20. Bölüm "Güvercin Sana Emanet"

ابدأ من البداية
                                    

"Derya'ya ne anlatacaksın? İstersen bir müddet bir arkadaşının evinde kalacağını söyleyebilirsin."

"Buna hayatta inanmaz." dedim istemsiz bir gülümsemeyle kendimi koltuğa iyice yasladım. "Benim asla başkasında kalmayacağımı bilir. Ondan başka yakın arkadaşım olmadığını da biliyor zaten."

"Peki, istediğini söylemekte özgürsün."

Söylediğini duyunca ister istemez kafamı ona çevirdim. "Cidden istediğim her şeyi söyleyebilir miyim? Mesela senin beni kaçırdığını?" diye sordum vereceği cevabı merakla bekleyerek.

"Söyleyebilirsin tabi. Sana kalmış." Yüzü herhangi bir ifadeyi barındırmıyordu. "Nasılsa sonrasında benimle kalacaksın. Şu anda senin güvenliğini sağlamaktan başka, hiç bir şeyin önemi yok benim için."

"Seni ihbar edebilir. Beni seninle kalmaktan alı koyabilir. O benim en yakın arkadaşım. Bir katille aynı evde kalmama izin vereceğini sanmıyorum."

"Güvercin hala anlamadın değil mi?" diye sordu alaylı bir şekilde.

"Neyi?"

"Seni benim elimden kimsenin alamayacağını. Bundan sonra istesen de istemesen de benimsin." dedi gözlerini gözlerime dikerek.

Söylediği şey kafamın içinde dönüp dururken ne diyeceğimi şaşırmıştım. Ben hala 'benimsin' kısmına takılmıştım.

"Tutuklanırsan beni koruyamazsın ama."

Yağız'ın boğazından bir kahkaha sesi yükseldi. "Beni tutuklayacak bir babayiğit daha dünyaya gelmedi Güvercin. Sen hala benim kim olduğumun farkında değilsin. Hem seni kaçırdığım için mi tutuklanacakmışım?" diye sorduğunda hala onu yeterince tanımadığımın farkına varmıştım. Ben sadece Yağız'ı tanımıştım. Yağız KARAYEL'i değil.

"Haklısın, ama bu bir katil olduğun gerçeğini değiştirmez."

Söylediğim sözlerle birlikte Yağız'ın gerilen yüzü dikkatimi çekmişti. Hala ondan kaçamaya çalışırken beni kurtarmak isteyen adamı nasıl vurduğu gözümün önüne gelince geriliyordum.

"Hak edene cezasını verdiğim doğrudur Güvercin. Bunun için beni katil diye yaftalayacaksan bu senin bileceğin bir şey."

Hiçbir duygu kırıntısı barındırmayan sesiyle kurduğu bu cümle bile onun ne kadar acımasız biri olabileceği gerçeğini gözler önüne seriyordu. Sanırım yıllarca acımasız bir adamın elinden kurtulmak için verdiğim mücadele, yine en az onun kadar acımasız bir adama çekilmem için bir engel değildi.

"Sen de en az onun kadar acımasızsın." dedim gözlerimin dolmasına engel olamadan. Onun bu kadar duygusuz olması, bir insanın canını gözünü kırpmadan alabilmesi kanıma dokunuyordu. Hele de ona karşı hissettiklerimin önüne geçemediğim düşünülürse...

Arabanın aniden durmasıyla öne doğru savruldum. Emniyet kemeri resmen kurtarıcım olmuştu. Yağız direksiyonu sımsıkı tutarken gözlerinden ateşler fışkırıyordu. Kafasını bana doğru çevirdiğinde yüzünde gördüğüm ifade dehşete düşmem için yeterliydi.

"Ben zevk almak için küçücük kızların bir yerlerini keserek, onlara yıllarca işkenceler etmiyorum Güvercin. Ben bunları yapanların kafasına sıkıyorum! Eymen ile aramızdaki fark bu işte. O yüzden sakın bir kez daha beni Eymen'e benzemekle suçlama."

Cevap vermeme fırsat bile vermeden aniden arabayı çalıştırarak gaza bastı. Bir elimle istemsizce kolunu kavradığımda yaptığının farkına vararak hızını yavaşlattı. Onu bu kadar sinirlendirmeyi istememiştim sadece bazı şeyleri kabullenmek benim için cidden zor geliyordu.

HIRÇIN GÜVERCİNحيث تعيش القصص. اكتشف الآن