2

1.8K 30 117
                                    

Varsayım ne kadar düşük olsa dahil, bunu yapmak istiyordum. Dörtlü Grubumuz okul çıkışı evime gelerek Cheng, bir yıldır üzerinde çalıştığı şeyi yapacaktık.

Dört kişi yuvarlak yemek masasına oturduk, birbirimize bakıp neyin nasıl olacağını anlamaya çalışıyorduk.

Dudaklarını yaladı konuşmadan önce Cheng, "Şimdi çocuklar herkez hazırsa anlatmaya başlıyorum." Dedi sesi fısıltı ile çıkıyordu bu bizi geriyor olsada herkez konsantrasyon olup başını salladı. "Güzel, Herkez işaret parmağını masanın üzerindeki resime koysun fakat, bunu yapmadan önce gözlerinizi kapatın ve kiminle olmak istiyorsanız onun hayalini kurun." Dedi tek tek  gözlerimizin içine bakarak.

Cheng bize Geldiğinde yanında büyük bir kağıt parçası ile gelmişti. Bunu ne olduğunu az çok tahmin ediyorduk. Masanın ortasına koyduğu karışık yazı ve çizgiler olan ortasında ise korkunç bir hayalet, yada şeytana benzeri bir resim vardı. Sormaya çekiniyordum açıkçası.

Cheng, bunu bize anlatmayacağı aşikardı. Zira asla bu tür yaptığı eglemleri bize anlatmaz sadece icratını bizimle paylaşırdı. Ben genelde karşı çıkan bir tip olmuştum lakin, gönlüme tezat vuramadım. Yibo'yu gördüğüm andan itibaren yılların beni böyle bir gaflete düşüreceğini bilmiyordum.

Herşey Yolunda giderse hedefime ulaşa bilirdim. Ben onu istiyordum sadece onu.

Derin nefes alarak gözlerimi kapattım düşüncelerimi Yibo'yu çağırmaya başlamıştı çoktan. Gözümün önüne gelen yibo'nun portresi dünyalara beden bir görüntüsü kafayı yemelikti yahu.

"Herkez gözlerini açsın ve yoğunlaştığı kişiyi düşünmeyi bırakmadan işaret parmağını resmin olduğu yere bastırsın. En önemli kısım ise bastırdığı an o kişinin ismini telaffuz etmesi şart!" Dedi uyarıcı bir şekilde Cheng.

Her birimiz gözlerimizi açıp bize verilen komuta uyarak ilerliyorduk. Arkadaşlarımın hepsi bastırdı ve ismini mırıldanarak söylediler. Sıra bana geldiğinde parmağımı kaldırıp resmin ortasına koydum 'Wang Yibo' diye içimden söyledim.

"Zhan, söylesene kimi istediğini." Dedi Cheng sorgular şekilde. Bütün gözler bana odaklıydı.

"Söyledim." Dedim sadece.

"Onun kimi istediği belli Cheng." Diye ineyelici şekilde söyledi Yubin.

"Yubin, sesini kes!" Diye hırladım. "Benim kimi isteğimi biliyor olabilirsiniz. Bu sizi hiç mi hiç ilgilendirmez." Dedim uyarıcı ses tonuyla.

"Tamam, sessiz olun!" Dedi Ji Yang. "Buraya amaç uğruna gelip bu deli saçması şeyi denemek için buradayız. Zira, Herkez istediğini seçmekte özgür, bunu yargılayacak en son kişiler bizleriz o yüzden susunda konsantre olalım!"Dedi ji Yang hızla konuya açıklık getirerek. Bana bakıp göz kırptı. gülümsedim.

Canım arkadaşım, her zaman olduğu gibi beni düşünürdü. Aralarında en ılımlı insan oydu ji Yang. Her zaman destek veren tarafı insanı, güçlü tutmaya yeterliydi. İyiki arkadaşım, iyiki yanımda.

Uzun bir süre parmağımızı, korkunç resmin üzerine pastırmaya devam ettik. Etik değildi bu hatta yanlıştı, keza neler olacağını kestirememek bizi biraz endişelenmeye sürüklüyordu. Şahsen korkmaya bile başlamıştım.

45 dakika sonra...

Parmağımı hissetmiyorum, ciddiyim başlı başına Cheng, güvenmek hataydı! Bu yaptığım en saçma sapan şey olsada biraz olsun olur gözüyle bakılıyordum. Lakin, tık yoktu. Mal gibi birbirimize bakmaktan 45 dakikamın boş ve hiçlik içinde kayboldu. Ben buna nasıl dayandım ve bu deli saçması şeyi denedim inanamıyorum.

Varsayım | Yizhan Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα