyung'un kurdunda alfayı hissedebiliyordu. Alfa onun ruh eşi değildi. Bu da Taehyung'un o olmadığını kanıtlıyordu.

Vita'nın kendini gizliyor olma ihtimali de vardı elbette ama Delta'ya bu kadar yakınlaşan bir vita'nın hiç sinyal vermemesi imkansızdı Jeon'a göre. Vitalar deltalar çevresindeyken onlara karşı savunmasız kalırlardı. Taehyung baygınken kontrol etmişti Jungkook. Vita'yı hissetmemişti yalnızca bir alfa hissediyordu.

Derin bir nefes alıp oturduğu yerden kalktı delta. Çok düşünmekten başı ağrımıştı. Arkadaşları uyanana kadar mutfakta zaman geçirip vakit öldürebilirdi. Hepsi uyandıktan sonra da konuşabilirlerdi böylece.

*•*•*

Hayatın sanrıları bir çığ gibi üzerime dökülmüş, beni tutsak ediyordu. Hala gözlerimin yandığını hissediyordum sanki bir miktar da midem bulanıyordu. Kabus gibi geliyordu her şey. Kaçmamakla hata ettiğimi düşünmeme sebep olacak kadar kemiklerim sızlıyordu. Hiçbir zaman üzerimde bu kadar baskın feromon hissetmemiştim. Kurdumun sustuğunu ve köşesine çekildiğini fark ettim.

Kalbi kırılmış gibiydi sanki. Yine her zamanki gibi neye üzüldüğünü anlayamadım.

Göz kapaklarım yavaşça araladığında bir evde koltukta uzandığımı fark ettim. Minimal bir evdi. Çok uğranmadığı tozlu olmasından belliydi. Kimin örttüğünü bilmediğim battaniye, yerimden doğrulmamla birlikte aşağı doğru süzülmüştü.

Pekala, önemli iki sorum vardı: Neredeydim ve burada ne işim vardı?

Yanan boğazımla birlikte koltuktan doğrulmuş ve tek ses gelen noktaya doğru minik minik adımlamaya başlamıştım. Korkmuyordum çünkü benim karşı koltuğumda uyuyan deltanın arkadaşları gelen sesin kime ait olduğunu belli ediyordu zaten.

Yani yüksek ihtimalle deltaya ait olmalıydı. Tam kapının oraya gelmiştim ki dünkü yaptığım rezillikler gözümün önünden geçmeye başladı ve ben ağzım utançla açılırken U dönüşü almış ve sessiz bir şekilde evi terk etmeye hazırlanmıştım. Ta ki arkamdan bir ses duyana kadar.

Ağır ve tok bir "Yerinde olsam olduğum yerde dururdum." diye odada yankı bulurken önce dişlerimi sıkmış sonra dudaklarımı birbirime bastırken omuzlarım da aynı anda düşmüştü. Sonuç olarak arkamı dönmüş ve bana tek kaşını kaldırarak bakan deltayla göz göze gelmiştim.

Şayet utançtan ölünebiliyor olsaydı şu an mezarımla bakışıyor olurduk.

Derin bir nefesi ortamıza bırakan delta eliyle mutfağı -yemek kokusu geldiği için mutfak olduğunu tahmin ediyordum- göstererek "Biraz konuşsak iyi olur." diye ağır ağır konuşmuştu. Onun da bir sebepten morali bozuk gibiydi.

Ona zorluk çıkarmadan dudaklarımı yalayarak yanından geçmiş ve tahmin ettiğim gibi mutfağa adımımı atmıştım. Harika bir koku geliyordu. Yüksek ihtimalle yemek yapmış ya da sipariş etmiş olmalıydı. Göz ucuyla baktığım ocağın üstünde pişen yemek, birinci teorimi doğrular nitelikteydi.

Holy SpiritМесто, где живут истории. Откройте их для себя