🌙

39 4 6
                                    

Bir kaç bıçak darbesi...

Yosano, bir kraliyete ajan olarak giren, hem savunmada hem saldırıda gelişmiş, bir gençti. Saraydaki yeni küçük savaşçıları bile eğitmeye başlamıştı. Bir çok silahlı askerden bile kesinlikle daha iyi savaşçıydı. Bu yüzden kraliyetin veziri olarak biliniyordu(sadece kraliyet içinde).

Aynı zamanda ajanlığını yaptığı kraliyetin postacılığını yapıyordu. Fakat bir postacıya göre daha fazla güvene sahipti. Kim hanımefendi davranışlara sahip, her zaman nazik, tek işi postacılık olarak görünen bir kadının casus olduğunu düşünebilirki? Düşünebilen var tabii ki. Sevgilisi.

Sevgilisi Kouyou ise kralın kızlarından biriydi. O da bir prensese göre daha savaşçı ruhluydu. Yosano kadar olmasa da bu konuda yeterli eğitimi vardı.

Yosano uzun yıllardır burada ajan olarak bulunduğu için hem beraber büyüdüler hem birbirlerini sevdiler. Ama Kouyou'nun, Yosano'yu ispiyonlamama sebebi bu değildi. Içinde yetiştiği kraliyet kesinlikle kötüydü. Yani birnevi ajanlığı Kouyou yapıyor, Yosano ise iletici oluyordu.

Bugün ise Fukuzawa bir savaş başlatacaktı. Bunun için Yosano'nun son kez postacı olması gerekiyordu. Gerekli kıyafetleri giydikten sonra saraya gittiğinde önce sevgilisini buldu planı anlatmak için. Plan ise kralı öldürmekti.

Yosano, gerçekten bir vezir kadar önemli bir hamleydi. Çok hızlı şah mat yapabilecek en önemli kişi. Belki işini ajan olarak yürütmese, tüm zekası ve savaşçılığını her durumda gösterebilse ne hazineler dökülürdü önüne. Her bir ülkenin sahip olmak isteyeceği bir taş. Ve Yosano; O aynı zamanda Kouyou kadar güzel bir kadındı. Postacı kostümlerinden kurtulsa tüm dünyada konuşalacak bir güzelliğe sahip. Kouyou zaten konuşulan bir kadın. Marifetleri, güzelliği, zarifliği ve mevkisi(Kral kızı) konuşuluyordu. Hem Yosano hem Kouyou, birbirlerine uyan iki mükemmel kadın. Tanrı mutluluklarını daim kılsın demek isterdim.

Babası öleceği için üzülüyor da olsa bunun olması gereken olduğunu kabullenebilecek olgunlukta bir kadın Kouyou. Yapmaları gereken savaş saatini beklemek. Savaş başlamadan bir süre önce kralı bir şekilde zehirleyecek, ardından tam öldüğünü anda savaşı başlatacaklardı. Kral zeki ve güçlü bir adamdı. Ne kandırması ne de karşı durması kolay biri olamazdı. Sonuçta bir kral. Bir saatlerini hangi yolla zehirleyeceklerini tartıştıktan sonra yavaş yavaş fikirlerini toparlayıp bir yolunu bulabilmişlerdi. Yosano'nun el yazısını kimse bilemezdi sonuçta, böylece Yosano şifreliymiş gibi bir şeyler yazacak ve Fukuzawa adınaymış gibi getirecekti. Zaten sorgulamaya zamanı kalmayacağını düşünerek hazırlanan bir plandı. Kağıt yoluyla zehri aktaracaklardı.

Planlandığı gibi yazılan zehirli kağıdı dikkatlice zarfa koydular. Yanında Fukuzawa'nın zarf için aparatlarından bulunuyordu. En ince ayrıtısından bile şüphe uyandırmayacak şekilde hazırlandıktan sonra zarfı Kouyou'ya verdi. Kralın sağ koluna vermeye gitti. Adam zarfı alıp kralın huzuruna çıktı. Zarfından Fukuzawa'dan geldiğini söyledikten sonra okumak için açtı fakat bir şey anlamayınca krala bildirdi. Ve tahmin edildiği gibi kral kendinin anlayabileceğini düşünerek zarfı aldı. Farklı açılarla bile anlamaya çalışırken zehir fazlasıyla bulaşmıştı. Bir saat dolmadan etkileri görünüyordu. Sağ kolu çoktan bir köşede cansız dururken kralın can çekişi bütün sarayda telaşa sebep olmuştu. Kouyou'nun oyunculuğu iyiydi. Sahte telaşlarıyla şüphe uyandırmamıştı. Herkes telaş içindeyken ordu çoktan gelmişti. Fukuzawa önünde acemi askerleri tek darbeyle indirirken kralın son nefesini elinde vermesi için acele davranıyordu. Fukuzawa'yı zorlayayacak kimse önüne çıkmadan Kral Mori'nin karşısına geçmişti bile. Kouyou sessizce Fukuzawa'nın yanına gelip babasıyla son kez konuşmak için bir dakikalık izin istedi.

Kısa bir konuşmanın ardından Kouyou gergin bir şekilde çıktı. Beklenmedik bir şekilde Fukuzawa'ya saldırmaya çalıştı. Fukuzawa ne olduğunu anlamak için sadece savunma yapıyordu fakat Kouyou'nun gerginliği konuşmasını engelliyordu. Yoğun saldırıdan dolayı nefesini düzenlemek için yavaşladığında konuşabildi. "Hepiniz ahmaksınız. Kendi doğrularınızla hareket ediyorsunuz ve bana da inandırdınız. Hayır siz değil Yosano yaptı. Onu sevdiğim için ona güvendim. Onun beni sevdiğini sandığım için ona güvendim. Her şeyi yalanmış."

"Kouyou..." Kan kaybeden genç sevgilisinin sözlerinden daha fazla kan kaybettiğini hissetti. Tüm bedeni yok oluyor ve ruhunu da kaybedecek gibiydi.

Anlık siniriyle yükselen Kouyou ömür boyu pişman olacağı bir hata yaptı. Zaten karnından darbe yemiş Yosano'ya bir darbe daha eklemişti. Yosano bunu fiziksel olarak değil, ruhsal olarak değil, duygusal olarak hissetmişti. Konuşmaya gücü yoktu. Zaten kalbi el vermiyordu düşüncelerini söylemeye. Kızamıyordu, sövemiyordu, nedenini soramıyordu, özür dileyemiyordu. Sadece bakıyordu sevgilisine. Dilini bile kıpırdatmadan sevgilisinin onu duymasını bekliyordu.

Kouyou, sevgilisinin bakışlarını görünce manipüle edildiğini anladı. Her şeyin anlık olarak nasıl geliştiğini anlamıyor ama anlıyordu işte. Kandıran ne Yosano'ydu ne Fukuzawa'ydı ne de başka biri. Sadece ölüme terkedilen kralın son intikamıydı. Oturma pozisyonunda kucakladı sevgilisini. Kıyafetinin paçasından yırttı yarayı bastırmak için. Ne yazıkki Yosano'nun küçük bedeni iki kılıç darbesi kaldıracak güçte değildi. Ölmekten başka yolu yoktu. Tuttu kendisini kucaklayan sevgilisinin ellerinden. Bir kaç söylemek istedi. O söylemeden Fukuzawa kılıcını dayadı Kouyou'nun boynuna. Kouyou'nun yüzü aşağıda ağlarken bekliyordu kılıcın hareketini. Pişmanlık hissetmeden, sevgilisini yalnız bırakmadan devam edebilirdi.

Engel oldu Yosano. Son kez Konuştu. "Onun ölmesine izin verme." dedi. Kouyou hem şaşkın hem üzgün tepkisiyle başını hiç kaldırmadan ellerini tutan ellere baktı. Bunu haketmediğini söylemek istedi ama buna bile cürret edemiyordu.

Fukuzawa, göz yaşlarıyla beraber orduya yardıma döndü. Kouyou'nun Yosano'ya yalnız kalması gerektiğini biliyordu. Aslında Kouyou, Yosano'yla birlikte yalnız değildi. Kouyou artık yapayalnızdı. Her şeyi olarak gördüğü kişinin anlık aklıyla hiç acımadan ölümüne sebep oldu. Birini öldürmek nasıl düzeltilebilirdi ki? Belki düzeltilirdi ama "herhangi birini" öldürmedi Yosano'yu öldürmüştü. Yosano ise ona güvenerek yardım istemeye gelmişti. Belki vereceği sevgi yarasını saracakken kapanmayacak yaraya sebep olmuştu. Yosano huzurlu gözüküyordu. En azından sevgilisinden önce ölmüştü ve onun yokluğunu çekmeyecekti. Kouyou ise onun yokluğunu en ağır şekilde çekecekti.

Savaş bitti. Yosano'nun cenazesi gerçekleşti. Kouyou, Yosano'yla biriktirdiği anılarını yanına aldı ve en sevdikleri göle gitti. Önce anılarını attı. Sonra kendini. Belki en ağır şekilde ölmek, bir nebze de olsa günahlarını öderdi.

Vay anasını hiç bu kadar uzun ve aralıksız yazmamıştım, önceki one shot bile 1 haftada anca yazabildim. Bunu bir gecede yazdım.

We Were Too Close To The Stars|KouSanoWhere stories live. Discover now