Yan tarafımın boşluk olduğunu unuttuğum için ikimizde üst üste yere düşmüştük.

İkimizin bağırış şeklinde inleme şekli ağzımızdan kaçarken sesimizin oda dışarısına çıkmamasına dua ettim.

Jungkook boynumu tutmuş kafamın yere çarpmasını engellemişti.

Diğer eli ise kalçamdaydı...

Eli kalçamı sıkar bir şekilde durduğu için kıpırdandım.

"Rahat dur..."dedi kısık sesle.

"Kalk üzerimden... Bir de elini ordan çek sapık..."deyince kalktığını görünce kalmaya çalıştım.

Bir inleme sesi daha kulaklarımı doldurunca yüzüne baktım.

Ben sanırım yanlışlıkla erkekliğine vurmuştum.

Kafasını omzuma yaslayıp kıvranmaya başladı..

Boynuma değen ıslaklıkla ellerimi omzuna koyup başını başımla aynı hizaya getirdim.

"Bilerek vurmadım... Üzgünüm..." diyerek ağlayan gözlerine baktım.

Koskocaman adam karşımda iki ayağının arasındaki sızı için ağlıyordu.

İnanmam....

Bana daha çok rol yapıyormuş gibi geldi.

"Artık üzerimden çıksan diyorum"diyerek gözlerine baktım.

Kendini sağ tarafıma atıp elini belime koyup baskı yaparak yukarı doğru kaldırdı.

"Hasta olacaksın seninle ugraşamam"deyip ayağa kalkıp topallayarak banyoya gitti..

Hemen ayağa kalkıp giyinme odasına gittim. Evde tek ikimiz yoktuk...

Maleseff ki jungkook'un Almanya'dan gelen kuzenleri buradaydı.

Bana ait olan dolapları açıp yeni geline yakışır bir biçimde giyindim.

Saçımı da taradıktan sonra odadan çıktım. Aşağıya mutfağa inip kahvaltıyı hazırlayan hizmetliye baktım.

"Beş kişilik servis yaptım efendim... Eklemek istediğiniz bir şey var mı?.."

"Yok teşekkür ederim..."demiştim...

Mutfaktan çıkıp oturma odasına doğru ilerledim..

Koltukta oturan kıza doğru yaklaşıp baktım..

Neredeyse benimle yaşıt gibi olan kız elinde ilgilendiği telefonu bırakıp ilgi odağı beni yapmıştı.

"Merhaba yenge..." deyip genişçe gülümsedi.

Gülümsemesine tebessüm ile karşılık verip yanına oturdum.

Oturmamla birlikte kalan iki kişide gelip tam karşımıza oturmuşlardı.

Jungkook'un sadece üç kuzeni mi var diye düşünmeden edemedim..

Biri kız ikisi erkek...

Çünkü benim kuzenim olmamıştı...

Ne baba tarafından kimseyi gördüm... Ne de anne tarafından...

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp gülümsedim.

İkisi de gülümsememe gülerek karşılık verip kıkırdadılar...

Bunların benden sakladıkları birşey vardı... Ve benim bilmediğim...

Jungkook'da geldikten sonra kahvaltı masasına oturup yemek yemeye başladık.

Jungkook ile kuzenleri ayrı bir konu konuşurken konu dışı olduğum için konuşma fırsatım olmuyordu.

"Eh kuzenim sabah fantezin olduğunu da öğrendik... Daha öğreneceğimiz neler var..." deyince yediğim yemek boğazımda kalmış öksürmeye başlamıştım...

Jungkook'un eli sırtımda dolaşıp okşarcasına belime vurdu...

"Ne fantezisi oğlum ayıp..."dedi diğer kuzen..

"Asıl bizim yeni evlenen kişilerin evinde kalmamız ayıptı... Bir otelde kalalım dedik... Buraya gelmek için ısrar ettin kuzen oluyor mu böyle hiç" dedi kız kuzeni....

Yan gözle ona bakınca onların buraya gelmesini onun ısrar ettigini anladım dercesine kaşlarımı çattım.

Hafifçe öksürür gibi yapıp su içti.

Ben masadan kalkıp herkese afiyet olsun deyip odadan çıktım.

Hemen de ardımdan Jungkook gelmişti...

"Nereye gidiyorsun sen?..." deyip yanıma geldi. ...

"Böyle çıkıp gitmen hiç hoş değil..."deyip kaşlarını çattı...

"Allah Allah sen misin onlara ısrarla kalmalarını isteyen... Bana bunu söylemeye hakkın yok..."

"Var..." deyince sinirlenip üstüne doğru yürüdüm.

"Sahte koc-"demeden dudaklarıma bir ağırlık çözmüştü.

Ve bununla beraber arkadan gelen ses...

Polis Mafya'm +18Where stories live. Discover now