"Sahte" Sevgili

509 30 92
                                    

deryamania ' nın isteği!

-

Dazai ve Chuuya yeni görevleri için sevgili "taklidi" yaparlar

-

Chuuya motoru durdurduğunda o ve arkasındaki Dazai kasklarını çıkardılar, ikisi de aşağıya inip mekana bakmaya başladılar. Dışından sade ve eski bir görüntüsü vardı. Duvarları beyazdı, girişin iyi yanında işlemeli sütunlar tek desendi. Onun dışında dümdüz beyazdı. Büyük camları ve tam 5 katı vardı. Üsteki  ve alttaki iki kattın penceresinden ışıklar çıkıyordu ama ortadaki kata pencere falan yoktu. Onlar tam da oraya gideceklerdi.

Büyükçe ve kıpkırmızı parlayan bir tabelası da vardı; Kan Tanesi. 

Buranın ismine uygun giyinmişlerdi. Chuuya kırmızı tonlarında, Dazai' de beyaz tonlarında takım giymişlerdi.

"Sıkıcı ve aptal moruklarla dolu olduğuna dair iddiaya girelim mi?" dedi Chuuya Dazai' ye bakarak.

"Kaybetmiş halinle uğraşmak için uygun bir gece olduğunu düşünmüyorum." dedi Dazai sol kolunu uzatarak, sağ elinde bir çanta vardı.

"Bu kadar basit bir görevi abartma." dedi Chuuya Dazai' nin koluna girerek. "Kim olduğumuzu unuttun mu?"

"Hayır ama her şeyi küçümseme, bir gün büyük bir engelle karşılaşacaksın." dedi Dazai, kapıya doğru ilerlemeye başlamışlardı. "O zaman kaybetmeni istemem."

"Beni kurtarmaya gelirsin." dedi Chuuya omuz silkerek.

"Ya ben olmazsam?" dedi Dazai, bu ihtimali hiç düşünmemiş miydi Chuuya?

"Şaka anlayışın korkunç." dedi Chuuya alaycılıkla. "Beni bırakamazsın."

Dazai sadece gülümsedi. Kapıya geldiklerinde komi onları karşılamıştı. "Patronum sizi üçüncü katta bekliyor, size ben eşlik edeceğim."

Gerçi o sadece komi değildi. Patronunun da varisiydi. Tabii bu bilgiyi ikilimizin bilmemesi gerekiyordu ama şu işe bakın ki biliyorlardı. Chuuya bilgilere bakmamıştı ama Dazai' nin sesli bir şekilde tüm bilgileri okuyup yorum yapmasından sonra aklındaydı her şey.

Asansörle üçüncü kata çıkmışlardı, bu kata ulaşmak için parmak izi okutmalıydınız. Kat direk bir odaya açılmıştı. Odadaki masaya yaslanmış duran kırklarında bir kadın vardı, o buranın patronuydu. Beyaz uzun  saçları gözlerini kapatıyordu ve kırmızı ağırlıklı bir makyajı vardı. Üstünde beyaz bir gömlek ve altında beyaz kot etek ile kan kırmızı bir topuklu ayakkabı vardı. Kırmızı fileli eldivenler, fileli bir çorap ve metal takılar takmıştı. 

"Misafirleriniz geldi hanımefendi." dedi onlarla gelen adam eğilerek. Kadın masadan ayrılıp Dazai ve Chuuya' nın karşısına geçti.

"Mekanıma hoş geldiniz." dedi gülümserken.

"Çok şık." dedi Dazai.

"Sıkıcı." dedi Chuuya göz devirerek. "Bunak mekanı gibi."

Dazai Chuuya' nın karnına hafifçe dirsek attığında kadın gülmüştü. "Hiç sorun değil! Her görüşe saygım vardır. Bu mekanı nasıl daha iyi hale getirebilirim peki Nakahara-kun?"

"Biraz daha kırmızılık fena olmaz." dedi Chuuya. Dazai o sırada çantayı kadın uzattı. "Getirdiğimiz şey buna çok uygun."

"Bir hediye mi?" dedi kadın ve çantayı aldı. "Hem de ikiz karanlıktan! Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam." dedi sahta bir gülümsemeyle. "Sadece merak ediyorum, buraya sizi davet eden benim, yani neden böyle bir rol yapma gereği duydunuz?" dedi Dazai ve Chuuya' nın kol kola halini işaret ederek.

"Rol mü?" dedi ikisi de şaşkınca. "Ne rolü?"

"Çalışanlarım sizi hem uyumlu hem de birbirinizle tartışırken görmüşlerdi." dedi kadın, o daha şaşkındı.

"Kavgalar her çift arasında olur." dedi Dazai Chuuya' nın koluna girmiş elini tutarak. "Bu normal değil mi?"

"Oh-" dedi kadın ve gülümsedi. "Tabii elbette. Bu gerçekten şaşırtıcı... Açık arttırmamın sıra dışı bir çifti olacaksınız!" dedi. Dazai ve Chuuya hiç kıpırdamadılar bile. "Ama önce hediyeye bakalım! Sonra iş." çantayı açtı.

Açtığı an çantanın içinden kırmızı bir palyaço fırladı ve kadın çantayı korkup yere attı. Çantadan ayrıca iki maske düşmüştü. Dazai hemen onları aldı ve Chuuya ile maskeleri taktılar.

"Maskeler mi?" dedi kadın kaşlarını çatarak. "Burada zehir mi var!?" dedi. Onlara eşlik eden oğlu silahlarını çıkartacaktı ama silahlarını Dazai çoktan almıştı. 

"Hayır, çanta temiz, sadece eğlence olsun diye palyaço vardı." dedi Chuuya, Dazai o esnada tavana ateş etti. Tavandan bir parça yere düşerken odayı bir gaz sarmaya başlamıştı. "Zehirli olan bu iğrenç mekan!"

Kadın ve oğlu gazın etkisiyle yere düştüklerinde Dazai ve Chuuya onları aldılar ve asansörden aşağı indiler. Aşağı indiklerinde çalışanlar çoktan bağlanmış ve müşteriler de esir tutulmuştu. 

Aslında onlar da iyi değildi. Bu mekan tamamen insan ticareti üstüne kurulmuştu. Binanın alt kısmında bu gece satışa sunulacak kişiler de çıkarılmıştı, bunlar sıradan insanlar değildi. Yetenek kullanıcılarıydılar.

Kadın ve oğlunu restoranın önüne gelen araca koydular ve ardından mekanı içindeki diğer herkesle berber aleve verdiler.

"İyi iş ortak." dedi Chuuya Dazai' ye elini uzatarak. "Ayrıca neden sevgili olduğumuzu söyledin?"

"Ne yani beni sevmiyor musun Chu?" dedi Dazai ve Chuuya ' nın eline beşlik çakmak yerine elini tuttu. 

Chuuya' nın yüzü kızarırken başını çevirdi ve elini çekti. "Ne saçmalıyorsun lan sen!"

Dazai bu haline kahkaha attı. "Merak etme, sadece şaka yapıyorum, kesinlikle tipim değilsin."

Chuuya daha da öfkelendi. "Bir daha motoruma rüyanda binersin!"

"Hey! Motoru bu işe bulaştırma." dedi Dazai surat asarak. "O eğlenceli!"

--------

Bölüm Sonu

One-shot fikriniz varsa yazın!

Soukoku One ShotNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ